Kerkük'te ABD kilidi, İran parmağı

  • GİRİŞ04.04.2017 07:20
  • GÜNCELLEME05.04.2017 07:40

Irak toprakları 2003’te ABD tarafından işgal edildi. Irak’taki işgal yönetiminin başına da ABD’nin Irak valisi olarak tanınan Paul Bremer getirildi. Irak bugün ABD’lilerin hazırladığı anayasayla yönetiliyor. Terör örgütlerinin cirit attığı Türkmen kenti Kerkük de Musul da o anayasanın 140. Maddesinde “tartışmalı bölgeler” olarak adlandırılıyor.

Musul 2014’e kadar Bağdat hükümetinin kontrolündeydi. 2014 Haziran ayında Bağdat’ın talimatıyla çekilen Iraklı asker ve polisler, kenti DAEŞ terör örgütüne bıraktı. 17 Ekim 2016’da Musul’u DAEŞ’ten kurtarma operasyonu başlatıldı, operasyon terör örgütlerinin karşılıklı çatışmalarıyla sivil katliama dönüştü, kurtarılmayı bekleyen 4 bin Musullu can verdi.

Operasyon bitse de Musul kimin olacak belli değil. Irak ordusu ve Haşdi Şabi militanları, İran’ın kontrolünde. Amerikan askerleri de sahada. Musul’un gerçek sahipleri olan Araplar ile Türkmenler ise çapraz ateşin ortasında.

Kerkük’e gelince. DAEŞ teröristleri 2014 Haziran’da Musul’a girdikten sonra Kerkük’ün kapısına da dayandı. Irak ordusu Musul’da yaptığının benzerini yapınca, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine bağlı Peşmerge, Kerkük’e geldi, kentin yerel yönetimi Kürtlere kaldı.

17 Ekim’de başlayan Musul operasyonunun ilk haftasında Kerkük’te de çatışmalar oldu.
Musul’daki çatışmalar buraya sıçrayınca ortaya çıkan Kerkük tablosu kentin gerçek sahipleri olan Türkmenler ve Sünni Araplar için tam bir felaketi gösteriyordu. DAEŞ bahanesiyle Kerkük’te PKK teröristleriyle Haşdi Şabi militanları da yuvalanmaya başladı.

Bugün Kerkük’te Peşmerge ile birlikte ciddi bir oranda PKK ve Haşdi Şabi terör grupları da var.
Fitil ateşlense, silahlar patlasa olan Türkmenlere olacak. Zaten DAEŞ’i bahane edip, son 7 ayda yüzlerce Türkmen aile Kerkük’ten kovuldu.

Barzani yönetimi Kerkük’te önce bayrak astı sonra bayrak kararını il meclisi kararıyla meşrulaştırdı.
Irak meclisi bu kararı tanımasa da Kürtler, bağımsızlık için referanduma gitmek için önemli bir adım attı.

Referandum Barzani’nin yıllardır elinde tuttuğu bir karttı. Bu kez önemli bir ittifak kuruldu. Barzani’nin yıllardır kavgalı olduğu Talabani ile Goran Hareketi de bu yıl içerisinde bağımsızlık referandumuna gidilmesi kararında fikir birliğine vardı.

Irak’taki anayasa Kerkük için tartışmalı bölge diyor. 2007’ye kadar tanzimi yapılması gerekti ancak yapılmadı. Böyle olunca Kerkük yanı başında modern bir şehir olan Erbil’e oranla terör örgütlerinin cirit attığı, hiçbir yatırımın yapılmadığı, sahipsiz bir konuma terk edildi.

Ama bu iş öyle kolay çözülecek gibi durmuyor. Kürtlerin ittifakı içerisinde düşmanlık unsurları epey fazla. Mesela Barzani’nin bayrak astırdığı Kerkük’te bayrak kararını alan vali, Talabani’nin adamı.
Ayrıca PKK terör örgütü, bağımsızlık meselesine şiddetle karşı çıkıyor. Barzani’nin hem PKK ile hem de İran’la arası bozuk. Düne kadar kavgalı olduğu Talabani ile Goran da PKK ile İran tarafından destekleniyor. Bu ittifakın devam etmesi için Barzani’nin İran ve PKK güdümüne girmesi şart. Tabi İran, bağımsız bir Kürt devletine ne kadar onay verir orası da ayrı bir tartışma konusu. Çünkü olası bağımsızlık, İran’ın PKK zoruyla zapt ettiği İran Kürtlerini de harekete geçirebilir.

Kerkük’ü de Musul’u da anayasal olarak kilit altına alan güç ABD.
Bu iki şehirde dışardan üstünlük kuran ise İran.

İran, Irak ordusu ve Haşdi Şabi vasıtasıyla Musul’a girdi. Şubat ayında Kerkük’te Talabani vasıtasıyla petrol kuyularına hamle yaptı. İran’ın buradaki amacı Barzani’nin kontrolündeki petrol transferini Bağdat’ın Kerkük’teki özlük haklarını kullanarak ele geçirmek ve Kerkük petrolünün rotasını Basra Körfezine kaydırmak.

İran, anayasada tartışmalı bölge olarak adlandırılan Musul’u da Kerkük’ü de işgal etme peşinde koşuyor. Barzani ise bağımsızlık telaşına düşmüş durumda. PKK’dan tutun DAEŞ’ine, Haşdi Şabi’sine kadar bir çok terör örgütü de buralarda. Çok bilinmeyenli bu denklemin anahtarı ise ABD’nin elinde.

Bağımsızlık ilan edilir mi, edilirse bayraklar nerelere asılır bilinmez, bu zorlu bir süreç. Ama bilinen şu ki, kılıçlar çekilmiş, namlunun ucunda da o toprakların gerçek sahipleri olan Türkmenlerle, Sünni Araplar var.

Kuşkusuz Türkiye olası bir felaket senaryosuna asla kayıtsız kalmayacaktır. Böyle bir durumda İran’ın kuklası olan Irak’taki hükümetin zırt pırt çıkıp “boşaltın” dediği Başika ve çevresindeki Türk askerinin o topraklardaki varlık sebebi de dost düşman herkes tarafından da daha net anlaşılacaktır.

Yorumlar1

  • iskender 7 yıl önce Şikayet Et
    ilgili ilgisiz herkes orda da biz neden yokuz, bu beni kahrediyor beyler..
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat