Deniz Arcak'ın Kur'an-ı Kerim sırrı

Kur'an-ı Kerim'in manevi ikliminde huzura kavuşan pop sanatçısı Deniz Arcak, yaşadıklarını anlattı. Hacc için bekleyen Arcak, çıktığı huzur yolculuğunu bakın nasıl anlatıyor:

Deniz Arcak'ın Kur'an-ı Kerim sırrı
Deniz Arcak'ın Kur'an-ı Kerim sırrı
GİRİŞ 26.09.2005 16:50 GÜNCELLEME 26.09.2005 16:50

'Sorularla boğuştuğum, hatta bunalıma girdiğim bir dönemde, çocukluk arkadaşım Kur'an-ı Kerim okumamı tavsiye etti. Ben de kendisine 'zaten Kur'an'ı okuduğumu ve benim yaşadığım sorunlara Kur'an'ın bir cevap veremeyeceğini' söylemiştim. O da bana, 'Sen bugüne kadar aklınla okumuşsun, bir de kalbinle oku' dedi. Arkadaşımın tavsiyesi üzerine Kur'an-ı Kerim okuduğumda çok farklı bir kitapla karşılaşmıştım. Tüm sorulara cevap buldum.'

'Huzurun bir bulunup bir bulunmayan bir şey olduğunu gördüm. Ve huzurun huzursuzlukla bulunduğunu kendimce keşfettim' diyen pop müzik sanatçısı Deniz Arcak, çıktığı huzur yolculuğunu Vakit'e anlattı.


Çıkardığı 4 pop müzik kasetiyle bu sektörde oldukça önemli bir yere sahip olan ve gençler tarafından sevilen Deniz Arcak'ın anlattıkları, çocuklarımıza dinî eğitim vermenin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. 'Anlattıkları yüzünden belirli kesimler tarafından 'şucu', 'bucu' nitelendirmesine muhatap olmak istemediğini' söyleyen Deniz Arcak, dini önceleyen ve önemseyen sanatçılar arasındaki yerini çoktan almış durumda. Gençliğin yaşadığı sendromların da yer aldığı sohbetimizde ortaya çıkan soru ve cevaplar şu şekilde:


- Deniz Arcak son yıllarda hayatı Mevlana'nın Mesnevi hikayeleri ve tasavvufun penceresinden görmeye çalışıyor. Sizi tasavvufa yönlendiren nedir?


- Kafamda huzurumu kaçıran yüzlerce soru vardı, bu sorulara cevap arıyor ve kendimi bir çıkmaz içinde hissediyordum. Özellikle Turan Dursun'un 'Din Bu', 'Tabu Can Çekişiyor' gibi kitaplarını okumuştum. Bu dönemde dinden oldukça soğudum diyebilirim. Turan Dursun'u okuduktan sonra aklım iyice karıştı. Din içimde örselendi.


- Bu arada kafanızdaki soru işaretleri devam ediyordu herhalde?


- Aslında soru işaretleri hiç bitmemişti. Yine sorularla boğuştuğum, hatta bunalıma girdiğim bir dönemde, çok sevdiğim bir çocukluk arkadaşım Kur'an-ı Kerim okumamı tavsiye etti. Ben de kendisine 'zaten Kur'an'ı okuduğumu ve benim yaşadığım sorunlara Kur'an'ın bir cevap veremeyeceğini' söylemiştim. O da bana, 'Sen bugüne kadar aklınla okumuşsun, bir de kalbinle oku' dedi. Bunun üzerine 'Tamam' diyerek geçiştirdim açıkçası.


- Daha sonra ne oldu?


- Arkadaşımın 'kalbinle oku' sözü aklımda yer ettiği için Kur'an-ı Kerim'i bir defa daha okumaya karar verdim.


- Eskiden Kur'an-ı Kerim'i önyargılarınızla mı okuyordunuz?


- Çok da önyargılı değildim aslında. Çocukluğumda babaannemle beraber namaz kılardım. Yani çocukluğumdan itibaren dinden çok da kopuk değildim. Ancak Turan Dursun'dan okuduklarımın etkisinde kaldığım için herhalde gönlümle okuyamıyordum. O güne kadar herhalde kapılar da açılmamıştı.


- Kapıların açılmasından kastınız ne?


'BİRBİRİ ARDINA KAPILAR AÇILIYORDU'


- Arkadaşımın tavsiyesi üzerine Kur'an-ı Kerim okuduğumda çok farklı bir kitapla karşılaşmıştım. Okudukça yeni kapılar açan, bugünün değil, tüm çağların soru ve sorunlarına cevap veren yüce bir kitaptı Kur'an-ı Kerim, artık bunu anlamaya başlamıştım. Kur'an'ı her okuduğumda, birbiri ardına kapılar açılan ve müthiş bir yapı olan El-Hamra Sarayı gibi birbiri ardına kapılar açıldığını gördüm.


'Hayatımı şöhret için harcamadım'


- 1993 yılında çıkardığınız ilk albümle şöhreti yakaladınız. Aradan geçen 12 sene içerisinde şöhret size ne kattı?


- Ben şöhret olmuş bir insan gibi yaşamam ki. Dolmuşa biner, normal bir insan gibi yaşar ve gezerim. Çok lüks evler, lüks arabalar için hayatımı harcamadım.


- Lüks ev ve arabalarınız olmadı mı?


- Elbette oldu, ancak hayatımı şöhret veya para için harcamadım. Şöhret benim için büyük bir tutku olmadı hiçbir zaman. Küçüklüğümde de annem alışverişe zorla götürür, adeta saçımdan sürüklerdi. Alışveriş yapmaktan bugün de pek hazzetmem. Ancak ilk kasetimizi çıkardığımız 1993 yılından 1996 yılındaki üçüncü albüme kadar hiç tahmin edemeyeceğim kadar para kazanmıştım. O paraları da arkadaşlarla bir güzel yedik.


- 1996'dan 2004'e kadar 8 yıl kaset çıkarmadınız, bu dönemde ne yaptınız?


- İlk başlarda kazandığımız paraları yedik. Sohbetimizin başında da söylediğim gibi kafamdaki soruların cevaplarını aradım. Bu dönemde açıkçası çok parasızlık da çektim. Bir yere gittiğimde geri dönecek param olmadığı da oldu.


- Bugün 1993'teki paraları kazanıyor musunuz?


- O günkü kadar değil veya benimle aynı işi yapan arkadaşlar kadar değil. Aslında böyle dememem lazım, Allah'a çok şükür kazanıyorum.


ANNE OLMAYI ÇOK İSTERİM


- Başınızdan bir evlilik geçti, fakat çocuğunuz yok. Evlat sahibi olmak ister misiniz?


- Elbette, istemez miyim? Anne olmayı hangi kadın istemez? Ama Yüce Allah belki de nasip etmez. O Allah'ın bileceği bir iş.


- Bir çocuğunuz olduğunu düşünürsek onu nasıl yetiştirirdiniz?


- Kesinlikle onu, 'sen şu ol' veya 'bu mesleği yap' diye zorlamazdım. Onun isteklerine saygılı olurdum.


- Dinî eğitim verir miydiniz veya alması için imkân sağlar mıydınız?


- Elbette onun benim çektiğim acıları çekmemesi için dinî eğitim verirdim. Ben Turan Dursun'u okuduğumda ne yazıldıysa doğru görüyor, affedersiniz ama 'sazan' gibi yazılanlara atlıyordum. Çocuğumun böyle olmasını istemezdim. Nereden bileceksiniz ki o insanın yanlış yazdığını, dini istediği gibi yorumladığını, ben bunları ancak Kur'an'ı arkadaşımın tavsiyesiyle kalbimle okumak nasip olduğu için anlayabildim. Kim bilir, binlerce kişi dini onların penceresinden görüyor. Ben çocuğumun elbette böyle büyümesini istemezdim.


'Başörtüsünden rahatsız olmam'


- Gerçi siz açıklamak istemediniz ama, sohbetimizi okuyanların sizi daha iyi tanıması açısından sormak durumundayım; dinin günlük emirlerini yerine getirmeye çalışıyor musunuz?


- Evet.


- Namaz kılar, oruç tutar mısınız?


- Eksiklerim olmakla birlikte bu emirleri yerine getirmeye çalışırım.


- Kendinizi dindar olarak görüyor musunuz?


- Dindarlıkla neyi kastediyorsunuz?


- Dindarlıktan kastım; hayatı dinin emir ve yasakları doğrultusunda yaşamak. Yaşamak olmasa bile en azından yaşamaya çalışmak.


- Bu açıdan bakıldığında evet 'dindarım' diyebilirim.


- Başörtüsü takmayı düşünür müsünüz?


- Biraz önce de söylediğim gibi insanların beni bir kalıba sokmasından endişe ettiğim için şu anda düşünmüyorum. Şekilciliği de hiç sevmem. Ben şarkıcıyım ve görevim mevcut görüntümle insanlara bir şey anlatmak. Şu an için kendime böyle bir hayat tarzı seçtim, ileride ne olacağını ancak Allah bilir.


- 'Şekilciliği sevmem' demenizden başörtüsüne karşı olduğunuzu mu anlamalıyız?


- Hayır, insanların inandıkları veya kendi istedikleri gibi giyinmelerinin benim açımdan kesinlikle hiçbir sakıncası yok. Bugüne kadar hiçbir başörtülüden rahatsız olmadım, insanların da rahatsız olmaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Sosyete modası geçsin Hacc'a da gideceğim


- Hacc'a gitmeyi düşündünüz mü?


- Allah nasip ederse gideceğim. Ancak bugünlerde sosyetik çevrelerde Hacc ve Umre'ye gitmek moda haline geldi. Hele şu moda geçsin de daha sonra inşallah bir gün gideriz.


- Son olarak Türkiye'de sanat ve magazin dünyasının hep günlük ilişkilerle anılması, sanatın ve sanatçının ağırlığını yitirmesine yol açıyor mu?


- Aslında insanları eleştirmemeyi öğrendim. İnsanları eleştirdiğinizde onların durumuna siz de düşüyorsunuz. Bu hayat tarzını ve televole tarzı programlarda görünmeyi seçmiyorum, sadece bunu söyleyebilirim. O yaşam, onların seçtiği bir tarz, ben bunu sevmiyorum ve tercihimi bu yönde kullanıyorum.


- Bu tarzdan sizi uzak tutan ne?


- Bilmem, sevmiyorum işte, zaten gece yaşantısının vazgeçilmezi olan içkiyi hiçbir zaman sevmedim. Eskiden arkadaş arasında ara sıra içerdim, ama sarhoş olduğumu hatırlamam. Şimdi onu da içmiyorum.


- Kafanızdaki sorulardan da kurtulabildiniz mi?


- Elbette, üzüm salkımı gibi beynimin her tarafını kaplayan soru işaretleri bir bir yok olmaya başladı. Tabii bunda Kur'an-ı Kerim'in müthiş bir yorumu ve tefsiri olan Mesnevi'nin önemli bir etkisi olduğunu söylemek isterim.


- Mesnevi'de ne buldunuz?


'IŞIĞI ALGILAMAK NASİP OLDU'


- Rahmetli Şefik Can'ın Mesnevisi'ni okudum ve okuyorum. Hz. Mevlana'nın yazdığı, Şefik Can'ın sadeleştirerek tekrar bizlere ulaştırdığı Mesnevi'de Yüce Yaradan'ın ışığını gördüm, Allah o ışığı algılamayı bizlere nasip etti. Açıkçası hayata eskisi gibi bakmıyordum artık.


- Nedir sizi Mesnevi'ye çeken?


- Allah'ın bir lütfudur o kapıdan içeri girebilmek. Mesnevi'deki hikayeler bana hayatta karşılaştığım sorunların aslında çok da büyük olmadığını, hayatı yönlendiren bir Yaradan'ın olduğunu en güzel şekilde gösterdi. Aslında aradığım huzuru bulmaya başlamıştım.


- Bulabildiniz mi?


'HUZURU HUZURSUZLUKLA BULDUM'


- Huzurun bir bulunup bir bulunmayan bir şey olduğunu gördüm. Ve huzurun huzursuzlukla bulunduğunu kendimce keşfettim.


- Kapıdan içeri girdiğinize mi inanıyorsunuz?


- Estağfirullah, sadece kapının açıldığını, belki de aralandığını görüyorum. O kapıdan içeri girebilmek büyük bir lütuf olur. Ben sadece 'adam' gibi olmaya ve yaşamaya çalışıyorum.


- Kur'an-ı Kerim'in Arapçasını da biliyor musunuz?


- Hayır Arapçasını bilmiyorum, mealinden okuyorum. Ama Arapçasını okumayı da çok istiyorum.


- Dinî konularla ilgili başka okuduğunuz kitaplar var mı?


- Aslında daha çok Mesnevi okuyorum. Her okuduğumda orada geçen hikayelerin başka başka anlamları olduğunu görüyorum. Bu arada birçok gönül erbabı arkadaşın sohbetlerine katılıyor, huzuru orada buluyorum. Tabii bu arada çeşitli kitapları da okumaya çalışıyorum.


- Bugün din sizin için ne anlam ifade ediyor?


- Açıkçası bu konuyla ilgili çok fazla detaya girmek istemiyorum. Çünkü ülkemizde insanlar bazı şeyleri anlattığı zaman hemen 'şucu', 'bucu' olmakla suçlanıyor. Ben de bu durumdan rahatsız oluyorum, onun için birileri tarafından ismimin başına bir sıfat eklenmesini istemiyorum.


- Belirli kalıplar içerisinde nitelendirilmekten korkuyor musunuz?


- Buna korku demeyelim de yaptığım işlerin dışında bir sıfatla anılmaktan rahatsız olurum. Çünkü ben şarkıcıyım ve yaptığım işte birilerinin beni dışlamak için bazı kalıpların içine sokmaya çalışmasını istemem.


- 'Şarkıcıyım' dediniz, kendinizi 'sanatçı' olarak görmüyor musunuz?


- Ben insanlığa ışık saçacak, onlara inanılmaz bir estetik güzellik sunacak hangi eseri ortaya koymuşum ki 'sanatçıyım' diyerek ortaya çıkayım? Ben şarkıcıyım, yazılan şarkıları seslendiriyorum. İşim şarkı söylemek, ekmeğimi buradan kazanıyorum.


- Kabul etmeseniz de sanatçı kişiliğiniz dine yönelik duygularınızı nasıl etkiledi?


- Onu ben bilemem, Allah bilir, Yüce Yaradan'ın bildiği, benim bilmediğim bir konuda nasıl cevap verebilirim ki.


Ali Adakoğlu-Sohbet Ertesi/Vakit

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İYİ Parti'de seçim! Yeni genel başkan belli oluyor! Seçim 2. tura kaldı! İşte oy oranları
Ünlü EuroLeague hakemi maç sonu hırsızlık yaparken yakalandı!