Beş çayı eşliğinde Londra'da gezilecek yerler

İngiltere'nin başkenti Londra, turistlerin en çok ziyaret ettiği dünya kentleri listelerinin ilk sıralarında yer alıyor. Tarihi, doğası ve kültürel unsurlarıyla her zaman en çok merak edilen şehirlerden biri olan Londra'yı anlatacağız.

Kraliyet sokaklarını birlikte karış karış gezeceğiz. Yazıyı okurken arkanıza yaslanıp 5 çayınızı yudumlamanızı öneririz.

MONARK KÜLTÜR HER YERDE

 

İngiltere en eski uygarlıklardan biri ve bilinen tarihleri boyunca monarşi ile yönetildi.Mevcut durumda Monarşik demokrasiyle idare edilen ülkede yüz yıllar geçse bile siyasal kültüre bağlılık üst seviyede.

Özellikle kraliyet ailesine duyulan sevgi ve saygı her ortamda kendini gösterirken, kraliyetten gelen adetler demokrasiye rağmen hala kendi gelenekselliğini korumaya devam ediyor.

Londra, metropol bir kent olmasına karşılık etnik kültürün korunduğu bir kent. Bu yönüyle de kültür turizmi severler için burası başlı başına bir cennet.

KESİNTİSİZ ULAŞIM

Londra'nın beş havalimanından biri olan Heathrow'a iniş yaptınız. Hemen buranın alt katında olan metroya binerek, şehir merkezine doğru yol alabilirsiniz. Metronun girişinde yer alan bilet satış gişelerinden seyahat kartını alabileceğiniz gibi, seyahat öncesinde de online olarak bunu yapabilirsiniz.

Londra'nın en önemli özelliklerinden biri de, muhteşem demir yolu ağı. Sanayi devrimi ile ülkenin dört bir yanını demir ağlarla ören İngilizler, bu yapıları zamanla geliştirerek bugünkü kesintisiz metro ağını oluşturdu.

İstediğiniz her yere bir metrodan inip diğerine binerek ulaşabilirken bu şekilde hiç trafik derdiniz olmadan gezintinin tadını çıkartabilirsiniz.

GEZİLECEK ÇOK YER VAR

Metro ile Londra merkezine geldiğiniz anda, istediğiniz durakta inebilirsiniz. Zira burayı gezmek için özel destinasyonlar aramanıza gerek yok. Her ne kadar belli başlı yerler olsa da her şeyin iç içe olduğu bu şehirde her yer gezilecek alan.

Özellikle her köşe başında bir müze olduğunu düşünürseniz, epeyce bir zamanınızı burayı gezmek için harcamanız gerekecek. İşte başlıyoruz. Tadını çıkartın...

Buckhingham Sarayı

Kraliçe Elizabeth’in Londra’daki evi, aynı zamanda kraliyetin merkezi. İçerisinde ziyarete açık olan müze kısımlarının da bulunduğu saray, Londra'nın en çok bilinen yeri.

Burada İngiliz askerlerinin günde iki kez yaptığı nöbet değişim törenini izlemeniz mümkün, ancak bunu görebilmek için gelmeden önce muhakkak etkinlik takvimini gözden geçirmenizi öneririz.

Big Ben

Londra'nın en meşhur yapılarından biri olan Big Ben saat kulesi, Westminster Sarayı’nın kulesinde bulunuyor. Neo-gotik tasarımın en önemli temsilcilerinden biri olan Big Ben şehrin adeta sembolü.

Buraya geldiğinizde muhakkak burayı da gezmenizi öneriririz ancak 2017 yılında restorasyona girdiği için kule ziyarete kapalı. Dahası, yalnızca ziyarete değil, cephe olarak da komple inşaat iskeleriyle örtülü.

Trafalgar Meydanı

Dünyanın en çok bilinen meydanlarından biri olan Trafalgar, İngiltere'nin de merkezindeç. Büyük etkinliklerin, kutlamaların, konserlerin yapıldığı bu yer, İngiltere'ye gelip yürüyüş yapmanızı önerdiğimiz rotalardan biri.

Piccadilly Circus

İngiltere'nin en önemli merkezlerinden biri de burası. Dev reklam tabelalarının olduğu bu meydan, ABD'deki Times Meydanını andırıyor. Piccadilly'de pek çok alışveriş mekanı bulunduğu gibi, Türk restoran ve cafe'leri de bulunuyor. Burada kendinizi asla yabancı hissetmeyeceksiniz!

London Eye

Londra'yı tepeden görme imkanına sahip olduğunuz bu dev dönme dolap, Themes Nehri kenarında bulunuyor. 20 dakikada bir dönüşünü tamamlayan dev dönme dolap, Londra'nın en güzel manzarasını ayaklarınızın altına getiriyor.

Ufak bir tavsiye: London Eye'ı gece kullanmanızı öneririz. Zira oldukça parıltılı gece manzarası bir başka görünüyor.

Tower Bridge

Londra'nın bir diğer sembolü de Themes nehri üzerindeki köprüleri. Bunlardan en çok bilineni Tower Bridge. Özellikle açılıp kapanan yapısıyla fotoğraf karelerinde canlanan bu yapının üzerinde, iki kuleyi birbirine bağlayan yürüyüş alanı var. Bir bölgesinde cam taban bulunan bu yürüyüş alanında, yerden metrelerce yüksekte yürüyüşün tadını çıkarabilir, adrenalini doruklarınıza kadar yaşayabilirsiniz.

Biz üzerinden geçerken gözlerimizi açık tutmakta zorlandık. Ne de olsa cam, ne olur ne olmaz...

Londra'daki tek köprü elbette bu değil. Kilometrelerce uzunluğundaki Themes nehri kenarındaki iki tarafı birbirine bağlayan onlarca köprülü Londra şehrinin bilinen diğer köprüleri Albert, Millenium, Londra, Westminister'dır.

MÜZELER CENNETİ

Londra müzeler açısından da oldukça zengin envantere sahip. İçeriğinde rönesans tablolarından, ünlü ressamların orijinal parçalarına, heykellerden, tarihi kalıntılara kadar pek çok eseri bünyesinde barındıran dev müzeler, turistlerin ziyaretine açık.

Londra'nın müzeleri oldukça fazla ziyaretçi kabul ediyor. Bunun da en önemli sebebi, müzedeki içeriğin yanı sıra girişlerin ücretsiz olması.

British Museum

Mısır, Batı Asya, Eski ve Antik Yunan, tarih öncesi İngiltere ve Doğu kültürüne dair dünyanın en geniş koleksiyonu British Museum’da sergilenmekte. Bodrum Halikarnassos’dan gelme frizler, Atina Akrapolis heykelleri...Gözlerinizi alamayacağınız tarihi eserler bu müzede.

Not: British Museum içerisinde Anadolu, Mezopotamya ve Türkiye'den pek çok tarihi eser de bulunuyor.

Natural History Museum

Büyük Patlama’dan (Big Bang) bu güne kadar doğanın geçirdiği değişimleri göreceğiniz bu müze, dinozor fosilleri konusunda da oldukça büyük bir otorite. Devasa kalıntıları görmek ufkunuzu aydınlatacak.

Victoria and Albert Museum

Rönesans bronzları, Edward dönemi kostümleri, eşsiz dokuma sanatı örnekleri, moda, tekstil, cam eşya, mücevher gibi parçalar bu müzenin koleksiyonu arasında bulunuyor.

Londra'nın başlıca müzeleri bunlar ancak liste bunlarla da sınırlı değil. emen her köşe başında müzeye rastlamanız mümkün. Özellikle Westminister yakınlarındaki İkinci Dünya Savaşı'nı anlatan müzeler de gezmeye değer.

HYDE PARK

Londra demişken elbette ki Hyde Park'tan bahsetmezsek olmaz. 350 hektarlık yemyeşil bir alan üzerindeki park, her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen Londra'nın en uğrak yerlerinden biri.

Çeşitli aktivite yerlerinin bulunduğu bu park, zamanla ehlileşen çeşitli hayvanlara ev sahipliği yapıyor. İçerisinde sosyal tesisler, eğlence mekanlarının da bulunduğu bu parkta gölde yüzme, botla gezinti, bisiklet turları, paten yapabilir, at binebilirsiniz.

Yok eğer ben bu etkinlikleri sevmem derseniz de buraya haftasonu geldiğinizde yere bir örtü serip ufak çaplı bir piknik ziyafeti yapabilirsiniz.

NE ZAMAN GİDİLİR

Londra esasında her mevsimde hemen hemen yağmurlu, kapalı bir havaya sahip ancak özellikle bahar mevsimlerinde yumuşak, hafif serin ve şanslıysanız açık bir hava ile karşılaşabilirsiniz. Tercihen ilkbahar mevsiminde gitmenizi önerebiliriz ancak sonbaharın da tadı oldukça farklı olacaktır. Zira büyük parklar ve yeşil alanlara sahip olan şehrin silüeti kırmızı ve yeşil renklerin hakim olduğu bir tabloya dönüşüyor.

NEREDE KALINIR?

Londra bir metropol olduğu için buraya gelip de konaklama konusunda sıkıntı yaşama ihtimaliniz oldukça düşük. Zira her köşe başında otel, motel ve apartların bulunduğu gibi aynı zamanda internet üzerindeki çeşitli siteler aracılığıyla, kişilerden evlerini kiralayabiliyor, konaklama sorununuzu çözebiliyorsunuz.

NEREDE FOTOĞRAF ÇEKİNİR

Londra'nın gezmeden sonraki en keyifli aktivitesi de elbette fotoğraf çekme.

Hemen her yeri adeta bir stüdyo havasında olan Londra'da binalar, sokaklar, parklar ve caddeler birer profesyonel birer fotoğraf konusu olabilirken, sosyal medyada en çok paylaşılan fotoğraflar ise şuralarda çekiliyor:

Tower Bridge, Big Ben, London Eye, Buckingham Palace, London Castle, Themes Nehri