“Bir elim yağda bir elim balda olsun ama Kanal İstanbul’u yapmayın” demenin anlamı var mı?

  • GİRİŞ13.12.2019 11:03
  • GÜNCELLEME13.12.2019 11:22

2011 yılıydı. Türkiye genel seçimlere gidiyordu. 12 Haziran’da seçim yapılacaktı. Ülke tv’ye konuk olan dönemin AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu ile yayın sonrası çay kahve içiyorduk. İlk kez Sabah yazarı Hıncal Uluç’un köşesinde okuduğumuz “Çılgın proje”nin ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordum. Aziz Bey, merakımı gidermek için şöyle söylemişti: “Biraz daha sabredin. Genel Başkanımız birkaç gün sonra açıklayacak. Ama İstanbul’a bir ada daha diye düşünebilirsiniz.” Bu cümleden sonra gülümsediğini hatırlıyorum. Haberci ihtirasımı bastırıp. “Peki” diyerek sustuğumu da...

 

 

İçim içime sığmıyordu. Çılgın projenin ne olduğunu merak ediyordum.

Nihayetinde 26 Nisan 2011 günü Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıda dönemin Başbakanı Erdoğan çılgın projeyi slayt sunumuyla tanıttı. İsmi Kanal İstanbul’du.

 

 

Erdoğan, İstanbul sevdasını, İstanbul’un önemini anlattıktan sonra şöyle dedi:

Dünyada içinden nehir geçen nice şehirler vardır. İçinden deniz geçen yegane şehir İstanbul’dur. Başlattığımız projemizde, İstanbul artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşüyor. Bu projeyle beraber iki yarımada bir ada oluşuyor. Anadolu Yakası zaten bir yarımada.

Fakat şimdi bir ada oluşacak. Bu projeyle beraber bir yarımada daha oluşacak. İstanbul’un Avrupa yakasında, İstanbul’un batısında, Karadeniz ile Marmara denizinin arasına yaklaşık 45-50 km uzunluğunda bir kanal yapıyoruz. İstanbul’umuza Kanal İstanbul’u kazandırıyoruz. Yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz.”

O gün bugündür Kanal İstanbul’u konuşuyor, tartışıyoruz. Kimilerimiz çok beğendi projeyi. Kimileriyse kategorik olarak baştan itibaren “hayır olmaz” diyerek reddetti.

Bugün Kanal İstanbul için kazma vurulma aşamasına gelindi. Bu aşamaya gelinceye kadar ilgili bakanlıkların bir araya gelerek birçok fizibiliteyi tamamladığını biliyoruz. Riskler ve avantajlar alt alta toplandı sonuçta projenin ilk haliyle son hali arasında riskler ve avantajlar açısından değişiklikler yapıldı.

Projeyi kategorik olarak reddedenlerin bugünlerde sözcülüğünü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üstlenmiş görünüyor. Yapılan protokolün geçersizliğinden başlayıp, projenin gereksizliğinden dem vuruyor hatta tehlikeli olduğunu öne sürüyor.

Bazılarıysa bu konuda referandum öneriyor.

Bize kalırsa Kanal İstanbul için referandum 12 Haziran 2011 seçimleriyle yapıldı.

Çünkü o seçime gidilirken AK Parti’nin ve Erdoğan’ın en büyük vaadi Kanal İstanbu’du. Ve o seçimde AK Parti 49.95 oy aldı. Kanal İstanbul’u millet onayladı.

Kişisel kanaatim ise şudur:

Anadolu’nun boşalmasına neden olan İstanbul’un cazibe merkezi haline getirilmesine baştan bu yana karşıyım. İstanbul’un nüfus olarak daha da kalabalıklaşmasının Türkiye’nin geleceği için tehlikeli olduğuna inananlardanım.

Yatırımların İstanbul’a değil Anadolu’ya ve Trakya’ya yapılmasını savunanlardanım. En az sanayi kadar tarımın ve hayvancılığın da desteklenmesi gerektiğini, tarım alanlarının ıslahı ve kullanımının bir devlet politikası haline getirilmesinden yanayım.

Buna mukabil, hem “Uçağım saatinde kalksın ama İstanbul Havalimanı’nın yapılmasına karşıyım” diyenlerin… Hem, “İstanbul’dan İzmir’e konfor içinde gideyim ama Osmangazi Köprüsü’nü boşuna yaptınız. Otobana ne gerek vardı” diyenlerin riyakârlık yaptıklarını düşünüyorum.

Zenginleşmeyi, daha çok para, daha çok statü, daha çok konforu isteyenlerin bütün bunların ön koşulu olan “yatırımlar”a karşı çıkmasını anlamıyorum.

Ne var ki başta CHP zihniyeti dediğimiz “kategorik olarak karşı çıkanlar” olmak üzere Türkiye’yi kalkındıran projelere karşı çıkılıyor. Gerekçeleriyse gerçekten sıra dışı! Mesela “Kanal İstanbul yer kabuğunu yaracak” diyenler var!

Hatırlayın lütfen! 17/25 Aralık kumpası, 3 ayrı kumpas dosyasının aynı çuvala boca edilmesi hadisesiydi. Ve o çuvalın içindeki dosyalardan biri “Türkiye’nin mega projelerini yapan iş adamlarına yönelik kumpas dosyasıydı”.

O günlerde FETÖ’nün yayın organının başlığı şuydu: “100 milyar dolarlık yolsuzluk”

Haberin içindeyse, Yeni İstanbul Havaalanı’ndan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne, Marmaray’dan, Avrasya Tüneli’ne kadar ne kadar mega proje varsa maliyetleri alt alta toplanmış ve tamamı “100 milyarlık dolarlık yolsuzluk” başlığı altına alınmıştı.

Yine Gezi provokasyonunda aktif rol alan platformun talepleri arasında “Kanal İstanbul yapılmasın, 3. Köprü yapılmasın, 3. Havalimanı yapılmasın”dı.

Diyeceğim o ki hem “Bir elim yağda bir elim balda olsun”, hem de o rahatlığı sağlayacak projelere hayır diyeyim riyakârlığı var.

Riyakârlığa lüzum yok, başkalarının ajandasına göre karşı çıkıyorsanız söyleyin de bilelim?

Yeni Şafak

Yorumlar20

  • Emrullah 4 yıl önce Şikayet Et
    Yapilsaydida kullasaydik . Şu istemeyenlere bakmak dahi haram olsun.
    Cevapla
  • Mehmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Kanala harcayacak paramiz yok ağalar bunu kabul etmemiz lazim
    Cevapla
  • Ensar 4 yıl önce Şikayet Et
    Size katılmıyorum, muhafazakar bir seçmen olarak bu projenin yapılmasına ben de karşıyım.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Alemdaroğlu 17 4 yıl önce Şikayet Et
    Sebebinide yazarmisin !
    Toplam 2 beğeni
  • Alto 4 yıl önce Şikayet Et
    Niye karsisiniz?Kanal istanbul'dan gecen butun gemiler para odemek zorunda olacaklar.Bu Turkiyenin menfatine .Kanal İstanbul:a karsi olmak ihanettir,cehalettir.
    Toplam 4 beğeni
  • Hamdi 4 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye ve islâm düşmanları kendilerini boşuna yırtmasın kanal yapılacak biiznillah
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Bayrampaşalı 4 yıl önce Şikayet Et
    Sormaya gerek yok gezi hainlerinin başını çeken hain basın açıklamasında bu projelerin yapılmasın diye açıklama yapmıştı bu gün beton Ekrem'in ibb de sağ kolu hey bunlara oy veren İst seçmeni YAZIKLAR olsun size.
    Cevapla Toplam 14 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat