'Kuliste kavga edip sahnede unuturuz'
TRT Haber’de Akılda Kalan programının bu haftaki konuğu Fuat Güner’di. MFÖ’nün sempatik yüzü, yakında çıkacak yeni albümünü ve geçtiğimiz aylarda tekrar basılan “Fuat Güner” adlı solo albümünü anlattı.

TRT Haber'de Nuriye Akman’ın sorularını yanıtlayan Güner, 2011’de 40. Yılını kutlayacak MFÖ hakkında da ilginç açıklamalarda bulundu.
Fuat Güner, önümüzdeki sene 40. yılını kutlayacak MFÖ’ün geçmişten bugüne birlikteliğini Akılda Kalan’da değerlendirdi. Fuat Güner, Nuriye Akman’ın “Sanki markanızı korumak için zorunlu bir birliktelik içindesiniz de, sahneden inince hepiniz kendi yollarınıza gidiyorsunuz gibi bir algı var” sorusunu “Çünkü üç ayrı şahsiyet, üç ayrı karakter... Herkesin kendi yetenekleri ve kabiliyetleri çerçevesinde uğraştığı işler var. Grubu yaşatmak için birbirimizi fazla zincirlere bağlamamak lazımdı. Herkes kendi kabiliyetlerini gerçekleştirebileceği bazı çalışmalar yapabilmeliydi” şeklinde yanıtladı.
Güner, sözlerine şöyle devam etti: “Ayrı ayrı gruplar kurup, kendi müziğimizi ayrı ayrı yapsaydık grup dağılırdı. Ama biz ayrı ayrı albüm bile yapsak, bunları sahnede beraber çalıyoruz, söylüyoruz. Mazhar Fuat Özkan ismi hepimizden öne çıkmıştır her zaman. Ve buna hiç birimiz kıyamadık. Bizde en önemli kararlar üçte üç alınır. Üçte iki alınmaz. Yani eğer gruptan birisi kesinlikle o işi istemiyorsa o iş iptal olur. İki kişi istiyor diye o işi yapamayız”
Show must go on!
Programda Nuriye Akman ile Fuat Güner arasında ilginç bir diyalog geçti:
Nuriye Akman: Üç yıl evvel size bu soru sorulduğunda ilişkinizi orta şekerli olarak tanımlamışsınız. Şimdi az şekerli mi?
Fuat Güner: Yok. Orta şekerliden biraz daha şekerliye yakınız. Bu kadar sene sonra daha az kavga etmeyi öğrendik. Daha birbirimize tahammül etmeyi öğrendik.
Nuriye Akman: Olgunlaştınız tabii. Yaş aldıkça, biraz da...
Fuat Güner: Şimdi herkes birbirinin neden hoşlanıp neden hoşlanmadığını daha iyi anlıyor.
Nuriye Akman: Peki, rekabet de oldu mu aranızda?
Fuat Güner: Olmaz mı canım?
Nuriye Akman: Bu rekabeti yönetemediğiniz de oldu mu? Perde arkasında neler yaşadınız?
Fuat Güner: Tabii kavgalar da çıktı, dargınlıklar da oldu. Birbirimize dargın da kaldığımız oldu. Ama bir laf vardır müzik dünyasında, ‘show must go on’. İş devam eder. Biz dargın da çıkarız sahneye ama sahnede hiç ondan eser kalmaz.
Nuriye Akman: Dargın da çıktınız öyle mi?
Fuat Güner: Tabii tabii. Bayağı birbirimizle kavga edip sahneye çıktığımız da olmuştur. Kuliste birbirimize girip sahneye çıkıp sahnede tamam diye unuttuğumuz… Sahnede güzel bir şey yaşadık mı o kavga filan bizde hemen unutulur. Bu hem iyi bir şey, hem de biraz tabii insanı yoran da bir şey aslında. Devamlı kavga etmek şey haline geliyor. Ya ne olacak, etsek de barışırız… Hâlbuki etmeyelim değil mi? O noktaya gelmeyelim. Şimdi yavaş yavaş bunu öğrendik belki, bu kadar sene sonra…
Şimdi biz Özkan’a boyun eğiyoruz
Programda MFÖ’yü bir arada tutan en önemli denge unsurlarından birinin Özkan Uğur olduğunu belirten Güner, “bizim kahrımızı çekmiştir ki Özkan, şimdi biz ona boyun eğiyoruz, tamam Özkan diyoruz. Her şey MFÖ için lafı vardır Özkan’ın. Hakikaten gruba çok emeği geçmiştir” dedi.
Özkan Uğur: Bu bir ilahi buluşma
Akılda Kalan’a telefon bağlantısı ile katılan Özkan Uğur, “Grup olarak bu yaşadığımız olumsuzlukları olumluya çevirebilmeyi başarabilmiş insanlarız. Yani grup devam ederken ne Mazhar, ne Fuat, ne ben sağdan soldan gelen dolduruşlara kapılıp kararlar almayız. Bunun için de grubu devam ettirmek gerekiyor. Geçmiş var ortada. Geçmişi es geçemeyiz. İnsanlarımız birini diğerine tercih etmeden sevdi bu grubu. Onun için de hak hukuk önemlidir bizim grup için. Ve bunun savaşı veriliyor…. Bir ilahi buluşma diyorum buna. İlahi bir buluşma. Biz birbirimizi yıllardır tanıdığımız için artık bu saatten sonra ayrılma filan söz konusu olamaz. Birbirimizi sevmeye mecbur ve mahkûm olmuşuz” dedi.
Programa yine telefonla katılan İzzet Öz ise “Artık onlar bir klasik oldular. MFÖ yaptıkları yapıtlarla bir klasik oldu. …Şahıs olarak da, tek tek de öyledir ama gerçekten her birinin kendine göre ağırlığı vardır. Tabii Fuat müzikal anlamda çok başarılı işler yaparak MFÖ’ye büyük damgasını vurmuştur.”şeklinde konuştu. Fuat Güner ise İzzet Öz’ün sözlerinin ardından “Ben bunu her yerde söylerim. İzzet Öz olmasaydı biz belki o kadar televizyon programı yapamazdık. O parçalarımızı da çünkü İzzet programında kendi bestesi ve sözünü yapmayan insanları çıkartmazdı” dedi
Mazhar olmasaydı, Türkçe şarkı söylemezdim.
Güner, programda MFÖ’nün Türkçe şarkılar yazmaya başlama hikayesini de anlattı.
Mazhar Alanson olmasaydı Türkçe şarkı söylemeyeceğini belirten Güner “Biz Beatles ile büyüdük ve tamamen İngilizce şarkılar yapan müzisyenlerdik. Ne zaman ki bir plak şirketi vardı. Yonca plak şirketinin sahibi... Hala sevdiğimiz bir kardeşimizdir. O bizi aldı mavi yolculuğa götürdü ve Mazhar ile ikimizin beynimizi yıkadı. Harika parçalarınız var, bunları Türkçe söylemeniz lazım… Döndüğümüz zaman ben hala soru işaretindeyken Mazhar başlamış yazmaya. Yazdıkları şeyleri okuyunca ben birdenbire çok hoşuma gitti. Bu kadar güzel Türkçe olabiliyormuş demek ki” dedi.
Beni bireysel olarak MFÖ’den çok farklı kılan bir şey yok.
Nuriye Akman’ın programda sorduğu “Sizi diğerlerinden farklı kılan müzikal anlamda nedir?” sorusunu “Aslında çok farklı kılan bir şey yok” şeklinde yanıtlayan Güner, “Benim armoni bilgim bayağı ilerlemiştir. Çünkü bu işe çok emek verdim, merakım var armoniye. Sesleri dağıtmayı, üç sesi planlamayı, üç sesi yazmayı, üç sesi herkese dağıtmayı çok seviyorum. Ve onunla uğraşıyorum. Çoğu arkadaş da ‘Sanki Mazhar Fuat Özkan’ı dinliyor gibi olduk bazı parçalarda’ demiştir. Vokal olduğu zaman, kendi sesimi iki ses, üç ses yaptığım zaman hemen MFÖ’yü çağrıştırıyor” dedi.
Güner, programda yakında çıkacak yeni albümünde Aysel Gürel’in ölmeden önce kendisine verdiği şarkı sözleri üzerine yaptığı bestelerin de yer alacağını açıkladı. Kolektif işler yapmaktan hoşlandığını belirten Güner, gitarist Cengiz Köroğlu ve Gültekin Kaçar ile bir araya gelip hiç zorlanmadan çalıştıklarını söyledi.
Sezen ile barışığız.
Programda geçtiğimiz dönemde “Şinanay” parçası ile ilgili olarak Sezen Aksu ve Onno Tunç’un kızları ile yaşadığı anlaşmazlığa da açıklık getiren Güner şunları anlattı:
“Onno’nun kızları babasına hakaretten dolayı bana dava açmışlardı. Ama ben davayı kazandım. Çünkü öyle bir hakaret filan yoktu. Ben kimseye hakaret filan etmedim. Zamanında böyle bir şeyler olmuştu, konuşmuştuk. Ve bu konunun üstünde de fazla konuşmak istemiyorum. Sezen benim hakikaten çok sevdiğim bir arkadaşımdır, çok sevdiğim bir dostumdur. Çok hayırlı bir insandır. En zor, en kötü günlerimde hep yanımda olmuş bir insandır. Bunu söyleyen, açıklayan da zaten ben değildim. Ferda söylemişti. Fakat böyle bir şey vardı. Bu yalan değildi, bu doğruydu. Ben o parçanın bestesini yapmıştım ve kendilerine vermiştim…. Dedim ki tamam ben sizin olsun. Canım feda sizin gibi insanlara, parçam önemli değil, demiştim. On sekiz senede bununla ilgili hiçbir zaman konuşulmadı. On sekiz sene sonra böyle bir şeyin ortaya çıkıp da konuşulması bile beni çok rahatsız etti aslında.”
Güner, Nuriye Akman’ın “Sezen ile bu sebepten dolayı küs müsünüz?” sorusunu ise “Yok, barışığız. Ben onu çok severim. O da beni sever biliyorum. Ama tabii bir kırgınlık yaratır böyle şeyler. Umarım onlar zaman içinde silinir gider” şeklinde yanıtladı.