Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu

  • GİRİŞ01.07.2013 09:00
  • GÜNCELLEME01.07.2013 09:00

 Belirtmeliyiz ki, aşağıda değineceğimiz TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. ve 43. maddelerinin değişiklik gerekçeleri yeterli olmayıp, maalesef madde değişiklik önerilerinin tekrarından ibarettir.

Değiştirilmesi düşünülen TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesine göre, “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamaktır”.

Tasarının 16. maddesi ile değiştirilmesi düşünülen 35. maddeye göre ise, “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır”.

35. madde mutlaka değiştirilecekse, gerek imla ve gerekse anlam bakımından nasıl olması gerektiğine dair önerime yazımın sonunda yer vereceğim. Ancak öncelikle 35. maddenin, zannedilenin tersine “darbe” adı ile bilinen meşru yönetime hukuka aykırı müdahalelerin dayanağı olarak kabul edilemeyeceğini belirtmek isterim.

Aksi halde, bugün darbe yapan veya buna teşebbüs ettiği iddia edilenlerin yargılanması mümkün olamazdı. Çünkü 35. madde, eğer Ülkeyi ve Türkiye Cumhuriyeti'ni deyim yerinde ise Türk Silahlı Kuvvetleri'nin canı ne zaman isterse meşru yönetime müdahalesine ve hatta meşru yönetimi yıkmaya izin verdiği şeklinde anlaşılacak olursa, bu durumda Türk Ceza Kanunu'nun 24. maddesinde öngörülen “kanun hükmünü icra” adlı hukuka uygunluk sebebi gündeme gelecek ve meşru yönetime yapılan müdahale suç sayılamayacaktır. Elbette bunun kabulü mümkün değildir ve yürürlükteki 35. madde de hukuk devletinde bu şekilde anlaşılamaz.

Türkiye'nin sorunu, meşru yönetime her isteyenin veya meşru ya da gayri meşru silahlı gücün müdahalesine Anayasada ve yasalarda dayanak olup olmadığını tartışmak değil, demokrasi kültürünün azlığı, toplum tarafından benimsenmemesi, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin hazmedilmemesi ve meşru yönetimin kendisini koruyamama kaygısıdır.

Demokratik hukuk toplumunun mevzuatında, temsili demokrasinin öngördüğü usullerin dışında müdahaleye haklı dayanak oluşturabilecek hükme yer verilemez. Demokratik hukuk toplumunun mevzuatı, olağanüstü yönetim usullerini de düzenler. Bu usuller, mevcut Anayasamızda da 119 ila 122. maddelerde zaten bulunmaktadır. Bir ülkenin demokrasisi, o ülkede uygulanan hukukun iyiliği, meşruiyeti ve eşitliği ile doğru orantılıdır. Hukukun ve hukuk uygulayıcılarının güçlü, bağımsız ve tarafsız olmadığı bir yerde, hukuk güvenliğinden ve yetkisiz hareket etme cesaretini gösterenlerden zamanında hesap sorulması da son derece güçtür. Bu gibi hallerde, hukuk kurallarına uyulmadığı ve uymayanların sorumluluğu yoluna da gidilemediği görülmektedir.

Anayasanın 5. maddesi, Cumhuriyeti ve demokrasiyi yıkmayı değil, korumayı Devletin temel amaç ve görevleri arasında saymıştır. Anayasanın 6. maddesinde ise, egemenliğin kayıtsız ve şartsız Milletin olduğu, Türk Milleti'nin bu egemenliği, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacağı, egemenliğin kullanılmasının hiçbir şekilde kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı ve bilhassa hiç kimse veya organın, kaynağını Anayasadan almayan Devlet yetkisi kullanamayacağı net bir şekilde ifade edilmiştir.

Herşeyden önce, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin meşru yönetime müdahale edebilmesine dair Anayasada dayanak olmadığı ve Anayasa m.11 uyarınca da bunun aksine davranılamayacağı ve yasa çıkarılamayacağı tartışmasızdır. 10.01.1961 tarihinden bu tarafa yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanunu 35. maddesinin de aksi yönde bir hüküm içermediğini düşünmekteyim. Esas itibariyle, Ülkeyi ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevi her Türk vatandaşına aittir. Her Türk vatandaşı, sahip olduğu hak ve yetkiler çerçevesinde Ülkesinin menfaatlerini korumak ve kollamakla yükümlüdür.

Bugün, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin değiştirilip değiştirilmemesi önemli olmadığı gibi, gerekli de değildir. Belki 35. madde, meşru yönetime müdahalenin simge bir hükmü olarak görülmesi nedeniyle değiştirilebilir. Ancak demokrasiyi korumak, sadece Anayasa ve kanun çıkarmak veya değiştirmekle olmaz. Önce kamu yöneticilerinin ve beraberinde toplumun demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye sahip çıkması, yani demokrasinin öneminin zihinlerde netleşmesi gerekir.

35. madde, Anayasa m.117 çerçevesinde kaleme alınabilir. Çünkü Silahlı Kuvvetler, sadece yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk Vatanı'nı savunmakla görevli olamaz. Silahlı Kuvvetler, Anayasa ve yasalar çerçevesinde bağlı olduğu Devletin ve Hükümetin hukuka uygun taleplerini yerine getirmek zorundadır.

Kanaatimizce 35. maddenin, “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; milli güvenliğin sağlanması, Ülkenin her türlü tehdit ve tehlikeye karşı savunulmasını, caydırıcı askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı ile yurtdışında verilen görevleri yerine getirmek, ulusal ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.” şeklinde düzenlenmesi isabetli olacaktır.

Diğer yandan, Tasarının 17. maddesi ile TSK İç Hizmet Kanunu'nun 43. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde değişikliğe gidilmesi öngörülmektedir. Yeni hükme göre, “Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları siyasi faaliyette bulunamaz”.

Kanaatimizce, mevcut 43. maddenin 1. fıkrası zaten net bir şekilde bu anlamı içermektedir. Bununla birlikte kanun koyucu, bir taraftan tartışmaya mahal vermeyecek bir açıklıkta Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi faaliyette bulunmasını engellemek ve diğer taraftan da “Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir.” cümlesinin lafzı ve hatta ruhunda yer alan, demokratik toplumların esası olan siyasi düşüncelerin değerinin azaltılmasının ve Silahlı Kuvvetlerin bu düşüncelerin üstünde yer aldığına dair yanlış algıyı düzeltmeyi hedeflemiştir. Değişiklik bu yönü ile isabetlidir.

Prof. Dr. Ersan Şen
ersansen@hotmail.com

Yorumlar5

  • İskender Melekli 11 yıl önce Şikayet Et
    REALİST. 35.maddeden sonra herhalde tsk'nın görevi "türk yurdunu" değil de nato yurtlarını kollayıp korumak olacaktır.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • osman bereket 11 yıl önce Şikayet Et
    Kanun yapmak ve yaşatmak-2. Bu nedenle kanun, mümkün oldukça herkesin ortak malı olmalıdır. Birlikte yaşamın getirdiği medeni erdemlerde, hayatın daha güzel, huzurlu ve rahat sürmesi için, kanunun etkinliği fakir-zengin ve güçlü-zayıf ayırımı yapmaksızın eşit uygulanması zaruri bir ihtiyaçtır. Kanun koyucu kanun yaparken ben-benimkiler kelimesini asla düşünmemeli, bir gün ona da lazım olacağını bilmelidir.
    Cevapla
  • osman bereket 11 yıl önce Şikayet Et
    Kanun yapmak ve yaşatmak-1. HÂKİM(MAHKEME) ADİLSE KANUNA GEREK YOKTUR, HÂKİM(MAHKEME) ADİL DEĞİLSE KANUNUN BİR ANLAMI YOKTUR. 367'de olduğu gibi. Kanun herkesin en kestirme yoldan anlayacağı anlam içermelidir. İKİ NOKTA ARASINDAKİ EN KESTİRME VE KISA YOL OLMALIDIR. Ne yazık ki kanundaki kavram kargaşaları ÜSTÜNLERİN -BÜYÜK SİNEKLERİN mütegallibe, Feodal ve zübüklerin menfaatleri doğrultusunda, hazırlandığı için, gerekçeli kararın içini çorbaya çevirmekte, haklı ve haksızı ayırmada, ikna kabiliyetini kaybetmektedir. Bu da toplumların başına, anarşi terör vs. bela ettirmekte, istikbalde telafisi mümkün olmayan yaralar açmaktadır...
    Cevapla
  • mehmet ercan 11 yıl önce Şikayet Et
    hocam sen nerde yaşıyorsun?. yazıda demişsin ki 35. madde öyle anlaşılmaz. Evet doğru söylüyorsun anlaşılamaz, ama birileri anlamak istediği gibi anlıyor, ne demişti merhum menderesin kalemini kıran '' sizi buraya tıkan güç öyle istiyor'' git sor siz hukukçular bile tam tersi görüş bildiriyorsunuz ne olacak şimdi.. bu böyle olmamalı demek çözüm değildir, çözüm kesin olmalıdır, yap veya yapma gibi. Bence sen hikaye anlatıyorsun hocam.. uzayda mı yaşıyorsun.. Kanunu yazan sizler açık yazmalısınız, okuyan anlasın sonra kıvıramasın, halk dilinde olmalı,
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • POSTAL 11 yıl önce Şikayet Et
    Ispanya'da benzer bir gorev degil Kanun. Anayasa maddesi ile verilmistir. Acin okuyun 8. Maddesini.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat