Fransa başbakanını tanımayanlara!

  • GİRİŞ08.04.2014 08:05
  • GÜNCELLEME08.04.2014 08:05

Seçimin galibi muhalefetteki sağcı parti gibi görünse de asıl kazanan ırkçı Ulusalcı Cephe (Front National) kazandı.

Bu kazanç ne belediye sayısı, ne oy oranı ile ölçülebilir. Hatta tam tersi sadece bu ölçüleri ele alırsak büyük başarıdan söz edemeyiz. 36000 belediyeden sadece 11 belediye kazanmak ancak CHP gibi partileri memnun eder!

Peki bu kadar az oyla neden başarı sayıyoruz ki? Çünkü bu parti yıllardır kullandığı dil, sunduğu çözüm yolları alay konusu olurken bugün artık meşrutiyet kazanmış durumda.

Sarkozy döneminde başlayan Ulusalcı Cephe seçmenlerine göz kırpmaya başlamıştı. Ancak kim derdi ki sol parti döneminde bu parti artık diğer partiler gibi “cumhuriyet değerlerinden” sayılacak.

Yaklaşık 2 yıldır sol iktidarda ve halkın hiçbir sorununa çözüm bulamadılar. Vergi üstüne vergi eklediler, işsizlik rekor kırdı, kapanan iş yeri sayısının haddi hesabı yok. Cumhuriyet tarihinde en az beğenilen Cumhurbaşkanına sahip olduk. Halk siyasetten o kadar koptu ki oy kullanmama oranı %50'yi buldu!

Böyle bir durumda Cumhurbaşkanı, seçimlerden hemen sonra başbakanı görevden alarak yerine Manuel Valls'ı atadı.

Valls zaten hükümette içişleri bakanı idi. Daha önceki birçok yazımda “Sarkozyi sevmiyordunuz, Valls gelirse onu mumla arayacaksınız” diye yazmıştım. Müslümanlar ve Türkler için ne kadar tehlikeli olduğunu örnekleri ile dile getirmiştim.

Fransalı Türkler şunu iyi bilmek zorunda. Bizler celladına aşık millet gibi olduk. Bugüne kadar bize en çok zarar veren sol partiler olmasına rağmen hala onlara oy vermeye ve başka partileri düşünmemeyi günah saydık.

Çünkü sağ partiler Müslümanların zaten sola oy verdiğini düşünerek düşmanlıkta sınır tanımadılar. Solcular ise kazanılmış kitleye ne yaparsan yap yine peşimden koşacaktır hesabıyla bin bir zulüm yaptılar.

Ama biz varsa yoksa Sarkozyi dilimize doladık en ırkçı, en özgürlük karşıtı yasaların soldan geldiğini ve aile değerlerimizin ayaklar altına alındığını göremedik. Sol bize gülümseyerek tekme attı fakat biz “vuruyor ama gülümsüyor” dedik.

İşte sol böyle şirin gözükerek bugünlere kadar bizden oy aldı. 2012 yılında ki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 1 milyona yakın Müslümanın Hollande'a oy vermesine rağmen aşağılanmaya devam edildi.

Valls ise sağını-solunu şaşırdığı için sağ parti diye sol partinin kapısını çalmış ve  “şirin dil” kullanma ihtiyacı bile duymamıştır. Kendisi İspanyol kökenli olmasına rağmen göçmenleri Fransa için bir kanser olduğunu düşünüyor. Eşi Yahudi olduğu için hiç çekinmeden “kalben ve manen ebediyen İsrail'e bağlıyım” diyebiliyor.

Emrindeki polisler, başörtülü kadınları tartakladığında sırf Müslüman karşıtları diye o polisleri savundu. Fransa tarihinde ilk defa bir gösteriyi yasakladı. Alerjisi sadece Müslümanlara değil Çingenelere de tahammülsüzdü.

Tüm ırkçılık, islamofobi ile mücadele derneklerine karşı idi. Bir yerde bir Yahudi veya Çinliye saldırıldığında Cumhuriyete savaş gibi kabul etti. Hamile bir başörtülü kadın ırkçı saldırıda çocuğunu kaybettiğinde görüşme taleplerini bile reddetti.

Daha örneklerini sıralamak mümkün. İşte böyle bir adam Ulusal Cephe partisinin bile uygulayamayacağı bir politika izliyor. İster istemez de artık Ulusal Cephenin tüm tezleri artık meşrulaşmış ve diğer partilerle aynı seviyeye gelmiş oluyor. İşte en büyük zafer de burada. Bu partinin başında ki kadın o kadar saçma popülist söylemler söylüyor ki halk nezdinde artık itibar görüyor.

En son çıkışı laikliği korumak için domuz yedirmek!  Artık devlet politikası ne yedirecek siz düşünün.

Fatih Karakaya - Haber 7
karakaya.fatih@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat