Beşir Fuad, 40 yıl sonra yeniden...

"Yıkıcı tesir", Beşir Fuad'ın dinin yerine koyup inandığı katı materyalizmin o günkü nesillerin zihninde açtığı tahribatla sınırlı kalmamış, beri tarafta, feci intiharının ardından İstanbul'da bir intihar salgınıdır almış başını gitmiş.

Beşir Fuad, 40 yıl sonra yeniden...
Beşir Fuad, 40 yıl sonra yeniden...
GİRİŞ 27.11.2008 12:13 GÜNCELLEME 27.11.2008 12:13

Turan Karataş'ın haberi

"Büyük konu yoktur, büyük yazar vardır" sözünü, Prof. Dr. Orhan Okay'ın geçtiğimiz günlerde "genişletilmiş ikinci baskısı" yayımlanan Beşir Fuad -İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti- (İstanbul: Dergâh Yay.) kitabını yeniden gözden geçirirken hatırladım.

Bu yargının doğruluğuna bu çalışma bile yeter diye düşündüm. İlk baskısını yıllar önce okuduğum kitap, artık alanında bir duayen olan Okay'ın 1962 yılında kabul edilen doktora tezidir. Şurası da mühim, söz konusu çalışma, Türkiye'de yeni Türk edebiyatı alanında yapılan dördüncü doktora tezidir. Çalışma, kitaplaştığı tarihten (1969) bugüne pek çok yazıya konu olmuş, "iki yüzden fazla kitap ve makalede referans olarak zikredil"miş.

Değerli hocam, her zamanki inceliğiyle imzalayıp göndermiş kitabını. "Sevgili Turan, doktoranın yeni basımlarını kırk yıl sonraya bırakma!" diyor. Böylesine değerli bir çalışmanın geçen şunca zaman içinde ikinci bir baskısının niye bu kadar geciktiğine üzüldüm. Belli ki, yaşlılık döneminde bazı şeyleri yeniden ele almak, gözden geçirmek, tamamlamak zor geliyor insana; hüzünlendim.

Yeni bilgilerle, belgelerle, yorumlarla zenginleştirilmiş bu yeni basıma "Beşir Fuad'ın kütüphanesi", "Beşir Fuad üzerine yeni değerlendirmeler" başlıklı iki mühim bölümle "ölümünden sonra ailesi ve diğer yakınları" kısmı eklenmiş, tahsil hayatı ve kültür çevresi genişletilmiş. Yine bu baskıya konulan yüz sayfalık "Ekler ve Belgeler-Fotoğraflar" kısmında, Beşir Fuad'ın yazılarından seçmeler, son mektupları, Beşir Fuad'ın torunu Dr. Fuat Toktamış'ın Orhan Okay'a yazdığı mektuplar, belgeler-fotoğraflar yer alıyor. Büyük boy olarak basılan kitabın kapağı da oldukça iyi tasarlanmış. Sayfa düzeni de fena değil, fakat dipnotlar öyle küçük puntolarla dizilmiş ki, benim gibi ellisine yaklaşmış okurları hayli yoruyor.

Daha 35 yaşındayken dehşetli bir intihar şekliyle (boyun ve bilekteki ana damarlarını kesmek suretiyle) hayatına son veren Beşir Fuad'ın edebiyatımızda işgal ettiği yerden ziyade, bir devrin aydın trajedisini yansıtması bakımından düşünceleri, hayatı ve elbette ki ölümü şayan-ı dikkattir. Orhan Okay, "çok manalı olan intiharı"ndan kısa bir süre sonra unutulan bu talihsiz adamı, onun ibretamiz "yaşam öyküsünü", ölümünden yetmiş beş yıl sonra "adeta bir kuyunun dibinden çıkarmak ve yeniden hayata kavuşturmak gibi" zor bir uğraşla, sabırlı ve titiz bir araştırma sonucu bugünün okurunun huzuruna çıkarmıştır.

Zengin bir aileden gelmesi, Cizvit mektebinde okuması, birden fazla evliliği, metresinden olan gayri meşru çocuğu, dine mesafeli duruşu, Osmanlı milliyetçiliği, annesinden tevarüs ettiğine inandığı delilik vehimleri, şu bu bir tarafa, Beşir Fuad bahsinde en can alıcı nokta şurasıdır: "Pek az intihar vakası Beşir Fuad'ınki kadar zaman bakımından ani, mahiyet bakımından sebepsiz ve şekil bakımından dikkate şayan olmuştur. Bu hadise hakkında yapılacak etraflı bir araştırma bir devrin sosyal krizini bir açıdan yorumlama imkânı vereceği gibi Türkiye'nin Batı'ya yönelme, Batılılaşma gayretleri içinde tutulan hatalı yolun bir cephesiyle nesiller üzerindeki yıkıcı tesirlerini göstermesi bakımından da faydalı olacaktır." (s. 67) Tam da bu noktada, iki büyük problemle yeniden yüzleşmiş oluyoruz. İlki, bir aydın intiharının derinlerinde bulunan nedenler, diğeri de yanlış Batılılaşmanın nesiller üzerindeki yıkıcı tesiri.

"Yıkıcı tesir", Beşir Fuad'ın dinin yerine koyup inandığı katı materyalizmin o günkü nesillerin zihninde açtığı tahribatla sınırlı kalmamış, beri tarafta, feci intiharının ardından İstanbul'da bir intihar salgınıdır almış başını gitmiş. O günün gazetelerinde her gün iki-üç intihar veya intihara teşebbüs haberi görülür olmuş. Bunların en ilginci, Tıbbiye hocalarından Dr. Ömer Bey'in intihar girişimidir. Ömer Bey de tıpkı Beşir Fuad gibi şahdamarını kesmiş. Doktorlar zamanında yetiştiği için kurtarılmış. Prof. Dr. Okay, adeta moda halini alan bu intiharların bir kısmının "inançların sarsılmasıyla meydana gelen bir kriz sonucu olduğunu" düşünmenin mümkün olduğunu belirtiyor.

Hocaların hocası Orhan Okay, düşünce ve edebiyat tarihimizde bir problem olan Beşir Fuad'ı bulabildiği hemen bütün belgeleri titizlikle ve tarafsızlıkla değerlendirmek suretiyle günyüzüne çıkarmıştır. Kitap, edebiyat araştırmacıları için hem ciddi bir kaynak hem de üst düzey bir örnektir. Edebiyat araştırmacıları, genciyle yaşlısıyla bu kitabı önlerine koyup bilimsel bir araştırmanın nasıl yapıldığını veya yapılacağını, mevcut malzemenin en işe yarar biçimde ve tarafsız olarak nasıl değerlendirildiğini görmelidirler.

(Zaman)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
8 ay önce kaçan dana hala yakalanamadı! "Kaçtıkça yabanileşiyor"
Manisa'da dehşet! Karısını öldürdü, 8 yaşındaki kızını defalarca bıçakladı