Hayati Sır, secdede buluşmaya çağırdı
"İyilerin sırrını açıklamanın vakti geldi! Merak etmiyor musun?" diyen Hayati Sır, "Mehdi'yi bekleyen secde kardeşlerine" sesleniyor ve herkesi secdede buluşmaya çağırıyor.
Kitabın da yazarının da adı Hayati Sır. Kitapta yazarın adının normal karaterle yazılırken, kitabın adındaki ı harfinin Arapça Elif olarak kullanılması da grafik tasarım güzelliği olarak takdiri hak ediyor.
Yazar kendi adını kendi kitabına isim olarak seçerken dili ne kadar incelikle kullanabildiğinin sinyallerini de peşinen veriyor zaten okura.
Ve kendisini tanımayanlar için kim olduğu sorusuna yanıt vererek başlıyor işe:
Hayati Sır kimdir?
‘Hayati Sır’ olan ben değilim Kalbinde hâlâ bir ‘hakikat’ taşıyan herkes o olabilir Dünyadaki bunca zulme, zorbalığa rağmen, ilkyaz gelince, çiçeğe durmuş bir ağaca bakıp, şükredebilen her insan, kalbinde bir ‘hayati sır’ barındırır aslında!
O zaman işte ‘hayati sır kim’, ‘hayati sır ne’ sorularının da bir önemi kalmayabilir! Yine de asıl merak edilen, hangi sorunun cevabı olmalıydı sizce!
Biz, bugün, geçmişte defalarca ifade edilmesine rağmen, kalbin içinde hâlâ bir sır olarak kalabilmiş, insana emanet edilen bu hayati sırrın ne olduğunu, kalbimizin temizliği ölçüsünde bir defa daha ‘söz’e getirmeye çalıştık
Ama ‘Hayati Sır’rın kim olduğunu, ne olduğunu tam anlamıyla, dün olduğu gibi bugün de bir tek Allah bilir! Elbette tek bir ‘hakikat’ vardır! Ve o hakikat, biz ne yazarsak yazalım, Cenab-ı Hakk’ın izniyle ancak ‘O’na secde eden en sevgili kullarına açılır" "
'Sır açıklıyoruz' diye oyaladılar bizi!
Hayati Sır, tasavvuf eksenli ve moden çağın kötülüklerine karşı insanları uyaran araştırma kitaplarıyla tanınan Hayy Kitap yayınevinden neşredilmiş bir kitap.
Okura "iyilerin sırrını açıklamanın vakti geldi! Merak etmiyor musun?" diye soran kitapla ilgili olarak yayınevi yetkilileri, şöyle bir açıklama yapıyor: "Bugüne kadar oyaladılar bizi, ‘sır açıklıyoruz’ kisvesi altında maskeledikleri kötülükleri ‘çekici’ ambalajlarla sundular. Gizlice, ‘sen de kendi tanrın olabilirsin’ lafını kazımak için zihinlerimize, denemedik yol bırakmadılar. Şimdi ilk kez iyiler kötülüğü deşifre ediyor ve kendi sırrını açıklıyor. İnsanın sırrını Sır iyilikte, iyiliğin sırrı kendinde, aracısız olarak kendinde İyiliğin sırrı herkesin kalbine özel Şimdi kötüler için son günler ‘İyiler’ kendilerini yalnız hissetmesinler Hayykitap yine bir ilke imza attı ve Hayati Sır’ı yayımladı. Hayati Sır ‘bugüne cevap veren, bugünü ve geleceği anlatan’ farklı bir tasavvuf kitabı. Kitap yazarıyla aynı ismi taşıyor. Böylece “Hayati Sır kimdir”, “hayati sır nedir” sorularının hangisini yanıtlayacağına da okuyucu karar veriyor"
Yayınevi yetkileri kitap için, "‘Hayati Sır’, şeytanın insanı kendine ‘dönüştürme’ faaliyetlerini, dijital ruhsuz bir ‘nesil’ yaratma çabalarını ‘en son teknoloji’ ekseninde deşifre ediyor. Kötülüğün teknolojik ihtişamını gözler önüne seriyor, maskeleri tek tek kaldırıyor, şeytanın nihai amacının ipuçlarını veriyor. Ama diğer yandan kalbin nasıl korunacağını, kötülüğe karşı acil olarak nasıl birlikte olup saf tutacağımızı, Cennet hayalini aklımızdan çıkarmamak için ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Umudu nasıl ‘canlı’ tutacağımızı söylüyor. Kullanılan dil ise ‘yeni’ bir tasavvuf dili. Olabildiğince berrak ve anlaşılır" diyorlar.
Mehdi'yi beklerken kaleme alınmış yazılar
Kitapta yer alan metinlerin ortak noktası secde kardeşliğine çağrı ve Mehdi'yi özleyen yürekler ve putlarla savaş çağrısı... Bu açıdan kitaba ikinci bir isim düşünülecek olsa sanırız o ad, "Mehdi'yi beklerken" olurdu.
'Mehdi' ve 'gelecek'! diyor, 'Mehdi ya gelmezse?' diye soruyor sonra 'Mehdi'lik halini anlatıyor. Kalbinin yüzünü görebilmek için Mehdi'nin önemine dikkat çekiyor.
Kalbine gelen mektubu 'oku'man için diyor yazar, aklın bilgi putlarını kırdığı ana işaret ediyor. "Kötülerin de bir 'hakikat'i var", "yeni nesil bir şeyltan oyuncağı", "Bugünden cehenneme bağlanmayın!" diyor, "çocuklarınızı kurtarmak için cehennemden önce son çıkış çağrısı yapıyor"
İşte kitapta yer alan metinlerden tadımlık alıntılar:
Aceleci insan her yerde Cehennem'e koşar.... Hız! Hız! Hız!
'Hız' bir sırdır! Kanın hızı! Ateşin!
Ve ışığın!
'Nur' bilinmeden 'nar' nasıl anlaşılır?
'Nur'la kaplı olan kalb, hemen anlar, kim şeytan, kim melek! Görür görmez, okur, 'oku'maz!
***
"Kendi çocuklarını bile işkencelerle, acılar içinde bırakıp, yüzlerini kimyasallarla parçalayan, insan-şeytanların yaşadığı bir dünyaya düşürülmek yerine, cennette, ışıklar-nurlar içinde kalalım Yaratıcımız ile birlikte, sonsuzluğun içinde, bir melek-insan olarak yaşayalım
Gelin, her sabah uyandığımızda, bize büyük bir lütuf olarak sunulan bu şansımızı, hiç olmazsa bu defa doğru kullanalım Ümitsizliğe kapılmayalım Bir an gelecek, aklımızın, bilgi putları kırılacak nasıl olsa "
***
"Ey hakikat! ‘Söz’e gelecek olanı getirsin artık bu ‘kalem’! Beklemesin daha! Bozsun bu zayıf ama gösterişli oyununu şeytanın
Yoksa her an, daha zorlaşıyor, şeytanın teknolojisinden kurtarmak bu zayıf çocukları Çocuklar neredeyse kendi istekleriyle Cehennem’e gitmeyi seçiyorlar büyük bir arzuyla Dumansız ateşin hızını İmkânsız olanın haz zincirini!
Bir an daha yok artık Tüm bağımlılıklardan daha öte bu teknoloji bağımlılığı Ne yapacaksak yapalım, yoksa çok geç olacak
Ey insan! Kalk ve uyar! Kötüler için son vakitler bunlar! ‘Kalem’ ‘hakikat’i ‘söz’e getirecek yeniden
Çok az bir zaman sonra Bunu haber ver herkese
‘İyiler’ kendilerini yalnız hissetmesinler "
***
"Şimdi, ağacın topraktaki hızıyla şeytana diyorum ki, gücün sınırlı senin
Ağacın karşısında durmak için direnen, ama bir türlü tamamlanamayan, ‘sırlar sırrı’nın derinliklerinde altından bir sembol gibisin
Görünmeye gücün yok
Hızın seni parçalamış
İnsanı da parçaladığını sandın
Yanıldın
Hiç yoktan, ağacın yaprağa, çiçeğe, sonra da meyveye nasıl durduğunu anlamadın
Ruhun, tohuma da üflendiğini bilemedin
İnsanı parçalasan bile, bizdeki her atom altı parçacığın o ruhu taşıdığını anlayamadın
Bunu anladığın zaman teknolojiyi buldun, bize karşı geliştirdin
Her şeyi parçalayan hızınla nano robotların içine sızdın
Benim dinim ‘kabala’ dedin
Allah’a varmak aşkıyla yanan insan-ı kâmil’den, kendini tanrı gibi göstermek isteyen adam kadmon’a vardın
Gizli iktidarının, kara bilimden kaynaklanan teknolojik gücünü kullanarak, telefon konuşmalarının, elektronik postaların, müziklerin, televizyon, internet görüntülerinin, filmlerin, elektronik ortamda tutulan bütün hastane kayıtlarının, tahlil sonuçlarının, banka hesaplarının, mecliste kararname oylamalarının, vergi dairelerinin, tapu sicil işlemlerinin, dijital bir sistem üzerinde ne var ne yok ise hepsinin, bir zihine sızar gibi aralarına girdin, insanın olduğu her yerde olmaya çalıştın
Çalışmakla kalmadın, insana hayatını zehir ettin.
Yediklerimizi, içtiklerimizi, iklimleri bile değiştirmeye çabaladın
Her şeyi birbirine karıştırdın, dönüştürdün, Allah’ın yarattıklarını bozmaya çalıştın
Tabiatımızı, bu muhteşem organizmayı, kâinatın ahengini bozdun
Her şeyi senin kendi hızına çıkarmaya, iyice parçalamaya, birliği bozmaya, en küçük cüzde bile olan o ilâhî nefesten ayırmaya çalıştın
İnsanı, kendinin tanrısı gibi gösterip, kölen yapmaya, günahı kutsallaştırmaya, binlerce yıldır hep gayret ettin
Şimdi, bir defa daha sana diyorum ki gücün sınırlı senin
Kâinatın en küçük atom altı parçacığında bile o ilâhî nefes saklı
Bütün cüzleri nasıl ele geçireceksin
Tek bir cüzün içinde nice âlemler var
O cüzlerde hep o ilâhî tohum var
Allah ismiyle zikrediyor hepsi
Cennet’in habercisi onlar
Allah aşkı ile birlikte nur taşıyorlar içlerinde
O nuru söndüremezsin sen
Bu nuru bulmak, söndürmek için hızını düşürmen gerekli
O zaman da düşersin! Dünyaya düşürüldüğün gibi
Ama bu sefer daha aşağılara, Cehennem’e düşürülürsün
( Biz yeniden Cennet’te gibi düşünelim kendimizi
Zihnimizden o ilk günahın izini silelim
Allah’ın bizi ne kadar çok sevdiğini, bizi hiç bırakmayacağından emin olalım
Her insanın bu dünyada vücut bulmasının o ilâhî aşkın bir tezahürü olduğunu hiç unutmayalım
)
(Haber 7)
Kitapla ilgili teknik bilgileri görmek için bu linki kullanabilirsiniz
-
Matik 15 yıl önce Şikayet EtMehdi Ya geldi ve gittiyse?!!!. Hepimiz Mehdi (R.A) ve Isa (A.S) bekleyip duruyoruz, hep gelecek diyoruz, ya geldi görevini tamamladı gittiyse?! Acaba sihirli bir değeneği olan kişileri mi bekliyoruz, yoksa hem imtihan sırrını bozmayacak hem de insanları islama davet edecek veya etmiş sahıslar mı olacak?!Kanaatim odur ki; gözümüzü açalım, Mehdi (RA) geldi de geçti haberimiz olmadı mı bir bakalım, kendimize bir çeki düzen verelim.Beğen
-
ali osman 15 yıl önce Şikayet Etşanslı kişiler. düşünsenize Hz. mehdi(ra) televizyondan canlı konuşacak . Hz İsa(as) televizyondan canlı konuşacak tüm dünyaya seslenecekler. herkes bir Peygamberi görmenin güzelliğine erecek. asıl şerefte O Peygamberle(as) beraber Resullah(sav) torunu olan hz.mehdi(ra) askeri olanlardan olmak.Beğen