28 Şubatçılar ve vicdan azabı…

  • GİRİŞ01.03.2013 09:48
  • GÜNCELLEME01.03.2013 09:48

Dönemin, burunlarından kıl aldırmayan ve hemen herkese yukardan bakan kudretli isimleri, ‘annenin ismi, babanın ismi, mesleğin, ikamet adresin' şeklinde başlayan sorulara muhatap durumdalar.

Minareyi çalanlar kılıfı hazırlamış olsalar da, dönemin şartları gereği, sahip olunan afra-tafranın epey süreceği ümit edildiğinden olmalı, kılıf hazırlama faaliyetlerinde eksiklikler hissediliyor.

Sahip oldukları ve dolayısıyla hep sahip olabileceklerini düşündükleri güç sayesinde akıllarına esen her şeyi yapabildikleri için, karşılarına çıkabilecek hukuki sıkıntıları da rahatlıkla aşabileceklerini düşünüyorlardı muhtemelen.

Gün geldi ve kendilerine milletimiz tarafından emanet edilmiş ağır silahları, millet iradesini yerle bir etmek için kullanmaya niyetlenenleri mahkemeler çağırmaya başladı.

Durumun ciddi olduğu ve ne yapılırsa yapılsın, vaktiyle ortalığı boş zannederek tevessül edilen kanun-dışılıkların hesabının sorulacağı anlaşıldığında, işin rengi değişti.

Sincan'da yürüyen ya da yürütülen tanklar meselesinde, adli süreç başlamadan önce ‘tanklar demokrasiye balans ayarı için yürütüldü', ‘yürütülmesi için ben emir verdim'… şeklinde mangalda kül bırakmayanların yerini, ‘ben tatildeydim', ‘olay rutin bir işlemdi', ‘normal güzergahımızda yol çalışması vardı biz de orayı tercih ettik', ‘medya olayı abarttı' gibisinden savunma yapanlar aldı.

Bir dönemler, birlik ve beraberlik havasından hiç taviz vermeden, yapılan her şeye, hem de mübalağalı bir şekilde sahip çıkanlar, ‘olup bitenlerin hiyerarşik düzen içinde gerçekleştiği', ‘emirlere uymasalar suç işlemiş olacakları için bazı şeyleri yapmak zorunda kaldıkları' bahanesine sarılıyorlar artık; ‘konusu suç teşkil eden bir emri yerine getirmenin de suç olduğunu' bilmiyorlarmış gibi.

Vaktiyle Silahlı Kuvvetler'in önemli pozisyonlarından görev yapmış insanların yaptıkları şeyler sebebiyle hakim karşısına çıkıyor olmaları, üzücü bir durum elbette.

Ancak yaşananlar düşünüldüğünde, görevlerini yapmak yerine bulundukları konumun imkanlarını kullanarak rutin dışı işlere kalkışanların  herhangi bir pişmanlık emaresi göstermiyor olmaları da, dikkat çekici.  

İçinde yaşadıkları toplumdan nasıl bu kadar kopuk olabildikleri, vaktiyle sebebiyet verdikleri travmalar konusunda nasıl bu kadar ilgisiz ve bilgisiz kalabildikleri, üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir konu.

28 şubat sürecinde yaşanan olumsuzluklar sayılmaya kalkışılsa uzun bir liste oluşturulması gerek. Ancak, dönemin en ciddi sıkıntısı başörtü meselesinde yaşanmıştı, malum. Başörtülü kızlarımızın okullarından koparılmalarının sorumlusu olan kişilerin, hiç değilse ‘bu konuda yanlış yapmışız' gibisinden bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünüyor insan.

Adli süreç asıl neticelerin ve durum ne olur bilmiyoruz. Ama yaşananların sorumlusu olan kişilere, vaktiyle nelere sebebiyet verdikleri konusunda, açıklayıcı bilgiler verilmesi gerekli galiba.

Mesela kadınlarının yüzde 70'i başörtüsü kullanan bir toplumda, başörtüsünü uğraşılması gereken bir hedef olarak tespit etmenin ne kadar yanlış olduğunu anlatmakla başlanabilir.

Böylelikle azıcık olsun vicdan azabı hissederler belki..

Ekrem Kızıltaş - Haber7

ekremkiziltas@gmail.com

Yorumlar2

  • Sabit Kal 11 yıl önce Şikayet Et
    Ne pişmanlığı, adamlar hala gökten inecek (veya biraderlerinin sağlayacağı) bir mucize bekliyorlarki. şimdilik ''nerede hata yaptıkta bunların eline düştük, eğer kurtulursak yeni 28 Şubat'ta nelere nelere dikkat etmemiz gerekir, nereye kadar gidersek asla bir daha bize güçleri yetmez'' gibi plan ve hesap peşindeler. Çünkü bunlar, milleti bi saniyeliğine dahi adam yerine koymamışlarki, pişmanlık duysunlar ve olanların sadece bir rüyadan ibaret olmadığını kabullensinler. Ne zamanki 28 Şubat sayesinde kaçırdıkları paralar, elde ettikleri imtiyazları, gizledikleri menfaatleri ellerinden alınır, o zaman yavaş yavaş içinde olduklarını sandıkları kabustan uyanacaklar. Belki başkalarına verdikleri acıyı onlara hissettirdiğiniz zaman, pişmanlığın ilk emareleri başlayacak. Yoksa onlar, çıktıklarında kaçırdıkları milyarları/milyonları nasıl harcayacaklarının hülyasındalar henüz.
    Cevapla
  • levent 11 yıl önce Şikayet Et
    Asla pisman degiller. bugun hapisten ciksalar ilk isleri yeni darbe plani yapmak ordudan atacaklari general subat astsubaylarin listesini hazirlamak burokraside yapacaklari kiyim i planlamak halkin bankalardaki parasini nasil hortumlayip ekonomiyi felc etmek boylece yukselen anadolu sermayesini ezmek boylece bir daha kendilerine karsi gelecek bir guc kalmamasini saglamaktir - turkiyenin bugune kadar ayagina baglanan hortum hirsizlik yolsuzluk arsizlik belasinin da esas sebebi budur - cunku zengin bir turkiye diktatorlukle yonetilemez
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat