Erdoğan'ın hikayesi kadınları ağlattı
Başbakan Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi 16. Kadın Kurultayı'na katıldı. Erdoğan, kadına yönelik şiddetin vicdansızlık ve alçaklık olduğunu belirtti. Erdoğan anlattığı hikayeyle kadınları ağlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin kadına yönelik şiddeti, adına ''töre, gelenek, namus davası'' diyerek meşrulaştıramayacağını belirterek, ''Kadına yönelik şiddet vicdansızlıktır, insafsızlıktır, hiç tereddüt etmeden söylüyorum; alçaklıktır'' dedi.
Katılımcılara Hz. Ömer'in yaşlı bir kadınla olan diyaloğunu anlatan Başbakan Erdopan'ı dinleyen bazı kadınlar duygu dolu anlar yaşadı.
Hikaye şöyleydi:
Hz. Ömer bir çadırın başında durup ağlama sızlama var mı diye içeriyi dinledikten sonra yolun en ucundaki bir çadıra gelir.
Diğerlerinde olduğu gibi bu çadırın kapısında da dikilerek içeriyi dinledik; birbirine karışmış durumdan ağlayan çocuk sesleri geliyordu.
Epeyce dinledikten sonra Hz. Ömer (r.a.) kapıyı vurup selamla birlikte içeriye daldı. Evin içi karmakarışıktı. Durmadan ağlayan çocukların gözleri şişmiş; yüzleri akan yaşların çizgileri ile benek benek kararmıştı. Yaşlıca bir kadın ocağın başına oturmuş hem ateşin üzerinde kaynayan tencereyi karıştırıyor hem de halsizlikten dizinin dibine serilen minicik yavruları susturmaya çalışıyordu.
Hz. Ömer (ra.) kendini tanıtamadan tatlı bir dille kadına sordu "valide bu yavrular niye böyle durmadan ağlıyor?" Kadın içini çekerek kısaca "iki günden beri açtılar da ondan" diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a.), "peki niye önlerine yemek koymuyorsun?" diye soracak oldu hıçkırıklar birden kadının boğazına düğümlendi. Durmadan akmaya başlayan gözyaşları arasında bize içini dökmek üzere söze başladı.
"Oğlum" dedi Halife Ömer'e "sen şu ateşte kaynayanı yemek mi pişiyor sandın; ne gezer!.. Yavruları avutabilmek için çakıl koydum tencereye; durmadan kaynatıyorum.' der.
Kadın hiddetten kararan bakışlarını Halifeye dikerek şu sözleri söyledi.
"Dilerim ki o Halife Ömer daha dünyada iken bulsun Ahirette de elim yakasından kopmasın." O, müslümanların reisi, baş bekçisi değil mi? Bizler evvela Allah'a sonra do onun eline emanetiz. Gelip de benim halimi nasıl sormaz. Müslümanların reisi olmayı böyle kolay mı sanıyor!.."
Hz. Ömer (r.a.) yavaş yavaş dolmaya başlayan göz pınarlarını kadından saklayarak "valide haklısın, doğru söylüyorsun; ama zavallı Halife'nin işi bir iki değil ki.
Halife evden ayrılır gider, bir çuval un ve yağı kaptığı gibi yaşlı kadının evine getirir. Kadın daha sonra bu kişinin halife olduğunu öğrenir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Anadolu Otelinde düzenlenen Türk Metal Sendikası 16. Kadın Kurultayına katıldı. Kurultayda bir konuşma yapan Erdoğan, yarın kutlanacak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün, ülkenin ve dünyanın tüm kadınlarına, özellikle de tüm çalışan kadınlara hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Buradan, sizler aracılığıyla, ülkemin dört bir yanındaki emekçi kadınlara selamlarımı gönderiyorum. Anadolu'nun, Trakya'nın fabrikalarında, atölyelerinde, imalathanelerinde elleri nasırlanmış, alın teriyle kazanan, evine ekmek götüren tüm hanım kardeşlerimi selamlıyorum. Çukurova'da pamuk tarlalarında, Karadeniz'de çay bahçelerinde, fındık bahçelerinde, Menderes Ovasında buğday tarlalarında alın teriyle toprağı adeta sulayan tüm hanım kardeşlerimi sizler aracılığıyla selamlıyorum. Ülkemin dört bir yanındaki çilekeş, vefakar, cefakar kadınları, hanım kardeşlerimizi selamlıyorum. Buradan, annelerimizi, evinde çocuğunu yetiştiren, evinin direği, evinin onuru kadınlarımızı, hanım kardeşlerimizi selamlıyorum. İstismarın, ucuz iş gücünün, düşük ücretin mağduru yapılmak istenen, terörün ve törenin baskısı altında kalan, alçakça cinayetlere hedef gösterilen kadınları selamlıyorum. Afganistan'ın yoksul kadınlarını, Irak'ın dullarını, Darfur'un çilekeş kadınlarını, Filistin'in mağdur, mazlum kadınlarını, dünyanın her yanındaki ezilmiş kadınları selamlıyor, kendilerine Türkiye'nin dayanışma mesajlarını yolluyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Gününün, ülkemin tüm kadınları için, dünyanın tüm kadınları için, istismarın son bulmasına, baskıların sona ermesine, cinayetlerin, tecavüzlerin tükenmesine, barışa, dostluğa, kardeşliğe ve dayanışmaya vesile olmasını yürekten temenni ediyorum.''
''İstismarın kötü olduğunu ancak kadın emeğinin istismarının kötüden de kötü olduğunu'', ''ayrımcılığın kötü olduğunu ama kadına yönelik ayrımcılığın, kötünün de ötesinde insanlık dışı olduğunu'' vurgulayan Başbakan Erdoğan, konuşmasında kadına yönelik şiddete de vurgu yaptı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şiddet, dünyanın neresinde olursa olsun, kime yönelik olursa olsun kötüdür ama kadına yönelik şiddet, vicdansızlıktır, insafsızlıktır, hiç tereddüt etmeden söylüyorum; alçaklıktır. Hiç kimse, kadına yönelik şiddeti, adına 'töre, gelenek, namus davası' diyerek meşrulaştıramaz.
Bizim medeniyetimiz, 'Cennet, annelerin ayakları altındadır' der. Bizim medeniyetimiz, 'Annenize, babanıza yanınızda yaşlandıklarında öf bile demeyeceksiniz' diye emreder. Bizim medeniyetimiz, kültürümüz, kadın erkek demeden, yaşlı çocuk demeden canı, hayatı, insanı kutsal görür, mübarek görür, dokunulmaz görür. Hiç kimse aksini iddia etmesin, hiç kimse kendi kaba şiddetini mazur ve meşru gösterme çabası içine girmesin. Bizim geleneklerimiz kadını, evin de ailenin de sosyal hayatın da ekonomik hayatın da en merkezinde görür ve böyle kabul eder.
8 yıldır, işkenceye nasıl sıfır tolerans gösteriyorsak, aynı şekilde şiddete, özellikle de kadın ve çocuklara yönelik şiddete sıfır tolerans gösteriyoruz. Kadına yönelik şiddetin, toplumda çok eskiden bu yana kanayan bir yara olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki kadına yönelik şiddetin her zaman üstü örtüldü, mesele aile içinde tutulmaya çalışıldı, 'kol kırılır, yen içinde kalır' denildi. Hayır; ben kolu olmayan bir vücudu yen içinde kalsa bile ne yapayım. Böyle saçmalık mı olur? İlk kez bizim dönemimizde mesele ciddiyetle ele alındı, derinlemesine araştırmalar yapıldı ve bu konuda istatistikler tutulmaya başlandı.''
-''12 HAZİRANDA SAYI ARTACAK''-
AK Parti'nin Kadın Kolları Başkanlığının, 2010 yılı şubat ayında, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için geniş katılımlı bir çalıştay yaptığını, 3 Mart 2011'de ikinci bir çalıştay düzenlenerek acil yapılması gerekenlerin ilgililere aktarıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, bu dönemde, TBMM'de tesis ettikleri Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun, şiddetin önlenmesi için atılacak adımlar üzerinde çalıştığını ifade etti.
İlgili tüm kurumların da koordinasyon halinde, şiddeti önlemek üzere tedbirleri yoğunlaştırdıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şunu da özellikle hatırlatmak durumundayım; 1 Haziran 2005'te Türk Ceza Kanunu'nu değiştirdik ve töre cinayetlerine müebbet hapis cezası getirdik. 2006 yılında yayınladığımız, kadın ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi yönündeki genelgeyle bu sorunun üzerine daha kararlı şekilde yürüdük. Anayasada yaptığımız değişiklikle kadın erkek fırsat eşitliğini çok güçlü bir zemine kavuşturduk. 12 Eylül halk oylamasıyla kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık getirdik. Artık genelgelerde veya yasalarda değil, daha üzerine çıktık, Anayasal teminat altına aldık. Çünkü daha güvenilir, daha güvenli olmasını temin için.
Evinde şiddete uğrayan kadınlara sahip çıkmak, onları korumak adına sosyal hizmet sağlayacak evler inşa ettik, etmeye devam ediyoruz. 8 yıl boyunca, kadın haklarını samimi ve kararlı şekilde savunduk. Kadının, siyasette yer alması için en önemli mücadeleyi biz verdik. Şu anda bizim grubuzda 30 bayan arkadaşımız parlamentoda görev yapıyor, milletvekili. Anamuhalefet partisinin 8 milletvekili var, diğer partinin 2 bayan milletvekili var. Bu, bu işe ne kadar önem verdiğimizi gösteriyor ve inşallah bu seçimlerde 12 Haziranda bu sayı çok daha artacaktır.''
Kurultayda konuşan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik'in konuşmasına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Ben Başmüzakereci Egemen kardeşimin ekibini iyi analiz etmesini özellikle tavsiye ederim. Şu anda Başmüzakereci arkadaşımın yanındaki müsteşar yardımcısı bir bayan arkadaşımdır, şu anda Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Brüksel teşkilatının başındadır. AB Genel Sekreterliğinin 14 tane üst düzey yöneticisi var. Bu 14 üst düzey yöneticinin 8'i bayandır. AB Genel Sekreterliğinde tüm çalışanların yüzde 58'i bayandır. Bunu özellikle ifade etmek istedim. Çünkü biz kadın haklarının erkekler eliyle değil bizzat kadınlar tarafından savunulması gerektiğine inanıyoruz.
Nasrettin Hoca'nın hikayesini biliyorsunuz. Damdan düştüğünde hemen doktor arıyorlar. 'Bana doktor getirmeyin, bana bir tane damdan düşen getirin' diyor. Benim hanım kardeşlerimin derdinden erkekler şöyle böyle anlar. Asıl anlayan kimdir, kendisi. Hanım kardeşimin kendisi anlar. Dolayısıyla bu işin mücadelesini de kavgasını da birinci derecede hanım kardeşlerimizin vermesi lazım. Onun için kadın yöneticileri teşvik ediyor, yerel yönetimlere kadın elinin daha fazla değmesini istiyor, siyasette kadınların daha aktif olarak yer almasını istiyoruz.
Onun için dikkat ederseniz Milli Eğitim Bakanlığımızı bir kadın bakanla, müsteşarı aynı şekilde bir kadın müsteşar ve ekibi de daha çok bayan arkadaşlarla takviye ediyoruz, güçlendiriyoruz. Niye? Yeni kuşaklar, yeni nesiller onların elinde yetişsin istiyoruz. On yıllar boyunca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın milletvekili oranı yüzde 4'ü geçememiştir. İlk kez bu dönemde yüzde 9,4 olmuştur. İl genel meclislerinde, belediye meclislerinde kadınların daha fazla yer almasını sağladık. Fakat biz bütün bunlara rağmen bunları yeterli görmüyoruz. Daha fazla kadının siyasete katılması için samimi çaba gösteriyoruz.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadın sorunlarının dışında ülkenin ekonomik sorunlarına, siyasi meselelere, demokratikleşmeye daha fazla kadın elinin değmesini arzuladıklarını belirterek, kadınların kendileri, çocukları ve gelecekleri için ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi''ne sahip çıkmasını istedi.
Erdoğan, kadına yönelik şiddete, kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görülmesine güçlü şekilde karşı çıktıkları gibi kadınlar üzerinden, kadınların hissiyatını istismar üzerinden siyaset yapılmasına, kadınların bir oy deposu olarak görülmesine de aynı şekilde karşı çıktıklarını belirtti.
AK Parti Kadın Kollarının 81 ilde, tüm ilçelerde ve beldelerde örgütlü olduğunu anlatan Erdoğan, tüm seçim sandıklarında AK Partili bayanların görevli olduğunu söyledi. Partinin ana kademesinde gençlik kollarında bayanların bulunduğunu dile getiren Erdoğan, ''Siyasete kadınımızın muhakkak girmesi gereğini ortaya koyduğum için bunu söylüyorum. Bu, lafta değil uygulamada var. Şu anda kadında en örgütlü teşkilat biziz'' diye konuştu.
Kadınlara yönelik şiddete de değinen Erdoğan, kadınlara yönelik şiddet olaylarının, muhalefetin ve medyanın istismarıyla artıyormuş gibi bir havada takdim edildiğini ifade etti. Bir tek kişinin canının yanmasına bile ''eyvallah'' edemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Biz çalışmaları başlatana, araştırmaları başlatana kadar, bu ülkede şiddete uğrayan kadınların istatistiği bile tutulmuyor, bunlardan hiç kimsenin haberi olmuyordu. Bugün artıyormuş gibi lanse edilen şiddet, esasen daha önce bilinmeyen, gizli-kapalı tutulan, aslında artık azalmaya da başlayan vakaların abartılmasından başka bir şey değildir. Muhalefetten de medyadan da bu meseleyle ilgili olarak sorumlu yaklaşım bekliyor, istismar değil dayanışma ve sorumluluk duygusuyla şiddeti en aza indirebileceğimiz uyarısını yapıyorum'' diye konuştu.
Kadınların yoksulluğu üzerinden yapılan istismar siyasetini de aynı şekilde fırsatçılık olarak gördüklerini belirten Erdoğan, kadınların eğitimi, istihdama daha fazla katılımı noktasında önemli adımlar attıklarını, yoksulluğun önlenmesi, ihtiyaçların giderilmesi için adres olarak kadınları gördüklerini, sosyal yardımları doğrudan kadınlara yaptıklarını anlattı. Erdoğan, buna örnek olarak ilköğretim ve ortaöğretimde yardımları annelerin hesabına yatırmalarını gösterdi.
-''VERGİYİ HALKA İADE EDİYORUZ, OLAY BU''-
Başbakan Erdoğan, eğitim seferberliğiyle kadınların okulun, eğitimin, okuma yazmanın uzağında kalmasını engellediklerini belirterek, eşi Emine Erdoğan'ın da içinde bulunduğu Haydi Kızlar Okula kampanyasıyla 350 bin kız çocuğunu okulla buluşturduklarını, okuma yazma öğrettiklerini dile getirdi.
İş kanununda yaptıkları değişiklikle kadınlar için eşit işe eşit ücret ilkesi getirdiklerini, doğum iznini, doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 olmak üzere 16 haftaya çıkardıklarını, doğum izinlerini borçlanma imkanı getirdiklerini anlatan Erdoğan, kadın istihdamını desteklediklerini, evde üretimi vergiden muaf yaptıklarını, 2008'deki teşvik paketiyle kadın istihdamını özendirdiklerini, kadın ve gençlerin sigorta primlerinin devlet tarafından kademeli ödenmesini sağladıklarını kaydetti.
Hiç kimseyi incitmeden, kimsenin gururunu kırmadan, kimseyi rahatsız etmeden yardım ulaştırdıklarını ifade eden Erdoğan, bu yardımları aynı şekilde ulaştırmaya daha sistemli, daha adil şekilde yoksullukla mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
''Bazıları bunu 'sadaka' diye ifade ediyor'' diyen Erdoğan, sadakanın zengin bireyin yardımı olduğunu, ''sağ elin verdiğini sol elin görmediğini'' söyledi. Erdoğan, ''Devletin verdiği sadaka değildir, sosyal devlet ilkesinin gereğidir. Yani siz demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletiyseniz, fakir fukarayı, garip gurebayı arayıp bulacaksınız. Vali arkadaşlarıma hep söylüyorum; kış mevsiminde hangi baca tütmüyor, okullarda hangi çocuğun ayakkabısı, elbisesi yırtık? Vali olarak görevin bu. Bu yavruları bulacaksınız, elinizi uzatacaksınız çünkü biz sosyal devlet olarak bunu yapmak zorundayız. Hiçbir geliri, imkanı olmayan anne, valilikten, kaymakamlıktan müracaatını yaparak her ay belli maaşını alacak. Kendi cebimizden vermiyoruz ki... Benim vatandaşımın verdiği vergiyi halkıma iade ediyoruz, olay bu'' diye konuştu.
-''MİLLİ BİRLİK VE KARDEŞLİK PROJESİ'NE SAHİP ÇIKIN''-
Türkiye'de hiçbir sorunun çözümsüz olduğuna inanmadıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bir olursak, beraber olursak, birlikte hareket edersek, çözülmez gibi görünen tüm sorunları aşabileceğimize, Türkiye'yi daha aydınlık yarınlara ulaştırabileceğimize yürekten inanıyoruz. Ben her zaman samimiyetle şunu ifade ettim; Türkiye'nin her sorununa mutlaka ve mutlaka kadın eli değmelidir. Kadına yönelik şiddeti birlikte çözeceğiz. Kadın emeğinin istismarına birlikte çözüm üreteceğiz. Ayrımcılığı birlikte ortadan kaldıracağız. Kadın sorunlarının dışında, ülkemizin ekonomik sorunlarına, siyasi meselelere, demokratikleşmeye daha fazla kadın elinin değmesini de istiyor ve arzuluyoruz. Bu sorunlar arasında, terör ve demokratikleşme meselesinde, Türkiye'nin tüm kadınlarının daha aktif rol oynamalarını, daha fazla inisiyatif almalarını ben kendilerinden rica ediyorum.
Terör ülkemizin tamamını etkiledi ama en fazla kadınları etkiledi. Gençler öldüğünde hepimiz üzüldük ama anneler, eşler, nişanlılar çok daha fazla üzüldü. Gençler kaybolduğunda, faili meçhul cinayetler işlendiğinde hepimiz kahrolduk ama annelerin yüreği herkesten fazla yandı. Terörün sebep olduğu yoksulluk, herkesten fazla kadınları hedef aldı. İşte onun için diyorum ki; terörü bitirecek olan da ağırlıklı olarak yine bizzat kadınlardır. Milli birlik ve kardeşliği en ideal, en güzel şekilde tesis edecek olan da yine kadınlardır.
Kendi yavrularına, eşlerine, çocuklarına bir kartal misali kol kanat geren Türkiye'nin kadınlarını, Türkiye'nin çocukları için de kol kanat germeye davet ediyorum. Türkiye'nin kadınları, kendi hakları için olduğu kadar, başka kadınların hakları için de seslerini yükseltsinler istiyorum. Kadınlar kendileri için, çocukları için, gelecekleri için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne sahip çıksın, sürece el atsınlar istiyorum.''
Başbakan Erdoğan, yarının Türkiye'sinin kadınların emeğiyle şefkatiyle sürece daha fazla dahil olmasıyla inşa edileceğini belirterek, Türkiye'nin aydınlık yarınlara kadınlarla kavuşacağını söyledi.
Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayan Erdoğan, bu günün dostluğa, barışa, kardeşliğe vesile olmasını diledi. Erdoğan, konuşmasını ''Kadınların hak mücadelesini her zaman destekledik; aynı şekilde desteklemeye devam edeceğiz'' diye tamamladı.
Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmanın ardından yılın kadın işçisi seçilen Hazel Aydın'a ödül plaketini sundu. Daha sonra da Türk Metal-Sen Başkanı Pevrul Kavlak'ın rica etmesi üzerine Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a da yılın kadın işçisi Hazel Aydın tarafından plaket takdim edildi.
Bu arada Başbakan Erdoğan'ın konuşması esnasında salonda bulunan bir kadın, sorununun çözülmesi için defalarca kaymakamlığa başvurduğunu ve ilgilenilmediğini söyledi. Erdoğan, ''Dışarıda dilekçeni bana verirsin'' diyerek şikayette bulunan kadınla ilgilendi.
-
Cihad 13 yıl önce Şikayet EtHz.Ömer gibi kimse olamaz. Tabiki onlar gibi olamayız ancak biz, sahabelerin peygamberimizi görmeden sevdiğimiz için kıskandıklarıyız.Sahabeler gibi olamayız elbet, ancak onları taklit edebiliriz.Hz ömer gibi kapı kapı gezemesekte ülke gezilerinde yolluk almayabilir devletemize bırakabilir maaşımızı ikiye katlamayabiliriz mesela.Asgari ücretlide seve seve fedakarlık yapar işinden maaşından başbakanım böyle yapıyorsa der.Beğen
-
Ahmet Faruk 13 yıl önce Şikayet Etbazı yorumcuların. içi çok fesat.Erdoğana bir gün muhtaç kalmayız umarım.Beğen
-
Atilla Alamaz 13 yıl önce Şikayet EtHaksizlik. Yorumlarin bazilarini okuyuncu anliyorumki, siz basbakanin konusmasini dinlememissiniz, yoksa bukadar haksizlik yapmaz idini. Basbakandan ALLAH razi olsun, o bir Hz.Ömer deyil. Ama unutmayalimki Hz.Ömer sahabiydi. Sayin basbakanimiz ise ahir zaman basbakani. O Resullulahi görmedi, ama ona sonsuz bir ask ile tabi oldugundanda hic bir kuskum yok, ALLAHIM sen bizlere yardim et, basbakanimizi dogru youndan ayirma. Sen sevdigin kulun yardimcisi olursun, onada yardim etmeyi nasip eyle.Beğen
-
mahmut güçlü 13 yıl önce Şikayet Etyorumculara. kimsenin hz.ömere benzedigini idda ettigi yok orada yapılan yardımlara sadaka diyen muhalefete..atfen anlatıldıBeğen
-
lf84 13 yıl önce Şikayet Etçok yanlış bir mantık.. hiçbirimiz hz.ömer değiliz o zaman hiçbirimiz hz.ömeri anlatmayalım, örnek alınsın diye de anlatmayalım. daha da ileri gidelim hiçbirimiz bir sahabe olamayız, peygamber zaten olamayız o halde hiçbirini anlatmayalım. ÇOK AMA ÇOK YANLIŞ BİR MANTIK.Beğen