Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?

  • GİRİŞ29.04.2013 07:49
  • GÜNCELLEME29.04.2013 11:01

 Bu mantıkla konuşan ve bir kimliği aşağılama taktiğiyle konuşan hiçbir zavallı benim muhatabım olmaz ve olamaz. Rabbinin, "İnsanları küçümseyip, yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme!" buyruğundan habersiz, içinde yaşadığı ve bir türlü yüzleşemediği acziyetinin hararetiyle, "tarihimizle yüzleşelim" demenin hissettirdiği kin ve nefretle konuşan hiç kimse muhatabım olamaz!

Bir zamanlar tamamen yok sayılan bu katliam gördüğüm kadarıyla çoğunlukta yerini "Müslümanlara da çok zulümler yapıldı!"  şekline bırakmış. Müslümanlara hâla zulüm yapılıyor. Şu anda, günümüzde, yaşadığımız bu ülkede bile, müslüman müslümana zulüm yapıyor. Bunu inkâr eden olmadığı gibi, etliyle sütlüyü birbirine karıştırmanın da bir âlemi yok! Şunu savunurum ki; herkes birey olarak nasıl önce kendi vicdanından  mes'ulse, biz ülke ve tarih olarak da bunu başarmalıyız. Önce kendi kendimizle yüzleşelim. Hesapta çoğunluk Müslüman dediğimiz bu ülkede, nerede Müslümanlık? Kısasa kısas mıdır savunmamız? "Onlar bizi öldürdü, biz de onları yok ettik" midir kendimizi aklamanın yolu? Bunu savunmak bile Ermenilere bizim yaptıklarımızın bir delilidir!  Bana Ermeniler'i savunuyor diyenler var, hukuki olarak savunma; "En geniş anlamıyla, sanığın suçlu olduğu iddiasına karşı, suçsuz olduğunu, bir başka deyişle sanık yönünden devletin cezalandırma hakkının veya yetkisinin var olmadığını ortaya koymak amacıyla, bizzat sanık veya müdafi tarafından gerçekleştirilen muhakeme faaliyetlerinin bütünüdür. Savunma, iddia şeklinde ortaya çıkan tezin antitezini oluşturur." Diye açıklanır. Bu durumda benim kalkıp Ermeniler Müslümanlara hiçbir şey yapmadı demiş olmam gerekir ki savunma yapmış olayım! Yazımda böyle bir cümle olmadığını tekrar bakarsanız görürsünüz!

Siyonist politikalarında dünyada tek din olmak ciddi bir hedeftir. Bu durumda Müslümanlığın da yok olması gerekir! Ne yapalım; biz de Yahudileri mi yok edelim? Senelerce bu ülkenin "Belleten" tarihinde okutulan "Kürt diye bir şey yoktur. Dağda yaşayanlar karda kart kurt ses çıkarıyor diye onlara Kürt deniliyor!"  fikrine  ne oldu? Var mıymış Kürtler? Demek ki hayat okul kitaplarında belletildiği gibi değilmiş!

Ne güzel ifadeler var "Kürtlerle helalleşiliyor" diye .. Bize de bu yakışmaz mı, Müslümanız diye gezinirken? Ermeni katliamıyla da yüzleşelim! Biz yapalım ama! Önce biz aynada kendimizle bir yüzleşelim!

Soykırım olmadı tezinin çıkışında bir de şu unsur var ki; 1. Dünya savaşı öncesi bir buçuk milyon Ermeni vardı, 1.dünya savaşı sonrası sayıları bir milyon dört yüz bin kadardı. Yani bu durumda 4 senede, ki savaşın içinde neredeyse hiç kayıp olmamış. Bu durumda merakımı mazur görün ki ben de şunu sorayım; Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı olan 1927 nüfus sayımında  "Nüfus Tahriri (Türkiye Cumhuriyeti Başvekalet İstatistik Umum Müdürlüğü 28 Teşrinievvel 1927)," göre, sayımda Ermenice konuşanların sayısı 64.745 olarak gösterilmiştir. Ancak "din" hanesinde Ermeni, Katolik ve Protestan olarak sayılanların toplamı 100.000'i bulduğuna göre aradaki 9 senede bu kadar Ermeni'ye ne oldu? 

Burada mesele sayılar da değil, burada mesele olayın gerçekliğidir! Ermeni halk, Müslüman halka  zulmetmiş, eziyet etmiş evet kimsenin inkâr ettiği bir durum yokken, bir devlet adamının bir ideoloji uğruna yıkıp geçirmesi midir bunun karşılığı!

Suçu olanlar yargılandılar bakışını da değerlendirirsek, ülkemizin, milletimizin resmi sitesi olan; T.C Başbakanlık Atatürk  Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi'nde; Sayı 62  --- Divân-ı Harb-i Örfî Mahkemelerinde Ermeni Tehciri Yargılamalarına İstatistiksel Bir Bakış (1919-1921); Tutuklamalar başlığında ,

"Mütarekeden sonra İstanbul'u işgal eden İtilâf Devletleri, Ermeni tehciri veya sözde "katliâmına" girişenlerle, esirlere kötü davranışlarda bulunduklarını iddia ettikleri şahısları kendilerince belirlemişler ve tutuklama işlemlerine girişmişlerdir."     

"İttihat ve Terakki Fırkası'na karşı şiddetle bir muhalefet hareketi gösteren Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın particilik taassubuyla, istemedikleri veya sevmedikleri bir şahsın, "Ermeni tehciri", "öldürme", "karaborsacılık yapma", " Ermeni mallarını alma" gibi iddialarla tutuklanmalarına sebep oldukları bir gerçektir. Söz konusu fiillerin hiçbirisini işlememiş şahısların bu tür basit iftiralarla tutuklanıp ceza almaları maalesef âdi bir âdet halini almıştı. Dolayısıyla tutuklamalar konusunda net bir rakam vermek oldukça zordur. Örneğin, 31 Kasım 1918 tarihinde 150 kadar İttihatçı tutuklanınca, halk arasında, bunların 1500-2000 kişilik listenin başında olan kişiler olduğuna dair söylentiler çıkmıştır10. Bu rakamlar, Ermeni tehciri ve "katliâmı" meselesinden ziyade, İttihatçılara karşı içeride ve dışarıda oluşan siyasî linç girişiminin abartılı sonuçlarıydı."  Ayrıca Malta Mahkemelerinde tehcir meselesinde suçlu bulunanlar için de hiçbir kanıt bulunamamıştır.

. Teşkilât-ı Mahsusa'nın kayıtlarının imha edilmiş ve İttihat ve Terakki Cemiyeti kayıtlarının kaybedilmiş olması, bunların işe bulaşmış olduklarını kanıtlamayı güçleştirmektedir ( Erik Jan Zürcher, Modern Türkye'nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul, 1995, ISBN 975-470-514-3, s. 171.)

Teşkilât-ı Mahsusa ve İttihat ve Terakki arşivlerinin Ekim-Kasım 1918'de, yani Osmanlı Devleti'nin savaşta yenildiği ve Talât Paşa hükûmetinin düştüğü günlerde, yakılarak imha edildiği aktarılmaktadır. (Taner Akçam, İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu, İmge Kitabevi, Mart 1999, s. 308-309.)

Şevket Süreyya Aydemir, Talât Paşa'nın 7 Kasım 1918'de yurt dışına kaçmadan önce Arnavutköy'de bulunan bir dostunun yalısına bavullar dolusu evrak götürdüğünü ve bu evrakların yalının alt katındaki ocakta yakıldığı nakledildiği aktarmıştır. (Şevket Süreyya Aydemir, Makedonya'dan Orta Asya'ya Enver Paşa, C. 3: 1914-1922, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1985, s. 468.)

Teşkilât-ı Mahsusa şefi Hüsamettin Ertürk'e göre, 14 Ekim 1918'de kurulan Ahmet İzzet Paşa hükûmeti, Teşkilât-ı Mahsusa Müdürlüğü'ne çalışmaların derhal durdurulması ve arşivlerin yokedilmesi emrini vermiştir (Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul 1918-1923, İletişim Yayınları, İstanbul, 1993, s. 147.)

Mithat Şükrü (Bleda) ve Ziya Gökalp'a göre, önemli evraklar Dr. Nazım Bey tarafından alınıp götürülmüştür (2. Oturum, Ana İddianame, Takvim-i vakayi, No. 3543, 27 Nisan 1335)

Ankara İstiklal Mahkemesinde İzmir Suikastı sanıklarından Kör Ali İhsan Bey elindeki (kırım ile ilgili) bütün belgeleri yaktığını söylemiştir (1926 Ankara İstiklal Mahkemesi, İzmir Suikasti İddianame ve Savunmalar, s. 36) 

Bu durumda; ne yargılanması, ve neyin ispatından bahsediyoruz? Resmi sitemizde bile yargının o dönemde nasıl işlediği açık açık anlatılmışken ve bu kaynaklar size "chat" yapmak kadar yakınlaşmışken, bu korku ve bu red neden?

Hristiyanlıkta günah çıkartma, Müslümanlıkta tövbe vardır! Yani her zaman yüzleşme, pişman olma ve af dileme vardır!

Çoğunluğun hayranlıkla her osunu busunu taklit ettiği ABD, Kızılderili katliamı için özür dilemiştir. Ki neredeyse aynı durumdur, Kızılderili, ve Ermeni meselesi. İkisi de o toprakların ilk sahipleriyken, azınlığa dönüşmüşler, ve sonunda yok edilmeye çalışılmışlardır.

Yakinen dinlenmiş bir anıyı da paylaşayım. Adana'ya Kafkasya'dan gelenlerin anlatımına göre ilk o topraklara ayak bastıklarında boşalan Ermeni mahalleleri olduklarını ve hiç kimsenin olmadığını söylüyorlar. Yalnız geride kalmış küçük çocuklar .. Ve gelen ailelerin o çocukları taşlayarak öldürdüklerini !

Bu mudur Müslümanlık!

Bu mudur çoğunluğu Müslüman olan ülkemin insanı!

Bunları da duyup, görüp, okuyup; hâla; "onlar da bize yaptı, oh olsun!" diyebiliyorsanız …..

*****************************************************************

"büyükbabamdan kıpkızıl bir lira çeyreği kopardığım bir gün, onu Selma'ya göstermiştim, yavrucağın elinde, hafifçe ısırılmış, mini mini diş izini taşıyan bir elma vardı. Lira çeyreği o kadar hoşuna gitmişti ki, o ebediyen mahzun, yahut hüzün ebediyetiyle dolu gözlerini bana dikmişti de:

- Ağabey, demişti; bu elmayı sana vereyim de o parayı ban...a ver! biraz ısırdım ama ziyanı yok, değil mi?

pırıltılı lira çeyreğimi vermiş, fakat elmayı da almak gibi bir gaflete düşmüştüm.

sonra sonra dövündüğümü hatırlıyorum:

-ah, niçin lira çeyreğini verdim de, hafifçe ısırılmış elmayı kendisinde bırakmadım? niçin "o da senin olsun!" diyemedim.

hayatımın ilk büyük vicdan azabı budur."

 

(Selma kız kardeşidir ve küçük yaşta hayatını kaybetmiştir.)                                                         

                                                                           (Necip Fazıl Kısakürek)

 Gönül ister ki, böyle vicdanlı Müslümanlar sarsın yurdumu …

 MUHASEBE 

Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri 
Sadece beyni zonklayanlardan biri 
Bakmayın tozduğuma meşhur Babıali'de 
Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.

 Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası 
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası? 
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık; 
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.

Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem; 
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem. 
Ustun çile, dev gibi geldi çattı birden! Tos!! 
Sen cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos!

Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle; 
Ve cemiyet, cemiyet, yok edilen güruhuyla... 
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç! 
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!

İşte bütün meselem, her meselenin bası, 
Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı 
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden, 
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,

Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına; 
Yerleştirse basını, iki diz kapağına; 
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi? 
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi 

Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen, 
İçimde homurtular, inanma diye gülen... 
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe! 
Sebep ne, mezardansa bu hayati tercihe?

Üç katli ahşap evin her kati ayrı alem! 
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem, 
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları, 
Alt kat: Ki kardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;

Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim; 
Buyurun ve maktanından seyredin, iste evim! 
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş! 
Koku iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...

Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! 
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım! 
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; 
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.

Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde? 
Bazı geriden gelen, yüz bin devir ilerde! 
Yeter senden çektiğim, ey tersi donmuş ahmak! 
Bir saman kâğıdından, bütün is kopya almak;

Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal. 
Mavalları bastırdı devrim isimli masal. 
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin; 
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!

Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta; 
Lafını çok dinledik, simdi is inkılapta! 
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni! 
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!

Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak! 
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak? 

Yorumlar7

  • Quasar 11 yıl önce Şikayet Et
    Sırada ne var?. Önce Kürt sorunu şimdi ise Ermeni soykırımı.Bakalım bundan sonra bizden hangi meseleyi daha halletmemizi isteyecek AB'i.Ne sandınız yani?Adamların bizi güle oynaya''Birliğe''dahil edeceğini mi sandınız?Kim kime bedava ne veriyor şu ahir zamanda,hele hele kapitalist,kendi çapında emperyalist AB'den bunu beklemek hayalcilik ve teslimiyetçilik olmaz mı?Sayın Şeyma Kısakürek Sönmezocak bizi bekleyen bir sonraki ''Fasıl'' için hatırlatma ve bilgilendirme dışında birşey yapmıyor!Son günlerin popüler kelimesi ''Akil'' olan herkes şu soruyu sormalı:Sırada ne var?
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • ersegün 11 yıl önce Şikayet Et
    Milletle dalga mı geçiyorsun ?. Alemin doğrucusu sensin gaiba milleti cahil mi sanıyorsun? Herkes herşeyi biliyor dert etme söylediklerine kendin bile inanıyormusun. O sürgün edilen ermeniler şimdi lübnanda,ürdünde, suriyede esadın ordusunda hala müslüman kesiyorlar gözünü aç. Müslümanlığı iyi biliyorsan yaşada görelim. Necip Fazıla'a tabi ol görünen o ki olmamışsın.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • erkut alp 11 yıl önce Şikayet Et
    Seni muhatap alan kim. Bizim derdimiz dedenin soyadını kullanarak yalan yanlış atıp tutman. Çok daha tecrübe sahibi olman lazım burası Türkiye onun bunun avukatlığını yapma.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • müslüman kurtuldu 11 yıl önce Şikayet Et
    keşke osmanlı ermenilerin kökünü kurutmuş olaydı da . şimde sen ve ermeniler bu iftiraları düzmeseydiniz. öte dünyadan size mesaj mı gönderdi sözde soykırıma uğrayan sözde 1,5 milyon ermeni.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • müslüman kurtuldu 11 yıl önce Şikayet Et
    osmanlıya iftira düzen iflah olmaz. http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/tehcir/kayiplar.html
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat