Kent kimliği

  • GİRİŞ12.05.2009 18:18
  • GÜNCELLEME12.05.2009 18:18

KENTLERİN KİMLİĞİ –I-

Kentler, kimlikleri ve ruhları olan mekanlardır. Büyüklü küçüklü her kent, bir kimlik inşa etmiştir ve kimlikleriyle yaşarlar. İçinde yaşayan insanlar ise bu kimliği bilirler ve kente dokunurken ne yaptıklarının farkındadırlar.
Roma döneminde ve İslam şehirlerinde kente dair yapılacak tasarruflar toplumun bütün kesimleri tarafından benimsenmiş olan sağlam yasalara bağlı idi. Örneğin, Roma'da şehre karşı işlenen suçlara ferde karşı işlenen suça göre iki misli ceza verilirmiş; Osmanlı İmparatorluğu bu durumu aynen devam ettirmiştir.

Bir kentin kimliği o kentin tarihi, coğrafyası, içinde yaşayan medeniyetleri, ilk yerleşimden bu güne geçirdiği evreleri, topografyası, bitki örtüsü, iklimi, jeopolitik konumu, içinde yaşayan insanları, Doğu kenti veya Batı kenti oluşu, deniz ve karayollarıyla olan bağlantısı, başka kültürlere olan açıklığı veya kapalılığı, içinde barındırdığı canlı türleri, geçirdiği işgaller veya savaşlar, depremler, bir devlete başkentlik yapıp yapmadığı ve sayısı artırılacak daha birçok etken bir kentin kimliğini oluşturan öğelerdir. Modern dönemde turizm, sanayi, hizmet, tarım vb. kent kimliğini etkileyen başlıca unsurlar olmuşlardır.

Klasik dönemin şehirleri ve insanları maruf bir hukuk anlayışı çerçevesinde birbirlerine fayda üreterek yüzyılımıza kadar yaşayagelmiştir. Sanayi devrimine kadar şehirlerin nüfusları taşraya göre sınırlı bir oranda artış göstermiş ve kentler gelen nüfusu kolayca hazmedebilmiştir. Hem gelenler kente adapte olmuş hem de sınırlı olan yerleşimler kentin dokusunu bozmamıştır.

Dışarıdan kente gelenler ise daha üst bir kültüre sahip olan mevcut kentlileri takip ederek onların kültür ve yaşamlarını benimsemişlerdir. Dünyanın her yerinde bu durum hayatın doğal kuralı olarak yaşamaya devam etmiştir.
Şehir olgusunun asıl teşekkül ettiği yerler Doğu şehirleridir ve bu şehirlere İslam şehirleri de diyebiliriz. Batı şehirciliği dışlayıcıdır. Tarih boyunca Yahudiler dışında başka dinden kimseyi bünyelerine almamışlardır. Yahudiler ise gettolara kapatılmışlardır. Gettoları “tecrit mahalleleri” diye tarif edebiliriz. Buna karşılık Doğu ve İslam şehirleri kozmopolit ve kalabalıktır.

Rey, Bağdat, İstanbul Beyrut, Kurtuba, Selanik, Saraybosna bütün dinlerin, bütün ırkların ve kültürlerin kendi ifadesini bulduğu mekanlardır. Buradan anlaşılıyor ki, bizim şehirlerimiz tekdüze şehirler değildir. İstanbul örneğinde olduğu gibi, uçsuz bucaksız bir yelpazenin kültürlerini bünyesine alıp, onu yeniden yorumlayıp kendi kimliği ile bütünleştirmiştir. İstanbul’u İstanbul yapan, bu eşsiz yelpazeden oluşan kültürü bir bütün olarak sunabilme başarısıdır.

Bir kentin kimliği o kadar karmaşık denklemlerden oluşmaktadır ki, kent kimliğini salt tarihi mekanlar ve yapılarla sınırlı görenler, tarihi mekanların dışında yeni kent merkezlerini aleladeliğe terk etmişlerdir. Safranbolu’da yapılan kamu binaları bu tür körlükler için güzel bir örnektir. Kent hem eskidir hem yenidir; hem geçmiş ve gelecektir, bugün yaşanan haldir aynı zamanda.

Sanayi devrimi ile birlikte kentler, her yıl yüz binlere varan nüfus akınına uğramış, gelen insanların yeni ihtiyaçları için “barınma, yeme içme, alışveriş mekanları, yeni yollar, kamu binaları” derken şehirler kontrolsüz bir şekilde büyümüş, kentlerin mevcut yapısı bu yeni durumu hazmedememiş; bugünkü sıkıntılar baş göstermiştir. Kentler batıdan başlayarak doğuya doğru çarpık kente dönüşmüştür. Bu kaderi yaşamayan kent bir elin parmakları kadardır. Batı’da yaşanan problemler hiç yaşanmamış gibi bizde tekrarlanmıştır.

Kentle insan arasında kopmaz bir bağ vardır. Yukarıda saydığım bütün ögeler insan eliyle kent dediğimiz olguyu meydana getirir. İnsanlar, yaşadığı mekana barınmak için ev, yürümek için yol, kamu binaları, parklar, bahçeler, meydanlar, çeşmeler vb yaparak bir kimlik inşa ederler.Sonra içinde yaşayanlar  bu kentin ruhaniyetiyle birlikte yaşamaya başlarlar. Elleriyle kimlik kazandırdıkları kent onlara kimlik kazandırmaya başlar ve kent onların kimliği olur. Kişilerin kimliği kentin kimliği ile özdeşleşir. Sonra  dönüp onlara İstanbul’lu Paris’li ısfahan’lı Beyrut’lu ‘saraybosnalı denir.

İhsan AKTAŞ / Haber 7
iaktas@genar.com.tr

Yorumlar1

  • Beyzanur Ceylan 6 yıl önce Şikayet Et
    çok açıklayıcı ve güzel bir metin olmuş ellerinize sağlık
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat