Faruk Çelik'in anlayamadığı KCK tepkisi

Gündemdeki konularla ilgili konuşan Bakan Faruk Çelik, KCK operasyonlarından anamuhalefet partisinin rahatsız olmasını anlayamadığını söyledi. Çelik, anayasa için kilit kelimeyi de açıkladı.

Faruk Çelik'in anlayamadığı KCK tepkisi
Faruk Çelik'in anlayamadığı KCK tepkisi
GİRİŞ 18.11.2011 15:57 GÜNCELLEME 18.11.2011 15:57
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ''KCK yapılanmasının deşifre olması birilerini rahatsız ediyor olabilir ama anamuhalefet partisini niye rahatsız ediyor, onu anlayabilmiş değilim. İşte bu her şeye muhalefet etmenin bir gereği olarak karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı da kendi içerisinde sağduyulu insanlar, böyle bir yapılanmanın olamayacağı çerçevesinde genel merkezlerine tepki gösteriyorlar'' dedi.

Çelik, AA muhabirinin gündemdeki bazı konulara ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Faruk Çelik, İstanbul'daki KCK soruşturması kapsamında Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve Belge Yayınları yetkilisi Ragıp Zarakolu'nun gözaltına alınmaları ve ardından tutuklanmalarına ilişkin eleştiriler konusunda değerlendirmeler yaptı.

Çelik ayrıca, KCK'nın amacının devlet içinde bir başka devlet kurmak olduğunu, bunun asla kabul edilemeyeceğini söyleyen Eski CHP Milletvekili Berhan Şimşek'in ''CHP, KCK tutuklamalarını eleştirmeden önce araştırmalıydı. Bu, romantik bakılacak bir durum değil. Boş havuza atlanmaz'' şeklindeki eleştirisine ilişkin görüşlerini dile getirdi.

-''Neyine muhalefet ediyorsunuz, KCK diye bir yapılanma var''-

Demokrasilerde muhalefetin önemli olduğunu vurgulayan Çelik, ''Muhalefet, iktidarın boşluklarını, hatalarını, yapamadıklarını iyi takip eden, yapamadıklarını yapmaya teşvik eden, yapamıyorsa onun yerine geçmek için hazırlıkları olan ve onu milletin talepleri doğrultusunda icraatlarda bulunmadığı için köşeye sıkıştıran bir anlayıştır. Yoksa Türkiye'de herkesin ittifak ettiği konularda inadına bir muhalefet anlayışı olmamalıdır. Bizim tavizsizliğimiz o, bizim demokrasideki tavizsizlik bu'' dedi.

Faruk Çelik, şöyle devam etti:

''Muhalefet etme anlayışı çağın çok çok gerisinde bir anlayış, her şeye muhalefet... Neyine muhalefet ediyorsunuz, KCK diye bir yapılanma var. Bu yapılanma devlet içinde devlet yapılanması, bunun bir başka açıklaması yok yani. Adam diyor ki, 'Ben Türkiye Cumhuriyet devletindeyim ama başka bir devletim. Ayrı bir devlet kurma niyetiyle bir yapılanma içerisindeyim'. Vergisini alacak, bilmem nesini yapacak. Yani böyle bir şey olabilir mi? Devlet içerisinde devlet yapılanmasına hangi devlet müsaade eder? Ben arazide gördüm; cadde sorumluları var, okullara kadar sirayet etmiş bir yapılanma var. Belki de siz siyasi parti olarak örgütlenirsiniz, mahallerde de caddelerde de temsilciler oluşturursunuz. Böyle bir siyasi yapılanma olabilir ama mesela oradaki bir Kürt esnafı uyarıyorlar. 'Bakan Bey geliyor, ona tepki gösterin, sorular sorun, işte gücünüz yetiyorsa kepenk indirin', yani bunu orada yapan bir örgüt, potansiyel söz konusu. Bundan dolayı geneli itibarıyla KCK yapılanmasının deşifre olması birilerini rahatsız ediyor olabilir ama anamuhalefet partisini niye rahatsız ediyor, onu anlayabilmiş değilim. İşte bu her şeye muhalefet etmenin bir gereği olarak karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı da kendi içerisinde sağduyulu insanlar, böyle bir yapılanmanın olamayacağı çerçevesinde genel merkezlerine tepki gösteriyorlar, son derece doğru bir yaklaşım içerisindeler.

Şunu biz söyleyebiliriz; yargı elindeki bilgiler çerçevesinde kararını veriyor, tutukluyor, serbest bırakıyor veya serbest olarak yargılanmasına devam etme kararı veriyor. Tamamen yargıçların, hakimlerin, mahkemelerin çalışmasıyla ilgili bir olay bu. Burada 'Falanı neden tutukladınız, falanı neden tutuklamadınız' gibi bir yaklaşım doğru değil. Hak arama yolları var Türkiye'de. Varsa bir yanlışlık, o yine mahkemeden dönecektir, düzeltilecektir ama delillerini bilmediğiniz, dosyanın içeriğini bilmediğiniz bir konuyla ilgili 'Falan adam şudur' diye onla ilgili ahkam kesmek doğru değil. 'Falanlar için tutuklama bir şey değil ama falanın böyle bir titri var, bunlar nasıl tutuklanır' gibi bir yaklaşım, yani bu hukuk olmaz ki. Yargıya böyle bir bakış olabilir mi? Ama şunu söylemeliyiz, tutuklama bir tedbir, bunun infaza dönüşmemesi konusunu her defasında söylüyoruz. Bu sürelerle ilgili bir sıkıntı var. Bununla da ilgili bakanlıkların, bakanın çalışması var. Bu tedbirin tedbir olarak, eğer delilleri karartma, kaçma gibi benzeri durumlar söz konusu değilse, bunun da bir infaz olarak değil, tedbir olarak kalması gerekiyor. Bunu da en iyi bilen yargıçlardır, hakimlerdir, mahkemelerdir. Onların bu konuda sağlıklı değerlendirmeyi yapacaklarına inanıyorum. Kişiye dönük bir yaklaşım doğru değil.''

-Tutuklu milletvekillerinin durumu-

Bakan Çelik, tutuklu milletvekillerinin durumlarına ilişkin tartışmalar konusunda ise şunları söyledi:

''Seçilmiş insanların cezaevinde olmamaları şeklinde bir yaklaşım, hepimizin yaklaşımıdır ama neden sorusunun cevabını mahkemede aramamız gerekiyor. Bizim bunun cevabını vermemiz doğru değil. Mahkeme hepimize lazım. Varsa bir eksiklik, bunu parlamento olarak biz değerlendirelim. Ama oradaki kararların hepsini tartışırsak, neticede hukuk anlamında ciddi bir kaosa sebebiyet veririz. 'Bu parlamenterler neden tutuklu kaldılar? Kalmasınlar' demek farklı bir yaklaşımdır ama kalmalarını gerektiren sebepleri de görmek farklı bir olaydır. Bunu da görmemiz gerekiyor. Bu çerçevede varsa yapılması gereken bir değerlendirme, ilgili arkadaşların, ilgililerin yapması gerekiyor. Demesi gerekiyor ki, 'Şu şu siyasi kimlikteki insanların dosyasındaki şu durum, onların tutuklu kalmasını gerekli kılıyor', veyahut 'Dosyalarındaki şu durum serbest kalmalarını gerekli kılıyor' diye yorumu dosya üzerinden yapmak çok daha yerinde bir yaklaşım olur.''

-''Milletin bağrında yer bulmuş bir anayasa''-

Çelik, yeni anayasanın, terör sorunun çözümü konusunda ne gibi imkanları beraberinde getirebileceğine ilişkin kamuoyunda dile getirilen yorumları da değerlendirdi.

Bakan Çelik, şunları kaydetti:

''Yönetimde eksiklikler varmış, bunlar gideriliyor. Yatırımlarda eksiklikler varmış bunlar gideriliyor. Bunların getirdiği insanı algılama ve insana değer verme konusunda noksanlıklar varmış, bunlar kalkıyor şimdi. Ama anayasa ana norm. O çerçevede her şey şekillenecek. Milletin bağrında yer bulmuş bir anayasa olmalıdır. Millet olmalıdır o anayasa. Milletin sözü, lafzı, milletin ta kendisi olacak bir anayasa olmalıdır. Milleti tanımlayan veya milleti göreceğiniz bir anayasa, bu milletin anayasası olmalıdır. Cek'lar, cak'lar, ama'ların olmadığı, yoruma açık olmayan, net bir anayasa olmalıdır. Tabii ki insan haklarına dayalı olmalıdır. Birçok konu abartılıyor bence. Siyasi partiler bir masa etrafına geldiler. Eğer burada iyi niyet varsa ben milletin anayasasının yapılacağı inancındayım. Bu fırsat, imkan, ortam var. Çünkü parlamento şu anda milletin yüzde 95'ini temsil ediyor. Bugüne kadar hiçbir şey olmamış. Millet diyorsanız yüzde 95'i parlamentoda, her ton, her renk var. Bu ton ve renge sahip parlamentonun, milletin anayasasını yapmakta yeterli güce, iradeye sahip olduğu düşüncesindeyim. Tek istediğimiz, milletin değer yargılarına paralel bir anayasanın yapılması.''

Faruk Çelik, terör örgütüne ilişkin, ''Ellerinde kullanacakları malzeme kalmayınca, kendileri vatandaşla karşı karşıya gelmeye başladılar. Niye? Çünkü vatandaş diyor ki 'doğru burada'. Vatandaş doğru yöne giderken, yani hızlı adımlarla Ankara'ya doğru koşarken, 'Hayır gidemezsin' diyerek kimini öldürüyor, kiminin cesediyle farklı şekilde meşgul oluyor ve vatandaşla kendisi karşı karşıya geliyor'' dedi.

Bakan Çelik, terör sorununa ilişkin, ''Bir yerde bir sorun varsa olaya oradan bakabilmek önemlidir. Terör problemi 30 seneyi aşkın süredir devam ediyor, 30-40 bin can aldı. Büyük bir bela bu bela. Bunu sıradan bir örgütün işi gibi değerlendirmek de doğru değil'' değerlendirmesini yaptı.

-''Türkiye'nin önüne taş koymak isteyenlerin taşeronu''-

Terör ve terör örgütünün, ''Belli ki Türkiye'nin önüne taş koymak isteyenlerin taşeron anlamında tuttukları ve belli sürelerle şiddetli saldırıları gerçekleştirdikleri, belli sürelerde geri çekildikleri, yıllardır Türkiye'nin zamanını, imkanını alıp götürdükleri bir araçtır; bir aracı, taşeron bir yapı'' olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

''Bunu bizim görmemiz gerekiyor. Bunun yöre halkına yansımasını da görmemiz gerekiyor. Oradan görme, oradan bakma çok önemlidir. Ankara'dan, İzmir'den bakabilirsiniz, İstanbul'dan konuşabilirsiniz ama oradaki psikolojiyi yakalamak gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz; vatandaş esnaf ama en yakını dağda, terörist. Vatandaş bir siyasi partide görevli ama yakını dağda teröristlerin başı. Yani böyle bir şeyi düşünebiliyor musunuz, bu konuda vatandaşın yaşadığı ikilemi, sıkıntıları? Ve geçmişte kamunun da yapmış olduğu bazı hatalar, terör örgütünün ekmeğine yağ sürecek şekilde atılan bazı adımlar, vatandaşı bir hayli sıkıntıya sokmuş. Şimdi bugün vatandaşın yanında bir devlet var. Vatandaşın sorunlarını paylaşan ve çözüm için seferber olmuş kamu yönetimi anlayışı var. Bu çok önemlidir, yıllardır arzulanan bir şeydir.''

3 dönem Bursa milletvekili olarak görev yaptıktan sonra 12 Haziran Genel Seçimi'nde Şanlıurfa'dan milletvekili seçildiğini hatırlatan Çelik, bölge halkının, kendilerine büyük ölçüde kucak açtığını dile getirerek, ''Sebebi, 'Yanınızdayız, yanınızda olacağız, seçimlik değil sürekli yayınınızda olacağız' dedik. Sürekli olarak da yanlarında olacağımızı gördüler, hissettiler, düzenli olarak da gidiyoruz şimdi ve hiçbir problem yaşamıyoruz. Gerçekten büyük bir sevgi ve saygıyla orada ilgi görmeye devam ediyoruz. Demek ki vatandaş, kendisinin yanında hissetmek istiyor, ülkeyi yönetenleri... Bunu başarmamız gerekiyor'' ifadesini kullandı.

-Öldürülen teröristin ailesinin, evine Türk bayrağı asması-

Bakan Çelik, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde terör örgütüne yönelik operasyonda ölü ele geçirilen Sezer Arslan'ın ailesinin, köyde oluşturdukları taziye evini Türk bayraklarıyla donatması, çocuklarının mezarına da Türk bayrağı dikmesi; çocuklarını terör örgütüne yönelik operasyonda kaybeden bir başka ailenin de cenazeye sahip çıkmak isteyen gruba karşı koymasıyla kendisini gösteren refleksi de değerlendirdi.

''Vatandaşımız, hükümetin, devletin kendisinin yanında olduğunun, bu sorunu çözmek istediğinin, terör belasından artık bölgenin kurtarılması gerektiğinin, bundan kurtarılması durumunda Türkiye'nin gelişiminin, kalkınmasının çok daha hızlı olacağının, bunun da kendisine yansıyacağının farkında'' diyen Çelik şöyle devam etti:

''9 yılda 3 bin dolardan 9 bin dolara geldi fert başına milli gelir. Neden önümüzdeki 9 yılda 30 bin dolarları yakalamayalım biz? Olur bu ama kaynakları bu şekilde yanlış yerde kullandırtmasalar. Mecbur kalıyor devlet, kaynaklarının önemli bir bölümünü terörle mücadelede kullanıyor. Bundan Türkiye de, bölge halkı da ciddi biçimde kayba uğruyor. Buna fırsat vermeme adına biz vatandaşlarımızı hizmetlerimizle, bakışımızla kucaklıyoruz. Bundan, argümanları sıfırlanmış terör örgütü ve yandaşları rahatsızlık duyuyorlar. Yani, ellerinde kullanacakları malzeme kalmayınca, kendileri vatandaşla karşı karşıya gelmeye başladılar. Niye? Çünkü vatandaş diyor ki 'doğru burada'. Vatandaş doğru yöne giderken, yani hızlı adımlarla Ankara'ya doğru koşarken, 'Hayır gidemezsin' diyerek kimini öldürüyor, kiminin cesediyle farklı şekilde meşgul oluyor ve vatandaşla kendisi karşı karşıya geliyor. Sayın Başbakan'ın ifade ettiği gibi 'Hiçbir zaman bunlar Kürt vatandaşlarımın tercümanı, temsilcisi olamazlar' dediği bu yönüyle doğru.

Bu sesler, Türkiye demokratikleştikçe, vatandaşlar kucaklanmaya devam edildikçe, vatandaşı sahiplenme devam ettikçe, kullanacakları argümanlar da iyiden iyiye sıfırlanıyor. Bunlar bittikçe gerçek yüzleri ortaya çıkacak terör örgütü ve yandaşlarının. Onlar halkın izole ettiği bir kesim haline gelecekler ki, bizim de amacımız odur. Bu kadar cani bir yaklaşım içinde olanların az sayıda da olsa halk tarafından destek görmeleri kabul edilebilir bir şey değil, inanılır gibi bir şey de değil. Sağlıksa sağlık, ilaçsa ilaç, yolsa yol, okulsa okul, sosyal güvence ise sosyal güvence, yani nedir İstanbul'da olup da Şırnak'ta, Urfa'da, Diyarbakır'da olmayan? Varsa bir şey, onu da gidermenin peşindeyiz. 74 milyonu bir tarağın dişleri gibi eşit görüyoruz, hepsini kucaklıyoruz, hepsinin derdiyle dertleniyoruz. Bakışımız bu. Ne yapacak terör örgütü? Yapacak bir şeyi yok. Yeni yeni istismar alanları bulmaya çalışacak. İşte bu cesetlerle ilgili yapmış oldukları eylemler de bunlardan ibarettir.''

-''Bu öldürülen insanlar da bu ülkenin insanları''-

Bakan Çelik, öldürülen teröristlere ve ailelerine ilişkin ise şunları söyledi:

''Şu açıdan da görmemiz gerekiyor olayı, netice itibarıyla bu öldürülen insanlar da bu ülkenin insanları. Onların da anneleri, kardeşleri var. İşte biz 'Bu iş bitsin' derken bunu diyoruz. Gözyaşının rengi olmaz diyorum ben. Gözyaşının rengi, dili, ırkı olur mu? Kimsenin gözyaşı akmasın, o anneler de üzülmesin. O annelerin de çocuklarının dağda olmasını gönül rızasıyla istediklerine inanmıyorum. Onlar da bu işten hoşnut değiller. Ama ne türlü baskılar var, ne gibi sıkıntıların sonucunda bu olaylar oluşmuş, onların da ayrıca irdelenmesi gerekiyor. Biz kimsenin ölmesi, öldürülmesinden yana değiliz çünkü biz, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışının mensupları olarak... Devlet öldürmez, devlet yaşatır. Bizim amacımız yaşatmak ama sen kalkıp devleti öldürmeye çalışıyorsan, herhalde devlet öldürülmek için var değil yani. O zaman devlet 'Gel beni öldür' diyecek değildir yani. Tabii ki devlet de kendini koruma ya da milletini müdafaa adına üzerine düşeni yapacaktır. Yoksa asıl amacımız tekrar söylüyorum, özellikle bizim hükümetler için söylüyorum, bu konuda Sayın Başbakan'ın da hassasiyetini yakinen bildiğim için söylüyorum, öldürmek bizim dünyamızda olmayan bir şeydir. Yaşatmak vardır bizim dünyamızda. Ama siz devleti, milleti, masum insanları öldürmeyi kendinize vazife edinmişseniz, devlet eli kolu bağlı olmaz tabii.''

-Yaralanan teröristin Yeşil Kart'la tedavi olması-

Çelik, yaralanan bir teröristin Yeşil Kart'la tedavi edilmesi ve ailesinin de bu imkandan faydalandırılmasına ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine, ''Dedim ya az önce, sosyal güvence hepsini kapsıyor. Hatta bazı tespitlerde ilaçların nereye gittiği konusunda da değerlendirmeler yapılıyor. Devletin sosyal devlet olma özelliği artık Türkiye'nin her yerine ulaştı. İmkanı olmayanın yanında devleti var, sosyal devleti var. İlle de zengin, varlıklı olması gerekmiyor. Olmadığı zaman bunun aşını, işini, onun karnını doyuracak, sağlığını sağlayacak bir sosyal devlet var artık çok şükür. Bakın 2012 bütçesinde 44-45, eski rakamla söylüyorum, katrilyon, 45 milyar sağlığa kaynak ayırıyoruz. Kime bu? Herkese. Dolayısıyla bu şekilde bakış açımız ve ülkeyi yönetme şevkimiz ve arzumuz bütün olumsuzlukları bertaraf edecek ve olumsuz güçleri ve insanları da deşifre edecek'' dedi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 2
  • Hüdaverdi Hicgülmez 12 yıl önce Şikayet Et
    Sayın Bakanım. Anlamak çok kolay CHP=Ergenekon Ergenekon =KCk=PKK=KONRAgel =DHKPC yani hepsi aynı yola çıkıyor.aynı istikamete hizmet ediyor Memleketi bölmek huzursuzluk yaratmak vatandaşa zarar vermek kürt,türk fark etmez onlar için hoşlarına gitmeyeni öldürmek robotlaşmış, Onlar için yaradan kelimesi birşey ifade etmiyor.hep biz yarattık diyorlar Haşaa Benim anlayamadığım ise CHP tabanı bunları neden fark etmiyor?
    Cevapla
  • falih aytar 12 yıl önce Şikayet Et
    Faruk Çelik, Milletin Zihnini Okumuş;Tebrik Ediyoruz.. Toplum, CHP'yi muhalefet olarak göremediğinden iktidara da aday düşünemiyor.Hala uç mızıkçılığı muhalefet olma sanıyor.Halkı okuyamıyor.İktidarın millet adına yaptığından prim aldığını fark edemediği için başı kumda sürünüyor.AK Parti'nin iktidarında CHP'ye teşekkür borcu olduğuna inanıyoruz.Çünkü CHP, yanlış ve kısır politikasıyla AK Partiyi iktidarda tutan arka bahçe gibi çalışıyor.Her nefes alışı, AK Partiye yarıyor.Ergenekon ve KCK konusunda iktidar takdir edilmelidir.1980 ve sonrası iktidarlar aynı sorumluluğu gösterseydi 30 bin şehidimiz bugün bu satırları okuyabilecekti.Tutuklu Milletvekillerini masumlaştırma alçaklıktır.Milletvekilliği,herşeyin üstünde kutsallık taşıyamaz.Devlet milletine sahip çıktığı sürece millette devletine sahip çıkacaktır.Öldürülen teröristin evindeki Türk Bayrağı bunun işaretidir.Millet, kendine dönen devletine yaklaşıyor.Sayın Faruk Çelik'in bu açıklamalarının tümüne imza atarız.Kendilerini kutluyoruz.Falih Aytar MİLYER Gen.Bşk.Şanlıurfa
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Putin'den Trump'a yeşil ışık: Kayda değer buluyorum!
Dünyaca ünlü yıldızlar! Hem Galatasaray hem de Tottenham'da forma giyen isimler