'Ben Şehit Yüzbaşı'nın askeriydim'
Terör olaylarına yönelik ele aldığı yazısındaki ifadeler yüzünden 'andıçlanan' Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş, internet kanalı ile hakkındaki iddalara cevap verdi.
Nuh Gönültaş'ın hakkındaki iddialara cevabı:
Ben, Şehit Yüzbaşı Barlas Gültepe nin askeriydim!
Bu köşede bir yazı yazdım. Türkiye’nin 1984’ten beri başının belası olan terör olayını daha hızlı bitirmesi için bir yazar olarak düşüncelerimi dile getirdim.
Bu terörün, “özel tim”, “özel kuvvet” yaklaşımı ile yetiştirilmiş profesyonel bir subay kadrosunun öncülüğünde daha çabuk bitebileceğini yazdım. Terörle savaşta verilen zayiatta, mücadele alanındaki erlerin tecrübesizliğinin de bir etken olduğunu belirttim!
Nuh Gönültaş
İyi de, bunu ilk defa ben mi dile getirdim? Hayır. Örneğin 1993’te Türk Silahlı Kuvvetleri PKK terörünün belini nasıl kırdı? Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş İngiltere’ye gidip; ayrılıkçı IRA örgütü ile mücadele eden İngiliz özel kuvvetlerini inceleyip sistemin aynısını Türkiye’ye getirmedi mi?
Bu özel kuvvet eğitimi alan subay va astsubaylarla Türkiye o tarihlerde terörün belini kırmadı mı? Meraklısı açsın, Mehmet Ali Kışlalı’nın bu konuyla ilgili kitabını okusun.
2004 yılına geldiğimizde pek çok emekli komutan; “Özel kuvvet eğitimi almış subay ve polis özel harekat timlerinin dağıtılması terörün yeniden azmasında bir etkendir?” demedi mi? Fazla uzağa gitmeye gerek yok. 1 Eylül 2006’da Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki Köprülü Jandarma Sınır Taburu’nda nöbet başındayken PKK saldırısı ile şehit olan bilgisayar mühendisi Asteğmen Zeki Burak Okay’ın annesi Neriman Okay ne demişti? Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt bu sözlere ne cevap vermişti? Bir hatırlayalım.
Neriman Hanımın şöyle demişti: 'Oğlum Foça'da üç aylık eğitimden sonra savaşmaya gitti. Bana, anneciğim sadece iki kere silah attım dedi. Pisi pisine ölüme gönderildi. Halbuki oğlumun yemin töreninde gördüm. Öyle canavar askerler yetiştirmişler ki... Böyle asker yetiştirebiliyorsak, PKK'ya karşı onlar savaşsın.'
Orgeneral Büyükanıt’ın bu sözlere cevabı ne olmuştu? 7 Eylül 2006 tarihli Akşam gazetesinden aynen alıntılayalım: “Evladını kaybediyor. Onların her türlü tepkisinin bizim başımızın üzerinde yeri var. Ateş düştüğü yeri yakar. Onun için ne söylenirse söylensin o şehit analarının ellerini öperim, o şehit babalarının yanaklarından öperim. Hiçbir asker şehit vermek istemez. Biz onların acılarını en iyi anlayan kimseleriz. Çünkü, onlara komutanlık yapıyoruz. Onun için onlar ne derlerse desinler ben onlara saygı duyuyorum.'
Bu satırların yazarı; Türkiye’de terör üzerine en çok yazı yazan gazetecilerin başında gelir. Sonuncusu dahil bütün yazıların amacı, daha fazla vatan evladı şehit olmadan Türkiye bu pis terörden nasıl kurtulur üzerine kafa yorularak yazıldı.
Bu satırların yazarı teğmen rütbesinden albayına kadar vatan savunması uğruna şehit olan yüzlerce subayı isim isim bilir. Çekiç Güç’ün düşürdüğü helikopterde şehit olan subaylardan Yüzbaşı Barlas Gültepe benim komutanımdı. Terör üzerine bu kadar çok yazı yazmamda; şehit bir komutanın askeri olmam da etkili oldu.
Durum böyleyken; “Terörle mücadele, bu iş için özel yetiştirilmiş subayların işidir?” sözümü, “Subaylar neden ölmüyor?” biçiminde yorumlamak ancak Satanist düşünceye sahip kişilerin aklına gelebilir.
Bu düpedüz bir provokasyondur.
Yeni bir andıç olayıdır.
28 şubat sürecinde Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar’a yönelik yapılan “andıçlama” dan bir farkı yoktur.
Alınlarında yalan haber damgası bulunan ve bunu ilelelebet taşıyacak olan kişilerin adları değil “Özdemir”; “sertdemir” bile olsa provokasyonları ile bir yere gidemezler. Toplumu “laik-anti laik” kuşatmasına sürüklemek için malzeme bulmak amacıyla atlayıp Fransalara giden ve bir şey elde edemeyince yalan haber üreten bu kişiye sözümüz şu olabilir: Sen o yalan manşetten sonra nerene kına sürdün?
Beni birilerinin aracı gazetecisi diye lanse edenler kendilerini tarif ediyor olmalılar… Bana yazımdan sonra gelen tepkiler genellikle, “Bizim hissiyatımızı yansıttın” biçiminde oldu. Olumsuz mesajlar ise hep aynı merkezdenmiş gibi, “Kına yak” tarzındaydı. O yazımdan sonra iki komutanın şehit olması hayatta hissettiğim en şiddetli acıya yol açtı. Bunu bütün kamuoyunun bilmesini isterim
Son bir not: Hayatımda hiç kimsenin sözcüsü olmadım. Gazete köşesine koyduğum her satırı sadece kendi vicdanımda tartarak koydum. Fethullah Gülen’den hiç bir konuda telkin almadım, o da bana mesleğimi yaparken hiç bir telkinde bulunmadı. Ütelik sekiz yıldan bu yana kendisiyle ne yüzyüze, ne telefonla ne de aracılar vasıtasıyla hiç görüşmedim.
-
abdullah ademoglu 17 yıl önce Şikayet EtNe diyelim. Sayin Gonultas. Oncelikle yazilarinizdan dolayi tesekkur ederiz. Cok hassas bir donemde cok hassas bir konuya vurgu yaptiniz. Sizin ne demek istediginiz gayet iyi anladik ama malum bu insan bozmalari birilerini on plana atacaklardi ve bu siz oldunuz. Fakat sakin ha yilma ve davaandan ve yazilarindan vazgecme bu milletin sizin gibi fikri umumiye yon verecek vatanperver yazarlara ihtiyaci var. Eger gercekten onlarin yazdigi gibi soylemis olsan bile bunun hizbir mahzuru yok cunku hakikat butun ciplakligi ile oBeğen
-
mehmet ergin 17 yıl önce Şikayet EtNuh gönültaş. sayın Gönültaş güzel ve ufkumuzu açan yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.Beğen
-
can erkut sevinç 17 yıl önce Şikayet EtBunları mı yazmıştı. Sayın gazeteci tepki alan yazısında bu yukarıdakileri mi yazmıştı. Acaba o yazısı neden gazetesinin sitesinde şu anda yer almıyor. Başka şeyler söyleyip, sonra bu şekilde izah etmek yine de iyi olmuş, tepkiler sonuç vermiş, bakın ne güzel hepimizin katılabileceği ya da en azından anlayabileceği şeyler söylemiş sayın gazeteci. Tepkiler faydalı olmuş herkese değil mi.Sayın gazeteci başta olmak üzere.Bu ülkenin ağzından çıkanı duyan adamlara ihtiyacı var, ama daha da önemlisi böyle olmayanları uyaran tepkilereBeğen
-
Cengiz DEĞİRMENCİOĞLU 17 yıl önce Şikayet EtNe fazla ne eksik. Tespit doğru.Bu iş profesyonellerin işidir. Ama sadece asker ve polisin işi değildir. Gözaltı süreleri kısaldı. Terör suçlarında savcılığın gözetiminde en az 7 gün, 3 kişiden fazla ise 10 gün, gerektiğinde hakim kararı ile 7 gün ek süre verilmelidir. Sanıyorum teröristin, işbirlikçinin daha adı bile öğrenilmeden adliyeye sevk ediliyor.Cezalar caydırıcı değil, karar geç veriliyor. Cezaevleri eğitim yuvası neredeyse.Ayrıca terörden nemalananlar tespit edildiğinde bütün mal varlığına el konulmalı.Beğen
-
deniz gul 17 yıl önce Şikayet EtDUYGULARIMIZIN TERCÜMANI. Yazarı bu yazısından dolayı tebrik ediyorum. Teröristlere karşı 3-5 ay eğitim almış fidan gibi gençler fazla birşey yapamaz. Özel harekat yeniden oluşturulmalı.Beğen