'Allah, bir yastıkta kocatsın' tarih oluyor

Evliliğin devamı, çiftlerin bir arada yaşlanmaları, uzun bir ömür sürmeleri için söylenen ''Allah, bir yastıkta kocatsın'' deyimi tarihe karışıyor.

'Allah, bir yastıkta kocatsın' tarih oluyor
'Allah, bir yastıkta kocatsın' tarih oluyor
GİRİŞ 26.12.2011 12:09 GÜNCELLEME 26.12.2011 12:09

 Çiftlerin birlikte baş koydukları uzun yastıklara talebin kalmadığı belirtildi.

Türkiye Terziler, Konfeksiyoncular ve Giyim Sanatkarları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan Çerikçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir zamanlar genç kızların çeyizlerinin en önemli parçası olan uzun, tek parça yastıkların yerini ayrı yastıkların aldığını ve çiftlerin artık uzun yastıkta ''kocamadığını'' söyledi.

Türk kültürünün bir parçası olan yorgancılık sanatının seri üretim yapan fabrikaların ortaya çıkmasıyla teknolojiye yenik düştüğünü belirten Çerikçi, ''Teknolojinin gelişmesi çok sayıda geleneksel el sanatının zayıflamasına neden olurken, yerde oturarak büyük bir emek ve sabırla yapılan mesleğimiz de bundan nasibini aldı'' dedi.

Çerikçi, geçmiş yıllarda yün ve pamuktan yorgan, yastık ile yatak diktiren müşteri sayısının çok fazla olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Gelişen teknoloji, imkanların çoğalması, tercihlerin değişmesi yastığın da değerinin düşmesine neden oldu. Hazır yastık, yorgan ve battaniyelere daha çok talep var. Eskiden yeni evlenen her çift için şart olan uzun yastıkları artık  yaptıran yok. Onun yerini küçük yastıklar aldı. Artık çeyizlerde bunlar yer alıyor.''

Hayatın birçok alanında değişim yaşandığını ifade eden Çerikçi, ''Artık eşler bir yastıkta kocamıyor. Geleneklerimiz değişti. Artık bir aileye bir televizyon yetmiyor. Eskiden sofra kurulduğunda ortaya büyükçe tabak konur herkes yemeği buradan yerdi. Şimdi herkesin ayrı tabağı var. Aynen yastık da olduğu gibi. Yani toplum değişiyor. Yastıktaki anlayış da değişiyor'' diye konuştu.

 ''Küstüm yastığı'' diktiriyorlar

Mersin'in Tarsus ilçesinde 20 yıldır yorgancılık yaparak geçimini sağlayan 42 yaşındaki Ramazan Demir de, çok nadir uzun yastık yaptıran çıktığını ifade ederek, bunun yerine evlenecek olan genç kızların ''küstüm yastığı'' olarak adlandırılan 50 santimetreye, 70 santimetre ebatında yastıkları tercih ettiğini kaydetti.

Demir, ''Çok nadir olarak uzun yastık yaptıran var. Onu da bir tane yaptırıyorlar. Benim çıraklık dönemimde çeyiz için 10 tane uzun yastık yaptırılırdı. Dolayısıyla çiftler artık bir yastıkta değil, iki yastıkta kocuyor'' dedi.

Demir, pamuğunu ve kılıfını getiren müşterilerden 130 santimetre uzunluğundaki uzun yastık için el emeği olarak 6 TL, küstüm yastığının çiftine de 7 TL aldıklarını bildirdi.

 Bazı evlerde halen saklanıyor

Mersin'in Akdeniz ilçesine bağlı Nacarlı Köyünde yaşayan 2 çocuk annesi Minire Erdoğan ise 15 yıllık evli olduğunu evlendiği günden beri uzun yastık kullandıklarını söyledi.

Erdoğan, ''Çeyizim için 7 çift yaptırmıştım. Daha sonra 3'ünü küçük yastık için böldüm. 4 tanesini koruyorum. Çünkü bizim burada gelenektir. Muhakkak olması gerekir. Ama artık şehirlerde yapılmıyor. Küstüm yastığına döndü herkes. Ama bizim burada her evde bulabilirsiniz. Çocuklarıma da yapacağım'' diye konuştu.

''Gelenekleri koruyalım''

Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yaşar Erjem ise her alanda olduğu gibi aile kurumu içerisinde bazı geleneklerin değiştiğini ifade ederek, ''Nişan, düğün ve evlilik Türk toplumunun temelini oluşturan aile kurumu içerisinde yer alan önemli geleneklerimizdendir. Toplum giderek bireyselleşiyor. Modernleşme adına geleneklerimizi kolayca terk etmek doğru değil. Onu zamanın ruhuna göre yeniden anlamlandırıp koruyup geliştirebiliriz'' dedi.

Ülke genelinde evliliklerde uzun yastık geleneğinin yerine küstüm yastığının yer almasının üzerinde düşünülmesi gereken bir olgu olduğunu kaydeden Erjem, şöyle konuştu:

''Uzun yastık geleneğinin terk edilmesi, toplumumuzda ve kültürümüzde yaşanan değişimlerden bağımsız değil. Türk halk kültürünün önemli bir geleneği olan 'uzun yastık' uygulaması oldukça önemli ve semboliktir. Bu çerçevede geleneğin terki veya yeterince uygulanmaması aileye yönelik anlayışlardaki değişimi ifade etmektedir.

Toplumumuzda gerçekçi değil, idealize edilen evlilikler giderek yaygınlaşmakta ve maalesef çok kısa sürede de sona ermektedir. Halbuki evlilik bir takım sorunları da içermektedir ve salt toz pembe bir olgu değildir. Evlenecek kişiler bunu bilip ona göre hareket etmeli. Bana göre küstüm yastığı sembolik bir uygulama olarak bu mesajı veriyor. Aynı zamanda mizahi de olan bu gelenek bizi hem güldürüyor ve hem de düşündürüyor.''

AA

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
O ülkede Türkçe resmi dil oldu! Karar Meclis'ten geçti
HAK-İŞ’ten işçilere emeklilik uyarısı