Erdoğan'dan Bahçeli'ye 'Ecel' yanıtı

Star TV'de katıldığı programda, Baykal ve Bahçeli'ye 'Bırakalım' çağrısını tekrarlayan Başbakan Erdoğan, Bahçeli'nin, 'Siyasi eceli geldi' sözleri için Erdoğan bakın ne yanıt verdi.

Erdoğan'dan Bahçeli'ye 'Ecel' yanıtı
Erdoğan'dan Bahçeli'ye 'Ecel' yanıtı
GİRİŞ 18.07.2007 03:02 GÜNCELLEME 18.07.2007 03:02
Bu Habere 38 Yorum Yapılmış

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer siz tek başınıza kazanamıyorsanız, tek başınıza iktidar olamıyorsanız, şu seçimden sonra çekilin gidin, Halk Partisi sizden kurtulsun. Onu söylemiyor. 'Rodos'a kadar yüzerim' diyor" dedi. Başbakan Erdoğan, Star Tv'de yayınlanan "Türkiye'nin Seçimi" adlı programda soruları yanıtladı.


"Tek başına iktidar olmazsam ben siyaseti bırakıyorum. Sayın Baykal, Sayın Bahçeli siz de bırakacak mısınız dediniz. Sayın Baykal'dan henüz cevap gelmedi. Devlet Bahçeli'nin bir yanıtı oldu. 'Başbakan Erdoğan son siyasi yolculuğuna çıkmıştır' dedi. Açıklamanızı biraz daha açar mısınız?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, konuşmalarının önünün arkasının görülmeden değerlendirilmesinin, halka doğruların yansıtılamayacağı sonucunu doğuracağını söyledi.


Erdoğan, "CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenirken, geçmişleriyle bugünü analiz ederek, bir de son zamanlarda gazetelere verdikleri ilanlarda 'tek başına iktidar' ifadelerini kullanıyorlar. Böyle bir şeyin ne kadar hayal ürünü olduğunu ortaya koymak için söyledim" diye konuştu.


Bahçeli'nin ve Baykal'ın partilerine hep yük olduklarını savunan Erdoğan, şöyle devam etti: "Sayın Bahçeli, geçen seçimlerde, 'seçimi kaybettim, ayrılıyorum' demiş, ayrılmıştır. Ama 9 ay sonra tekrar işin başına dönmüştür. Bu, bir genel başkana, bir lidere 'ayrılıyorum' deyip tekrar gelme noktasında ne kadar yakışmıştır, bunu ben milletimin takdirine bırakıyorum. Sayın Baykal ise zaten bugüne kadar hiçbir zaman bu ülkede bir başbakan olamamış, böyle bir imkan hiç bulamamış. Ama CHP'nin yakalamış olduğu o mevcut imkanlarla, tüzük imkanlarıyla bu işi devamlı korumuş, böylece götürmüş. Kendisine karşı çıkanlar olmuş, zaten metotlarına göre tasfiye etmiştir."


"Eğer tek başına iktidar istiyorsanız ve bunda hakikaten samimiyseniz. Bizim böyle bir endişemiz yok, bu konuda rahatız. O zaman gelin buyurun hodri meydan diyelim" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Eğer siz tek başınıza kazanamıyorsanız, tek başınıza iktidar olamıyorsanız, şu seçimden sonra çekilin gidin, Halk Partisi sizden kurtulsun. Onu söylemiyor, 'Rodos'a kadar yüzerim' diyor. Aynı şekilde sen de Sayın Bahçeli, benim sonumu filan bırak. Ben sonumu kendim takdir ederim. Bu konuda hakikaten samimiysen, 3 Kasım'da olduğu gibi 9 ay sonra dönmek falan değil, samimi olarak açıkla, 'Ben tek başına iktidar olamadığım taktirde bu işi bırakıyorum' de. Diyebiliyorsanız ben işte varım. Ama hiç birinden olumlu cevap gelmiyor. Gelmeyecektir zaten."


TEK BAŞINA İKTİDAR


 Başbakan Erdoğan, başka bir soru üzerine, tek başına iktidar şansını zaten yakaladıklarını, bunda herhangi bir tereddütün söz konusu olmadığını söyledi.


İktidarın muktedir olması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Şimdi 34.4 ile biz sistemden kaynaklanan avantajla TBMM'de yüzde 65 çoğunluğu almışız. Bu sistemle seçimlere giren tüm partiler daha sonra bizim bu kazanmamızı bile eleştirdiler. Bu seçimdeki asıl hedefimiz yüzde 40'ın üzerine çıkmak yüzde 50'ye doğru yürümek. Bunu görsünler, TBMM'de şu anda bu var. Çıkardığı milletvekili sayısı bundan önceki kadar olmasa bile oy oranı itibariyle güçlü bir parti var" diye konuştu.


"Bir önceki seçimlerde kazandığınız milletvekili sayısına erişememe olasılığı ve bu hesaplar var galiba" sözleri üzerine Erdoğan, "Oy oranında yüksek olacağız ama aynı milletvekilini bulamayabiliriz buradaki sıkıntı bu" dedi. Erdoğan, "İki partili olursa bundan önceki seçimde aldığımız milletvekilini çok daha fazlasını alırız. Ama 3 partili bir yapı olursa o zaman milletvekili sayısı da düşer. O zaman geçen dönemdeki milletvekili sayısına ulaşamayız" dedi.


"İKİ PARTİ GARANTİ"


 "Meclis'e girecek parti sayısı itibariyle sizin öngörünüz nedir?" şeklindeki bir soruya Erdoğan, "Şu anda 2 parti garanti gözüküyor. Üçüncü parti hala bir sınavın, mücadelenin içinde olabilir de olmayabilir de" yanıtı verdi.


Erdoğan, bir başka soru üzerine, "Bu koltuklar değişebilmeli. benim partimin tüzüğünde biz işi sağlama almışız. Ne diyoruz? Bir genel başkan 5 kez genel başkan seçilebilir. 3 kez arka arkaya milletvekili seçilebilir. 4. kez seçilemez. Ama diğer siyasi partilerde böyle şey olmaz. Biz bunu niye getirdik? Siyaset yapacaksan ille de parlamentoda olmaz ki. Partinin kademelerinde yap. Danışman ol. Ama bizde bu böyle değil ki. Ölene kadar devam ederler. Bunları gördük" diye konuştu.


Yeni gelen kuşakların önünün açılması gerektiğini belirten Erdoğan, bu şekilde siyasette dinamik bir yapı oluşturulabileceğini söyledi. Erdoğan, "Biz tüzüğümüzle bunun önünü açtık" dedi. "Sayın Şener'in aday olmamasını bu bağlamda mı değerlendirmek gerekiyor?" sorusunu Başbakan Erdoğan, şöyle yanıtladı: "Hayır, Şener'in bununla alakası yok. Sayın Şener, kendisi aday olmadı. Kendi tavrı. Biz kendisine söyledik. 'Gel yola aynen devam edelim' dedik. Kendisi, 'Yıllar yılı bu işi yaptım. Belki akademisyen olarak bundan sonraki sürece devam edeceğim' dedi. Israr edemezdik."


"KÖMÜR, ALTIN DAĞITILIYOR" İDDİALARI


 "AK Parti'nin, seçmenlere altın, kömür, yiyecek dağıttığı" şeklinde iddialar olduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Siyaset, dürüst bir zeminde yürümüyor. Böyle olunca da sertleşmeler oluyor. Bu sertleşmelerin zemininde de bu tür müfteriler ve iftiralar yatıyor. Bütün milli iradeyi altınla satın alacaksınız. Bu olabilecek bir şey mi? Bu ahlaki değil. AK Parti olarak biz milletimizin iradesini bu tür maddi menfaatlerle değişecek kadar alçalmadık. Kaldı ki 14 milyon oy almışız. Ey Baykal 14 milyon çeyrek altın mı yarım mı vereceğiz onu da söyle bari. Neye dayanarak böyle bir yalana düştüler. Onun için dedim ki, 'bunu belgeleyemezsen namertsin, müfterisin.' Biz, bir seçim uygulaması yapmadık. Mali disiplinden taviz vermedik. Ekonomik programı aynı ciddiyetle yürüttük. Bizim hedefimiz ne? Durmak yok, yola devam. Bundan sonra da devam edeceğiz."


Erdoğan, seçim öncesi kömür dağıtılmasına ilişkin iddialara da değinerek, kömürün 4 yıldan bu yana dağıtıldığını söyledi. Kömürü, Nisan ayından itibaren dağıtmaya başladıklarını anımsatan Erdoğan, "Eylül-Ekim ayında dağıtacak değiliz herhalde. Nisan'dan veriyoruz ki, insanlar kömürü kış aylarında evlerinde bulsunlar, ısınabilsinler" dedi. Gıda paketi dağıtılmasının da seçim döneminde başlanılan bir uygulama olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Bunlar, sosyal devlet olmanın gerekleri. Ben yoksul insanların sofralarına oturan bir Başbakanım. Fakir fukaranın evinde onlarla yemek yiyen birisiyim. Ama Sayın Baykal ve Bahçeli bunları bilmez. Onlar oturdukları yerde kalırlar" diye konuştu.


BAYKAL'IN YAŞI


 Erdoğan, mitinglerde CHP Genel Başkanı Baykal'ın yaşına ilişkin sarf ettiği sözlerin anımsatılması üzerine, CHP tarafından 1940'lı yıllarda halka dağıtılan ekmek karnesini göstererek, "Ben sadece Sayın Baykal'ın bu dönemleri hatırladığına vurgu yapmak istemiştim, Yaşı 70 demiştim. Açıklama yapmış '68' demiş. Demek ki, o zamanlar 6-7 yaşındaymış. Bu yaştaki insan da bir şeyleri biraz hatırlar. Ben bilmem. Bana babam anlatırdı" dedi.


"CHP, Atatürk'ün kurduğu parti diye eleştiriden uzak mı kalacak?" diyen Erdoğan tek parti döneminde, Atatürk'ün ölümünün ardından paraların ve pulların üzerinden fotoğraflarının kaldırıldığını anlattı.


Erdoğan, "Bunları yeni kuşaklar bilmez. Bizim gönlümüz arzu eder ki, böyle sert tartışmalar olmasın. Ama bize iftira eden de tabii ki cevabını alacak" dedi. CHP Genel Başkanı Baykal'ın kendisiyle ilgili olarak gazetelere verdiği ilanlara dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yalanını al da git diyor. Kira öder gibi ev sahibi olunması işine değiniyor yani. TOKİ'nin bugün 280 bin konut inşaatı devam ediyor. 140 bin konutu sahiplerine teslim etmişiz. Bunları 10-15-20 yıl vadelere bölmüşüz. Hakikaten kira öder gibi. Şimdi evlerin içinde oturanlara sor bunları anlatır. Asıl yalan üzerinden siyaset yapan Sayın Baykal."


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın gazetelerde çıkan, " Yalanını al git" ilanına değinerek, "Asıl şimdi kusura bakmasın da yalan üzerinden siyaset yapan kim? Sayın Baykal. Çok açık, net. Bizim yaptığımız konutlarda oturanlar şu anda bu gerçeği biliyor. Şimdi ben onu ispata davet etmek zorunda değilim ki. İspat et arkadaş. Dürüst ol, doğru ol" dedi.


CHP'nin gazetelere "Yalanını al git" başlığıyla ilan verdiğini gösteren Erdoğan, "Biz biliyorsunuz toplu konutu kira öder gibi vatandaşlarımıza satıyoruz. Şu ana kadar 280 bin konut inşası devam ediyor. 140 bini ev sahiplerine teslim edildi. Bunların içinde dar gelirli, orta gelirli... Tüm bunlara 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl vadeyle konut satıyoruz. Bunlar vatandaşların hakikaten kira öder gibi taksit ödediği konutlar. Bazıları mesela hiç peşinat ödemeden giriyor bu konutlara. Bazıları eve girdikten sonra taksitini ödemeye başlıyor. Uygulamalarımız çeşitli" diye konuştu.


Baykal'ın bunların hiçbirinden haberinin olmadığını savunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kim kendisine ne anlatıyor ben anlamıyorum. Bir siyasi partinin liderisin. Türkiye'de Toplu Konut İdaresi bu kadar yoğun şekilde konutlar yapıyor. Bir gideyim göreyim şunları, ya da buralarda oturanlardan sorayım hakikaten siz taksit olarak ne ödüyorsunuz? Yüzde 10, yüzde 15, yüzde 20 peşinat alırız. Bunun üstüne de kira öder gibi taksitle girersin evine. Ondan sonra ödemeye başlarsın. Bu uygulanan bir şey. Asıl şimdi kusura bakmasın da yalan üzerinden siyaset yapan kim? Sayın Baykal. Çok açık, net. Bizim yaptığımız konutlarda oturanlar şu anda bu gerçeği biliyor. Şimdi ben onu ispata davet etmek zorunda değilim ki. İspat et arkadaş. dürüst ol, doğru ol."


Başbakan Erdoğan, "az önce gösterdiğiniz gazete ilanında 'yalanını da al git' ifadesi var. Esasen nereden gönderme yaptığını biz de biliyoruz. Şöyle ki sizin bir takım ifadeleriniz var. Örneğin 'Ananı da al git' hiç bu sözü keşke söylemeseydim dediğiniz oldu mu?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi: "Olabilir de. Allah aşkına nedir bu söz? Söyler misiniz bana. Ben bunu anlamıyorum. Bunun üzerinde bu kadar duruluyor. Nedir bu söz? O kişiyle, hiç gündeme getirilmemesi gereken, o çiftçi falan değil. Tamamen bir provokatör. Tansu hanım zamanında grup toplantılarında böyle şeyler yapmış. Bir çok şeyi çıktı, gazetelerde de falan da yayınlandı. Benim orada ona söylediğim bu ifade kim duymuş, nasıl duymuş? Onu da bilemiyorum. Böyle bir ifade söylenmiş mi, söylenmemiş mi? Öyle söylediğimi ifade edelim, küfür mü? Böyle bir küfür var mı terminolojimiz içinde. 'Ananı da al git.' Siyasetin içinde böyle sloganlar çok."


"Miting meydanlarında kullandığınız 'Askerlik yan gelip yatma yeri değildir' sözü de çok tartışıldı. Bu sözü daha sonra keşke söylemesiydim dediğiniz oldu mu?" sorusunu da Başbakan Erdoğan, şöyle cevapladı: "Benim orada şehitlik müessesesi kavramıyla ilgili anlattıklarım var, benim o günkü konuşmamda şehitliğin ne kadar kutsal bir kavram olduğunu, evlatlarımızın şehit olması noktasında... Anaların evlatlarını askere gönderirken 'git oğlum, ya gazi ol ya şehit'. Biz böyle bir gelenekten geldik. Bunları anlattım. Burada gazi de olabilirsiniz, şehit de olabilirsiniz. Şimdi askere giden kişi bu görevin sonunda gazi de olabilir, şehit de olabilir, ya da hiç bir şey olmadan çıkıp gelebilir. Her şey olabilir. Bunlar hepimizin başından geçen şeyler. Ben de askerliğimi yaptım. Her şey olabilirdi. O zamanlar böyle bir şey yoktu. Birilerinin başına bu tür olay geldiği zaman, hemen pat diye 'Yan gelip yatma yeri değildir' lafını alıp bunu gündemde tutmak doğru bir şey mi? Bu konuşmanın önü var, arkası var. Ama şahadet makamını orada ortaya konulduğu gibi konuşmayız. Kimse onu gündeme getirmiyor."


CHP'nin "Tayyip'in karnesi" diye bir başka ilan daha verdiğini de gösteren Erdoğan, "Terör, 71 şehit son 6 ay. CHP bundan nemalanmaya çalışıyor. Şehitlerin sayısı biraz daha artarsa sayın Baykal zil takıp oynayacak mısın? Bunu nasıl koyuyorsun buraya? Bunu buraya koyduğunda benim sana şunu söyleme hakkım doğmaz mı? 1995'te Başbakan Yardımcısısın, Tansu Hanımla olduğunuz hükümette. O zamanki şehit sayı neydi, 1158. Sayın Baykal sen bunu neyle izah edeceksin? Biz bir tane şehidimizi 550 milletvekiline değişmeyiz" diye konuştu.


"ŞEHİT SAYISINDA ARTIŞ YOK"


 "Son dönemlerde bariz şekilde şehit sayısında artış olduğu" değerlendirmesine karşılık Başbakan Erdoğan, şehit sayısında artış olmadığını belirterek, şunları kaydetti: "Hesapları iyi yapın. İyi yapmıyorsunuz. Sene 1984, Türkiye'de terör başlamıştır. En fazla şehit olduğu dönemler 1992-1993'tür. Sayın Ağar durmadan konuşuyor. Onun Emniyet Müdürü olduğu dönemler, İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemler şehitlerimizi en fazla verdiğimiz dönemlerdir. Zaman zaman çıkıp fedailik yapıyor, yok şöyle yapardım, böyle yapardım. Sonra bir iniş başladı. Özellikle de bölücü terör örgütünün başı yakalandıktan sonra. Bizim iktidarımız döneminde 160'a kadar çıktı. Bu yıl da şu anda 73-74 filan. Sayı bu kadar oldu, iyi oldu diyemem ki. Biz bir şehidimiz bile olduğu zaman bunun ısdırabını hissediyoruz. İçimiz kan ağlıyor. Bu işin kaderinde bu var. Terörle mücadele ediyorsak bunun bir bedeli var. Madden de olacak manen de. Bunu da hiç bir zaman bu tür alanlarda değerlendirmek, oya tabi etmek, böyle yorumlamak çok çok yanlış."


Erdoğan, "5 yıllık iktidar süreci genel olarak yıpranmayla geçmiştir. Buna rağmen yıprandığınızı hiç düşünmüyor musunuz?" sorusu üzerine, kamuoyu araştırmaları yaptırdıklarını, son dönemde bunu daha da sıklaştırdıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Görünen o ki gelen diğer siyasi iktidarlar hep yıpranmıştır ama biz yıpranmadık ve oy oranımız artarak geliyoruz. Burada bir incelik var, bizim sistemimizden kaynaklanan. Hem oy oranınız artabilir ama milletvekiliniz düşebilir. Niye? Barajı aşan partilerin sayısı artarsa tabi ki, milletvekili paylaşımını da sizin aleyhinize döndürecektir. Ama iki parti barajı aşarsa, benim inancım şudur, geçen seçimdeki milletvekili sayısından daha fazla milletvekiliyle girebiliriz." "Şunu yapamadık gibi bir öz eleştiri yaptığınız bir nokta var mı? Seçim sonrasına ilişkin ilk gündeminiz nedir?" sorusuna da Erdoğan, seçim sonrasında gündemlerinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin olduğu yanıtını verdi.


Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili gündemin kendileri için öncelikli olduğunu vurgulayarak, şöyle dedi: "Cumhurbaşkanlığı seçimini nasıl çözeceğiz, bu var. Biz 'millete gidelim' diyoruz, diğer siyasi partiler milleten kaçıyor. Başta Cumhuriyet Halk Partisi. Her ne kadar adı Cumhuriyet, halk ise de. Cumhurdan, halktan kaçıyor. Üçüncü bir partinin bu konuya tavrı ne olur, bilemem. Onun için konuşmam doğru olmaz. Eğer üçüncü bir parti girer de 'Millete gitmemiz doğrudur' derse, o zaman zaten bir çok şey çözülmüş oluyor. Orada tıkanma diye bir şey olmaz. Kararlar verilir. Ki o Türkiye'yi rahatlatan da biri olacaktır. Aksi takdirde bu iş döner. Parlamentoda seçimi yap. Parlamentoda Cumhurbaşkanı seçilemedi. 367 olayı var malum. 40 gün içinde tekrar seçime gideceksiniz. Doğru bir yöntem olmaktan çıkıyor. Ama halka gidersek burada tıkanma söz konusu değil."


Baykal'ın dışarıdan bir Cumhurbaşkanı istediğini de anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: "Bunu şu anda henüz oluşmamış bir parlamentoya teklif etmek, seçilecek olan milletvekillerine saygısızlık olur. Senin bir adayın varsa dışarıdan teklif edersin. Biz, bu parlamentonun içinden Cumhurbaşkanı çıkacak diyoruz. Diyor ki, 'onlar taraflı olur.' Bu düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Bir defa dünyada tarafsız olan insan yoktur. Uygulamada tarafsızlık vardır. Her insanın gönlünde muhakkak bir siyasi parti yatar. Yani şu anda Sayın Cumhurbaşkanımızın kafasında böyle bir siyasi parti yok mu? Oyunu kullanmaya gittiği zaman bir siyasi partiye oy vermiyor mu, veriyor. Bundan önceki süreçte de sayın Demirel, Sayın Özal, onlar da uygulamalarında bunu göstermeye çalışmışlardır. Burada da seçilecek olandan bu beklenir. Uygulamada tarafsızlık." Uzlaşma konusuna da değinen Erdoğan, uzlaşmadan ne anlaşıldığının önemli olduğunu, eğer bu bir fikir birliğiyse buna her zaman var olduklarını belirtti.


Erdoğan, "Ama benim istediğim aday olacak diye halkın kendisine verdiği yetki buna müsaade etmediği halde kalkıp da orada böyle bir dayatmanın içine girilirse burada uzlaşma olur mu? Diyelim ki, halkımız kalkmış 300'ün üzerinde bir rakamı A partisine vermiş. Şimdi kalkıp da A partisi yanına bir diğer bir partiyi almak suretiyle Cumhurbaşkanını seçebilecek güce kavuşuyor. Ama o parti de diyor ki, 'kusura bakma ben seninle uzlaşırım ama şu işim olursa' Diğerleri ise hiç bu işe yanaşmıyor. Yani şimdi o dediği kabul edilirse mi uzlaşma olacak? Demokrasi bu mu?"


Erdoğan, bir soru üzerine, "Sosyal Güvenlik Yasasını engellemek suretiyle neyi hallettiler? 2B ile alakalı açın Sayın Baykal'ın konuşmalarını, bir tanesinde karşısındadır, bir tanesinde taraftardır. En son yaptığı konuşmada, '2B halledilmelidir' diyor. Bende bu konuşma metinleri var. 2B yürürlüğe girmiş olsaydı, buradan Türkiye çok ciddi bir kaynak elde etmiş olacaktı. Bu kaynak da orman köylüsüne, KÖYDES çalışmalarına harcanacaktı. Şu ana kadar KÖYDES'e 4.5 katrilyon harcadık, daha fazla yapabilirdik. Sayın Baykal'ın bu noktalarda uzlaşma diye bir derdi yok" dedi.


İşsizlik sorununa da değinen Erdoğan, sorunun çözümüne yönelik bir çalışma yaptıklarını ifade etti. İşsizliğin kendi dönemlerinde 10.3'ten 9.8'e düştüğünü hatırlatan Erdoğan, "2.4 milyon insanı biz 4.5 yıl içinde iş sahibi yaptık" diye konuştu.


Erdoğan, "Nüfus artış politikalarını savunuyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine, Türkiye için bunu savunduğunu belirterek, şunları söyledi: "Hele hele Türkiye için savunuyorum. Yine savunuyorum. Türk milleti azalsın mı? Ben çoğalsın istiyorum. Efendim, 'imkanlar, şu, bu.' Buyurun, nüfusumuz her yıl 1 milyon arttığı halde kişi başına milli geliri 2.500 dolardan aldık, şu anda 5.500 dolar. Mesele yönetimlerin çalışmasında. Asgari ücret göreve geldiğimizde 180 YTL idi, şu an 403 YTL. Ama o gün asgari ücretle ne alınıyordu, bugün ne alınıyor? Bakın bütün bu gelişmelere rağmen, nüfusumuzun bu şekilde artışına rağmen, asgari ücreti biz yavaş yavaş enflasyondan etkilenmeyecek bir duruma getiriyoruz ve daha da iyi duruma getireceğiz. Türkiye güçlenecek. Hep birlikte güçlü hale geleceğiz.


Bakın, Yunanistan'ın 15 milyon nüfusu vardı. Şimdi 11-12 milyona düştü. 'İşte benim kişi başına milli gelirim şuraya yükseldi.' O, aldatmacadır. Biz eğer doğum olayında böyle bir kontrole gidersek, Türkiye'nin nüfusu 30 sene sonra aynen Avrupa'nın şu anda çektiği çileye döner. Nüfusumuzun yüzde 60'ı, 60 yaşın üzerinde olur ki, Türkiye bir ihtiyarlar ülkesi olur."


"LAİKLİK VE DEMOKRASİ KONUSUNDA ENDİŞEMİZ YOK"


 Erdoğan, başka bir soru üzerine ise daha önceleri yılda 1 milyar dolar küresel sermaye çeken Türkiye'de, geçen yıl itibariyle bu rakamın 20 milyar dolara ulaştığına dikkati çekerek, "Kardeşim bu kadar büyüyen bir ülkede, 'İktidarda AK Parti olsun, ama oyumu ben başka bir partiye vereceğim' demeyi, ben bir defa ancak futbol takımı tutar gibi parti tutmak olarak görüyorum" dedi.


Laiklik ve demokrasi konusunda bir endişelerinin bulunmadığını, demokrasinin şu anda dünyada uygulanan sistemler içerisinde özellikle en başarılı, en faydalı bir sistem olduğuna inandıklarını ifade eden Erdoğan, "laikliği" 1982 Anayasanın gerekçesindeki tanımıyla parti programlarına aldıklarını söyledi.


Erdoğan, "Ne yazıyorsa o, hiç birini değiştirmedik. Böyle devam ediyoruz" diye konuştu. Tüm inanç gruplarına eşit mesafede olduklarını belirten Erdoğan, "Ama kimsenin de kimsenin inancıyla uğraşmaya hakkı yok. Bırakın, herkes inancını, 'din ve vicdan özgürlüğü' diyoruz ve bu Anayasa'mızda yer alıyor ama buna saygı göstermeyeceğiz. Bunu neyle izah edeceğiz? Birileri kalkıyor, onun için diyorum. 'Toplumsal mutabakat var bu ülkede, ama kurumsal mutabakat yok.' Bunu çözmemiz gerekiyor. İnsanların yaşam biçimleri var. Bu noktadaki bireysel tercihlerine niye saygılı olmuyoruz. Buna alışmalıyız. Sorumluluk mevkindeki bir insan olarak ben, hiçbir insanın şu ana kadar yaşam biçimine müdahale etmemişimdir. Kimse bize kalkıp ta, 'şöyle bir yasal düzenleme yaptınız' diyebilir mi? Çıksın, desinler" şeklinde konuştu.


"TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU ÖN YARGILARDIR"


 Başbakan Erdoğan, "Toplumun hareket eden kesimi, söylediğiniz gibi parasını ticarete yatıran, oradan kazanan, eğitimli, bir kaç yabancı dil bilen ve önemli karar mekanizmalarında bulunan insanlar partiniz hakkında böyle bir ön yargıya sahipse siz parti içinde acaba nerede eksik yaptık diye düşündünüz mü?" sorusuna karşılık şunları söyledi: "Ya neyini düşüneyim? Ben bunlarla defaatle görüşmüş bir insanım. Bakan arkadaşlarım sürekli görüşüyor. Yani bunların böyle bir sıkıntısı, böyle bir derdi varsa onlar bize bunu açmalı. Ama şimdi kalkar da bana, benim yaşam biçimim üzerinden bir değerlendirmeye giderse, kusura bakmasın da bu saygısızlık değil mi? Ben onun yaşam biçimine nasıl saygı gösteriyorsam, en az onun da bana o kadar saygı göstermesi lazım. Sıkıntı burada. Onlar bunu yapmıyor.


Bir defa şunu başarmamız lazım. Türkiye'nin bana göre en büyük sorunu ön yargılardır. Bu ön yargıları kırmadan Türkiye ideali yakalayamaz. Önce bu ön yargıları kırmamız lazım. Ben karşımdakine ön yargısız bakabilmeliyim, sıfır, öyle başlamalıyım işe. Eğer Türkiye'de toplum olarak tüm halkın şu gönül kilometrelerini bir sıfırlayabilirsek, siyasetçiler de buna dahil, her kesim, kurumlar hep birlikte, elinde güç bulunduranlar, hep birlikte şu gönül kilometrelerini sıfırlamamız lazım. Eğer tek millet diyorsak, tek bayrak diyorsak, eğer tek vatan diyorsak, eğer tek devlet diyorsak bir defa şu gönül kilometrelerini sıfırlamamız lazım. Sıfırlayalım, startı öyle yapalım. Bakın Türkiye'yi o zaman kimse tutamaz."


AA

YORUMLAR 38
  • mustafa kuru 17 yıl önce Şikayet Et
    AH NEREDE VAH NEREDE 3. efendim google den sevr antlasması yazın vede karsınıza cıkacak olanları okuyunuz... bızım kurtulus savası olarak adlandırdıgımız savasın neden ve nelerden kurtulus savası oldugunu goreceksınız... ayrıca dostuda dusmanıda gayet ıyı goreceksınız... sen ben kavgalarından bu memleket evlatları bır fayda goremedı goremezde... ne demısler BOL PARCALA YOK ET...!
    Cevapla
  • mustafa kuru 17 yıl önce Şikayet Et
    AH NEREDE VAH NEREDE 2. efendim 60 ihtilalini yapan lar bizler kimin yanındayız demisler...? adnan menderesi asan neden bolucu bası denen bir adamı asamıyor...?? bizi kim yonetıyor... tek basına iktidar olacak olanlarmı...!!!! efendim tarihin uzerindeki toz u silmek cok da zor degil tarih de yasananlar bugunun politikalarıdır...
    Cevapla
  • mustafa kuru 17 yıl önce Şikayet Et
    AH NEREDE VAH NEREDE. Van, Erzurum, Bitlis ve Trabzon illerinin bulunduğu alanda, bir Ermenistan Devleti kurulacak, sınırlarının tayini Amerika Birleşik Devletleri Başkanı\'nın hakemliğine bırakılacak. Antlaşmanın uygulanmaya başlamasından bir süre sonra Kürtler Madde 62 ve Madde 64\'e göre, Doğu Anadolu\'da bağımsız bir kuruluş meydana getirmek isterlerse ve onların bu istekleri \"Cemiyet-i Akvam\" tarafından kabul edilip, Osmanlılara tavsiye edilirse Osmanlılar, bu tavsiyeyi yerine getireceklerdir.
    Cevapla
  • fatih şeker 17 yıl önce Şikayet Et
    sallayın patlak ampulleri demiş mhp li biri. çatlak patlak akıllı olmayoın diyor peki ne akıllı olalım. kurt köpek akıllımı olalım yani. aman bir hayvandan esinlenecek kadar akılsız değiliz canım.
    Cevapla
  • Emel Aydın 17 yıl önce Şikayet Et
    Çok doğru başbakanım!. \"Türkiye\'nin en büyük sorunu ön yargılardır\" demiş,evet.Ama bu ön yargıları sürekli taze tutup,insanların -yersiz-korkularını besleyenler ,asıl sorun onlar.Onların korkusu da,rantlarını kaybetmek.Umarım kaybederler!
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Putin'den son dakika savaş duyurusu: Küresel boyut kazandı! Kritik 'Oreşnik' hamlesi
HÜRJET'in ikinci prototipi yeni boyasıyla gökyüzüne havalandı