Adalet duygusunu bozan üç tehlike!
- GİRİŞ18.06.2012 09:40
- GÜNCELLEME18.06.2012 12:36
Ulus devlet ideolojisi ayrımcı bir ideolojidir, adalet duygusuna zarar vermektedir ve mevcut anayasa ile toplumda güven inşa edilemez.
Güneydoğu’da toplumsal barışın bir türlü sağlanamamasının, Güneydoğu insanının terörist gruplara sessiz kalmalarının sebebini iyice anlamadan Güneydoğu sorununu çözemeyiz.
Aşağıda adı geçen yayınlarda görüldüğü gibi adalet duygusu bilim adamlarının araştırma konusu olmaya devam ediyor.
(Fehr, E., & Fischbacher, U. (2003). The nature of altruism. Nature, 425, 785-.791, Henrich, J. et al. (2010). Markets, religion, community size, and the evolution of fairness and punishment. Science, 327, 1480-1484.)
Medeniyetin çit yapmakla başladı
İnsanı medenileştiren ilk davranışın “Alet keşfetmek” olduğunu söyleyenlere karşı insanı medenileştiren ilk davranışın “Çit yapmak” olduğunu söyleyenleri doğrulayan bulugularla karşı karşıyayız.
İnsanoğlu akrabaları dışında topluluklarla alışveriş temasına başlaması ile birlikte adil davranma ihtiyacı ile tanıştı. Adil davranmamanın sonuçlarını yaşamaya başladı.
Yukarıdaki araştırmalardan çıkan sonuçlara göre ekonomik oyunlar kullanılarak yapılan araştırmalar da “İnsanların hiç tanımadıkları ve bir daha karşılaşmayacaklarını bildikleri kişilerle işbirliğine giriştiğini ve bu ilişki sırasında adil olmayan bir davranışla karşılaştıklarında kendilerine para kaybettirse bile bu davranışı cezalandırdığını” göstermiştir.
Adalet duygusunun kaynağı konusundaki bilimsel çalışmalar adalet duygusunun tıpkı “İyi, güzel, mükemmeli sevme duygusu” gibi insanda genetik olarak kodladığını doğrulamaktadır.
Hz. Adem’in bir oğlu diğer oğlunu öldürdükten sonra toprağı kazarak gömmeyi kargadan ilham alarak öğrenmişti. İlk insanda herhalde kendi hakimiyet alanına çit örmeyi hayvanların idrarı ile sınır çizmesinden öğrendi.
Ancak hayvanlar tok oldukları zaman başkaların sınırlarına saygı gösteririken insan oğlu açgözlü ve hırslı davranarak parasını gücünü zalimce kullanmaya yatkın davranıyor.
İnsanoğlunun adalet duygusu ile başka duyguları arasında “zıtların dinamik dengesi” ni sağlayabilmesi ölçüsünde tekamül ettiğini söyleyebiliriz.
Bilim ırkçılığı savunmuştu
1900’lü yıllarda Sosyal Darwinizm ile bilim adalet duygusuna zarar verecek görüşler sunarak “Irkçılığı” savundu. Hitler bundan etkilenerek ırklar hiyerarşisi oluşturdu, kendi ırkını en üste oturttu. Bilimin desteğini de alarak faşizm doktrinini geliştirdi. İnsanlık tarihinin en kanlı savaşlarına sebep olundu.
1948’de bilim yanlışı fark etti ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile ırk kökenli ayrımcılık reddedildi. Bunun tek istisnası Türkiye’dir.
Türkiye anayasası 12 Eylül darbe anayasasıdır ve maalesef ırkçılığı destekleyen bir anayasadır. Atatürk Milliyeçiliği adı altında Atatürk istismarı yapılarak kendisini Türk olarak hissetmeyenlere ayrımcılık yapılmaktadır. Ulus devlet ideolojisi gelişmiş ülkelerde ve çağdaş sistemlerde ikinci dünya savaşı ile terk edildi, biz hariç.
Anayasayı değiştirmeden Güneydoğu insanının adalet içinde yaşayacağı duygusunu kazanmasını sağlayamayız.
Adalet duygusuna zarar veren ÜÇ TEHLİKE şunlardır;
1-Diğer kimlikten nefret,
2-Kendi kimliğine aşırı muhabbet,
3- Menfaat hırsı oldukça o toplumda kavga bitmez.
Bu anayasa böyle kaldıkça Güneydoğu insanının hayatına güven inşa edemeyiz. Türk ve Kürt ırkçılığından vazgeçmeyenler anayasayı değiştirmemek için ellerinden geleni hatta Türkiye’de yeni istikrarsızlıkları dahi göze almayı devam ettireceklerdir.
DERİN DEVLET
Türk ırkçısıdır. Kürt sorununu çözmeye çalşanlar, Orgeneral Eşref Bitlis, Turgut Özal’ın içinde olduğu faili meçhul cinayetlerin aydınlanması için anayasanın değişmesi gerekmektedir.
Bu anayasa darbeci ideolojiye cesaret ve dayanak vermektedir.
Güneydoğu konusunda samimi olanlar ve olmayanların anlaşılması gerekmektedir. Burada ölçü anayasayı çağdaş anayasa yapma konusunda söylem düzeyinden eylem düzeyinde icraatlar ile anlaşılacaktır.
Yorumlar9