Yaşar Kemal: Türkiye'de ırkçılar var
Yaşar Kemal, Türkiye'de milliyetçi kisvesine bürünmüş ırkçılar olduğunu belirterek, 'Türkün Türkten başka dostu yoktur' sözünü ülke için korkunç bir söz olarak nitelendirdi.
Türkiye Barışını Arıyor” başlıklı konferansta konuşan yazar Yaşar Kemal, Türkiye’de milliyetçi kisvesine bürünmüş ırkçılar olduğunu ve “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü dillerine pelesenk ettiğini belirterek, “Bir ülke halkına bundan daha korkunç bir söz edilemez. Türk’ün Türk’ten başka dostu vardır, gizli saklı değildir. Malazgirt’ten bu yana Kürtler Türklerle dosttur” dedi.
Ankara’da iki gün sürecek olan “Türkiye Barışını Arıyor” başlıklı konferans, İç Kale Otel’de başladı. Konferansın dinleyicileri arasında yazar Vedat Türkali, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, eski DEP’li milletvekilleri Orhan Doğan, Hatip Dicle, Fehmi Işıklar, eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, avukat Eşber Yağmurdereli, Gaziantep eski Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, CHP eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı Akın Birdal, AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan gibi isimler yer aldı.
SEZER, ERDOĞAN VE ARINÇ’A TEPKİ
Konferansın ilk konuşmasını yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın davet edildikleri halde konferansa katılmadıklarını belirterek, tepki gösterdi. Alataş, “Barış diye bir problemleri yok anlaşılan. Ama bizim var, girişimlerimizi onlara kabul ettirinceye kadar devam edecek” dedi.
Çatışmaların ve askeri operasyonların durdurulması çağrısında bulunan Alataş, “Bu konudaki temel görev ve sorumluluk parlamento ve hükümete düşmektedir” dedi.
MUSTAFA KEMAL’LE BAŞLADI
Yazar Yaşar Kemal ise, konuşmasının başında Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’te İzmit’te yaptığı “Binaenaleyh, başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmekten ise, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu mucibince, zaten bir nevi mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir. O halde hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı mevzuibahs olurken, onları da beraber ifade etmek lazımdır. İfade olunmadıkları zaman, bundan kendi kendilerine ait mesele ihdas etmeleri daimi varittir” şeklindeki konuşmayı okudu.
TÜRKLERİN DOSTU KÜRTLERDİR
Yaşar Kemal, Türkiye’de milliyetçi kisvesine bürünmüş ırkçılar olduğunu ve “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sözünü dillerine pelesenk ettiğini belirterek, “Bir ülke halkına bundan daha korkunç bir söz edilemez. Türk’ün Türk’ten başka dostu vardır, gizli saklı değildir. Malazgirt’ten bu yana Kürtler Türklerle dosttur. Bu Kurtuluş Savaşı’na kadar sürmüştür. Kimileri yazıyor, söylüyorki Kürtler Kurtuluş Savaşı’nda Türklerle birlikte olmasaydı, bu savaş zordu. Mustafa Kemal Paşa’nın büyük zekası bu zorluğu alt etti” dedi.
Mustafa Kemal’in kongreyi Erzurum’da toplamasının bir nedeninin Kürtler olduğunu belirten Yaşar Kemal, Kürtlerin “Savaş bitene kadar Mustafa Kemal Paşa’nın emrindeyiz” diye bildiri yayınladığını da anlattı.
“LİGHT” SAVAŞ
Yaşar Kemal, güneydoğuda yaşanan terör olayları ve askeri operasyonlar için “light savaş” benzetmesi yaparak, “25 yıldır süren düşük yoğunluklu çatışmalar denilen light savaşımıza gelince bir türlü bitmiyor, niçin bitmiyor. Ülkemiz bu savaştan büyük zarara uğradı. Evler yakıldı. İnsanlar ülkenin bir çok yerin dağıtıldı. Faili meçhul cinayetler olağanlaştı. Bu savaş Türkiye’nin belini kırdı. Kendi halkıyla savaşan bir ülke olduk. Bu savaşa 100 milyon dolar gitti diyorlar, doğru değil, giden para daha çok dolardır” dedi.
TÜRK HALKI KIŞKIRTMAYA GELMEDİ
Kürtlerin barış istediğini ve hiçbir zaman kendilerini azınlık saymadığını kaydeden Yaşar Kemal, Kürtler aleyhine propaganda yapıldığını ancak Türk halkının kardeşliği unutmadığını, bu kışkırtmaya gelmediğini ifade ederek, “Çünkü onlar kardeştir. Hiç kimse onları kardeşlikten ayıramaz. Bin yılın adı var. Birileri iç savaş tetiklemeye uğraştılar” diye konuştu.
“KART KURT” TEPKİSİ
Kürtleri dışlayan milliyetçi ırkçıların “Kürt dili yoktur, Türkçe çok şiveli bir dildir, kart kurt dilidir” iddiasını ileri sürdüğünü belirterek tepki gösteren Yaşar Kemal, “Kürt dili zengin bir dildir. Kimse Kürtler Türklerin emrinde diyemez. Yüreğim yanıyor. Dünya binlerce çiçekli kültür bahçesidir. Yetkililer anlamıyor, öbür kültürlere yasak koyunca Türk kültürünü de fakirleştiriyorlar” dedi.
BARIŞ ANNELERİNİN ELİNİ ÖPTÜ
Türkiye’de, batı kültürünün taklit edildiğini söyleyen Yaşar Kemal, “İstanbul’da dükkanlarda Türkçe isim yüzde 10. Bir kültürü, taklitçilik yok eder” diye konuştu.
Konuşmasını “ya demokrasi ya hiç” diyerek bitiren ve ayakta alkışlanan Yaşar Kemal, yerine oturmadan önce kendilerine “Barış Anneleri” diyen beyaz başörtülü kadınların elini öptü. Kadınlar da Yaşar Kemal’e karanfil verdi, boynuna beyaz başörtüsü taktı.
Bir ara tekrar söz alan Yaşar Kemal, dil ve edebiyatın önemine değinerek, “Dilini kesmeden bir milleti esir edemezsiniz” dedi. Yaşar Kemal, Kürtçe dil kurslarının açılmasının yetersiz olduğuna işaret ederek, “Kurs dili geliştirecek bir şey değil. Dili geliştirecek olan kültürdür” dedi.
MAHKEME TEPKİSİ
Yaşar Kemal’in ardından diğer konuşmalara geçilirken, oturum yöneticisi, Barış İnisiyatifi’nden Orhan Miroğlu, eskip DEP’li Orhan Doğan ve yazar Mehmet Uzun’un konferanstaki konuşmalarının dinlenmesi için mahkeme kararı çıktığını belirterek, tepki gösterdi.
ULUS DEVLET KÜRT KİMLİĞİNİ BASTIRDI
Birinci oturumda konuşan Prof. Doğu Ergil, “Bölünmüş yurttaşlık insanları birbirine düşürür, tam bu noktadayız” derken, Prof. Fuat Keyman, genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle Kürt sorununun çözümünün seçim sonrasına bırakılacağını aktardı.
Gazeteci Ece Temelkuran, Türk ve Kürt aydınlarının artık toplumu temsil etmediğini ifade ederken, Yenişafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, “Kürtler ne olur, Türkler ne olurun ötesinde tehlikeli bir tablo var. Kalıcı çözüm barış, devletin politikasını ezberlemiş kesimler ortak nokta bulmalı. Herkesin taşın altına elini koyabileceği yöntem üzerinde uzlaşılmalı” dedi.
Şehit aileleri ile dağdaki insanların ailelerinin eski tepkileri vermediklerine de işaret eden Karaalioğlu, “Bu sorgulama karamsar bir tablo için umutlu olmamazı gerektiriyor” dedi.
Barış ve Demokratik Çözüm Grubu üyesi Seydi Fırat, Türkiye’deki ulus devletin Kürt kimliğini bastırdığını savunarak, “Kürtler Kurtuluş Savaşı’nda onbinlerce şehit verdi, sonra Kürtlerin kimliği inkar edildi. Birlik zedelendi” diye konuştu.
TÜRK-KÜRT ÇATIŞMA UYARISI
Dr. Mesut Yeğen, Kürt meselesinin artık sadece devlet ile Kürtler arasında olmadığını, Türklerle Kürtler arasında çatışmaya doğru gidildiği uyarısında bulundu. Kürtlerin bir bölümünün Türkleştirildiğini savunan Yeğen, “Kürtler bu toprakların eski sahiplerinden biri. Nüfusu az değil. Çok paranız yoksa kolay kolay asimile edemiyorsunuz” dedi.
Yeğen, Kürtlerin Osmanlı birliğine gönüllü katılarak, “defacto özerklik” yaşadıklarını belirterek, Türklerle Kürtlerin bin yıllık tarih ve din ortaklığına dikkat çekti ve bu durumun Kürtlerin bütünleşmesini sağladığını ifade etti. Yeğen, “Ancak Kürtlerle Cumhuriyet arasındaki yabancılaşma, gayrimüslimlerle cumhuriyet arasında yaşanan yabancılaşmaya dönüşmedi” dedi.
Yeğen, barış için Kürtlerin ulusal topluluk olduğunun kabul edilmesi, ana dilde eğitim hakkının verilmesi ve merkezi yönetimin yetkilerinin bir bölümünün yerel yönetimlere devredilmesini önerdi.
Dr. Murat Yılmaz ise, seçim barajının düşürülmemesine tepki göstererek, “AKP açmazla karşı karşıya kaldı. Siyasi yaratıcılık sergileyemedi. Kürt meselesinde arzu edilen reformu tamamlayamadı.