Tekrarlayan düşüklerin en önemli nedenleri
Pek çok kadının korkulu rüyası düşük yapmaktır. Ancak her düşük diğer hamileliğin de başarısız olacağı anlamına gelmez.
Tekrarlayan düşükten söz etmek için arka arkaya 2'den fazla hamileliğin düşükle sonuçlanması gerekir. Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Senai Aksoy tekrarlayan düşüklerin en çok görülme nedenlerini anlatıyor.
Düşükler gebeliğin ilk 3 ayında (erken düşükler) olabilidiği gibi ikinci 3 ayda (geç düşükler) da olabilir. 5. ay ile 7. ay arasında gebeliğin sonlanmasına immatür doğum, 7. aydan sonra gebeliğin sonlanması prematür doğum adlandırılır.
Düşük sebepleri Düşüklerin sebepleri, gebeliğin sonlandığı aylara göre değişebilir. Düşük sebeplerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkün:
Yaş: Özellikle 35 yaşından sonra olan gebeliklerde düşük daha yüksek olduğu kabul edilir. Bu oran 40 yaştan sonra daha da artar. Suçlanan sebepler arasında en sık olan bozuk oluşan gebelik ürünüdür.
Hormonal sebepler: Yumurtlama sonrası geçen devrede rol oynayan progesteron hormonunun yetersiz salgılanması ile beraber olan bu duruma Luteal Faz Yetersizliği adı verilir. İlk 3 ayda meydana gelen düşüklerde önemli bir yer tutar. Ayrıca tiroid fonksyonlarındaki bozukluklar (tiroid bezinin yavaş veya hızlı çalışması) da düşüklere sebep olabilir.
Rahim ile ilgili sorunlar: Rahim ile ilgili doğuştan veya sonradan meydana gelen sorunlar erken ve geç düşüklere sebep olabilir. Doğuştan rahimdeki bozuklukları hem erken hem geç düşüklerde rol oynar. Çift rahim ve septum adı verilen rahmin daralmasına sebep olan bu sorunların giderilmesi ile başarılı gebelikler elde edilir. Daha öncede geçirilen rahim operasyonları (myom alınması, kürtaj) sonucunda rahimde bazı yapışıklıklar ve rahmin daralmasına bağlı gebelik kayıpları meydana gelebilir. Rahim içindeki diğer sorunlar (polip ve myomlar) da aynı sebeple gebelik kayıplarına sebep olabilir. Rahim kanalının doğuştan veya sonradan yetersiz olması sebebiyle özellikle 4. ve 5. aylarda düşükler meydana gelebilir. Bu sorunu olan kadınlarda 4. - 5. aylarda rahim kanalı belirti vermeden açılır ve su kesesi dışarı çıkar ve sonuçta su gelmesi ve bebek kaybına sebep olur.
Otoimmun hastalıklar: Otoimmun hastalıkları insan vücudunun kendi hücrelerine karşı düşmanca davranması tanımlayabiliriz. İnsan vücuduna giren mikroplara karşı vücutta harekete geçen bağışıklık savunma mekanizmaları kendi organlarına karşı da harekete geçerek zarar verir. Özellikle böbrek ve bağ dokuları hasar görür. Sistemik lupus eritematosus, antifosfolipid sendrom bu hastalıklara örnek olarak gösterilebilir. Bu maddeler plasentayı da etkilediğinde gebelik kayıplarına sebep olur.
Şeker hastalığı: Diyabet adlandırılan bu hastalıkta gebelik kayıpları oldukça yüksektir.
Sigara ve alkol bağımlılığı: Gebelikte sigara ve alkol kullanan kadınlarda düşük oranının yüksek olduğu bilinir.
Sebebi açıklanamayan gebelik kayıpları: Düşüklerin yaklaşık % 20 kadar bölümünde tüm tetkiklere rağmen bir sebep bulunamaz.
Teşhis için yapılan tetkikler nelerdir?
2'den çok gebelik kaybı olan kadınlarda yukarda anlatılan sebepleri ortaya çıkarmak için çeşitli tetkikler yapılır.
Kan testleri: Progesteron, prolaktin, FANA, anti DNA, ACA Ig, LE hücresi, OGTT, TSH, T3 ve T4.
Rahim röntgeni: Dölyatağındaki sorunları saptamak için adet kanaması bitiminde çekilen röntgendir.
Ultrasonografi: Rahim bozukluklarına sebep olan myom ve diğer kitleleri saptamak için kullanılır
Histeroskopi ve laparoskopi: Tanı ve tedavi amacıyla yapılan operasyonlardır.
Tedavi nasıl yapılır? Tedavi sebebe yönelik yapılır. Bunlardan biri progesteron hormonu içeren ilaçlarla takviye. Tiroid fonksyonlarındaki bozukluklar saptanırsa tedavisi yapılır. Şeker hastalığı saptanırsa, kan şekeri düzenlendikten sonra gebeliğe izin verilir. Rahimdeki bozuklukları histeroskopi ile giderilebilir. Amaç azalmış olan rahim hacmini normale yakın hale getirmek. Rahim kanalındaki yetersizliğe yönelik gebeliğin 3 ayından sonra cerclage adı verilen dikiş yapılır. Otoimmun hastalıklarla ilgili testlerdeki anormalikler saptanmışsa aspirin ve heparin adı verilen ilaçlarla tedavi alternatifi mevcuttur.