'Çin malları cilt kanseri yapıyor'

Ankara Giyim Sanayicileri Derneği ve Karton firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Canip Karakuş'un Çin malı tekstil ürünleriyle ilgili ürperten iddiası çok tartışılacak...

'Çin malları cilt kanseri yapıyor'
'Çin malları cilt kanseri yapıyor'
GİRİŞ 20.08.2006 11:50 GÜNCELLEME 20.08.2006 11:50

Yeşim Eraslan'ın haberi


TÜRKİYE işsizlikle kıvranırken, tekstilci ise kalifiye eleman bulamamaktan dert yanıyor. Ankara Giyim Sanayicileri Derneği ve Karton firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Canip Karakuş 'Bugün kalifiye eleman bulsam, tam 300 kişiyi işe alırım' dedi.

2.5 milyon kişinin tekstil işinde çalıştığına dikkat çeken Karakuş, maliyetlerin düşmesi halinde Türkiye'nin dünya devleri ile aynı arenada rekabet edebileceğine dikkat çekti. Vergi ve enerji fiyatlarının yüksekliğinden dert yanan Karakuş, 'Bir arkadaşım bana 'Bin 400 işçimi işten çıkardım; Çin'de üretim yapıp satıyorum, kafam çok rahat' dedi. İşçimizi sokağa atmak istemiyoruz. Maliyetler çok yüksek bunların indirilmesi lazım' değerlendirmesinde bulundu. Karakuş, ekonomik kriz sonrasında kapatılan fabrikalardan işsizlik sorununa, moda rekabetinden maliyette yaşanan sıkıntılara kadar sorularımıza çarpıcı cevaplar verdi.

Cilt kanseri

- Hükümetle görüşmeler yaptınız, kararlar uygulamaya geçirilebildi mi?

Başbakan'a çıktığımız zaman 'KDV'ler düşecek' diye bir karar alındı. Evet, KDV yüzde 18'den 10'a düştü; ancak, tekstile bir faydası olmadı. Ne söylesek 'Tabii olacak, merak etmeyin' deniliyor. Türkiye 35-40 yıldır aynı. Hep 'olacak'la, 'edecek'le gidiyor. Hükümetin bu işi çok iyi analiz etmesi lazım. 2.5 milyon işçi var. 4 kişilik bir aile olarak hesaplarsanız 10 milyon kişinin tekstilden ekmek yediğini görürsünüz. İhracat firmaları ve hazır giyim konfeksiyonlarının maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ilettik. Mesela ortada Çin faktörü var, Pakistan veya Hindistan var. Buralarda ayda 30 dolara çalışan bir iş sektörü var. Bu bizim maliyetlerimizi çok büyük şekilde etkiledi. Doğalgaz, benzin ve enerjinin en pahalısını kullanan ülkeyiz. Buna bir de işçinin sigortasını ekle; anormal bir girdi fiyatı çıkıyor ortaya.

- Çin tehdidi geçtiğimiz yıllara göre aşıldı mı?

Çin mallarında kalite diye bir şey yok; ancak, Çinliler ile kavga etmenin de anlamı yok. Bunlarla iş birliği yapmak lazım. Bir tekstilci arkadaşla görüştüm, bana 'Ben bin 400 kişiyi işten çıkardım, kafam rahat. Çin'de yaptırıp satıyorum' dedi. Benden daha çok kazanıyor, sigorta, vergi yok. Yüzde 1 vergi ödüyor, hiçbir şey değil. Bu işsizlik durumunda hepimiz işçilerimizi mi çıkaralım? Şimdi böyle bir çalışma şekli başlıyor. Dünya kadar işçimiz var, nereye koyacağız? Konfeksiyon işini bayanlar oluşturur. Erkek iş bulur ama bayanları sokağa attığımız zaman ne olacağını siz düşünün. Çin tehlikesi bitmedi ancak onlar da kaliteli ürün yapmaya başladı. Çin malı pazarlarda 3 - 5 YTL. Bu hazır giyim konfeksiyonun hammaddesi kimyasaldır. Bu paraya yapılması mümkün değil. Dünyanın her yerinde başladı bu tehlike; kimyasal madde cilt kanseri yapıyor. Adam cilt kanseri olmuş nereden olduğu belli değil. Halbuki kazak ve gömlekler, kimyasal bir boya ile renklendiriliyor, standartlara uygun değil. Sonra bakıyorsun Versace gibi markalar koyuyorlar. Bunlara artık 'dur' demek lazım. Kaliteli mal üretiyoruz biz. Dünyanın her tarafına mal yapıyoruz ama maliyetlerimiz yüksek.

- Tekstilin en büyük sıkıntısı nedir?

Enerji, doğalgaz, vergi ve sigorta. Bunların düşmesi lazım. Bir kazak Çin'de 5 Dolar, bizde ise 14-15 dolara mal ediliyor. Bu masraflar düşsün ki, hem işçimizi elimizde tutalım hem de dünya ile rekabet edebilelim. Çin'den 5 dolara alan, benden 14 dolara almaz. Avrupalı bırakın 1 doları, senti düşünüyor. Ekonomik krizden bu yana çok fabrika kapandı. Fasoncular dediğimiz imalatçılar da çok yara aldı. Ekonomik krizden bugüne kadar yaklaşık tekstil sektörünün yüzde 20'sini kaybettik.

Dolar daha fazla düşmesin

Eskiden Türkiye'de kıyafetler dikilir, Avrupa'ya gider bir marka eklenir ve Türkiye'ye tekrar gelirdi. Halen bu tarzda bir işleyiş var mı?

Eski Mahmutpaşa yok artık, çok büyük fabrikalar var. Mesela biz, Maksmayra Grubu, Morgan, Alemuratti gibi Fransız firmalarla çalışıyoruz. Geçen gün bir arkadaşım aradı, 'Sana çok güzel bir bayan kazağı aldım Fransa'dan' dedi. Ben de 'Getir bir bakalım' dedim. Getirdi, bir baktım bizim yaptığımız ürün. Çok kaliteli ürün yapıyoruz, alt yapımız iyi, genç, dinamik bir nüfus var. Türkiye; Fransa'ya, İtalya'ya, Almanya'ya, Rusya'ya, Romanya'ya; her yere çok yakın. Çin'e 6 ay önceden sipariş veriyorsun mal dikmeye ancak biz günlük yapıyoruz. Dünyanın en büyük markalarına mal üretiyoruz. İstihdamın devam etmesi lazım. Dolar biraz yükselince iş alıyorsun. Bizim 700 işçimiz var, 16 ülkeyle iş yapıyoruz.

Kendi markamızı oluşturmalıyız

Tekstil sektörünün modayı belirlemede yeri nedir?

Tasarımcılar belirliyor, biz devamını getiriyoruz. Bizim zaten bütün kabahatimiz, Türkiye'deki markaların kendi markalarını yaratmaması. Dünyanın her yerindeki marka Türkiye'de de var. Bizim de kendi markalarımızı yaratarak dünyanın her tarafına göndermemiz lazım. Bugün kalifiye işçi olsa 200-300 kişi daha alacağım; gelsinler hemen alacağım.

Giyimde neyi tercih ediyoruz, kaliteyi mi ucuzluğu mu?

Kaliteye para verirsen 5 sene giyersin, ancak kalitesiz ürünü 5 gün giyersin. Ucuza yönelen çok vardı.

Artık Çin malı ayırt edilmeye başlandı.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Beşiktaş - Kasımpaşa! İlk 11'ler
Konuşlandıkları binada avlandılar: 1asker öldürüldü, 15 asker esir alındı