Surlarında Sultan Selahattin'in gezindiği kale
Surlarında efsanevi komutan Sultan Selahattin'in gezindiği bir kalede yürümek istemez misiniz? Türkiye Sınırları içindek tarihi kale Osmanlı'ya kadar pek çok el değiştirdi ama hiç bir komutanı Selahattin kadar şanlı olamadı.
Yaşar İliksiz'in haberi
Kilis'in 24 kilometre doğusundayız... Polatlı ilçesine bağlı Ravandan ya da Türkiye Cumhuriyeti'nin uygun gördüğü yeni isimle Belenözü köyü sınırları içindeyiz. Karşı tepede bizi Türkiye ve Ortadoğu tarihi açısından tarihi önemi büyük bir kale bekliyor: Ravanda Kalesi.
Kalenin tam karşısındaki çam ağacının yaşını tahmin edebilir misiniz? Bir çam ağacı için hayli yaşlı.... Bu anıt ağaç 700 yıllık...Çınar olsa dahi 700 yaş hayli şaşırtıcı iken onun çam ağacı olarak 700 yaşını görmesine maşalah demek şart. Bu anıt ağaç 700 yıllık... Ama bütün azametine rağmen onun yaşı bile karşımızdaki Ravanda kalesinin şanlı komutanının görmeye yetmemiş.
Ondan çok daha yaşlı ve önemli bir tarihi anıt var karşıda bizi bekleyen. Ravanda Kalesi, kaç yaşındadır ve sinesinde hangi medeniyetlerin evlatlarını korumuştur bilinmez ama onun adına tarihi kaynaklarda ilk kez 1097 yılında rastlıyoruz.
İslam kaynaklarında “er-Ravendan” , Haçlı kaynaklarında “Ravendel/Ravandal/Ravenel” , Ermeni kaynaklarında da “Aréventan” olarak geçen kale, tarihsel süreç içerside bölgeye egemen olan tüm devletlerce kullanılmış.
Afşin Çayı karşısında kurulmuş kale, içindeki kuyuların çokluğu ve derinliği ile dikkat çekiyor. Rivayetlere göre bu kaleden açılan gizli tüneller Halep sınırlarına kadar ilerliyormuş... Tabi bugünkü haliyle bunu doğrulamak mümkün değil.
Surlar ve birbirinden farklı uzaklıkta köşeli ve yarım yuvarlak biçiminde olan burçlarının bir kısmı hala ayaktadır.
Konik bir tepeye kurulmuş kale birbirinden farklı taşlarla örülmüş surlara sahip. bu surların bugün bir çoku hak ile yeksan. Ancak ön cephe kendisini koruyabilmiş ve kısmi onarım geçirmiş., İç kalenin güneye bakan 2 metre 20 santim yüksekliğinde, 3 metre 10 santim genişliğinde bir kapısı var.
Kalenin içinde bu gün görülebilen ve batısında bulunan tonozlu yapı dikkat çekiyor. Güneydeki çıkıntı kimilerine göre şapel kalıntısı. Kimilerine göre ise İslami mimariye yakın şekliyle bu şüpheyle bakılması gereken bir çıkarım. Ortasında yer alan küçük yuvarlak kule kalıntısı, sarnıç ve burçlar ortaçağ mimarisini gözler önüne seriyor.
Kalenin içinde iki büyük su sarnıcı ile büyük bir yapıya ait olduğu sanılan kalıntılar var.
Kalede arkeolojik bir çalışma yapılmadığından aidiyeti hakkındaki bilgiler tahmine ve yörenin ilk sahiplerine dayanmaktadır. Ama kalıntılar acil bir arkeolojik kazı yapılmasını adeta haykırıyor. Ünlü Hitit Mimarlar yatağı Yesemek yerleşimi yöreye yakın olduğundan Hitit yapısı olduğunu iddia edenler de var. İ.Hakkı Konyalı’ya göre kalede Hitit mimarisine ilişkin izler var ya da en kötü ihtimalle Hititler de bu kaleyi kullanan medeniyetler arasında yer alıyor.
Kimi Tarihçiler Kalenin Bizanslılar tarafından inşa edildiğini savunuyor. Ama mimaride kullanılan taşlar bu tezi çürütmeye yeterli.
1097 yılında Haçlıların Türklerden aldığı kale, 1144 yılına kadar Urfa Haçlı Kontlu¤u’nun (1098 - 1144) batı sınırında Urfa-Antakya yolunun güzergahını tamamen kontrol edebilmekteydi.
1176'da Eyyubilerin eline geçen Ravanda Kalesinde, 1176 - 1181 yıllarında Selahattin Eyyubi önemli inşaat
etkinliklerinde bulunmuş. Kalenin giriş kapınınn üstünde Selahattin Eyyubi dönemine ait onarım kitabesi bulunuyormuş ama 1969 yılında bu kitabe çalınan tarihi eserlerimiz arasına girmiş! Ancak bu bilginin doğruluğu da su götürür.
Çünkü kaybolan kitabede “Eyyup oğlu Elmelik-ün-Nasr, Allah mülkünü muhallad etsin” yazılı olduğu belirtilmekte. Burada sözü edilen Eyyubi devletinin kurucusu olan En-Nasr Selahaddin Yusuf’tur. Bu sultan 1236-1260 yıllarında Kilis yöresine hakim olmuş, 1261 yılında Moğol istilası sırasında öldürülmüştür.
Bugün kalede sadece yarısı tarumar olmuş yazılı bir yazılı levha bulunmakta ve onun da okunması pek mümkün görünmemekte.
1268'de Memlukluların hakimiyetine geçen kale, daha sonra 1516 yılonda Osmanlıların topraklarına katılmış. Ama Osmanlılar için stratejik önemi bulunmayan bir kale halini almıştır. Çünkü Kale bu tarihten sonra askeri önemini yitirmiştir.
Yavuz Sultan Selim’in Suriye’yi ele geçirdiği yıllarda bu kalenin Halep’e bağlı olduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Başbakanlık arşivindeki bir belgeye göre de bu kalenin bulunduğu yer Halep’e bağlı bir kaza olarak gösterilmiştir.