Bir Binbaşının dilinden 'İyi çocuk'
Nazlı Ilıcak, bir jandarma binbaşısından aldığını belirttiği bir elektronik posta mesajını yayınladı. Jandarma binbaşının, Şemdinli Zanlısı Kaya ile ilgili iddiaları dehşet verici.
Mutkili Ali destanı!
Bir Jandarma binbaşısından e-posta mesajı aldım. Hakkâri'deki gelişmelerle ilgili bazı iddiaları var; kitabevindeki patlamadan sonra, kimliği, beyaz Renault arabanın bagajından çıkan Ali Kaya hakkında bilgi veren binbaşı, mektubuna, şu cümlelerle başlıyor: 'Güneydoğu'da canını hiçe sayarak çarpışan binlerce vatan evlâdından birisiyim. Nice silâh arkadaşım, kucağımda taşırken şehit oldu. Nice subay ve astsubayı çatışma sonrasında helikoptere iki parça olarak bindirdik. Bunları, koltuklarda oturarak yazıp okumak kolay gelebilir ama, yaşaması hiç de kolay değil.'
Şemdinli'de tesadüfen ortaya çıkan suçüstü olayının, buzdağının küçük bir parçası olduğunu ileri süren mektubun önemli kısımlarını sütunuma alıyorum: '...Şemdinli'deki olay, bir PKK militanı ya da destekçisini ortadan kaldırmak, ya da gözdağı vermek için değil, doğrudan doğruya halkı askere karşı kışkırtmak için planlanmış ve uygulanmıştır. En gergin dönemlerde bile güvenli kalmayı başaran bir bölgede, son aylarda birden bire patlayan bombalar, aynı planın dahilindedir. Bir ana caddesi ve bir giriş çıkışı olan, jandarmanın her geçişte arabaları bazen koltuklarını sökene kadar kontrol ettiği ve halkın didik arandığı küçük bir ilçede, yaklaşık 200 kilo patlayıcıyı, bir resmi görevliden başka kim, jandarma binasının da bulunduğu meydan yerine taşıyıp patlatabilir? Umut Kitabevi saldırısı öncesi içlerinde güvenlik güçleri de bulunan 23 kişinin yaralandığı, ilçenin savaş alanına döndüğü kasım başında yaşanan bombalama olayı işte budur. Bombanın, Jandarma İlçe Komutanlığı'nın yirmi metre yakınında patlatılmasıyla, asker halka karşı kışkırtılmış ve başarılı da olunmuştur. Bir çok subay ve astsubay kendisini intikama adamıştır. Kendilerini vatana ve şehitlerin kanlarını yerde bırakmamaya adayan bu yiğit askerler, ne yazık ki hangi kirli oyunun parçası olduklarının farkında değil.'
Mektubun sahibi, Hakkari Jandarma İl Komutanı Erhan Kubat tarafından görevlendirilen astsubay Ali Kaya hakkında da bazı bilgiler veriyor: 'Nam-ı diğer Mutkili Ali ismini bu bölgede bilmeyen yoktur. Ali Kaya'yı çözen Şemdinli'yi ve Hakkâri merkezli bütün provoke eylemlerini de çözmüş demektir. Üstlerine çok sadık olan bu sıkı operasyoncu için yakın arkadaşları şunu söyler: 'On bin volt elektrik verseniz de Ali konuşmaz.' Mutkili Ali, bir astsubay olmakla birlikte, bölgedeki neredeyse bütün subaylardan daha itibarlıdır. Hakkari Jandarma İl Komutanı Erhan Kubat'la doğrudan doğruya sıkı temas halindedir. Kubat ise, Jandarma Asayiş Bölge Komutanı Selâhattin Uğurlu'ya, rütbe ilişkilerinin ötesinde büyük bir sevgi ile bağlıdır. Kaya'nın olay günü arabada kaybolan ve bazı sayfalarının fotokopisi elden ele dolaşan ajandasındaki talimatlarda, eylem yerleri ve eylem sonrası gelişmeler hakkında bilgilerin yanı sıra, gelişmelerin üstlere düzenli olarak bildirilmesi notu da dikkat çekiyor.'
***
İddiaları özetlemek gerekirse, burada basit bir eski PKK'lıdan öç alma olayı yok. 2 Kasım'da Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde Jandarma Komutanlığı'nın 20 metre yakınında, Cumhuriyet meydanında park halinde bulunan otomobildeki patlamanın, PKK'nın eseri değil, halk ile askeri karşı karşıya getirip, bölgede huzursuzluk yaratmak isteyenlerin eseri olduğu iddia ediliyor. O tarihte halkın eylemci diye linç etmek istediği biri gözaltına alınmış, ama, olay PKK'nın üzerine kalmıştı. Savcılığın araç keşfi ise, ateş açıldığı için tamamlanamamıştı. CHP'li Esat Canan, 'Halk üç kişiyi yakaladı. Sadece 1'i gözaltında. Savcı keşfi ise polisin ateşi yüzünden yarım kaldı' açıklamasını yapmıştı. Daha sonra, gene Şemdinli'de Özipek Pasajı'ndaki patlamadan sonra, ele geçirilen beyaz Renault'un bagajında 2 Kasım eyleminin yapıldığı yerin krokisi ile, Özipek Pasajı'nın ve Umut Kitabevi'nin krokisi çıkmıştı.
Kitabevi saldırısından sonra, savcının keşfi sırasında gene dışarıdan ateş açıldı ve keşif yarım kaldı. Bu da ikinci bir benzerlik. Hükûmet, Ali Kaya'nın peşini bırakmamalı, irtibatları bir bir bulunup çıkarılmalı. Yeni bir Susurluk hadisesiyle karşı karşıya olup olmadığımızın anlaşılması için, belki Kaya ve yakın akrabalarının yurt içi ve yurt dışı banka hesaplarına da bakmak gerekecektir.
Nazlı Ilıcak / Bugün / 19.11.2005