Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Dersim'le yüzleş

Başbakan Erdoğan, ''CHP'nin genel başkanı Tuncelili, yani Dersimli. CHP, Dersim Katliamıyla bu dönemde yüzleşmeyecek de ne zaman yüzleşecek?" diye sordu ve ekledi:

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Dersim'le yüzleş
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Dersim'le yüzleş
GİRİŞ 18.11.2011 16:20 GÜNCELLEME 18.11.2011 16:20
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Birileri gençleri oy deposu olarak görürken, biz gençleri siyasetin bizatihi aktörü olarak gördük ve görüyoruz. Birileri gençlerin eline taş tutuştururken, molotofkokteyli verirken, biz gençlerin eline kalem kağıt veriyor, bilgisayar veriyor, gençleri en iyi şekilde eğitmenin mücadelesini yürütüyoruz'' dedi.

Erdoğan, İsmail Eren Spor Tesisleri'nde düzenlenen AK Parti Bitlis İl Gençlik Kolları Kongresi'ne katıldı.

12 Haziran Genel Seçimlerinde, Bitlis'in yüzde 51 oy oranıyla bir kez daha AK Parti dediğini belirten Başbakan Erdoğan, bu başarıdan dolayı tüm partilileri kutladı.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şunu çok iyi bilmenizi istiyorum; AK Parti'nin Gençlik Kolları, diğer partilerin gençlik kolları gibi sanal değildir, hayali değildir, kağıt üzerinde değildir. Gençler, bu hareketin en merkezindedir. Gençlik, bu hareketin ruhudur, heyecanıdır, dinamizmidir.

Bakın, öyle siyasi partiler var ki kongrelerini bırakınız salonlarda yapmayı, bırakınız böyle binlerce gencin önünde yapmayı, İstanbul gibi büyük bir şehirde dahi gençlik kolları kongrelerini sadece 300-500 kişiyle yapıyor, çoğu zaman il kongrelerini genel merkezlerinde 3-5 kişiyle topluyorlar. AK Parti ise, gençlik kollarının ilçe ve belde kongrelerini coşku içinde topladı ve tamamladı.''

-''Gençlik Kollarımızdan yetişmiş tam 16 arkadaşımız milletvekili seçildi''-

Şu ana kadar 32 ilde gençlik kolları kongrelerinin yapıldığını hatırlatan Erdoğan, bugün Bitlis'te, 33. il gençlik kongresini yine coşku, heyecan, kardeşlik içinde ve demokrasi atmosferinde gerçekleştirdiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, gençlerin siyasette ne kadar aktif yer aldığını ve siyasette ne kadar belirleyici olduğunu görmek isteyenlerin bugün Bitlis'e bakmaları gerektiğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bizim için gençler, asla ve asla ucuz iş gücü değildir. Bizim için gençlik kolları, sadece pankart asan, bayrak asan, süsleme yapan, broşür dağıtan birimler asla değildir. Bizim için gençler, bu ülkenin geleceğidir. Bizim için gençler, siyasetin heyecanıdır, dinamizmidir, siyasetin asil ve coşkulu damarıdır. İşte onun için, 12 Haziran seçimlerinde, Gençlik Kollarımızdan yetişmiş tam 16 arkadaşımız milletvekili seçildi. Sizlerle aynı süreçlerde bulunmuş, aynı heyecanı yaşamış, aynı gelecek tasavvurunu kurmuş 16 arkadaşınız, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinde sizleri temsil ediyor.

Birileri gençleri oy deposu olarak görürken, biz gençleri siyasetin bizatihi aktörü olarak gördük ve görüyoruz. Birileri gençlerin eline taş tutuştururken, molotofkokteyli verirken, biz gençlerin eline kalem kağıt veriyor, bilgisayar veriyor, gençleri en iyi şekilde eğitmenin mücadelesini yürütüyoruz. Birileri, gençlerin elinden tutup, öldürmeye ve ölmeye sevk ederken biz, gençleri yaşatmanın, gençler üzerinden kardeşliğin, dayanışmanın mücadelesini veriyoruz.''

"Bir tarafta gençlere sokağı gösteren, gençleri silahlandıran, gençleri ölüme sevk edenler var. Diğer tarafta ise yaşatmaya çalışan bir AK Parti var''

Konuşmasında, bugün AK Parti'nin Türkiye'de iktidar oluşunun 9. yılını tamamladığını belirten Erdoğan, ''Onun için bugün önemli. 9 yıl önce bugün biz iktidardaydık. Şimdi 10. yıldan bir gün aldık'' dedi.

9 yıllık AK Parti iktidarı döneminde, Türkiye genelinde 169 bin yeni derslik açtıklarını anımsatan Erdoğan, 2002 yılı sonunda, Bitlis'teki derslik sayısının bin 822 olduğunu, 9 senede bin 234 dersliğin yapımını tamamladıklarını ve şu an itibariyle Bitlis'te toplam derslik sayısının 3 bin 56'ya ulaştığını belirtti.

Okullara 7 bin 72 adet bilgisayar gönderdiklerini ifade eden Erdoğan, Türkiye genelinde olduğu gibi, Bitlis'te de ilk ve orta öğretimdeki öğrencilere ders kitaplarını ücretsiz dağıttıklarını söyledi.

Yeni bir dönemin başladığını, elektronik kitaba geçileceğini ifade eden Erdoğan, ''Şimdi onun hazırlıklarını yapıyoruz. O elektronik kitabi yavrularımız eline alacak, onunla gidip okulda derslerini takip edecek. Şimdi bu süreç geliyor'' diye konuştu.

Bitlis Eren Üniversitesi'ni de kazandırdıklarını belirten Erdoğan, bu toplantının hemen öncesinde, üniversitede toplu açılış gerçekleştirdik, Fen Edebiyat Fakültesini Eren Üniversitesi'ne kazandırdıklarını, aynı açılış töreninde, Ahlat, Tatvan, Adilcevaz, Mutki'de öğrenci pansiyonlarını, Tatvan'da bir ilköğretim okulunu, Hizan'da öğretmenevini, Hizan, Tatvan ve Merkez'de 4 anaokulunu resmi olarak hizmete açtıklarını anlattı.

Erdoğan, ''Sizlere en iyi şekilde hizmet verecek olan Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü binasını, Tatvan Kapalı Spor Salonu'nu da yine bu törenle sizlere kazandırdık. Hepsinin, Bitlis'e, Bitlisli gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum'' diye konuştu.

Çocuklar, gençler ve aileler için eğitim önündeki her engeli tek tek kaldırdıklarını vurgulayan Erdoğan, şartlı nakit transferi kapsamında ilköğretimdeki erkek öğrenciler için daha önce aylık 20 TL, kız öğrenciler için ise 25 TL'yi annelere teslim ettiklerini anımsattı.

Erdoğan, ''Şimdi yeni bir çalışma yapıyoruz. Bunlara da yeni zamları gelecek. Bu zamlı uygulamaya da yeni yılla birlikte geçeceğiz'' dedi.

Aynı şekilde ortaöğretimdeki erkek öğrenciler için aylık 35, kız öğrenciler için 45 TL verdiklerini söyleyen Erdoğan, bunların da artacağını kaydetti.

-''Öldürmek değil, yaşatmak bir marifettir''-

Üniversite öğrencilerine verilen burs ve kredi miktarlarıyla ilgili değerlendirmeyi de yaptıklarını bildiren Erdoğan, bunları da artıracaklarını ve 1 Ocak 2012 itibariyle uygulamaya gireceğini söyledi.

''Bizden önceki iktidar bu bursu ve krediyi bile 3 ayda bir veriyordu, biz bunu ayda bir ödüyoruz. Aynı zamanda kahvaltı ve akşam yemeği desteğini veriyoruz'' diyen Erdoğan, bugün isteyen herkese burs ve kredi verildiğini söyledi.

Lisans öğrencilerine 240 TL, mastır öğrencilerine 480 TL ve doktora öğrencilerine 720 TL verdiklerini belirten Erdoğan, bu miktarların da artacağını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, gençlere, ''AK Parti ile diğerleri arasındaki farkı işte gayet iyi görüyorsunuz. Bu farkı çok iyi anlamanızı ve herkese anlatmanızı sizlerden özellikle rica ediyorum'' diyerek seslendi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bir tarafta gençlere dağı gösterenler var. Bir tarafta eşkıyalığı övenler, eşkıyalığı teşvik edenler var. Bir tarafta gençlere sokağı gösteren, gençleri silahlandıran, gençleri ölüme sevk edenler var. Diğer tarafta ise yaşatmaya çalışan bir AK Parti var. Diğer tarafta, insanı insan olduğu için seven, Yunus'un dediği gibi, 'Yaradılanı, yaradandan ötürü' seven bir AK Parti var. Gençler için okul inşa eden, üniversite açan, yurtlar yapan, burslar veren; gençleri okumaya, yazmaya, öğrenmeye, aydınlık bir gelecek için çalışmaya teşvik eden bir AK Parti var.

Bir tarafta, gençler ölmesin, öldürmesin, anneler gözyaşı dökmesin diye adeta çırpınan, elini, bedenini, yüreğini ortaya koyan bir AK Parti, diğer tarafta ise terörle arasına mesafe koyamayan, terörün vesayetinde, terörün emrinde ve gölgesinde siyaset yapmaya çalışan korkaklar var. Sevgili gençler, masum sivilleri öldürmek, askere-polise kurşun sıkmak, katillerin, canilerin, en önemlisi de korkakların işidir. Yaşatmak ise kahramanların işidir. Öldürmek değil, yaşatmak bir marifettir. Yıkmak, yakmak, kalp kırmak, ocakları söndürmek alçakların; yapmak, inşa etmek, kalpler, gönüller kazanmak ise cesurların işidir.''

-''Benim adıma öldürme, diye haykırmalarını bekliyorum''-

Korkakların, tarih boyunca hiçbir zaman zafer anıtı dikemediğini belirten Erdoğan, tarihin, zalimleri değil kahramanları, cesurları hatırladığını ve hayırla yadettiğini söyledi.

Konuşmasında, Necip Fazıl'ın ifadelerine yer veren Erdoğan, şunları söyledi:

Zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözünüz keskin olsun. Gerçek kahramanlık, madeniyle sahtesini ayırt edecek kadar büyük bir hassasiyetiniz olsun. Ve yine size, Arif Nihat Asya'nın o muhteşem dizeleriyle seslenmek istiyorum: 'Delikanlım! İşaret aldığın gün atandan, yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan, sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan, elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın. Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.''

Bitlis'in gençlerinden, Doğu ve Güneydoğu illerindeki tüm gençlerden, artık canilerle, öldürenlerle, sahte kahramanlarla gerçek kahramanları birbirinden ayırt etmelerini istediğini söyleyen Erdoğan, ''Bitlis'in gençlerinden, bir kahramana yaraşır şekilde, yaşatmak için mücadele etmelerini, 'Yeter artık' demelerini, 'Benim adıma öldürme' diye haykırmalarını bekliyorum. Sizlerden, tek tek her bir gence ulaşmanızı, nezaketle, sabırla, ağırbaşlılıkla, vakarla, tatlı bir dille onların da gerçeği görmeleri için çalışmanızı istiyorum. Sizlerden, AK Parti Gençliği, Ak Gençlik farkını açık, net, somut şekilde ortaya koymanızı bekliyorum'' diye konuştu.

-''Millet, ırk demek, kavim demek, kabile demek asla değildir''-

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''Şunu lütfen unutmayın sevgili kardeşlerim. Sizler, çok büyük bir medeniyetin mensuplarısınız. Sizler, köklü bir kültürün, kadim bir tarihin mensuplarısınız. Sizler, büyük bir devletin, güçlü bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin mensuplarısınız. Şuna lütfen inanın, sizler, Ortadoğu sokaklarındaki, Afrika şehirlerindeki gençlerin, ilham aldıkları, imrendikleri, gıpta ettikleri, sizin kardeşliğinizi örnek aldıkları bir ülkenin evlatlarısınız.

Ezeli kardeşliğimizi ebediyen yaşatmak, biliniz ki sizlerin elindedir. Şunu da buradan net olarak sizlere ifade ediyorum. Kardeşlerim, millet, ırk demek, kavim demek, kabile demek asla değildir. Millet, altını çizerek ifade ediyorum, geçmişi ortak, sevinci ortak, hüznü ortak, aynı şekilde gelecek tasavvuru ortak bir cemiyet demektir. Biz, tek milletiz. Biz tek bayrağız, biz tek vatanız, biz tek devletiz. Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Romanıyla, Boşnağıyla, ne gelirse aklınıza, tüm unsurlarıyla bizler tek milletiz, bizler kardeşiz.''

Sadece bugün değil, tarihte defalarca bu milleti bölmek, parçalamak, bu milletin unsurları arasına nifak sokmak isteyenlerin olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

''Bakın, Kurtuluş Savaşı hazırlıklarını yaparken, benim Kürt kardeşlerim, 27 Şubat 1920'de, Paris Barış Konferansı'na, İtilaf Devletlerinin liderlerine, büyükelçilere, Meclis-i Mebusan'a ve Ankara'daki Temsil Heyeti'ne uzun bir telgraf gönderiyorlar. Çok enteresan. Telgrafta ne diyor biliyor musunuz: 'Muazzam Osmanlı kitlesinin en metin ve sarsılmaz, kale gibi direnci olan Kürtler, her şeyden evvel İslamdır' Yani o birilerinin söylediği gibi Kürtler, Zerdüşt değildir, İslam'dır.

Muhteşem Osmanlı ailesinin ve şu İslam kardeşliği toplumunun en fedakar ve en bağlı ve uyumlu bir uzvu olan Kürtlerin, bu beraberlikten zerre kadar ayrılmamaları onların gayesi ve emelidir. Görüyor musunuz işin gerçeğini.''

-''Artık, mızrak çuvala sığmıyor''-

Gazi Mustafa Kemal'in 15 Eylül 1920'de gönderdiği bir telgrafa da değinen Erdoğan, ''Kürt kökenli kardeşlerimizin ileri gelenlerine şöyle sesleniyor: 'Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça, Türk ve Kürt'ün yek diğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam edeceği, iç ve dış düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir. Hak, mesainizi meşkur eylesin'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu milletin üzerinde ne oyunlar oynamışlar görüyor musunuz, ne tezgahlar kurmuşlar görüyor musunuz. Niye? Bölmek için. Çıkıyor, ne diyor 'Kürtlerin dini Zerdüştlük'tür' diyor. Nerede? 'Apo'nun kitabında'. Açık, net. Şimdi parlamentoda birileri var, farklı farklı şeyler söylüyor. Öyle bir şey yok. Kayıtlarda artık. Bunları inkar edemezsiniz. Kendi toplantılarında, mitinglerinde kalkıp da terörist başını peygamber olarak ilan eden bunlar değil mi? Bunlar. Bu kadar açık ve net. Artık, mızrak çuvala sığmıyor. İşte Kurtuluş Savaşı'ndaki ruh, Türk'ün Kürt ile koyun koyuna savaştığı bir dönemdir. Malazgirt'te bu böyle değil miydi? Selahaddin Eyyübi ile birlikte bu böyle değil miydi? İşte inanıyorum ki Selahaddin Eyyübi'nin şu andaki nesli bu tuzağa düşmeyecektir ve bu oyunu yine aynı şekilde bozacaktır. Kurtuluş Savaşı tek bir ırkın tek bir kavmin savaşı değildir. Türküyle, Kürdüyle, Lazı, Çerkezi, Gürcüsüyle tüm milletin kurtuluş mücadelesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, işte böyle bir ruh, böyle bir anlayış ve böyle bir renklilik üzerine tesis edilmiştir.

''CHP'nin Genel Başkanı, Tuncelili yani Dersimli. CHP, Dersim katliamıyla, bu dönemde yüzleşmeyecek de ne zaman yüzleşecek?"

Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada CHP'nin kendi içindeki tartışmalardan, muhalefetten kurtulup iktidara sağlıklı ve yapıcı bir şekilde muhalefet etmeye bir türlü fırsat bulamadığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Neyi tartışıyorlar? Dersim meselesini tartışıyorlar bu ara. Halbuki ben meydanlarda seçim öncesi bütün belgelerle bunlara her şeyi anlattım'' diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:

''O zaman Sayın Kılıçdaroğlu çıktı dedi ki 'arşivi açsın' veya 'arşivi incelesin.' Ya ben neyi inceleyeceğim, senin vaktin varsa git, sen incele. Ben sana belgeleri gösteriyorum zaten. Belgeler gösterdim, belgeler... Neyi  tartışıyorlar? Şu anda vefatının 150. yıl dönümünde anılan Sultan Abdülmecit'i tartışıyorlar. CHP, o kadar acıdır ki kendisinden önceki tarihi bilmiyor, okumuyor, yok sayıyor, hatta reddi miras yapıyor. Ve yine ne acıdır ki kendi tarihiyle de yüzleşmeye bir türlü cesaret edemiyor. Ana muhalefet Partisi'nin en büyük sorunlarından biri, esasen, tarih sorunudur. CHP, her zaman, bu ülkenin, bu milletin tarihine, kültürüne, inancına bigane kalmış, tarihi okumadığı için de bugünü isabetli şekilde değerlendirememiştir. Tarihini bilmeyenler, bugünü anlayamazlar, gelecek tasavvuruna da sahip olamazlar. Kendi tarihine, kendi medeniyetine yabancılaşanlar, kendi ülkesine ve milletine yabancılaşır ve gelecek adına bir çift söz dahi söyleyemezler.

Bugün, Sultan Abdülmecit'i ucuz bir polemik konusu haline getirmek isteyen CHP, tenezzül edip Abdülmecit dönemine bir baksa, aslında orada kendi tarihini de görecek. Ama bunların tarih anlayışı maalesef reddi miras anlayışı üzerine kuruludur. CHP, Gazi Mustafa Kemal'in, Milli Şefleri İsmet İnönü'nün, birer Osmanlı subayı olduklarını da görmüyor, bilmiyor. İşte onun için onları bile anlamakta güçlük çekiyor. CHP'ye, eğer parti içi muhalefetten fırsat bulurlarsa bolca tarih kitabı okumalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Açsınlar Anadolu tarihini okusunlar, Selçukluları öğrensinler, Osmanlı'yı öğrensinler. Eğer tarih okurlarsa belki bu milletin ruh kökünü, bu milleti var eden dinamikleri daha iyi görürler.

Buradan CHP'ye aynı şekilde kendi tarihiyle de artık yüzleşmesini tavsiye ediyorum. Bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? CHP'nin Genel Başkanı, Tuncelili yani Dersimli. CHP, Dersim katliamıyla bu dönemde yüzleşmeyecek de ne zaman yüzleşecek? CHP'nin Genel Başkanı, Dersim katliamıyla ilgili bu dönemde konuşmayacak da Allah aşkına ne zaman konuşacak? Ama o ne yapıyor? Önce Dersim'de 'analar tabii ki ağlayacaktı' diyen arkadaşına, 'gereğini yapsın' dedi. Sonra ne oldu? Çark etti, arkadaşına sahip çıktı. Zaten millet de boşu boşuna sıfatına çark ilave etmedi. İşte şu anda da Dersim katliamını sorgulayan Tunceli milletvekilini linç etme girişimine tepkisiz kalıyor. CHP'nin, sadece Dersim katliamıyla değil Milli Şef dönemiyle ilgili de hesaplaşması gerekir.''

-''Milli Şef döneminde tam tersine çevrilmiştir''-

Erdoğan, konuşmasında Gazi Mustafa Kemal'den alıntı yaptığını, ayrıca Kurtuluş Savaşı'nın ortak zaferle sonuçlandığını ifade ettiğini, ilk Meclis'in milletin tüm unsurlarıyla, tüm renkleriyle teşekkül ettiğini dile getirdiğini belirtti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''İşte Cumhuriyet'in kuruluşundaki bu hoşgörü, bu kucaklayıcı tavır, bu kapsayıcı anlayış, Milli Şef döneminde tam tersine çevrilmiştir'' diyen Başbakan Erdoğan, ''İsmet İnönü'nün altında imzası olduğu başbakan olarak, aynı zamanda cumhurbaşkanı olarak imzası olduğu Bakanlar Kurulu kararları var Dersim'e yönelik olarak yapılan müdahalelerde ve yukardan sivil halkın öldürülmesine yönelik... Bunların hepsinin kayıtlarını ben gösterdim. Fakat çok arzuluyor, demek ki beyefendinin kendisine herhalde bir kapak yazıyla bunu göndermemiz gerekecek.

İnkar, ret, asimilasyon politikalarıyla, maalesef ülkenin belli bölgeleri arasında ayrımcılık yapılmıştır. İşte biz buna son verdik. İnkar, ret ve asimilasyon politikalarını elimizin tersiyle biz ittik. Yıllardır ihmal edilen Doğu ve Güneydoğu illerimize çok yoğun bir yatırım seferberliğini biz başlattık. Şu ana kadar 35 milyar TL, yani eski rakamla 35 katrilyon... Tarihiyle yüzleşemeyen CHP, ne yazık ki bizim bu çabalarımıza da destek vermekten kaçındı.''

-''Devlete paralel bir örgütlenme içine giren, kendi sözde mahkemesini, kendi sözde silahlı güçlerini kuran bir örgüt, nasıl masum olabilir?''

Bugün, KCK'nın, KCK gölgesindeki PKK ve BDP'nin, doğu ve güneydoğu illerde yapmak istediğinin, esasen 1940'lı yıllara dönme özlemi olduğunu ifade eden Erdoğan şöyle devam etti:

''Ne yaptıklarına lütfen dikkat edin. Bu bölgeye yatırım gelmesini istemiyorlar. Bu bölgede yol, hastane, konut, okul, üniversite inşa edilmesin istemiyorlar. Demokratikleşme adımlarına karşı çıkıyor, Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizi sabote etmek için her türlü provokasyona, her türlü insanlık dışı saldırıya başvuruyorlar. Tıpkı 1940'larda olduğu gibi, düşünenleri, yazanları, sanatçıları, muhalifleri ortadan kaldırmak, sindirmek, bastırmak için bu bölgede adeta faşizm özlemiyle yanıp tutuşuyorlar. Buradan bir kez daha açık açık ifade ediyorum. Biz bu tahriklere asla boyun eğmeyeceğiz. Biz bu saldırılar karşısında, sağduyudan, aklı selimden asla taviz vermeyeceğiz. Biz, inadına kardeşlik diyoruz. Biz, inadına demokrasi diyoruz. Biz, inadına refah, barış ve istikrar diyoruz. Hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın: Bu ülke, geçmişe asla ve asla dönmeyecek, rahat olun. Teröristle masum halkın ayırt edilmediği günler, asla ve asla geri gelmeyecek.''

-''Bu işin faturasını sen AK Parti'ye kesemezsin''-

Başbakan Erdoğan, bir yandan terörle kararlı şekilde mücadele edeceklerini, bir yandan da en ileri demokratik standartları, hürriyetleri, hakları Türkiye'ye kazandırmayı sürdüreceklerini anlattı. ''Bitlis'ten, PKK'nın kurmaya çalıştığı vesayet sistemine sus pus kesilen ama hükümeti kıyasıya eleştirenlere'' seslendiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''AK Parti Hükümetinden bir geri dönüş bekleyenler boşuna beklerler. AK Parti hükümetinin, sivil diktaya prim vermesini bekleyenler boşuna beklerler. AK Parti Hükümetinin özgürlükleri, demokrasiyi sınırlandıracağını bekleyenler beyhude beklerler. AK Parti, 9 yıl boyunca yılmadan, yıkılmadan, sarsılmadan, asla taviz vermeden vesayetle mücadele etti. Üstelik AK Parti, kapatılma tehdidine, müdahale senaryolarına, müdahaleye çanak tutan, alkış tutan siyasetçilere rağmen, tek başına bu mücadeleyi yürüttü.

Bizim için kapatma davasını açtıklarında CHP'nin Genel Başkanı ve CHP'liler ne diyordu? 'Hele şükür, Ankara'da da hakimler varmış, savcılar varmış.' Şimdi ne diyorlar? Şimdi niye aynı şeyi söylemiyorsunuz? hadi söyleyin. Şimdi ben de seninle aynı dili mi konuşayım, 'Hele şükür, Türkiye'de hakim ve savcılar varmış.' Bunu mu söyleyelim? Bile bile, milletvekili olmasına mani hal olduğunu bile bile, geleceksin aday yapacaksın, ondan sonra da diyeceksin ki, 'AK Parti bunu engelliyor.' Bunun olmayacağını sen biliyordun zaten. Ne oldu? şu anda yargı kararını verdi. Bu tutukluluk süresi içerisinde de böyle bir şeyin, dışarıdan milletvekili seçilmiş olsa bile, bırakılma noktasında yargı bu işe müsaade etmedikçe, bu işin faturasını sen AK Parti'ye kesemezsin. Aynı şey BDP için geçerli, aynı şey MHP için geçerli.''

-KCK operasyonları-

Erdoğan, bugün vesayetle çok daha kararlı şekilde mücadele ettiklerini, çok daha kesin sonuçlar aldıklarını dile getirerek, bugün artık hiç kimsenin talimatla manşet atmadığını, hiçbir gazetecinin emirle yazı yazmadığını, o dönemlerin geçtiğini söyledi. Bugün yasaklı kelimeler ve yasaklı konular listesi olmadığına dikkati çeken Erdoğan, bugün hapishanelerde, keyfice tutuklanmış, düşüncesini ifade ettiği için, siyasi faaliyetler yürüttüğü için mahkum edilmiş insanlar da olmadığını belirtti.

Hiç kimsenin zihinleri bulandırmaya çalışmaması ve gerçeğin üzerini örtmeye kalkışmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, AK Parti'ye karşı psikolojik bir harekatın içinde olanların, AK Parti'den önce kendilerini sorgulamasını istedi. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bizi, KCK operasyonlarından dolayı kıyasıya eleştiriyor, sivil diktayla, geçmişe dönmekle itham ediyorlar. Buradan bir kez daha hatırlatıyorum. KCK operasyonu, diğer operasyonlar, hükümetin değil, yargının kararını verdiği operasyonlardır. Bu operasyonlarda tutuklananlar, hükümetin tutukladığı değil, yargının, delillere, bilgilere, belgelere göre tutukladığı kişilerdir. Hiçbir tutuklama keyfi değildir, delilsiz değildir, mesnetsiz değildir. KCK'yı masum bir sivil toplum örgütü, masum bir sivil oluşum gibi görenler, ortaya çıkan delillere lütfen bir göz atsınlar ve ne kadar yanıldıklarını görsünler. Bu ülkede illegal yapıyı legal görüntü ile verenlere de dikkat etsinler. Kandil'den, İmralı'dan yönetilen, kaos planları yapan, masum insanların ölmesi için provokasyonlara hazırlanan, belediye başkanlarını, belediye temizlik işçilerine sorgulatan bir örgüt nasıl masum olabilir, soruyorum sizlere. Devlete paralel bir örgütlenme içine giren, kendi sözde mahkemesini, kendi sözde silahlı güçlerini kuran bir örgüt, nasıl masum olabilir? İl Başkanları, ilçe başkanları tutuklanıyor diye yaygara koparıyorlar. Durup dururken tutuklanmıyorlar, onların gerekçeleri yargıda var. İl başkanları, ilçe başkanları dokunulmaz mı? Suç işledikleri zaman onlara bir şey yapılmayacak mı? Belediye başkanları tutuklandı diyorlar. Hangi belediye başkanı, belediye hizmetlerinden dolayı tutuklandı, gösterin bana. Hukuksuzluğa, adaletsizliğe, cinayetlere, kan dökülmesine tahammül mü gösterilsin? ''

-''Daha güzel bir Van'ı, Erciş'i, Bitlis'i ve Adilcevaz'ı inşa edeceğiz''-

Başbakan Erdoğan, hükümetin, terörle demokrasi arasındaki ince çizgiyi, çok hassas şekilde dikkate aldığını dile getirerek, ''Size tavsiyemiz, terör örgütlenmesiyle, masum sivil örgütlenme arasındaki farkı artık siz de lütfen anlayın. Buradan bir kez daha hatırlatıyorum: Biz, terörle mücadele ederiz ve edeceğiz ama terörle arasına mesafe koymuş, teröre destek vermeyen, terörün sırtını sıvazlamayan, teröre yataklık yapmayan her siyasi oluşumla, her sivil toplumla da müzakere yaparız ve yapıyoruz. Hiç kimse bize muhatap dayatmasın. Biz, kimi muhatap alacağımızı da çok iyi biliriz'' diye konuştu.

AK Parti Hükümetinin, 9 yıl boyunca, hiçbir konuda teröre boyun eğmediğini dile getiren Erdoğan, hiçbir reform, yatırım ve demokrasi hamlesinin, AK Parti iktidarları döneminde, terör baskısıyla ya da bir başka baskıyla, dayatmayla gerçekleşmediğini ifade etti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bitlisli benim kardeşimdir, Vanlı benim kardeşimdir, Hakkarili benim kardeşimdir, Biz, İzmir'e ne yapıyorsak, Diyarbakır'a da aynısını yapıyoruz. Samsun'a, Antalya'ya ne yapıyorsak, Bitlis'e, Muş'a, Bingöl'e de aynısını yapıyoruz.

İşte, Van'da deprem oldu, BDP'li belediyeler nerede? Neredeyse ben hiç göremedim. Ama AK Partili belediyeler, devlet, tüm STK'lar, hiç Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza demeden herkes nereye koştu, Van'a koştu. 'Burada BDP'li belediye var' dediler mi? 'Burada AK Partili belediye var' dediler mi? Herkes seferber oldu. Niye, çünkü biz, bir vatandaşımız öldüğü zaman, bir insan öldüğü zaman tüm insanlık ölmüş gibi bakarız ki, oraya koşarız. Hele hele, böyle bir deprem felaketinde bütün o ölen kardeşlerimiz, aileleri, yaralılar, onları yalnız bırakabilir miyiz? Sıkıntılarım var, şu kışta, şu soğuk havalarda tabii ki sıkıntılarım büyük. Ama inşallah biraz gayret, dayanacağız ve daha güzel bir Van'ı, daha güzel bir Erciş'i, daha güzel bir Bitlis'i, Adilcevaz'ı inşa edeceğiz.''

Demokrasi mücadelesini, şunun ya da bunun emriyle değil, 74 milyon için verdiklerine vurgu yapan Erdoğan, terörün Türkiye'ye kandan ve gözyaşından, zulüm ve baskıdan başka hiçbir şey kazandırmadığını söyledi. Erdoğan, ''Bunu beraber aşacağız, daha çok çalışacağız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, yeni yönetimde görev alacak gençlere de başarılar diledi.

AK Parti Bitlis Gençlik Kolları 3. Olağan Kongresinde Başbakan Erdoğan'ın konuşması sık sık sloganlarla kesildi. Salonda bulunan gençler, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'', ''imparator'' sloganlarını attı.

Salondaki ''Evliyalar diyarı Norşin gençliğinden selamlar. İlimize hoş geldiniz. Norşin Gençlik Kolları'', ''Bitlis'te Beşminare, Tayyip'te bütün çare'' pankartları dikkati çekti.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 4
  • Abdullah Musaoğlu 12 yıl önce Şikayet Et
    Dersim. Dersim katliamı sorgulanmalı, Menemen katliamı, Şeyh sait katilami, İskilipli katliamı, Erzurumdaki şapka katliamı, istiklal mahkemelerinin katliamı hepsi sorgulanmalı. Daha kaç yüz yıl boyunca millete yalan söylemeye devam edeceksiniz. Nasıl ki 12 eylül darbecileri, nasıl ki muğlalı yargılandılar aynen öylede bütün bu katliamın sorumluları, 60 katliamını yapanların hepsi sorgulanmalıdır. Bize kahraman olarak yutturulan sahtekarların cilalı maskeleri düşürülmeli. Millete yalan söylemekten vaz geçin.Gerekirse bu cinayeti yapanların sorgulanması için derhal referanduma gidilmeli. Şerefli olup izzeti nefsi kırılan mazlumlara iade itibar yapılmalı. Kabahatli olanlara ise tenzil-i itibar yapılıp maskeleri, payeleri sökülmelidir.
    Cevapla
  • Fehmi DOĞAN 12 yıl önce Şikayet Et
    Saın Başbakanım,. CHP genelbaşkanı nasıl dersimlen yüzleşecek? Cesareti olsaydı araştırma önergesi verip olayı araştıracaktı. Altında kalacğını bildiği için dersim sözünü edenleri susturuyor. VEBHO da destek veriyor.
    Cevapla
  • kenan coşkun 12 yıl önce Şikayet Et
    EVET ÇOK DOĞRU chp ve şef DÖNEMİ İRDELENMELİ. SN.Başbakınımız çok doğru bir tesbite parmak bastı chp ve milli şef dönemi iyice irdeleni neticeleri ve gerekçerleri halkımıza anlatılmalı ve bunuda dersimli olduğundan gurur duyan kılıçdaroğlunun yapması çok normal olacak yoksa bunlar bu pisliğin üzerinde oturular bana görede bu işleri karıştırmayacaklar çünkü nemalanacakları bir dal kalmaz bunlar bukadar yalancı birileridir zaman bu fikirkerimin nekadar doğru olduğunu gösterecektir.
    Cevapla
  • wehbo welat 12 yıl önce Şikayet Et
    dersimlen yüzlesmek sizin görevinizdir. dersimdeki katliami devlet yapti o dönemde chp´ydi yani ozaman devlei yöneten chp´ydi ve katliami onlar yapti. Simdi ise devleti akp yönetiyor eger biri özür dileyecekse oda suan devleti yöneten akp olmalidir. Bir partinin özür dilemesi fazla önemli degildir ama devletin özür dilemesi baska birseydir. Sizler devlet yöneticisi olarak devlet adina özür dileyin digerlerinin özür dilemesi fazla önemli degildir.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Erdoğan'ın uçağında gazetecilere soru yasağı mı var? Ahmet Hakan açıkladı
Ali Koç Kadıköy'de şoku yaşadı! Haber7 yazarı değerlendirdi...