Türk çocukları ırkçılığa maruz kalıyor
İngiltere'deki City Üniversitesinde doktorasını tamamlayan Doğuş Şimşek, "İngiltere'de yaşayan Türk ailelerin çocuklarının okulda ırkçılığa maruz kaldığını" söyledi.
Şimşek, doktora tezi kapsamında yaptığı araştırma sonucunda Türkiye ve KKTC'den İngiltere'ye göç eden ailelerin çocuklarının ulusal ve kültürel kimlikleri ile İngiltere'de süren yaşamlarına ilişkin ortaya çıkan sonuçları AA'ya değerlendirdi.
Araştırması süresince Londra'da yaşayan göçmen ailelerin çocukları üzerinde çalışan Şimşek, ikinci nesil göçmenlerin okulda ırkçılığa maruz kaldıklarını kaydetti. Bu çocukların iki farklı ülkedeki yaşantıyı sentezleyerek, kendilerine özgü bir yaşam tarzı oluşturduklarını belirten Şimşek, ikinci nesil göçmenlerin bazen kendilerini dünya vatandaşı olarak gördüklerini ve daha açık görüşlü olduklarını ifade etti.
Şimşek, araştırmaya katılan gençlerin genel olarak kendilerini "İngiliz-Türk", "Türk", "Kürt" ya da "dünya vatandaşı" olarak tanımladıklarını, bu gençlerde ailelerinin geldiği ülkenin ulusal kültürüne dair bir aidiyet duygusunun oluşmadığını anlattı. Şimşek, "Bu gençlerin çoğu burada doğmuş ya da çok küçük yaşlarda İngiltere'ye gelmişler. Türkçe konuştukları, Türk arkadaşlar edindikleri ve Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yaşadıkları halde, ailelerinin geldiği ülkelerle direkt olarak bir etkileşime girmedikleri için aidiyet duyguları gelişmemiş. Bunun olumlu bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu, onların dünyaya daha açık bireyler olmalarını sağlıyor. Çoğu Türkiye'de yaşamayı düşünmüyor. Türkiye'yi emniyetli bir ülke olarak görüyor ve mesela emekli olduklarında ya da tatillerde gidecekleri ülke olarak tanımlıyorlar" diye konuştu.
Gençlerin Türkiye'deki yaşamı İngiltere'ye kıyasla daha zor bulduklarını kaydeden Şimşek, bu insanların İngiltere'nin eğitim ve iş yaşamında daha fazla olanak sunduğuna inandıklarını söyledi.
-"GENÇLER, AİLENİN REİSİ"-
Dil sorununa da değinen Şimşek, "Gençler ailelerinin reisi olmuş durumda. Anne ve babalarının dil yetersizlikleri nedeniyle, eve belediyeden, doktordan ya da herhangi bir resmi kurumdan gelen tüm mektupları bu gençler açıyor ve ailelerine tercüme ediyor, doldurulması gereken formları da bu gençler dolduruyor. Böylece ailelerinin özel ilişkilerini de, iş ilişkilerini de biliyorlar. Bundan dolayı da aileler çocuklarına muhtaç olurken, çocuklar da kendini daha güçlü hissederek, ailelerine başkaldırabiliyorlar" diye konuştu.
Göçmen ailelerin, eski yıllarda göç edenlere kıyasla daha az özlem duygusuna sahip olduklarını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
"Türkiye özlemlerinin küreselleşme ve gelişen teknolojiyle birlikte ulusal kimliğin ve ulus-devlet olgusunun artık önemini yitirdiğini savunuyorum. Sık sık seyahat edebilme rahatlığı, internetten görüntülü ve sesli görüşme olanakları, uydu aracılığıyla Türk televizyon kanallarının izlenebilmesi, Türk gazetelerinin rahatlıkla bulunabilmesi ve Türkiye'ye özgü gıda maddelerinin burada da satılıyor olması, eski dönemlerdeki göçmenlere kıyasla bu göçmenlerin ülkelerine daha az özlem duymalarını sağlıyor."
-"IRKÇILIĞA MARUZ KALIYORLAR"-
Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 60'ının üniversiteye gittiğini, geri kalanının ise lise sonrası iş hayatına atıldığını ifade eden Şimşek, gençlerin bir çoğunun okul yaşamında ırkçı davranışlara maruz kaldığını belirtti.
Gençlerin, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından yapılan ırkçılık nedeniyle, kendileri gibi Türkçe konuşan kişilerle arkadaşlık kurarak, gruplaşma ihtiyacı duyduklarının altını çizen Şimşek, okul dışındaki yaşamları sırasında bir gruba ait olmadığını söyleyen gençlerin okulda dahil oldukları grupların ise kendilerini daha güçlü kıldığına dair düşünceleri olduğunu vurguladı.
Şimşek, göçmen ailelerin evinde genelde iki televizyon olduğunu, aileleri uydu aracılığıyla Türk televizyon kanalları izlerken, çocuklarının İngiliz televizyon kanalları izlediklerini söyledi.
Aileleriyle iletişim sorunu yaşadıklarını dile getiren gençlerin özellikle arkadaş seçiminde, gece dışarı çıkmak istediklerinde, giyim tercihleri ve dinledikleri müzikle ilgili olarak farklı bakış açılarına sahip olduklarını belirten Şimşek, çalışması sırasında kendilerini "Türk", "Kürt" ve "Kıbrıslı Türk" olarak tanımlayan üç ayrı gruptan toplam 45 kişiyle çalıştığını, her grupta 7 erkek ile 8 kadın olmak üzere toplam 15'er kişinin bulunduğunu anlattı.
İsviçre'de Eylül ayında Avrupa Sosyoloji Kurumunun 10. kez düzenlediği göç konulu konferansa doktora teziyle konuşmacı olarak katılacak Şimşek, Mayıs ayında ise Goldsmiths Londra Üniversitesinde bir konferans verecek. Doktora öncesi İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümünde lisans, Londra Üniversitesi Kültürel İncelemeler Bölümünde master yapan Türk akademisyen, bugüne kadar Türkiye, İngiltere ve İspanya'da çeşitli konferanslarda konuşmacı olarak yer aldı.