Bu fotoğraf 2 gün önce Münbiç’te çekildi. Nevruz adı altında yapılan kutlamada PKK uzantısı PYD teröristleriyle Rus askerleri kol kolaydı.
Rus birliğinin başındaki isim olan Tümgeneral Andrey Volkov’un omzunda da PYD arması vardı.

Münbiç’te Rus askerleriyle PYD teröristlerini aynı karede gösteren fotoğraf ve videolar 2 hafta önce de basına sızmıştı.
Bunun yanı sıra Rus askerlerinin Afrin’de de yine PYD’lilerin yanında oldukları ortaya çıktı.

Afrin de Münbiç de Halep’in ilçeleri.
İkisi de PYD işgali altında.
Ama aralarında Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki Azez-Cerablus hattı var.
PKK-PYD bu nedenle bu iki ilçede ilan ettikleri kantonları birleştiremiyor.

Rusların PYD ile samimi pozlarını görünce herkesin aklına şu geliyor, “hani Rusların bizimle arası çok iyiydi, neden böyle yapıyorlar?”

Evet Türkiye Rusya ile Suriye konusunda özellikle de Azez-Cerablus hattında stratejik bir ortaklığa gitti. Bunun sonucu olarak da Fırat Kalkanı Operasyonunda El Bab’a kadar ciddi bir ilerleme sağlandı.

Tam biz Münbiç’e gireceğiz derken ABD’lilerin yanı sıra Ruslar da Münbiç’te boy gösterdi.
Diğer taraftan haritanın batısında Afrin’de de Rus askeri yapılanması görüldü.

Peki ne olacak? En çok merak edilen bu.
Yani Rusya, Türkiye’yi PYD uğruna karşısına mı alacak?

Suriye’nin kuzeyindeki genel manzara bu sorunun yanıtı için önemli bir veri sunuyor.
Akdeniz’den başlayıp, Lazkiye, İdlib, Halep, Rakka ile devam eden, Haseki’den Kuzey Irak sınırına kadar uzayan bir koridor var.

Koridorun Lazkiye bölümü Ruslarda, burada Rusların askeri üsleri mevcut.
İdlib kısmen kontrollerinde ama muhaliflerle birlikte El Kaide unsurlarının da varlığı söz konusu.
Halep’e gelince, Afrin PYD işgalinde, Azez’den Cerablus’a kadar uzanan hat Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusunun elinde.
Rakka’da DAEŞ terör örgütü, devamındaki Haseke’de ise PYD işgaliyle birlikte Amerikan askeri üsleri bulunuyor.

Haritanın sağında PYD ile ABD var. Amerika’nın bu bölgede 8 askeri üssü mevcut.
Sol tarafta ise Rusların askeri üslerine yenilerini ekleme girişimlerini görüyoruz.

Rusya’nın PYD işgalindeki Münbiç ve Afrin’de askeri varlık göstermesinin tek izahı var o da Amerikan üslerine karşılık kendi askeri yapılanmasını güçlendirmek.

Şunu unutmamak gerek PYD, bir terör örgütüdür ve Suriyeli Kürtlerin temsilcisi falan değildir.
Amerika’ya taşeronluk yaptıkları gibi Ruslar da onları taşeron olarak kullanmaktadır. Ancak PYD ile işbirliği Rusya adına çok uzun vadeli bir durum olamaz. Bu daha önce denendi başarılı olmadı.

O nedenle Rusların niyeti askeri üs dengesini ABD ile eş seviyeye getirene kadar PYD terör örgütüyle işbirliği görüntüsü vermeyi sürdürmektir.
Sonuçta Rusların PKK-PYD’ye bakışını illa kendi penceremizden görüldüğü gibi yorumlamamakta fayda var.

Ruslar daha önce de PYD’yi dışlamamışlardı. Bugün birliktelik pozu vermeleri sürpriz değil. Ama şu da bir gerçek ki Ruslar, PYD gibi bir terör örgütüyle durduk yere, bir menfaatleri olmadan samimiyet kurmaz.
İşlerini bitince PYD teröristlerini Afrin’den de Münbiç’ten def etmeleri zor olmayacaktır.

Neticede Ruslar için Suriye’de asıl olan Esed rejimidir ve bu çerçevede Suriye’nin toprak bütünlüğünün mümkün olduğunca bir arada tutulmasıdır. Bu doğrultuda Rus askerlerinin Afrin’de olması, PYD’nin kantonları birleştirme ihtimalini de ortadan kaldıracaktır.

Türkiye için geçerli olan kırmızı çizgi, PYD teröristlerinin sınırlarımızdan mümkün olduğunca uzak tutulmasıdır.
Bu öncelik çerçevesinde Afrin olsun Münbiç olsun bu iki noktada da PYD terör örgütü yerine Rus askerlerinin bulunuyor olması bizim adımıza büyük bir kriz anlamına gelmemektedir.

Afrin’deki Rus komutanın şu açıklamasında önemli bir vurgu var, “Türkiye sınırına yakın yerlerde Rus bayrağının göndere çekilmesi güvenliğin garantörü olduğumuzu gösteriyor” diyor.

Suriye’de Rusya dahil kimseye yüzde yüz güvenemezsiniz.
Türkiye bunun farkında.
Dengelerini ona göre kuruyor ve planlarını ona göre yapıp, adımlarını da bu doğrultuda atıyor.
Rus komutanın “güvenlik garantörlüğü” sözüne kesinlikle yüzde yüz itibar etmiyoruz ama o açıklamanın şifresinde, “PYD yerine biz varız” demek istediğinin de farkındayız.