Belge belge Guantanamo cehennemi
Yeni ortaya çıkan gizli belgeler Guantanamo'daki tutuklullıkarı bir kez daha gündeme getirdi. Öte yandan genç bir tutuklunun sorgulandığı görüntüler ortaya çıktı.
Ömer Hadr, Guantanamo’daki tutuklulardan en tanınanlarından biri. Kanada’nın Toronto kentinde doğan Hadr, Şubat 2002’de 15 yaşındayken, Afganistan’da ABD askerleri ile militanlar arasındaki bir çatışma sırasında yakalandı ve Guantanamo’ya gönderildi. Hadr, çatışma sırasında el bombası atarak bir Amerikan askeri öldürmekten sorumlu tutuluyor ve teröre destek vermekle suçlanıyor.
Guantanamo’daki en genç tutuklulardan bir olan Ömer Hadr’ın serbest bırakılması için pek çok kampanya düzenlendi. Serbest bırakılmasını savunanlar, Hadr’ın suçsuzluğu ve tutuklandığında yaşının küçük olmasının yanı sıra gördüğü muamele nedeniyle ağır psikolojik sorunlar yaşadığını da dile getiriyor.
Ömer Hadr’ın uzun süre tek başına bir hücrede tutulduğu, normalden daha kısa kelepçeler takmaya mecbur bırakıldığı iddia ediliyor. Hadr’ın intihara meyilli olduğu, paranoya ve halüsinasyonlardan muzdarip olduğu da ileri sürülüyor. 2008 yılında Hadr’ın sorgulamalarından birinde çekilen görüntüler bu iddiaları destekler nitelikte.
İnternette yayınlanan görüntülerde Ömer Hadr sorgu boyunca ağlıyor ve uzerindeki giysiyi sıyırarak yaralarını gösteriyor. Sorgu sırasında verilen arada da ağlayan Hadr, sürekli olarak “bana yardım edin” diyerek sızlanıyor.
Bu ve benzeri videoların yayınlanmasına ve devam eden kampanyalara rağmen Hadr’ın serbest bırakılması yönünde henüz resmi bir adım atılmadı.
BELGE BELGE GUANTANAMO CEHENNEMİ
Yeni ortaya çıkan gizli belgelere göre bugüne kadar ABD’nin Guantanamo Üssü’nde tutulmuş olan 779 esirin en az 150’si tamamen masumdu. ABD‘nin “büyük tehdit” dediği kişiler serbest bırakıldıklarında sakin bir yaşam sürdü.
“Şiddet eğilimi yok” dedikleri ise ülkelerine döndüklerine birer ölüm makinesine döndü. Belgeler El Kaide’nin yapısı ile ilgili de önemli ipuçları veriyor.
ABD’nin 11 Eylül sonrası başlattığı ‘terörle savaş’ın en karanlık noktalarından addedilen Guantanamo Üssü’ne dair 700’den fazla gizli yazışma, hukuki açıdan tartışmalı yöntemlerle burada tutulan esirlerin korkunç hayatına ışık tuttu. George W. Bush yönetimi tarafından 2002’de kurulan üsteki bütün tutuklara dair bilgiler içeren belgeler, bu kişilerin birçoğunun nasıl uydurma suçlamalarla Küba’daki üsse getirildiğini, ‘yüksek riskli’ sayılanların bir kısmı serbest bırakılırken Taliban’la alakası bulunmayanların ‘düşman savaşçı’ diye nitelendiğini ve tartışmalı sorgu tekniklerini ortaya döktü.
Amerikan gazetesi New York Times’ın WikiLeaks sitesine yakın bir kaynaktan elde ettiğini vurguladığı ve İngiliz gazetesi The Guardian ve Amerikan Ulusal Kamu Radyosu (NPR) ile de paylaştığı 759 belge, 2002-2009 yıllarını kapsıyor. Belgeler, açıldığı 2002’den 2007’ye dek Guantanamo’ya getirilen toplam 779 esirin 75’i hariç hepsine dair ayrıntılı bilgi içeriyor. ‘Gizli’ damgasını içeren belgelerde, esirlerin tutuklandıkları sırada ceplerinden çıkan fişlerden Kabil’e gitmek üzere alınmış bir uçak biletine, hatta bir şiire kadar her şey listelenmiş.
‘Yüksek riskli’ mahkûmların üçte biri serbest
Amerikalı yetkililer ayrıca esirleri yüksek riskli, riskli ve düşük riskli diye üç kategoriye ayırmış. Buna göre, 779 esirin sadece 220’si Amerikalı yetkililerce tehlikeli sınıflamasına alınmış. Bu kişilerin 230’u ‘düşük seviyeli risk’ içeriyor diye damgalanırken, en az 150 Afgan ve Pakistanlının da masum bulunduğu anlaşılıyor. İlginç bir nokta ise şöyle: ABD Yüksek Mahkemesi’nin esirlerin Amerikan mahkemelerinde yargılanmayı talep edebileceği kararı üzerine Bush yönetimi birçok esiri tazminat kaygısıyla ülkelerine göndermiş, Guantanamo’da 172 esir kalmıştı. Fakat New York Times’ın tespitine göre, serbest bırakılanların yaklaşık üçte biri üste tutuldukları süre boyunca ‘yüksek riskli’ olarak sınıflandırıldı.
Obama kapatmaya söz vermişti
Belgelerin yayımlanmasının, başkan seçilmeden önce bu tartışmalı üssü kapama sözü veren Barack Obama’yı da epey zor bir duruma düşürmesi bekleniyor. Obama, Beyaz Saray’a gelir gelmez Guantanamo’daki askeri davaların 120 günlüğüne askıya alınmasını emretmiş, fakat üssü kapatma sözünü tutmamıştı. New York Times’ın görüş almak istediği yönetim yetkilileri ise belgelerin yayımlanmasını kınayıp, içeriğin bugünkü yönetimin bakış açısını yansıtmadığını söyledi. Pentagon ise “Belgeleri yayımlamak Guantanamo’daki işleri daha da karmaşıklaştıracaktır” dedi.
Gazeteler kavga etti
Guantanamo belgeleri, uluslararası basın tarihinin en ilginç yarışlarından birine yol açtı. Zira dün New York Times, The Guardian ve Amerikan Ulusal Kamu Radyosu (NPR) belgeleri ortaklaşa yayımlayıp kaynaklarının WikiLeaks olmadığını vurgularken, Washington Post, Daily Telegraph, Le Monde, El Pais, McClatchy Grubu ve Der Spiegel de ayrı bir grup olarak belgeleri WikiLeaks ile paralel bir biçimde yayımladı.
Bu ayrımın sebebi, WikiLeaks sitesinin kurucusu Julian Assange’ın, New York Times ve The Guardian’la arasının bozulmasının ardından yeni ortaklar bulması, ancak söz konusu iki gazetenin belgeleri buna rağmen ele geçirmesiydi. Yarış, Daily Telegraph’ın ilk belgeyi önceki gece internete koymasıyla başladı. Bunu gören NYT, NPR ve The Guardian da belgeleri plandıklarından daha önce yayımlamak zorunda kaldı. Ancak WikiLeaks’le eşzamanlı hareket etmesi gereken Washington Post ve Telegraph’ın aksine, ambargoya tabi olmadıkları için bütün belgeleri bir anda internete koyarak rakiplerini yine de atlatmış oldu.
14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI BİLE ALDILAR
ABD’nin eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin ‘kötünün en kötüsü’ diye nitelediği ve “Milyonlarca masum Amerikalı’yı öldürmeye çalışmakla” suçladığı Guantanamo esirleri arasında bunamış yaşlı adamlardan çocuklara kadar çok sayıda masum insan olduğu ortaya çıktı. ABD’nin Guantanamo’daki esirler konusunda kafasının ne kadar karışık olduğunun bir diğer kanıtı da, belgelerde ‘muhtemelen’ kelimesinin 387, ‘bilinmiyor’ kelimesinin 188, ‘yalancı’ kelimesinin de 85 kez kullanılıyor olması. Ağır sorgu tekniklerine tabi tutulup yıllar boyu Küba’daki üste tutulduktan sonra masum olduğu anlaşılan bazı esirlerin hikâyesi şöyle:
Afgan tutuklu ‘bunak’ çıktı
- 2002’de Guantanamo’nun en yaşlı esiri olan Muhammed Sadık (89), Afganistan’daki evinde oğluna ait olan bazı belgelerde ‘şüpheli telefon numaraları’ bulunmasının ardından Küba’daki üsse sevk edildi. Sadık’a bunama ve depresyon teşhisi konuldu. Altı hafta içinde yapılan sorgu sonrasında Taliban lideri veya Kaide üyesi olmadığı anlaşıldığı için ülkesine geri gönderildi.
- 70 yaşındaki Hacı Faiz Muhammed’in “bunak olduğu” üsse getirilmesinden sonra anlaşıldı.
- 2003’te ‘yerel Taliban liderlerini muhtemelen tanıyor olabileceği’ nedeniyle tutuklanan 14 yaşındaki Nakib Ullah, bir yıl sonra evine geri gönderildi. Çocuğun belgesinde, ‘bir kaçırılma olayının kurbanı olduğu’ bilgisi yer aldı.
Kameramana El Cezire sorgusu
- El Cezire’nin Sudanlı kameramanı Sami el Hacı, 2002’de götürüldüğü Guantanamo’da sekiz yıl tutuldu. İlgili belgede, 11 Eylül sonrası Afganistan’da çalışmış olan El Hacı’nın Guantanamo’ya götürülmesinin nedenlerinden birinin, “El Cezire’nin eğitim programı, telekomünikasyon aygıtları, haber toplama yöntemleri, Usame Bin Ladin’in bir videosunu nasıl ele geçirdiği” konusunda bilgi toplamak olduğu belirtiliyor. Belgeye göre, Guantanamo yetkilileri El Hacı’nın Kaide için kuryelik yaptığına ikna olmuş. Ancak El Hacı’nın 100’ü aşkın sorgu sırasında kendisine bu konuya dair hiçbir soru sorulmadığına dair avukatı aracılığıyla yaptığı şikâyet de belgede yer alıyor. El Hacı 2008’de serbest kaldı.
‘Cihad kelimesinin anlamını bilmiyor’
- 40’lı yaşlarının başındaki Afgan çiftçi Abdül Bagi, Şubat 2003’te Taliban üyesi olduğu gerekçesiyle üsse getirildi. 13 ay sonra hâlâ ‘niçin Londra’da yaşadığı’ konusunda sorgulanıyordu. Mayıs 2004’te nihayet Bagi’nin Taliban üyesi olmayabileceği anlaşıldı ve belgesine şu ifadeler girdi: “Tutuklu okuyamıyor. Sadece kendi adını yazabiliyor. Hiç Afganistan dışına seyahat etmemiş. ‘Cihad’ kelimesini duymuş ama ne anlama geldiğini bilmiyor.” Bagi, 2006’da Afganistan’a geri gönderildi.
- 1051 numaralı tutuklu olan Şerbet adlı bir Afgan çoban, Afganistan güçleri tarafından bir bombalama olayı sonrası Mayıs 2003’te tutuklanıp Guantanamo’ya gönderildi. Amerikalı yetkililer ‘çobanlık yapma konusundaki bilgisi ve en basit askeri veya siyasi kavramlara dair cehaleti nedeniyle hikâyesinin tutarlı olduğu’ kanaatine vardı. Ancak askeri yine de ‘düşman savaşçı’ kategorisine konuldu ve ancak 2006’da evine gönderildi.
- Yetkililer mahkumların karakterleri konusunda da yanıldı. Taliban üyesi Abdullah Mesud, “ABD’ye tehdit değil” notuyla serbest bırakıldıktan sonra Afganistan’a gönderildi. Mesud burada ABD askerlerine karşı Taliban saldırılarını organize etti, Pakistan İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen ve 31 kişinin ölümüne yol açan saldırıyı planladı, iki Çinli mühendisi kaçırdı, 2007’de bin Ladin’den övgü alan bir intihar saldırısı gerçekleştirdi.
- Belgelerde, bugün Libya’da ABD’nin de destek verdiği isyancı güçleri eğiten Ebu Sufyan bin Kumu’nun iki Kaide kampında eğitim aldığı, Sovyetler Birliği ve Kuzey İttifakı’na karşı Taliban’ın savfında savaştığı ve Bin Ladin’in Sudan’da şöförlüğünü yaptığı ortaya çıktı. İşin garibi, Sufyan, bugün karşıtlarını eğittiği Libya lideri Muammer Kaddafi’nin özel talebi ile Libya’ya gönderildi.
El Kaide liderleri 11 Eylül gününü nasıl geçirdiler?
Tutukluların ifadeleri El Kaide’nin lider kadrosunun 11 Eylül gününü nasıl geçirdiğini de ortaya çıkardı. O gün hepsi Pakistan’ın Karaçi kentindeydi. Amerikan gemisi USS Cole’a 2000 yılında saldırı düzenleyen Abdül Rahim el Nashiri bademciklerini aldırmış hastanede yatıyordu. Bir yıl sonra Bali saldırısını düzenleyecek olan Riduan Isamuddin laboratuvar araç gereçleri alıyordu. 11 Eylül saldırılarının planlayıcıları ise sığınakta televizyon izliyordu.
Bin Ladin 7 bin dolar borç aldı
Usame Bin Ladin ise 15 Eylül’de Afganistan’ın Kandahar bölgesinde savaşçılarla görüşerek ölüm korkusuyla yetkilerini Şura’ya devretti. Bir süre Tora Bora dağlarına saklanan Bin Ladin parasız kalınca bir arkadaşından 7 bin dolar borç alarak buradan kaçtı. Bin Ladin en son 25 Kasım’da Pakistan’da görüldü.
ÜÇ TÜRK MAHKUMUN HİKAYESİ HÂLÂ SIR
Guantanamo belgeleri buradaki Türk tutuklulara dair de bilgiler sunuyor. Ancak üç mahkumla ilgili hiçbir belge yayımlanmadığı için üste başlarına ne geldiğini kimse bilmiyor. Belgelerde üste 1 yıl kalan Mahmud Nuri Mert ve ‘seyahat rotası bir teröristinkiyle uyuştuğu için’ 2001’de üsse gönderilip Kasım 2003’te iade edilen İbrahim Sen hakkında bir belge sızmış değil. Aralık 2001’de ‘belirli bir kişiye dair bilgisi’ nedeniyle Pakistan’da bir camide tutuklanıp iki ay içinde Guantanamo’ya sevk edilen Yüksel Çelikgöğüs hakkında da belge bulunmuyor. Çelikgöğüs 2003’te Türkiye’ye iade edilmişti. Peşavar’da yakalanan Salih Uyar’ın tutuklanma gerekçesi olarak ise Afganistan, Çeçenistan, Pakistan ve Türkiye’deki üst düzey Kaide liderlerini tanıması gösteriliyor. 2001’de Pakistan’da tutuklanan ve 2006’da Almanya’ya teslim edilen Murat Kurnaz’ın tutuklu numarası ise 61.
Cihad kitapçığına göre sorguladılar
Guantanamo belgelerinde, üste görevli personele İslam ve El Kaide hakkında verilen bir brifing de Amerikalıların kafasının ne kadar karışık olduğunu ortaya koydu. Zira brifingde personelin 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’a gitmiş tüm kişilerin ‘terörist olabileceği’ konusunda uyanık davranması gerektiği, sorgu esnasında Afganistan’a eğitim veya hayır amacıyla gittiğini söyleyen militanların, bizzat El Kaide’den öğrendiği teknikleri kullanarak yalan söyleyebileceği belirtiliyor. El Kaide’nin militanlara eğitim için verdiği bir ‘el kitapçığı’na dayandırılan teknikler şöyle: “Zanlı sorulara yavaş yavaş cevap vererek, soruyu tekrar ederek sorgu personelini uğraştırabilir, dikkat edin”; “işkence ihtimali karşısında korkmuş gibi davranıp sahte itirafta bulunun”; “itiraflarınızın tutarlı olmasına dikkat edin”; “sürekli alakasız cevaplar verin ki, sorgu personeli sizin işkenceye rağmen itiraf edecek bir bilgiye sahip olmadığınıza inansın.”
Teröristlerden nükleer tehdit
- 11 Eylül saldırılarının arkasındaki isim sayılan Halid Şeyh Muhammed sorgu sırasında örgütün Avrupa’ya bir nükleer bomba sakladığını, Bin Ladin’in yakalanması halinde bunun aktif hale getirileceğini iddia etti. Şeyh Muhammed bu durumda El Kaide’nin Batı’ya “nükleer fırtına” başlatacağını söyledi.
- 11 Eylül saldırılarının “20’nci hava korsanı” olduğu ancak ABD’ye gidemediği için saldırıya katılamadığı iddia edilen Muhammed el Kahtani, Londra’nın Heathrow Havaalanı’nda çalışan personeli kendi taraflarına çekerek eylem yapmaya çalıştıklarını anlattı.
- Sorgularda El Kaide’nin aynı zamanda ABD’deki kamu binalarının havalandırma sistemlerine siyanür katmaya çalıştıkları ortaya çıkarıldı. Ayrıca, apartman bloklarının kiralanarak doğalgaz patlamaları yapılmasına yönelik planlar yapıldı.
ABD’nin Küba’dan 1903 yılında 99 yıllığına kiraladığı Guantanamo Körfezi. 1934 yılında imzalanan bir anlaşmayla ABD toprağı oldu. Bush yönetimi 2002 yılından itibaren terör zanlılarını buradaki askeri üste tutmaya başladı.
Cihad uğruna iktidarsızlık iğnesi
- Eski tutuklulardan İbrahim Hamuda bin Kumu bugün Libya’da isyancı liderlerden biri ve dolaylı olarak ABD’nin müttefiki olarak savaşıyor. El Kumu’nun isminin El Kaide’nin maaşlı savaşçıları arasından çıkmış olması kısa zaman öncesine kadar örgütte üst düzey görevde olduğunu gösteriyor.
- 2000 yılında Yemen’de demirli olan Amerikan savaş gemisi USS Cole’a saldırı düzenleyen Abdul Rahim Nashiri örgütte 11 eylül saldırılarının planlayıcısı Halid Şeyh Muhammed’den bile daha üst düzeydeydi... Sorğu tutanaklarına göre Nashiri, kendisine iktidarsızlık iğneleri yaptırıyor ve kurmaylarını da bunu yapmaları yönünde telkin ediyordu. Nashiri böylece kadınların dikkatini dağıtamadığını ve cihada yoğunlaşabildiğini söylüyordu.
- Belgeler, Guantanamo’daki görevlilerin tutukluların söyledikleri şarkıları bile not ettiğini gösteriyor. Amerikan marşı duyduğunda gürültü yapanlar ve “La La La Taliban” gibi şarkılar söyleyenler tek tek not edilmiş.
Türk mahkum hesap sordu
- Guantanamo’ya getirilen kişilerden bazılarının tek suçu Casio marka saat takmalarıydı. Zira Casio’nun spesifik bir modeli, Taliban tarafından bombaların uzaktan kumandası olarak kullanılıyordu.
- Türkiye vatandaşı Salih uyar da Casio saat yüzünden göz altına alınanlardan biriydi. Uyar’ın Guantanamo’daki sorgu tutanaklarına göre buradaki komisyon, Uyar’a Casio saat takarken gözaltına alındığını hatırlatınca “Evet Casio saat takıyordum. Ama bu saatlerle ilgili söylenenler doğru değil. Eğer bu saati takmak suçsa sizin personeliniz de takıyor. Onlar da mı terörist?” yanıtını verdi.
Tek çıkış yolu intihar etmek
- Belgelerde tutukluların Hepatit, gut, tüberküloz gibi sağlık sorunları olduğu görülüyor. Ancak en sık rastlanan sorun depresyondu!
- Belgelere göre en az 100 tutukluya depresyon tanısı kondu ya da psikolojik sorunları olduğu tespit edildi.
- Guantanamo’da ilk intihar 2006’da yaşandı. Bir yıldır Guantanamo’da olan bir Yemenli ve iki arkadaşı aynı anda kendilerini astı. 2007 ve 2009’da iki intihar daha geldi.
- Belgelere göre tutukluların kendi aralarında konuşup planladığı bazı intiharlar son anda engellendi. Tutukluların kendi aralarında “Arkadaşlar hücrenin önüne dizilirse onlar dağıtılana kadar ölmeye vakit buluruz” diye konuştuğu duyuldu. Bir başka sohbette tutuklular Guantanamo’nun intiharlar sayesinde dikkat çekeceğini ve üssün kapatılacağını söyledi.
Sorgulardaki işkence tutanaklara girmemiş
- -- Belgelerde sorgu sırasında işkence yapıldığına dair çok kısıtlı bilgi var. Ancak 11 Eylül saldırılarının 20’nci korsanı tasma geçirilerek kendi üzerine tuvaletini yapmaya zorlanarak işkence gördüğü belgelerde yer alıyor. Ama 11 Eylül saldırılarının “20’nci hava korsanı” Muhammed el Kahtani’nin boynuna tasma takıldığı, tuvalete gitmesine izin verilmediği ve cinsel istismar yoluyla üzerinde baskı uygulandığı tutanaklara girmiş.
- Belgelerde tutukluların sorgu sırasında memurları tehdit ettiği, “Buradan çıkar çıkmaz kafanı keseceğim” dediği ve gardiyanlara sidik ve dışkı attığı yazıyor.
-
vela&bera 13 yıl önce Şikayet Etkim inanır. sorgulamaları boyle yaptıklarına herhalde KADİR İNANIR (çünkı baska kımse ınanmaz) adamlar haklı bır boyle ısgence yapıyoruz dıyecek hallerı yok tabıBeğen
-
SERVANBEY 13 yıl önce Şikayet EtSONUN GELDİ USA. Nasıl olduysa daha geçenlerde el-kaide avrupanın ortasında nükleer bomba patlatacağız dedi arkasından bu görüntüler çıktı birbirlerine göz dağı veriyorlar ben bunu anladım kahrolsun amerika.Beğen
-
Ali Goyak 13 yıl önce Şikayet EtBuyuk. Seytan Amarika!Beğen Toplam 1 beğeni
-
talip 13 yıl önce Şikayet EtBüyük Şeytan Amerika!!!. terörist diye oraya doldurdakları insanların belki hepsi müslüman.Kendileri başka milletleri yok etmek ve o coğrafyayı işgal etmek için saldırır.Ancak kendilerine karşı koyan insanlar terörist ilan edilir ve hayatları karartılır.Guantanamo ve buna benzer işkence atölyeleri var oldukça Amerika yok olmaya mahkum olacaktır.ABD ve destekçileri o mazlumların çığlıklarıyla boğulup gidecektir sonunda!Beğen Toplam 2 beğeni