Tan: Ortadoğu'nun tek reçetesi yok

Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Ortadoğu'daki halk hareketlerine yönelik "tek reçete" bulunmadığını söyledi. ABD ile Türkiye'nin birlikte daha kuvvetli ve etkili olabileceğini belirtti.

Tan: Ortadoğu'nun tek reçetesi yok
Tan: Ortadoğu'nun tek reçetesi yok
GİRİŞ 10.05.2011 09:40 GÜNCELLEME 10.05.2011 09:40

Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Ortadoğu'daki halk hareketlerine yönelik "tek reçete" bulunmadığını, uluslararası toplumun bu noktada azami dikkatle hareket etmesi gerektiğini belirterek, ''Birlikte çalışmalıyız. Özellikle küresel güç olarak ABD ile Müslüman çoğunluklu ama laik, demokratik ve serbest piyasa ekonomisine sahip bölgesel güç olarak Türkiye'nin birlikte çalışması halinde sesimiz daha kuvvetli ve etkili olacaktır'' dedi.

Turkish Coalition of America (TCA) tarafından organize edilen program kapsamında, ABD'nin Indiana eyaletinde temaslarda bulunan Tan, eyaletin Madison kentindeki Hanover Üniversitesi'ni ziyaret etti.

TCA Başkanı Lincoln McCurdy'nin de eşlik ettiği ziyaretinde, üniversite yönetiminin ev sahipliğindeki yemeğe katılan Tan, üniversite yönetimi yetkilileriyle görüştü ve üniversite bünyesindeki bir yurtdışı eğitim programı çerçevesinde, Boğaziçi Üniversitesi'nde bir dönem boyunca eğitim gören Amerikalı öğrencilerle sohbet etti.

Tan, üniversitede düzenlenen ''Ortadoğu'daki Ayaklanmalar'' başlıklı konferansta yaptığı konuşmada da Ortadoğu'da yeni, çarpıcı ve tarihi olaylar dizisine tanık olunduğuna işaret ederek, bu değişimlerin, yüksek umutları artırdığı gibi geleceğe dair birçok soruyu da beraberinde getirdiğini kaydetti.

Mısır ve Tunus'ta halkın iradesi ve haysiyetinin galip gelmesinden memnuniyet duyduklarını, ancak demokratik sisteme doğru geçişin, halkın ihtiyaç ve taleplerini karşılayacak biçimde, pürüzsüz ve barışçıl olmasını umduklarını belirten Tan, Türkiye'nin bölgesine verdiği mesajın yıllardır tutarlı çizgisini koruduğunu, bu nedenle son gelişmelerde takındığı pozisyonun da ''kendi çıkarları ya da etkisini genişletme gibi bir arzudan değil, evrensel değerlerden kaynaklandığını'' söyledi.

Türk hükümetinin, Tunus ve Mısır'daki ilk gelişmeler dalgası birçok kesim tarafından sürprizle karşılandığı halde, erken aşamada net mesaj vermede tereddüt etmediğini ifade eden Tan, Türkiye'nin bu ülke liderlerine, halklarının taleplerini yerine getirmesi çağrısında bulunduğunu anımsattı.

Tan, bu noktada, Türkiye'nin Libya konusundaki pozisyonunun da açık ve net olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye, Libya'nın bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğünü desteklerken, sivillere karşı şiddet kullanımının da kabul edilemez olduğunu vurguladı'' dedi.

Dönüşümün, halkın barış ve güvenliğini tehdit etmeden, barışçıl bir yolla olması gerektiğini net biçimde ifade ettiklerini dile getiren Tan, Libya'daki muhalif gruplarla da temas halinde olduklarını anlatarak, ''Bingazi'deki Geçici Ulusal Konseyi'ne mesajımız de gayet açık: Mücadelelerinin tüm Libyalıları kucaklayan bir neticeyi doğurması son derece önem taşımaktadır'' diye konuştu.

"HALKIN SAHİPLENMESİNİ ZAYIFLATACAK ADIMLAR ATILMAMALI"

Büyükelçi Tan, Suriye hükümetine mesajlarının da farklı olmadığını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi, tüm insanlığın meşru ve doğal haklarıdır. En temel insan haklarını ertelemek ya da daha kötüsü, görmezden gelmek kabul edilemez. Bölgemizde artık katliam, gözyaşı ve baskı görmek istemiyoruz. Dünya hızlı değişimden geçerken, ülkelerin halklarını baskı altına alması kabul edilemez. Özgürlük ve demokrasi, bizim kendi halkımızın vazgeçilmezleridir. Bunlar, Arap kardeşlerimiz için de zaruridir. (Bu halklar) Dini ya da mezhepsel farklılıklarına bakılmaksızın, aynı temel hak ve özgürlüklerin keyfini çıkarmalıdırlar.''

Tan, Ortadoğu halklarının belki de tarihte ilk kez kendi geleceklerine karar verdiğini ve değişimin içeriden kaynaklandığını belirterek, ''Halkların yerel ölçekte sahiplenmesini zayıflatacak adımlar atmamamız çok önemli. Yerel sahiplik, bu dönüşümün uzun vadeli başarısı için hayati önem taşıyor. Askeri operasyonlar ya da toplumsal mühendislik girişimleri, 'Batı müdahalesi' gibi algılanma riskini doğurur ve büyük kitleleri 'dış güçlere' karşıt hale döndürebilir'' diye konuştu.

"BİRLİKTE ÇALIŞMALIYIZ"

Bir soru üzerine, Ortadoğu'da ''çabuk kahve'' yaklaşımlarına yer olmadığını dile getiren Tan, ''Her ülke kendine has özelliklere ve dolayısıyla barış ve istikrara uzanmada kendine has yola sahiptir. Her ülke için uygulanabilecek tek reçete yoktur. Bu da işimizi zorlaştırıyor. O nedenle birlikte çalışmalıyız. Hep birlikte yakın çalışmak zorundayız, yoksa ortaya çıkan sonuçların bedelini hepimiz öderiz'' dedi.

Büyükelçi Tan, uluslararası toplumun, özellikle de Batı dünyasının azami dikkatle hareket etmesi gerektiğini, bu noktada da Türk-Amerikan ortaklığının önem kazandığını belirterek, ''küresel güç'' olarak ABD ile Müslüman çoğunluklu ama laik, demokratik ve serbest piyasa ekonomisine sahip ''bölgesel güç'' olarak Türkiye'nin birlikte çalışması halinde, seslerinin daha kuvvetli ve daha etkili olacağını dile getirdi. Gelişmelerin ilk günlerinden beri, Türk ve Amerikan hükümetlerinin yakın diyalog içinde olduğunu ifade eden Tan, olayların iki ülke ilişkilerinin hayati önemini bir kez daha gösterdiğini ifade etti.

"TÜRKİYE UMUT VE İLHAM VERİYOR"

Tan, Türkiye olarak, nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu 57 ülke arasındaki canlı demokrasi olmaktan gurur duyduklarını belirterek, ''Haysiyetli ve daha iyi hayat için uğraş veren, Tahrir Meydanındakiler ya da Ortadoğu'nun başka yerlerindekiler için Türkiye umut ve ilham veriyor. Bununla birlikte, artık istisna olmak istemiyoruz. Tüm ülkelerin özgür ve adil seçimleri hakettiğine inanıyoruz. Hukukun üstünlüğünü, şeffaflığı ve serbest piyasa ekonomisini, dünyanın her yerinde barış ve refahın sigortası olarak görüyoruz'' diye konuştu.

Tan, Türkiye'nin AB üyeliğine de değinerek, bir yandan Türkiye'nin üyelik için tüm yükümleri yerine getirmesi istenirken, diğer yandan Türkiye'nin ''Avrupalı olmadığı, AB'ye alınmaması gerektiği'' gibi yaklaşımlarda bulunulmasının adil olmadığını söyledi ve AB üyeliği sürecinde Türkiye'nin bu tür bazı ayrımcılıklarla karşı karşıya kaldığını kaydetti.

Bir soru üzerine, Türkiye'nin kadınlara seçme hakkını ABD'den çok daha önce verdiğine dikkati çeken Tan, Türkiye'de hiçbir zaman Yahudi karşıtlığı veya ırk ayrımcılığı yapılmadığına da dikkati çekerek, Washington'daki Türk Büyükelçiliğin ABD'de ırk ayrımcılığının yoğun olduğu 1940'larda siyahi müzisyenlere kapılarını açtığını hatırlattı.

Başka bir soru üzerine, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bölgede barış ve istikrar için ''sigorta'' olduğuna değinen Tan, ancak İsrail hükümetinin Arap dünyasındaki gelişmelerin ''gerçek risklerinin'' tam olarak farkına varmadığını ve Türkiye'nin Mavi Marmara baskını nedeniyle beklediği özrü dilemediğini ifade etti. Tan, İsrail hükümetinin bölgede belki de tek dostunun Türkiye olduğunu anlayacağını ve özür dileyeceğini umduğunu sözlerine ekledi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Dev şirket adım adım batıyor! İşten çıkarmalar başladı
Maliye şimdi de alkollü içecek sektöründeki kayıt dışılığı denetliyor