Toplumların huzur ve güveni yargının adaleti hakim kılmasına bağlıdır. Güven ve huzur polisiye ve askeri tedbirlerle değil, adil bir yönetim, adil bir denetim ve adil bir yargı ile sağlanır.

Adalet terazisinin doğru tartmadığı bir dünyada her şey yanlış ve aksine gider.

Balyoz tutuklularına verilen cezalar açıklandıktan sonra tutuklu yakınlarının gözyaşı döküp ağlamalarını tabi ki, insan olarak onları anlamak mümkün.

Oradaki birkaç yüz tutuklu taraftarı ağlamasaydı, daha önceki darbelerde olduğu gibi milyonlarca masum, günahsız insanın anası ağlayacaktı.

İlk defa cumhuriyet tarihinde darbeye teşebbüs eden generaller ve yüksek rütbeli askerlerin ceza alması hem Türkiye tarihinde bir ilk, hem de dünyada bir örnek teşkil etmesi bakımından büyük bir anlam ifade ediyor.

Darbecilik sadece cumhuriyet tarihimize ait bir hukuku çiğneme, millet iradesini hiçe sayma, zorla ve zorbalıkla yönetim erkini esir alma girişimi değil, Osmanlı'dan bu yana zorbaların gayri meşru yollardan meşruiyeti gasp etme yoludur.

Yavuz Sultan Selim'le başlayıp Yeniçeri isyanları, Hareket ordusunun Selanik'ten kalkıp İstanbul'a yürümesi, 31 Mart vakıası tarihimizdeki darbelerin önceki izlerini oluşturur.

T.C 'deki ilk askeri darbe 27 Mayıs darbesi değil, ondan önce de darbe girişimleri olmuştur. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, Balyoz'dan başka da darbe girişimleri olmuştur. Bunların bazıları yargılanmış, bazıları örtbas edilmiş, bazıları görmezlikten gelinerek geçiştirilmişti.

27 Mayıs darbesinden sonra darbe yapmak adeta meşrulaşmış, ordunun asli görevlerinden bir görev gibi algılanmıştır. Birçok anlı şanlı yazar, gazeteci, düşünür, parti ve Sivil toplum örgütleri orduyu zaman zaman darbeye yapmak için tahrik ve teşvik etmiştir.

Şimdi bile ordu kendi Anayasal sınırlarına çekilip hukukun içinde görevini yaptığı için özellikle Kemalist ve solcular tarafından pasiflik ve pısırıklıkla suçlanmaktadır.

Başarılı bir Genelkurmay Başkanı olan Özel'in bunun için başarısız gibi gösterilmeye çalışıldığına, haksız yere hakaret ve aşağılanmalara uğradığına her gün şahit oluyoruz.

Dünya medyasında büyük yankılar oluşturan Balyoz kararları Türkiye'nin özgürleşmesi, bağımsızlaşması, hukuk devleti olma yolundaki mücadelesi açısından içte ve dışta büyük önem arz etmektedir.

Türkiye sadece ekonomik, askeri, politik, komşuluk münasebetleri açısından örnek bir ülke değil, hak, hukuk ve adalet açısından da dünyaya örnek bir ülke olduğunu bu kararlarla göstermiştir.

Korkak ve bağımlı bir yargı önce kendi varlığını, sonra da muhatabı olan toplumun varlığını tehdit eder. Korkusuz ve tarafsızca verilen bu karar ceza alanları ve taraftarlarını rahatsız etse de toplum vicdanını rahatlatmış adalete olan güveni daha çok arttırmıştır.

Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu'nun ‘'Balyoz sanıklarına verilen cezaları kabul edilemez bir karar'' olarak görmesi CHP ‘nin anakronik muhalefet anlayışının klasik yaklaşımıdır.

Hükümeti devirmek için Fatih ve Sultanahmet Camii bombalansaydı, Ege'de bir jetimizin düşürülseydi, darbeye zemin hazırlamak için kendi ordumuzu kendi milletimize karşı düşman gibi kullanılsaydı, bir sürü hukuk cinayeti işlense ve millet darbeciler tarafından esir alınsaydı bu kabul edilir bir şey midir?

365 sanık gelişi güzel yoldan toplanmış insanlar değillerdir. Bunlardan suçlu bulunan 331 kişinin bu işte bir parmak izi var ki cezalandırılıyor. Ceza almayan 34 sanık hakim ve savcıların babalarının oğullları mı?.

Kılıçdaroğlu'nun CHP'si sadece savcı ve yargıçlarına değil, Anayasa Mahkemesi üyelerine, hükümete, Genelkurmay Başkanına ağzına gelen herşeyi söylüyor.

PKK ile kucaklaşan akrabası Hüseyin Aygün'e, PKK'lı ve BDP' li dostlarına, darbeci generallere, hatayı Suriye'ye bağlamak isteyen Esed taraftarı solculara, ayrılıkçı guruplara, Balyozculara, Ergenekonculara sahip çıkmasına bu milleti şaşırmıyor.

Balyozcuların kafasına balyoz gibi inen bu tarihi karar sadece bu davada ceza alanların değil, bundan sonra darbeye heveslenen ve tüm darbe sevicileri gibi CHP'lilerin de kafasına inmiş tarihi bir karardır.

Bu karar milletimize hayırlı, darbecilere ve darbeden ümit bekleyenlere de ibret olsun.

Arif Altunbaş - Haber 7

Arfltnbs@hotmail.com