Ömer Muhtar'ın gözlüğü
- GİRİŞ02.12.2019 10:02
- GÜNCELLEME02.12.2019 10:02
Suriyeli sinema yönetmeni merhum Mustafa Akad’ın “Çağrı” filminden sonraki en büyük eseri “Ömer Muhtar” filmidir. Ömer el-Muhtar, İtalyanların Libya’yı işgali üzerine istilacılara karşı istiklal ateşini tutuşturan, zor şartlara rağmen büyük mücadele veren ve hayatı İtalyanların kurduğu idam sehpasında şehidlikle biten şerefli bir kahramanımızdır.
İşgalciler tarafından idam sehpasına çıkarıldığında gözünde gözlük vardır. İdam infaz edilir, canına kıyılırken gözündeki o okuma gözlüğü yere düşer. Bu kıymetli hâtırayı yedi yaşlarında bir çocuk alır ve oradan uzaklaşır. Film, bu sahneyle biter. Verilmesi gereken mesaj verilmiştir. O gözlük, bir dâvânın sembolüdür. Mustafa Akad, “bu dâvâ burada bitmez!” demiştir.
Evet, dâvâ orada bitmemiştir.
O gün Ömer Muhtar’ın gözünden yere düşen gözlüğü alıp uzaklaşan o çocuk üzerinden bu film, kim bilir nice çocuğa, nice gence hangi asîl ruhu aşıladı ki bugün Akdeniz sanki yeniden fetholdu. Bir fethe yakın bu büyük muvaffakiyetle, muhakkak ki Akdeniz’i Türk gölü yapan Barbaros Hayreddin Paşa’nın, Oruç Reis’in, Murat Reis’in ve daha nice kapudan-ı deryanın, deniz muharebesi gazilerimizin ve Akdeniz’i bir mavi kefen gibi üstlerine çekmiş, bu denizle şehadete yürümüş nice bin deniz şehidimizin ruhları şâd oldu.
Ömer Muhtar filmini gören her çocuk, her genç, kendini yere düşen gözlüğü alan çocuk yerine koymuş olmalı ki yıllar sonra neler yaşanmadı:
1-Libya devleti, 27 Mayıs 2009’da MEB-Münhasır Ekonomik Bölge ilan ederek Akdeniz’de kıyısı bulunan devletlerle andlaşma yapmaya hazır olduğunu gösterdi.
2-Bunun üzerine devrin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, maiyetindekilere bir arşiv taraması yapmaları talimatı verdi. Yapılan çalışma neticesinde kıymetli haritalara ulaşıldı. Osmanlı ecdadımız, hazineden daha kıymetli vesikaları miras bırakmıştı. Buna nazaran Türkiye ile Libya arasında karşılıklı kıyılar vardır ve iki devlet kıyıdaştır.
3-Vaziyet, devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a arz edildi. Sn. Erdoğan, 29 Kasım 2010’da yanında bu mezkûr haritalar da olduğu hâlde bir hey’etle birlikte Libya’nın başşehri Trablusgarp’a gitti. İki devlet, mevcut belgelerle haklar ve milletlerarası hukuk çerçevesinde bir MEB andlaşma ve mutabakatının yapılması için ortak bir hey’eti vazifelendirdiler.
Faaliyete geçilmesinin üzerinden daha birkaç ay geçmiş-geçmemişti ki malum ve meşhur merkezler düğmeye bastılar, dış istihbarat örgütleri, Libya işgal edildiğinde kendileriyle iş birliği yapanların cibilliyetinde Libyalılar buldular ve böylece 2011 başlangıcında Libya’da iç harp patlak verdi. Bu şartlarda Münhasır Ekonomik Bölgeye dair yapılan görüşmeler durdu. Bu arada aynı dış merkezler ve istihbarat örgütleri Türkiye’de de 15 Temmuz 2015’te bir başka düğmeye basmışlardı.
4-Ancak bu meselede devlet hafızasında devam ediyordu. Yarıda kalan müşterek çalışma Türkiye Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar’ın 5 Kasım 2018’de Libya’yı ziyareti üzerine tekrar başladı. Sekiz sene sonra yeniden faaliyete geçilmişti. İki devlet de memnundu. Ne var ki bir başka yer ve başka yerler gayrı memnundu. 2019’un hemen başında CIA, Halife Hafter adlı bir ajanı faaliyete geçirdi. Darbeci general aldığı dış desteklerle Millî Mutabakat Hükûmeti’ni devirmek için Trablusgarp’a saldırmaya başladı. Bu hain, Türkiye’nin BM tarafından tanınan meşru Libya Hükûmetine verdiği destekle püskürtüldü. Bugün yine de bir bölgeyi elinde tutmaya devam ediyor.
5-Bu arada dâvetimiz üzerine Libya Kara ve Deniz Hudut Hey’eti’nin ülkemizi ziyaretiyle 2009’da bulunmuş olan haritalar temelli teknik çalışmalar ikmal edildi. Libya Millî Mutabakat Hükûmeti Başkanlık Konseyi Reisi Fayez el-Saraj’ın 28 Kasım 2019’da Dolmabahçe’de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la söz konusu metni imzalamasıyla iki ülke arasındaki MEB-Münhasır Ekonomik Bölge Andlaşması akdedilmiş oldu.
6-Böylece Güney Kıbrıs’ın, Yunanistan, Mısır, Lübnan ve İsrail’le yaptığı Seville Andlaşması bozulmuş oldu. Türkiye ile Libya arasına Deniz Yetki Alanı Şeridi çekildi. Bu şerit Yunanistan, Mısır ve Kıbrıs Rum Kesimi arasına kama gibi girmiş oldu. Deniz Sevr’i parçalandı. Türkiye’yi 41 bin km2’lik bir deniz alanına hapsederek Akdeniz’in enerjisini sömürme oyunları bozuldu. Trilyon metreküplük ölçülerle izah edilen her türlü enerji kaynağında milletimizin hakları teminat altına alındı.
Ne var ki su uyur düşman uyumaz.
Akdeniz’de su da düşman da uyumuyor.
KKTC’yi küçük bir ada parçası, Filistin’i fukara bir toprak, Katar’ı tank ve palet fabrikası çerçevesinde görme basiretsizliği gösterenler, bu mes’eleye derinlemesine eğilseler iyi ederler. Belli ki gelecek zamanlarda Akdeniz, bir savaş denizi olacaktır. Her hazırlığı buna göre yapmalı. Mülkün sahibi biz iken kimse, seyirci olmamızı bekleyemez.
Şimdi Çöl Arslanı Ömer Muhtar’ın, Mustafa Akad’ın ve Libya yiğitlerinin de ruhları şâd olmuştur.
“Hezar” aferin o emaneti alıp, mânâsını okuyan dünün çocuklarına…
TÜRKİYE GAZETESİ
Yorumlar5