Koru'dan Org. Büyükanıt'a çağrı
Fehmi Koru, 'Hazır ilgilenmeye başlamışken, Org. Büyükanıt, 2006 sonunda Zeyno Baran'ın “Türkiye'de darbe ihtimali yüzde 50” yazısına da bir göz atsa iyi olur' çağrısı yaptı.
Fehmi Koru'nun köşe yazısı
Org. Büyükanıt'a çağrı
Hudson Institute'deki senaryolu toplantının aldığı şu son hale bakar mısınız? Hudson Türkiye'yi yakın tâkipte tutan bir kuruluş; ilgili biriminin başında da Zeyno Baran bulunuyor… Zeyno Baran'ın Hudson'da düzenlediği toplantının ana konusu belli: Türkiye… Toplantı zamanı da Türkiye'den SAREM adlı Genelkurmay Başkanlığı heyetinin Washington'a ziyaretine denk düşürülmüş… Kaçınılmaz olarak Irak'a müdahale de konuşulacağı için Amerikalı generaller yanında Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin Washington Temsilcisi de toplantıya çağrılmış… Konuyla ilgili açıklamasında, Genelkurmay Başkanlığı, Kuzey Irak'taki Kürt Yönetimi Temsilcisi Kubad Talabani'nin toplantıda hazır bulunuşunun 'tesadüf' olduğunu bildirdi. Herhangi bir konuda 'tesadüf' olabileceğine inanmaya başladığınızda, başka ayrıntıları da 'tesadüf' kabul edebilirsiniz. Toplantının Hudson'da yapılması, SAREM heyetinin toplantı günü Washington'da ve Hudson binasında bulunması, dâvet mektubunda “SAREM'den üst düzey subayların hazır bulunacağı” notunun yer alması… Bunların hepsi 'tesadüf' olarak karşınıza çıkar… Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt bu kadar çok sayıda 'tesadüf' için ne düşünüyor acaba? Bir 'kurmay' bir tek olayda bu denli çok tesadüfün bulunabileceğine inanır mı: Kubad Talabani'nin Hudson'da bulunması 'tesadüf'… SAREM heyetinden üst düzey komutanların toplantıya katılacağının dâvet mektubunda yer alması 'tesadüf'… Toplantı günü ve saatinde SAREM'den üst düzey komutanların Hudson binasında bulunması 'tesadüf'… Bu tesadüflerin en inanılmazı da şu: Herkesin resmî dâvet mektubuyla çağrıldığı toplantıya, Washington'daki askerî ataşemizin 'şifahî' yolla çağrılması... Türk Silâhlı Kuvvetleri, yapılan bütün araştırmalarda, ülkenin en güvenilir kurumu olarak temayüz ediyor. Bu da doğal: Bir ülkenin ordusu o ülkenin en güvenilir kurumu olmak zorundadır… Yüzlerce yıl içerisinde oluşmuş bu 'güven' duygusunun hiç yitirilmemesi her vatandaşın beklentisi olduğu kadar Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de görevidir. Böyle olduğu için de, kendisinden ilgi bekleyen bir yığın ulusal güvenlik konusuyla ellerinin dolu olduğuna kuşku bulunmayan Org. Büyükanıt'ın, Hudson toplantısıyla daha yakından ilgilenmesinde yarar görüyoruz; Genelkurmay'ın internet sitesinde yayımlanan açıklama, Hudson konusunda var olan verilerle müthiş çelişiyor çünkü. Açıklamaya inanacak olursak aklımızı ve sağduyumuzu iptal etmemiz gerekiyor. Eldeki veriler 'tesadüf' sayılanlarla çelişiyor: Hudson'da o gün Türkiye konulu bir toplantı olduğunu SAREM heyeti biliyordu; askerî ataşe biliyor idiyse onları da haberdar etmesi beklenir çünkü. Hudson'a toplantı günü gitti bizim heyet. Toplantıya katılanlara üzerinde tartışılacak senaryo önceden gönderildi; dâvet mektubunda öyle yazıyor da ondan... Tülay Tuğcu suikastı senaryo metninde öngörülen 'felâket'lerden biri; bu ayrıntıdan, çağrılı olduğuna göre senaryoyu önceden almış olması gereken, askerî ataşenin de bilgisi olmalıdır... Ne zaman Kuzey Irak konusu gündeme gelse televizyona çıktığı için Washington'un en tanınmış isimlerinden biridir Kubad Talabani; daha önce bilmeseler bile oraya gittiklerinde heyetin onun toplantıdaki varlığından haberdar olması beklenir… Görüldüğü gibi, eldeki veriler hemen hiçbir ayrıntıda, 'tesadüf' tezini maalesef desteklemiyor. Ortada, yapılan açıklamaya rağmen, Org. Büyükanıt'ın Hudson konusuyla daha yakından ilgilenmesini gerektiren bir durum bulunduğu kesin… Hazır ilgilenmeye başlamışken, Org. Büyükanıt, 2006 yılı sonlarında Zeyno Baran'ın Newsweek dergisinde yayımlanan “Türkiye'de darbe ihtimali yüzde 50” yazısına da bir göz atsa iyi olur. O yazı ile SAREM heyetinin Washington ziyareti ve Hudson toplantısı arasında Zeyno Baran'dan başka bir irtibat noktası daha olması gerekiyor. Kendisini de ilgilendiren bu konuya daha yakın ilgi göstermeli Genelkurmay Başkanı. (Yenişafak)
-
Lokman üzeyir 17 yıl önce Şikayet EtHalit Yama Adli Okuyucuya. Koru AKP fanatigi bir yazar degildir. Kendisinin bizzat AKP´yi elestirdigi yazilari da vardir. Mesala AKP´yi ifade özgürlügü konusunda yeterli adim atmamak konusunda elestirmistir. Ayni zamanda AKP´nin cumhurbaskanligi sürecindeki tavrini da elestirmistir. Insanlar hakkinda tam bilgi sahibi olmadan elestiri yapmamaliyiz.Beğen
-
fatih öztürk 17 yıl önce Şikayet EtKaale alınması gereken bir yazı. Sayın Koru bu ülkede ender gazetecilerden birisidir.Söylediklerini ve yazdıklarını yabana atmamak gerekir.Beğen
-
Salih koç 17 yıl önce Şikayet EtÇatın Fehmi Koru\'ya çatın... Oradaki toplantıya Fehmi Koru gitti Anayasa mahkemesi başkanının öldürülme ve İst. bomba atarak 50 kişinin ölmesi senaryosunuda o yazdı.. Eğer o iğrenç senaryolar gerçekleşmiş olsaydı da (Allah göstermesin tabi)ondan sonra bu toplantının yapıldığı ve oraya katılanlar ortaya çıksaydı nolurdu acaba..Ben söylim.. Fehmi KORU\'ya çatanlar aynı huylarına devam ederlerdi.. Kafanızı kumdan çıkarın da ülkede neler olup bitiyor ona bi zahmet bakın.. Olmamalı böyle saçmalıklar ülkemizde olmamalııııı o kadar.Beğen
-
ali kırlangıç 17 yıl önce Şikayet EtHaklı . Fehmi Koru çok haklı.Türkiyedeki en güvenilir gazetecilerden biri.Tespitlerinin dikkate almak da fayda var.Beğen
-
Halit Yama 17 yıl önce Şikayet Et. Yeni Şafakta yazar olmanın temel kuralı Akp ye yaranmak için birşeyler yazmaktır. Fehmi Koru da köşesini korumak için bunu her zaman yapacaktır.Beğen