Erdoğan: Artık bana sormayacaksınız!
Erdoğan, İran ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
İran’a resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüş yolunda aralarında Haber7.com Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan’ın da olduğu gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan gazetecilerin milletvekili aday listeleri hakkında sorusu üzerine "Artık o listeleri bana sormayacaksınız" dedi. Erdoğan MHP'den aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığını ise gazetecilerden öğrendi. Erdoğan İhsanoğlu'nun adaylığına "hayırlı olsun" dedi.
İRAN TEMASLARI
"Tahran’ı bu defa daha iyi daha çevreci gördüm. Bugün malum Sayın Ruhani ile yüksek düzeyli stratejik konsey toplantımızın 2’ncisini yaptık, birincisini ülkemizde yapmıştık. Ülkelerimiz arasında öncelikle ikili görüşmeleri değerlendirme fırsatımız oldu. Siyasi, ekonomik, ticari, kültürel tüm konuları görüştük. Tabii bunun dışında bölgesel konulara girmemek mümkün değildi. Bu konuda da Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Yemen, Libya… Tüm buraları görüşme imkânımız oldu. Daha sonra da malum 8 anlaşma, bir mutabakat metnini imzaladık. Ardından da Sayın Hamaney ile bir görüşmemiz oldu. Bu görüşmemizde de adeta bu görüşmelerin bir özetini değerlendirdik ancak tabii orada bölgeyle ilgili görüşmeleri biraz daha etraflıca yapmış olduk. Yaptırımlar başlayınca bir patinaj süreci yaşadık, yaşıyoruz. 14 milyar dolarda adeta tıkandık. Hedefimiz 30 milyar dolara ulaşmaktı. Kendileriyle enerji alımında fiyatlar konusunu da konuştuk. Malum şu anda en pahalı doğal gazı İran’dan alıyoruz. 2’nci derecede Rusya, 3’üncü derecede Azerbaycan… En düşük fiyat Azerbaycan’ın ki. En yüksek miktarı Rusya’dan alıyoruz. Kendilerine de söyledik; 2’nci derecede İran’dan alıyoruz ve İran’ın sattığı doğalgazın yüzde 95’ini biz alıyoruz. Sizin için doğalgazda pazar biziz. Elektrikte de aynı şekilde, küçümsenmeyecek miktarda İran’dan alıyoruz. Şu anda 4 milyar dolar ihracatımız var, 10 milyar dolar onların bize ihracatı var. Artık aleyhimize olan şu anki ticaret hacmini dengeye getirmemiz lazım. Bu konuda ekonomi bakanlarımızın üzerinde önemli bir görev var. Bunu yaparken biz sizden daha fazla doğalgaz alalım ama fiyatı da Rusya’nın altına çekmeniz lazım. Bence verimli, seri görüşmeler oldu. Temenni ederim ki bakanlarımız şimdi ciddi bir çalışma sürecine girecekler. Ama bugün bir adım daha attık, aramızdaki ticari ilişkilerde, daha önce konuşmuştuk, yerli para birimine geçelim. Bu konuda döviz kuru baskısından kendi paramızı kurtarmış olacağız. Bunun için de İran Merkez Bankası başkanıyla bizim Halk Bankası Genel Müdürümüz bir görüşme yaptılar. Onlar da görüşmelerini devam ettirecekler. Burada da sağlıklı bir noktaya geldik."
İRAN'IN YEMEN YAKLAŞIMI
- İran’ın Yemen’e yaklaşımı konusunda nasıl bir yol haritası belirlediniz ve İran ile diğer taraflar arasında ülke olarak bir rol oynayacak mıyız? “Tarafları bir masa etrafında toplamak konusunda girişimlerimiz devam edecek” diye açıklama oldu. Bu anlamda bir girişimimiz olacak mı?
"Şu anda bölgede aktif rol oynayabilecek önemli ülkeler malum, Türkiye, Suudi Arabistan ve İran. Biz bu konuyla ilgili olarak bazı şeyler yapalım istiyoruz, hatta bu daha da genişleyebilir. Fakat burada her şeyden önce Yemen’deki grupları, siyasi temsil kabiliyeti olanlar başta olmak üzere bir araya getirip birbiriyle anlaşmasına zemin hazırlayacak bir yaklaşım içinde olmamız lazım. Gerek Suudi Arabistan, gerek Türkiye gerek İran; böyle bir katılım için diplomatik yolla çözmenin gayreti içinde olmamızda büyük fayda var. Onlar da buna olumlu bakıyorlar. Zaten önceki gün Suudi Arabistan Veliahtvekili Prens Naif bizdeydi, görüşmelerimiz oldu bu konuda. Yemen sorununa yönelik düşüncelerimizi paylaştık. Onlar da aynı kanaatte olduklarını söylediler ve biz bu düşüncelerimizi yazılı ve sözlü olarak da İran tarafına verdik. Şimdi Dışişleri bakanlarımızın yapacakları görüşmelerle süreci devam ettireceğiz."
NÜKLEER MÜZAKERELER
- Basın toplantısında söylenenlere göre İran, Yemen’de ileri bir adım attı, çatışmaların durmasını istediler. Bir de P5 +1 ülkeleriyle anlaşma konusunda Türkiye’ye teşekkür edildi. Bu konularda ne diyeceksiniz?
"P5+1 ile İran’ın süreci yeni değil. Daha önce bize verilen 10 maddelik bir teklif vardı. Biz o teklif üzerinden o zaman Sayın Lula ile Brezilya’da bir çalışma yürütmüştük. Bu çalışmalarda İran ile bu 10 madde çerçevesinde bir noktaya gelinmişti. Sonunda da mutabakata vardık. Fakat o mutabakattan sonra Batı bu olaya farklı bir yaklaşım gösterdi. Mutabık kalınan ve Tahran’ın da imzaladığı o çerçeve sözleşmesi konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tamamen ters bir tutum içerisine girildi. O aslında bir sekteydi fakat şimdi gelinen noktada, o zaman altına imza atılan konuların bir, ikisi dışında hepsi tekrar gündeme taşınmış oldu. Biz bu süreci devamlı destekledik çünkü derdimiz şuydu: Burada ne olursa olsun sonunda bir anlaşmaya, bir mutabakata gidilsin ve bu iş artık dünya gündemini meşgul etmesin. Tabii şu anda tamamen bu iş bitti deme noktasında değilim. Çünkü Sayın Obama’nın 30 Haziran’la ilgili verdiği bir tarih var. Süreç nasıl işleyecek, karşılıklı olarak herkes yetirince getirecek mi takip etmemiz gerek. Temenni ederiz ki herkes üzerine düşen görevi yetine getirsin ve bu iş artık gündemden düşsün."
BUNU ASLA KABULLENMEYİZ
- Ortadoğu sürekli kaynıyor, kan akıyor. Bölgede mezhep ayrılığına gidilmesi endişesi var. Türkiye’yi de belli bir mezhep üzerinden politika üretiyor, diye eleştirenler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
“Türkiye mezhep eksenli bir ayrışmaya veya bir tavra gidiyor” ifadesini kabullenmemiz kesinlikle mümkün değil. Bir defa bizim için belirleyici olan güç mezhep değildir. Bizim için belirleyici olan anlayış ya da inanç İslam’ın ta kendisidir. Birileri Şia olabilir, ülkemde ağırlıklı olarak Sünniler olabilir... Ancak inanç noktamızdaki geleceğimizi ne Sünnilik belirler ne de Şia! Bizim için esas olan İslam'dır. Biz olaya bugüne kadar böyle baktık, bundan sonra da böyle bakacağız. Yani sizin mezhepsel bir anlayışınız olabilir, ama bunu bir mezhep olarak karşı bir mezhebe dayatırsanız, o zaman siz ümmeti parçalamış olursunuz. Şu anda İslam dünyası parçalanma riskiyle karşı karşıya. Atılması gereken adım, parçalanma girişimlerini durdurmaktır. Bizim buna gayret etmemiz lazım. Bunun için de gerek İslam İşbirliği Teşkilatı gerekse uluslararası bazı kurum ve kuruluşların, hakikaten samimiyseler ve böyle bir olumsuz gelişmenin Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de, Libya’da, Yemen’de olduğu gibi başka yerlerde de olmasını istemiyorlarsa, bu yaklaşıma onların da anlayış göstermesi lazım. Ama birileri daha fazla silah satabileceğimiz bir pazar oluşturalım mantığıyla hareket ediyorsa, zaten bu işi çözmek mümkün değil. Şu anda görünen o ki böyle bir pazar gayreti içerisinde olanlar da var. Bunun olmaması için inşallah bir gayret koyalım diyoruz. Cuma günü Pakistan Başbakanı Nevaz Şerif bizdeydi. Onunla da bu işleri konuştuk. En kısa zamanda bir Endonezya ve Malezya seyahati düşünüyorum. Bu çerçevede düşünceleri paylaşacağız. Sonra tekrar bir Suudi Arabistan ziyareti yapmak suretiyle bu süreci biraz daha etkin ve hareketli hale getireceğiz."
MISIR'DAKİ GELİŞMELER
- Suudi Arabistan ziyaretinden sonra Mısır’la da Yemen üzerinden bir yakınlaşma olduğuna dair bir analiz söz konusu. Sizin de “Suudi Arabistan üzerine düşeni yaparsa biz de farklı davranırız” gibi bir ifadeniz olmuştu. Mısır’la ilgili bir gelişme var mı?"
"Ben ne yapacağını söyledim. Açık söylüyorum; siyasetçi olarak, demokrasiye inanmış bir insan olarak bir defa darbecileri tasvip etmem mümkün değil. Sayın Mursi yüzde 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’dır. Bir defa ona özgürlüğünü vermeleri gerekir. Her yerde söylüyorum. İki; şu anda Batı idama karşı olduğunu söylüyor mu? Batı’da idam var mı? Orada şimdi 3 bin kişinin idamı söz konusu. Bunların gözden geçirilerek kaldırılması lazım. Üç; 18 bine yakın siyasi tutuklu var. Bu siyasi tutukluların yeniden yargılanması ve önlerinin açılması lazım. Dört; siyasi partilere kendilerine göre gereksiz yasaklar getirmişler. Eğer bunların zerre kadar demokrasi anlayışı varsa açsınlar önünü. Bu bir gaz sıkışması getirir. Siyasette de gaz sıkışması vardır. Allah muhafaza, ulusların geleceği için de çok ciddi sıkıntılar meydana getirebilir. Bazıları çıkıp şunu söyleyebiliyor: “Türkiye bizim iç işlerimize karışmasın!” Bizim iç işlerinizle alakamız yok. Ama dünya artık bir bütündür; bunları görmek zorundayız. Her hangi bir ülkede özgürlüklere yönelik herhangi bir şey oluyorsa, bu konuda herhalde biz de düşüncelerimizi söylemek zorundayız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin altında birkaç ülkenin imzası yok, öyle değil mi! Dünya bunu niye paylaşmış? Bundan dolayı. Öyleyse sen de buna sadık olacaksın, sadakatli davranacaksın. Bizim de yaptığımız bu çerçevede bakmak suretiyle bu konuda uyarı... Türkiye’de gezi olayları olduğu zaman ilgili ilgisiz herkesin neler yaptığını biliyorsunuz. Aynı şekilde 17-25 Aralık’la ilgili şu anda Türkiye’de, gazetecilikten değil ruhsatsız silah taşımaktan, bekçi öldürmekten dolayı içeride olan 7 “güya” gazeteci var. Bunlar için bize sınır aşan gazeteciler geldi. Çıkarıp önlerine belgeleri koyduk. Ne koyarsan koy, fark etmiyor ki."
ERDOĞAN'A HAKARET DAVALARI
- Uluslararası medyada çok geniş bir yer bulan bir dizi dava var. Size edilen hakaretlere karşı açtığınız ya da resen açılmış davalar… Bu davalarda gözaltına alınan, tutuklanan, aralarında lise ortaokul öğrencilerinin olduğu iddia edilen insanlar var. Bunların Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda sorun teşkil ettiğine dair yorumlar yapılıyor. Bu konuda görüşünüz nedir?
"Yine çok açık, net söylüyorum. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Demokratik hukuk devletinde benim de haklarım olacak mıdır? Olacaktır. Ben bu haklarımı kimler vasıtasıyla savunacağım? Şüphesiz ki avukatlarım vasıtasıyla. Bir Başbakana bir Cumhurbaşkanına isteyen istediği gibi hakaret edip bu karşılıksız mı kalmalı? Burada kendimi normal bir insan yerine koyuyorum ve avukat arkadaşlarıma diyorum ki bu konuda eleştiri değil, hakaret noktasında kim yaparsa siz de hukuk içinde gereği neyse yapacaksınız. Çünkü bize yapılanlar, hakaret olarak söylüyorum, o köşe yazarlarına veya o gazetelerin patronlarına yapılsa, ailelerine varıncaya kadar, bunlar karşısında eyvallah edebilirler mi? Gazetelerin kendi arasında olanlarda edebiliyorlar mı? Çılgına dönüyorlar. Hukuk devletiysek ben de hukuk içinde sonuna kadar haklarımı arıyorum ve sonuna kadar da arayacağım."
İSTANBUL ADALET SARAYI'NDA DÜZENLENEN TERÖR SALDIRISI
- Terörün amacı dehşet duygusu yaratmak. Savcı Kiraz’ın şehit edilmesinden, onu şehit edenleri onaylar durumunda sesler de çıkmasından sonra bir direniş oluştu. Seçime de az kaldı. Bu olaylar bir başlangıç mı, devamı gelir mi? Bununla ilgili bir şeyler yapılıyor mu?
"Geçenlerde Sayın Başbakan’la da İçişleri ve Adalet bakanlarıyla da konuştuk. Burada en ufak tavize fırsat verilmemesi lazım, ama medya mensuplarına da çok büyük görev düşüyor."
"Bu şekilde saygısızlık yapıyorlarsa, böyle bir teröristi kalkıp saldırgan diye, eylemci diye ifade edenlere gereğini söylemek gerekir. Burada hiç çekinmenin anlamı yok. Ben seçimler noktasında falan bu tür şeylerden çekinmiyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, 2 ay sonra biz sandığa gideceğiz ve sandıkta demokratik olarak irademizin gereğini ortaya koyacağız fakat başka bir vaka var bakıyorsunuz baro, işte çıkmışlar gazetelere tam sayfa ilan veriyorlar bu tam saya ilanda da yine tehdit ediyorlar. Üstelik barolar olarak siz, yargının tamamı da değilsiniz, yargının 3 ayından birisisiniz. Kalkıp da Türkiye’de bir juristokrasi mi oluşturmak istiyorsunuz. Böyle bir şeye mi Türkiye’yi götüreceğinizi zannediyorsunuz. Türkiye öyle affedersiniz bir kabile devleti değil, o işler geride kaldı, o eski Türkiye'ydi. O ilanları görünce güldüm, gerçekten vah zavallılar dedim siz Türkiye’yi ne zannediyorsunuz dedim. Türkiye’yi eğer Barolar Bilgi idare etmek istiyorsa, hodri meydan çıksınlar siyaset meydanına. Ben burada açık söylüyorum adalet saraylarında adliyelerde bu aramaların kesinlikle yapılması lazım. Bu bir. İkincisi kesinlikle özel güvenliğin kamu kurumlarının tamamında bence ayıklanması lazım."
ÖZEL GÜVENLİKLERİN KALDIRILMASI
"Benim ilk hedefim bu kamu kurumları. Ancak şu olabilir ikinci özel sektörde de bu tür güvenlik talebi olursa bu konuyla ilgili iç işleri bakanlığı özel bir hazırlık yapabilir. Bunlarla ilgili de özel çalışma yapabilir çünkü özel güvenlik kuruluşunda bazıları ayırt ediyordum ama bazı sıkıntılar var. O gün orada bunların bu kadar rahat içeri girmesi birinde şemsiye birinde cübbe 6 kat çıkması sormak lazım neredesin sen güvenlik diye. Bu konuda da kararlı bir adım atılması gerekiyor. Çantamızı aratmayız yok üstümüzü aratmayız demek, doğru bir yaklaşım olamaz. Zira yaşanan vaka ortada adam çantayla giriyor, bu gerçekten bir avukat da olabilirdi. Bizim tüm avukatları ve avukatlık mesleğini gölgelemek gibi bir niyetimiz asla olamaz. Ama yaşanan vakaları unutulması da doğru olmaz."
- Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Aslan avukattı nitekim...
"Evet, Danıştay’ı basmıştı. Danıştay baskınında da sonra kime fatura ettiler o hadiseyi? Önce mürteciler dediler. Sonra hadisenin öyle olmadığı ortaya çıktı. Gerçekleri görmek lazım. Gerçekleri görmek için haftada bir. Ayda bir illa bir olay yaşamamız gerekmemeli."
- Özel güvenlikçiler işsiz mi kalacak?
"Çoğu emekli gençler varsa gençlerle ilgili de üzerinde çalışılır. Emniyet teşkilatı sürekli eleman alıyor gelirler onlarla ilgili çözümü içişleri bakanlığı rahatlıkla yürütebilir. Ve hakikaten emniyete ve ya güvenlik teşkilatımıza girecek kalitede kapasitede onları da oraya rahatlıkla alınabilir."
- Burada eğitimini yetersiz görüyorsunuz anladığımız kadarıyla…
"Özel güvenlik ifadesiyle zaten devletin resmi güvenlikçisi arasında fark orada zaten kendi kendini biraz ayrışması oluyor. Burada şimdi sen her gün eğitim almak suretiyle bir olayın içindesin ama özel güvenlikte böyle bir şey yok. Adeta memur gibi sabah gel akşam evine git. Yani böyle istim üzerinde değilsin."
İRAN'LA EKONOMİK İLİŞKİLER
- Sizden yatırım talebi geldi mi? Ambargo sonrası bizi ticarette nasıl bir İran bekliyor? Onlara göre 100 Amerika’ya göre 60 milyar Petro-dolarları var. Rekabette ön alacak bir ülke olabilir mi?
"Zaman zaman para giriş çıkışlarında sıkıntılar yaşadıklarını zannediyorum. Bugün tabii bizim müşterek yaptığımız girişimin yanında biz 1 milyar dolar 100 milyon dolar orada Türkiye’nin yatırımı var onların ise 100 milyon dolar kadar Türkiye’de yatırımı var ciddi bir açık bire 10. Bu şekil olmaz ya burada ortak yatırımlar başlasın. Bu birlikte Türkiye’de olabilir birlikte İran’da olabilir ya da üçüncü ülkelerde yatırımlara Türk ve İranlı işadamları girebilir. Bu tekliflerimize olumlu yaklaştım gösterdiler onun için ilgili bakan arkadaşlarımızın yapacakları çalışmalarla bu konuda bazı adımları atacaklar ama bana göre bütün mesele doğalgazda fiyatta mutabakatımız ve yerel parayla ticaret…"
-Tahkim gündeme geldi mi?
"Bu defa tahkim hiç gündeme getirmediler. Yerel parayla ticaretin artırılması konusunda çok ciddi bir şekilde tavırları var. Nükleer enerji meselesiyle ilgili konuda da olumlu atılırsa daha da rahatlayacak bugün bir şey daha öğrendim otomotiv sektöründe yaptırım kalmış vaziyette. Otomotivi sektöründe biz İran’a çok rahat girebiliriz."
- Geçen sene bizi sandık öncesi ekonomiden dövüyorlardı, cari açık bahanesi vardı, kırılgan 5’li denmişti. Petrol yüzünden bu ortadan kalktı ama şimdi de yen bir İngiltere kaynaklı yeni bir kırılgan 5’li üretildi bu kez dolar üzerinden Türkiye en kırılgan ülke diye yeni bir kampanya başlatılıyor. Ne diyorsunuz?
"Ben bu görüşlere katılmıyorum. Ekonomide de dere yatağında akar, Dolar da Avro da er ya da geç yatağını bulacak. Ekonomide kendi alt yapımızı güçlü tutmanız lazım. İnşaat sektörünü asla hafife almıyorum inşaat sektörü ile sanayi at başı girer biri bir kenarda kalsın asla olmaz. İstihdam diyorsak inşaat sektörünü tahrik etmemiz lazım. İki, bizim en önemli hizmet sektöründe bir gücümüz var. Özellikle turizm geliyor mevsimsellik noktasında da istihdamda çok ciddi bir sıçrama bu aydan itibaren mayısla birlikte başlar. O başladı anda zaten kendini hemen gösterecek. Ve ben 2015’in özellikle istihdamda bizim çok daha rahat olacağına inanıyorum."
FENERBAHÇE OTOBÜSÜNE YAPILAN SALDIRI
"Aziz Bey’i de aradım. Teknik direktörü İsmail kardeşimi 2 kez aradım, takım kaptanı Emre Belözoğlu’nu iki kez aradı. Olayın olduğu anda hem uçaktan indikten hem de ertesi sabah tekrar aradım. Çünkü ertesi sabah hemen İsmail hoca kısa bir antrenman yaptırmak suretiyle o gece evlere göndermedik dedi. Samandıra’da kaldık dedi. Eğlenceli bir şey yapıp da psikolojik olarak moral vereyim dedi. Sağ olsun gerek kulüpler birliği gerek federasyon bu konuda da bizimle bir irtibatları oldu. Ben de kendilerine hükümetimizin de yaptığı bir tavsiye vardı, hiç olmazsa 1 hafta erteleme yani benimle de paylaştılar ben de aynı kanaatleri o geçmişten gelen birisi olarak isabetli olur diye ifade ettim. Çünkü psikolojik olarak bir yıkım var. Bütün lig bir hafta tatil edilirse kupayla beraber isabet olur dedim. Onların da kararları o doğrultudaydı."
"Ardından da kulüpler birliğinden bir heyetin Fenerbahçe kulübünü ziyaret etmesi de anlamlı."
- Tavsiye sizden mi gitti?
"Yok onlar konuyu çalıştılar bizimle de böyle bir şey düşünüyoruz diye “Ne dersiniz” diye paylaştılar. “İsabetli olur” dedik."
RUHANİ İLE GÖRÜŞMESİ
- Ruhani sizi çok sıcak karşıladı elinizi tuttu. Birlikte bir süre yürüdünüz. İran’la dünden faklı bir ilişkimiz mi olacak? Dini lider Hamaney ile bölgesel konuları etraflıca konuştuğunuzu söylediniz Musul’da Kerkük’te Şi milislerin hareketleri herhalde uzlaşma olmayan noktalar arasında. Bizim dünden arklı olarak İran’la bölgede ortak hareket edebileceğimiz bir durum var mı? Ya da dünden daha geriye mi gidiyoruz?
"Burada çok açık ve net şunu söylemek durumundayım. Benim hep en büyük korkum hep en büyük endişem, mezhepçilik taassubudur. Mezhepçilik taassubundan kurtulamadığımız sürece su sıkıntıları yaşamaya devam edeceğiz. Bu sadece Müslümanlar arasında değil, biliyorsunuz Batı’da da bu mezhepçiliğin faturası tarihte çok ağır oldu. Aynı şeyleri şuanda biz bölgemizde yaşıyoruz. Bugün de söyledim, Musul’dan Irak ordusunun kaçması kaçarken de bütün silahlarını orada bırakması bir terör örgütüne DAİŞ’e hiçbir yerde arayıp da bulamayacağı bir kâr olarak kalmıştır. Çok ciddi bir kısmı konvansiyonel silah. Bu onlara ayrı bir güç kattı. Bunda sonra zaten Güneye doru indikçe de bütün oları da toparladılar."
"Bugün değil, daha önce de söyledim Tikrit’te DAİŞ’in boşalttığı yere Şia giriyor. Tabii bundan rahatsız oldular. Bugün de söyledim. Sizin bazı mensuplarınız bundan dolayı saygısızca ifadeler kullandılar. Bakın dedim şimdi Abadi açıklama yaptı. "Tikrit’teki Şia mensupları Tikrit’i boşaltsın. Soygunlar dursun" dedi. Her taraf talan edildi. Orada kendisi de kabul etti değil mi? Ben bunu söylemek zorundayım dedi. Bunu Sünni de yapsa, aynı şeyi ben yine söylerim. Çünkü benim Sünnilik diye bir dinim yok dedim. Ama Şia’nın da Şialık diye bir dini olmasın dedim. Bizim dinimiz İslam. Bunu her yerde söyleyen birisiyim. DAİŞ konusunda da ben de arkadaşlarım da çok hassasız."
PARTİLERİN ADAY LİSTELERİ
- Seçim listeleri açıklandı bu konuda bir değerlendirmeniz var mı?
"Artık seçim listelerini bana sormayacaksınız."
İHSANOĞLU'NUN MHP'DEN ADAYLIĞI
- Cumhurbaşkanlığı seçimindeki rakibiniz Ekmelettin İhsanoğlu MHP’den aday oldu.
"Öyle mi? Hayırlı olsun."
İRAN'IN SURİYE POLİTİKASI
- Görüşmeniz ışığında İran’ın Suriye politikasında bir değişiklik bekliyor musunuz?
"Bakalım, bu konuda dışişleri bakanlarımızı görevlendirdik. Onlar görüşmeler yapacaklar, ben de az önce ifade ettiğim gibi bir tura çıkacağım. Bu turdan sonra inşallah bu değerlendirmelerimizi daha kesin bir noktaya oturtacağız."
- Daha önce Brezilya Devlet Başkanı Lula ile yaptığınız İran için nükleer anlaşma girişiminde epeyce yol alınmıştı. Şu anki ortama benzer bir ortam önemli ölçüde oluşmuştu. Ancak o zaman batıda bir itiraz geldi. O günle bugün arasındaki fark ne ki O günkü anlaşmaya itiraz eden ABD yahut P5+1 ülkeleri bugün evet diyor?
"Şuanda batı mı evet dedi İran mı evet dedi ele alınması gereken bir konu. Biliyorsunuz bu santrifüj noktasında yüzde 20 gibi bir hedefi ardı İran’ın, bilemiyorum ne kadar doğrudur şimdi bunu yüzde %5.6 gibi bir duruma getirilmesi söz konusu. Bunu biraz da zaman gösterecek hakikaten olabilecek bir şey mi? Ben mesela çubuklar noktasında İran’ın bir sıkıntısı olacağını zannetmiyorum. Tabii Sayın Obama’nın 30 Haziran gibi bir tarih vermesi o tarihe kadar, bugün edindiğim bilgilerle yetkili arkadaşlarımız da çalışmalarını yapacaktır. Bu noktada bu çalışmalar yapıldıktan sonra asıl nihai karara varacağız diyorlar. Yeter ki bir barış olsun, daha önce imzalanan Tahran Bildirisi buna belki de bir altyapı oluşturmuştur. Çükü o tür şeyler de var tamamen onlardan soyutlanmış bir şey değil."
- Siz İran’ın nükleer zenginleştirilmesiyle ilgili arabuluculuk girişimlerini sürürken sizi eksen kaymasıyla suçlayan ve İrancı olarak itham eden çevreler şimdi İran’la gerilimi yükselterek Türkiye ile İran’ı bölgede bir soğuk savaşa sürüklediğinizi iddia ediyor. Bu konuda ne diyorsunuz?
"Herhalde eksen kayması onlarda. Bakın ben mesela bugün İran’daydım her şeyi gördünüz gayet güzel bir buluşma arka arkaya görüşmeler oldu. Bizim bu özellikle seçim atmosferi olmasa ben bir geceyi orada geçirip dönmeyi düşünüyordum. Bu atmosfer bizim Perşembe günkü haftalık rutin görüşmeler bizim bu süreci biraz hızlandırmamızı gerektirdi."
- İçeride Ruhani p5+1 anlaşmasında Türkiye’nin yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ettiğinde bir cümlesi önemliydi. “2010 Tahran deklarasyonu uygulansaydı 5 yıl kaybetmezdik” diyor.
"Buna bir vurgu yaptı bir basın toplantısında tekrarladı, ABD Dışişleri bakanı Kery de teşekkür etti."
- İran’la hep güzel şeyler oluyor sonra hep bozuluyor, böyle bir sıkıntı görüyor musunuz?
"Hayır görmüyorum. Önemli olan ekonomik ve ticari ilişkilerimizi de güçlendirmek. Ne kadar fazla petrol alırsak o kadar güzel olacak, ne kadar fazla doğal gaz alırsak o kadar güzel olacak. Ama aynı şekilde bizim de İran'a daha fazla şey satmamız lazım. Onların verdiği doğalgaz, elektrik karşılığında biz de onlara bir şeyler verebilmeliyiz. Mesela otomobil, bizim için onlara en verebileceğimiz ön önemli ürünlerden biri olabilir. Yüzde 100 yerli olmasa da en azından kendi ülkemizde ürettiğimiz otomobillerden verebilirsek, önemli bir girdi sağlamış oluruz."
BAŞKANLIK SİTEMİ VE 7 HAZİRAN SEÇİMLERİ
- Seçime 2 ay kala bir Cumhurbaşkanı olarak nasıl bir seçim atmosferi öngörüyorsunuz ve 8 Haziran’da nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
"Benim bütün arzum 7 Haziran seçimlerinden 1. derecede parlamentoda yeni anayasayı yeni Türkiye hedefiyle çıkartabilecek bir sayının ortaya çıkması. Ben bunu 400 olarak ilan ettim. Tabii gerekli olan sayı 400 değil, 367 ve yeni anayasa ile birlikte de başkanlık sistemini ne kadar önemli olduğunu işlemeye devam ediyorum. Televizyonlarda da ha keza öyle. Bugün Sayın Ruhani bile baktım bu konunun üzerinde o da duruyor. Tabii onların sistemi bize göre biraz daha farklı. Ama bu konunun üzerinde yoğunlaşmamız gereğine inanıyorum. 400 olmadı da diyelim ki 335 oldu, referandum şansı elde edildi. Şimdi referandumun şansının yakalanması dahi halkımız tarafından böyle bir oylamada olumlu netice verecektir çünkü kamuoyu araştırmalarımızda biz bunu gördük."
"Bizim kişi başına milli gelirimizi 2023’te 25 bin dolar olarak belirledik. Bunu yakalamamız lazım ama birileri eteğimizden çekiyor. Paçamızdan çekiyor. Son zamanlarda batı medyasında da Türkiye’nin başkanlık sistemine yürüyüşünü engellemek isteyenler var. G20’nin yarısı başkanlık sistemi ve en iyi olanlar. Kaldı ki G20’nin 20’si de ülke değildir. Onların 6 tanesi ülkedir, diğerleri OECD, Avrupa Birliği gibi kurumlardır. O ülke bunlar dünyanın en iyi olanlarıdır ve bunların hepsi de başkanlık sistemidir. Onlar diktatör olmuyor, onlar padişah olmuyor, onlar asıp kesmiyor ama biz eğer Türkiye olarak başkanlık sistemine geçersek biz böyle oluyoruz. Olmaz."
"Yakında İstanbul başsavcılığı 30’dan fazla askeri gözaltına aldı, sebebi de sözde MİT TIR’larının sözde Selam Tevhit Örgütü davasıyla ilgili durdurulmuş olması. Geriye gidiyoruz 2012’de sizin Hakan Fidan’ın ve Suriye muhalefetinin sözcüsünün olduğu bir toplantı izlendiğini bunda yine aynı örgüt davası çerçevesinde izlendiğini MOBESE kayıtlarının da alındığını biliyoruz. Ve tekrar geri gidiyoruz, Mavi marmara olayından sonra aktivistlere yapılan sorguda da aynı sorular soruluyor. Şimdi paçamızdan çekiliyoruz çekenlerden birinin de uluslar arası güçleri de yanına alan paralel yapı olduğunu biliyoruz. Şimdi bu son olay da MİT TIR’larının 2012’de sizin dinlendiğiniz görüşmeye neredeyse delil oluşturmak için durdurulduğunu gibi bir manzara var. Ta 2009’lardan gelip 2014’lere uzanan ilmek ilmek giderek ürkütücü devlet olma temayülü gösteren bir yapı. Fotoğraf biraz daha netleşti mi?"
"Şimdi burada da bir şeyi tavzih etmekte fayda var. Vatandaş asker dendiğinde normal askeri anlıyor. Yani er erbaş gibi. Aslında ağırlığını subay-astsubaylar oluşturuyor. Şu anda orada paralel böyle bir operasyonda maalesef jandarmamızı kullanmak suretiyle böyle bir adımı attı. Jandarmamız bu paralel yapı tarafından kullanıldı öyle düşünüyorum. Şimdi tabii onların meydana çıkması dolayısıyla emri veren bu talimatı veren bu savcılara döndü, dönüyor, dönecek. Bununla ilgili de inanıyorum ki yargı üzerin düşeni yapacaktır. Bununla ilgili süreç de yargıda. Yargıda olması hasebiyle fazla beyanda bulunmam doğru olmaz. Ama burada her zaman söylediğimi yine söyleyeceğim. Biz bu görevde olduğumuz sürece bu işin peşini asla bırakmayacağız. Çünkü bu yapı bizim ulusal güvenliğimi tehdit eden bir yapıdır. Ulusal eden güvenliğimizi tehdit eden bu yapı karşısında, bu sadece benim görevim değil hükümetin de muhalefetin de herkesin ortak görevidir, sessiz kalırsak bunun hesabını biz tarihe veremeyiz. Şimdi ne yapıyorlar, kaçıyorlar. Kaçmayanlar da biliyor ki er veya geç bu bana da gelecek."
1915 OLAYLARININ 100. YILI
- 1915 olaylarının 100. Yılı için Ermeniler uluslararası düzeyde çok iyi hazırlandı. Ama geçen yıl yayınladığınız taziye mesajı birçok ezberi bozdu. Bu yıl strateji ne olacak?
"Bu yılın mesajını biz 23 Nisan’da inşallah İstanbul’daki Barış Zirvesi’nden vereceğiz. Ve bu barış zirvesine 30’a yakın devlet başkanı geliyor. 10 kadar hükümet başkanı geliyor. 30’u aşkın ülkeyi temsilen bakanlar geliyor. Nerden bakarsanız bakın 100’e yakın temsil olacak. İlk gün İstanbul’da barış zirvesiyle ilgili açılış, paneller vs bunları yapacağız daha sonra da ertesi gün hep birlikte Çanakkale’de olacağız ve Çanakkale Şehitliklerde görevlerimizi yerine getireceğiz. 3. Gün bizi temsilen kalanlar olacağı gibi Avustrallya ve Yeni Zellanda Devlet Başkanları orada şafak ayinini yapacaklar onunla birlikte gençlik ve spor bakanlığımızda ine 3 gün orada güneşe doru sabah namazını müteakiben bir yürüyüşe çıkıyorlar. Geçen yıl 10 bini aşkın genç vardı bu yıl çok daha üstüne çıkabilir. Ve şimdi ASALA geleceğini bildiren ülkelere tehdit yağdırıyor, “Oraya gitmeniz doğru değil, gitmeniz halinde siz bilirsiniz” gibi yani kimin neden rahatsız olduğu çok açık ortada. Onların arkasında da kimlerin oldu ortaya çıkar."