Son göçmen Türk boyu: Varsaklar

Varsak Türkmenleri, 1700'lü yıllarda göç ettikleri Kayseri'nin Yahyalı ilçesinde kısa süre öncesine kadar kent hayatından uzak göçmen geleneklerini yaşatıyor...

GİRİŞ 14.09.2011 07:06 GÜNCELLEME 14.09.2011 07:06
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Tevfik Işık'ın haberi

Yahyalı ilçesinin yüksek kesimlerinde Kapuzbaşı Şelalesi'nin bulunduğu bölgede yaşayan, Anadolu'ya 13. yüzyılda gelmiş Türk boylarından Varsak Türkmenleri, Avlağa, Balcıçakır, Büyükçakır, Çubukharmanı, Delialiuşağı, Yeşilköy, Ulupınar ve Kapuzbaşı köylerinde yaşamlarını devam ettiriyor.

Ulaşımın zor olduğu dağlık bölgede hayat mücadelesi veren Varsaklar, 21. yüzyılda kısa süre öncesine kadar kent hayatından uzak, teknolojiden kopuk ve içine kapanık yaşam tarzlarıyla dikkati çekiyor. 1980'lerden sonra yol ve elektrikle tanışan Varsaklar, bu zamana kadar sürdürdükleri göçmen hayat tarzının ardından kent hayatına uyum sağlamaya başladı.

Varsak köylerinin sakinleri, düğün geleneklerini yaşatmaya çalışıyor, düğün ve cenazelerde geleneksel yemekler pişiriyor, unlarını kendileri öğütüp ekmeklerini kendileri yapıyor ancak artık her evde beyaz eşya, televizyon ve uydu antenleri görmek mümkün.

Delialiuşağı köyü sakinlerinden Mustafa Salık (82), AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede tarım arazileri fazla olmadığı için genellikle hayvancılık yaptıklarını, koyun ve keçi besleyerek geçimlerini sağladıklarını belirtti.

Köylerinde hayvancılığa devam ettiklerini ifade eden Salık, ''Çevremizdeki maden kaynakları da bizim için geçim kaynağı oluyor. Gençlerimiz maden ocaklarında çalışıyor. Halen kentle, ilçeyle çok fazla bağlantımız yok. Sadece pazara gideriz, alışveriş için ilçeye ineriz. Geleneklerimizin çoğu yavaş yavaş yok oldu. Giyeceklerimiz değişti, eskiden şalvar giyerdik, artık pantolon giyiyoruz'' diye konuştu.

Ali Rıza Akçakaya (67) da köylerinin en önemli özelliğinin şehir hayatından kopuk olması olduğunu kaydetti.

Köylerine elektrik, telefon ve yolun 1980'li yıllarda geldiğini belirten Akçakaya, ''Eskiden çıranın ışığında yaşardık, hayatımızın çoğu yaylalarda geçerdi, şimdi o da kalmadı. Yolumuz yoktu, hastamız olduğu zaman katırlarla dağlardan hastaneye götürürlerdi, çoğu da yolda ölürdü. Hayatımızın çoğu böyle zorluklarla geçti'' dedi.

Delialıuşağı Köyü Muhtarı Bayram Ali Akgüneş de bir evin balkonunda oluşturdukları mini müzede topladıkları eski eşyaları tanıttı.

Köy sakinlerinden Elif Salık da eskiden beri düğünlerde yapılan yuvarlak köfte, üzümlü ve tarhana çorbası gibi yöresel yemeklerin yapımını anlattı.

Büyükçakır köyünün yaşlılarından Elif Arslan (90) ve Elif Dolap (75) da eskiden kıyafetlerini bile kendilerinin dokuduğunu ancak son dönemde hayatlarının çok değiştiğini ifade etti.

Ulaşım olmadığı için daha önce doktora bile gidemediklerini belirten Arslan ve Dolap, şunları söyledi:

''Eskiden kutnu, zıbın dediğimiz kıyafetler giyerdik, başımıza başlık takardık. Pamuğu eğirir çulfalık yapardık, sonra da elbise dikerdik. Hayvancılık yapar, tarlalarda çalışırdık. Şehirle irtibatımız yoktu. Şimdi hiçbir şey kalmadı. Bizim yaptıklarımızı şimdi traktör yapıyor. Eskiden yol yoktu, çok zorda kalmadıkça doktora bile gidemezdik. Sal yapıp hastaları ona koyup dağlardan aşıp ilçeye gidilirdi. Çoğu da yolda ölürdü. Şimdi, rahatlıkla doktora gidiyoruz. 50-60 yaşına kadar köyden hiç çıkmadık. Şimdi köy minibüsü var, istediğimiz zaman ilçeye gidiyoruz.''

Emine Karaardıç (64) ve Ayşe Arslan (70) kardeşler de çocukluklarından beri hayvancılıkla uğraştıklarını, okuma yazma bilmediklerini, zorunlu olmadıkça köyden dışarı çıkmadıklarını kaydetti.

Düğün geleneklerini yaşatmaya çalıştıklarını ifade eden Karaardıç ve Arslan, düğün olduğu zaman keçi veya koyun keserek büyük kazanlarda yemekler pişirdiklerini, köy halkının elinden geldiğince düğün yapana yardım ettiğini söyledi.

-ANADOLU'DA VARSAK TÜRKMENLERİ ÇALIŞMASI-

Yüksek lisans tezi olarak ''İnanç ve Adetleriyle Yahyalı'da Varsak Türkmenleri'' ve doktora tezi olarak ''Anadolu'da Varsak Türkmenleri'' çalışmalarını yapan Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökbel de 1988-1994 döneminde Varsak Türkmenleri'nin siyasi tarihi, kültür ve gelenekleriyle ilgili çalışma yaptığını bildirdi.

Yahyalı çevresine yerleşen Varsak Türkmenleri'nin bölgenin coğrafi özelikleri nedeniyle yakın geçmişe kadar kent hayatından uzak yaşadıklarını ifade eden Gökbel, şu bilgileri verdi:

''Varsak Türkmenleri, literatürde Tarsus Türkmenleri olarak da geçer. Varsaklar, Osmanlı-Memlük ve Osmanlı-Karamanoğulları ilişkilerinde önemli roller üstlenmişlerdir. 1250'lerde Ramazanoğulları Beyliği'ni oluşturan 7 Türkmen boyundan biri olan Varsaklar, 1517 yılında Ramazanoğulları ile birlikte Osmanlı himayesine girmişlerdir. 18. yüzyıldan itibaren Kuzey Çukurova'ya doğru göç eden Varsaklar, Kozanoğulları'nın piyade askerleri olmuşlardır. Merkezi otoritenin baskısıyla Varsaklar, Kozanoğulları ile birlikte farklı illere göç etmişlerdir.''

Türkmen aşiretleri içinde Varsaklar'ın ayrı bir öneme sahip olduğunu belirten Gökbel, Varsak Türkmenleri'nin kültür ve geleneklerini en geç kaybeden aşiret olduğunu kaydetti.

Varsak Türkmenleri'nin 1990'lı yıllara kadar neredeyse kent hayatıyla hiç tanışmadan yaşadıklarını söyleyen Gökbel, ''Yahyalı bölgesindeki Varsak köyleri, coğrafi zorluklar nedeniyle yakın geçmişe rağmen kent hayatıyla hiç tanışmadan yaşadılar. Keçi besleyerek keçi kılından yaptıkları çadırlarda göçebe hayatı sürdürdüler. 1980-1990'lı yıllarda yol, elektrik ve kent hayatıyla tanıştılar. Son yıllarda Kapuzbaşı Şelaleleri'ni giden yol ile birlikte adeta bu köyler kent hayatıyla tanışmış oldu. Varsaklar, göçebe hayatını, kültür ve geleneklerini en son terk eden Türkmenler olarak kabul edilebilir'' diye konuştu.

-VARSAKLAR KİMDİR?-

Tarih araştırmalarına göre Varsaklar, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya gelip Çukurova bölgesine yerleşen Türkmen gruplarından biri. Oğuz boylarından biri olan Üçok'ların bir kolunu oluşturdukları bilinen Varsak Türkmenleri, daha çok Adana, Antalya ve Mersin bölgesini yurt edinmiş, bazı gruplar ise Karaman, Kırşehir, Aydın ve Kahramanmaraş gibi bölgelere göç etmiştir.

Osmanlı Devleti'nin kuruluşu döneminde Osmanlılar ile Karamanoğulları arasındaki mücadelede Karamanoğuları'nın yanında yer alan Varsaklar, Osmanlı idaresine girince siyasi önemlerini yitirmişlerdir. Varsaklar, daha sonraki dönemlerde çeşitli bölgelere göçe zorlanmışlardır.

Diğer bölgelerdeki Varsaklar, zamanla yaşadıkları bölgelerin medeniyetine ayak uydurarak kültürlerini adapte etmişlerdir. Daha önce Adana'ya bağlı olan ancak daha sonra Kayseri'nin Yahyalı ilçesine bağlanan Kapuzbaşı çevresindeki Varsak köyleri ise coğrafi konum ve ulaşımın zorluğu gibi sebeplerle kültürel kimliklerini kısa süre öncesine kadar koruyabilmeleriyle dikkati çekiyor.

(aa)

YORUMLAR 5
  • M. çavuş cömert 2 yıl önce Şikayet Et
    Kozanoğlu ailesine mensubum lakin varsaklar ile ne kadar alakamız var bilmiyorum oğuz boylarından geldiğimiz söylenir zorunlu iç Anadolu ya gelmişizdir şuan Konya'nın Kulu Kozanlı kasabasindaniz
    Cevapla
  • FAZLIMALAK 10 yıl önce Şikayet Et
    Bende bir Varsaklı olarak . Bu anlatılanlar dogru hala sürdürenler var ben çocuklugumda hatırlıyorum gaz lambası vardı kendi halinde bir dünya Ermeniler çok varsagı katletmiştir özellikle benim atalarımda var bunun içinde benim dedem yalın ayak suriyeye sürmüştür yakalanan ermenileri dedem anneme anlatmış geri dönerken diyor ölmüş kişilerin erzaklarını yiyerek hayata tutunduk ve kimseyi öldürmediklerinide anlatmış hayatta ayakkabı giymezdi o taşlı yerlerde annem anlatmıştı banada Saimbeyli varsakları ermenilerden çok çekmiştir onlardan müslüman olanlar var dönme diyoruz onlar içindede iyileri var genelde alış verişleri takas üzerinedir.
    Cevapla
  • Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet Et
    ?. 1970lerin başında yaşlı bir Akseki yörüklerinden yaşlıca bir amca Toroslarda müslüman olmayan bir Türkmen kabilesinin olduğunu ve bunların ibadet kastıyla sabah doğan güneşe yöneldiklerini anlatmıştı.Acaba onlar hala varlıklarını sürdüyorlar mı?
    Cevapla
  • yakup inci 13 yıl önce Şikayet Et
    çok efendi insanlardır. yahyalı derebeğ kasabasındanım. kış yaklaştığında merkep veya katırlarla bizim oraya nar ve soba tutuşmurmak için çam getirirler patates bulgur gibi yiyeceklerle takas ederlerdi.o köylerden ilçeye lise okumaya gelen arkadaşlarım var. yarıyıl tatilinde kar yağışından dolayı tatile gidemez yada tatilden geç dönerlerdi bir kısmının yaya olarak okula döndüğünü hatırlıyorum.avlağa köyünden raşit dağhanve mustafa dağhan.ulupınar (barazama) köyünden sami efeyik.delialiuşağında ali öğdü. sefer yaşar. metin yaşar. ilk aklıma gelenler.eeeeee 16 yıl geçti hepsine selamlar.
    Cevapla
  • emre celenk 13 yıl önce Şikayet Et
    varsaklar. Allah soylarını daim eylesin.Varsakları korusun ve yüceltsin.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Herkes gider, onlar kalır! İşte takımlarıyla özdeşleşen futbol efsaneleri
Bonservisleri servet değerinde olan Salah ve Heung Min Son için Süper Lig iddiası