24 Nisan tezgahına dikkat!
- GİRİŞ08.04.2014 08:00
- GÜNCELLEME08.04.2014 09:14
Düne kadar bihaber oldukları Suriye'deki gelişmelerden, bir casusluk faaliyeti olan Dışişlerini dinleme kaydıyla haberdar olanlar, habercilik adı altında provokatif işler yapıyorlar.
Önümüzde 24 Nisan var. Her yıl olduğu gibi Amerika'daki Ermeni lobisi yine hareketli. Obama'nın 24 Nisan mesajı önemli. Bunun için Suriye'de bir Ermeni krizi algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
Amerika ve Avustralya'da hafta sonu Türkiye'yi protesto gösterileri vardı. Sebep, Lazkiye'deki Ermeniler, Türkiye'nin desteklediği muhalifler ya da El Kaide tarafından öldürülüyormuş. Yani Türk hükümeti Suriye'deki Ermeni katliamına destek veriyormuş.
Batı medyasıyla beraber bizdeki bazı yayın organları da Suriye'deki Ermeni krizi başlıklı haberlere büyük ilgi gösterdi.
Suriye krizini ilk gününden itibaren takip eden bir gazeteci olarak bu tür haberlere rahatlıkla "külliyen yalan" diyebilirim.
Suriye'deki halk ayaklanması Mart 2011'de başladı. 2 ay önce Mısır ve Tunus'ta şekle giren devrim zinciri Suriye'ye sıçrar mı diye Ocak 2011'de Suriyeli yetkililere sorular yöneltiyorduk. Hatta o günlerde Başbakan Erdoğan, Halep'e gitmiş, Beşar Esed ile görüşmüş, gereken reformları yapması için Esed'e telkinlerde bulunmuştu.
Bugün Suriye'de Ermeni krizi yaygarası koparanlara söylüyorum… Biz bir sene önce Kusayr'in, ülkedeki Nusayri ve Hristiyan nüfusun yoğun olduğu Lazkiye'nin Esed için önemini anlatırken, onlar bu konulara hiç ilgi göstermiyorlardı.
Bugün hükümeti Suriye'deki El Kaide'ye destekle suçlayanlar… Biz 2011 sonlarında "Suriye'de El Kaide tehlikesi var" dediğimizde, onlar "El Kaide'nin orada ne işi var" diyorlardı.
Suriye Kürtlerinden bugün haberdar olanlar… Biz 2011 Haziran'ında "Esed'in daha önce kimlik vermediği Kürtleri, PYD çatısında Türkiye'ye karşı kışkırttığını" söylediğimizde bön bön bakıyorlardı.
Gerçi hala bir çoğu Suriye'deki Kürt yapılanmasından habersizdirler. PYD nedir, ulusalcı Kürtler kimlerdir, Kürtlerin hangisi muhalif, hangisi Esed'in yanındadır hala bilmezler.
Ama mesele hükümeti eleştirmek olunca tüm Kürtleri, PKK destekçisi Türk düşmanı yapıp, yanı başımızda felaket senaryoları üretirler.
Onlar Süleyman Şah Türbesinden, Dışişleri kaydıyla haberdar oldular. Kimsenin umurunda olmayan Türkiye'nin sınır dışındaki tek kara parçasıdır orası. İşin içine Türkiye, terör örgütü, Hakan Fidan, Dışişleri, savaş senaryosu, seçim malzemesi gibi kavramlar girince haberleri oldu Süleyman Şah'tan. Bilmeyenlere söyleyelim, Sultan Vahdettin'in mezarı da Şam'dadır. Yarın Vahdettin ile ilgili felaket senaryosu çıkarırlarsa şimdiden çalışsınlar.
Bir de kimyasal mesele var. Seymour Hersh'in palavralarına çok itibar ettiler. Neymiş, Ağustos ayında Şam'daki kimyasal saldırıyı Türkiye yaptırtmış. Suriye'ye müdahale edilsin diye Obama'ya bunun baskısı yapılmış.
İşte bir bilgisizlik daha. Buna itibar edenlere söylüyorum kimyasal saldırı Ağustos 2013'te yapıldı. Amerika ise Mayıs 2013'te "Suriye'de kimyasal silah kullanılıyor, kırmızı çizgi aşılıyor" dedi. Hatta Ocak 2013'te bu açıklamayı İsrail yaptı. İsrail üstüne bir de Amerika'ya baskı üstüne baskı yaptı, "yanı başımızda adamlar kimyasal silah kullanıyorlar, bunları yok edin, ya o kimyasalları bize atarlarsa ne yaparız" diye.
Dahası var. Ağustos'tan sonra müdahale kararı alan Obama'dır. Türkiye gerçekleşmeyen o müdahale planının içinde yer almamıştır hatta "söz konusu müdahalenin sınırlı olacağını, Esed'i devirmeye yetmeyeceğini" söylemiştir.
Hersh'in iddia ettiği gibi "Suriye'ye müdahale gerekçesi" çerçevesinde, kimyasal silahı Suriye'de Esed değil başka güçler kullanmışsa bunu yaptıran Türkiye değil İsrail'dir. İsteyen bakabilir, bizzat ben günlerce bu konuda yazıp, çizdim. O baskıları Obama'ya yapan Türkiye değil aylar öncesinden İsrail'dir. Şam'dan Lübnan'a giden ve içlerinde kimyasal silah olduğu varsayılan konvoyları bombalayan da Türkiye değil İsrail'dir.
Şimdi Suriye gerçeklerini iyi okuyup, 24 Nisan meselesini bir daha gözden geçirmek lazım. Lazkiye'ye bağlı Keseb yani Yayladağı'nın tam karşısındaki kasabada yaklaşık 500 Ermeni yaşamaktadır. Resmi olarak savaş sebebiyle hayatını kaybeden Ermeni yoktur. Çatışma ve bombardıman Keseb'de yoğunlaştığından beri oradaki Ermenilere kapılarını açan Türkiye'dir. Tıpkı diğer Suriyelilere yaptığı gibi onlara da sahip çıkmıştır. Üstüne üstlük Keseb'i bombalayan muhalifler değil bizzat Esed'in savaş uçaklarıdır.
Yorumlar5