Önce polise, sonra jinekoloğa
Şiddete uğrayan kadının polisten sonraki ikinci adresi olan jinekologlar, şiddetin önlenmesinde daha etkin olacak. Jinekologlar "olayın bir parçasına eklenmemiz gerekiyor." dedi.
TÜLAY KARABAĞ'ın haberi
9. Jinekoloji Kongresi'ni düzenleyen TJOD Başkanı Prof. İtil, ‘Komisyon kurulmasını önerdik, jinekologlar bu konuda artık daha fazla çaba gösterecek’ dedi.
Dünyada ve Türkiye’de giderek artan kadına yönelik şiddet, Antalya’da düzenlenen 9. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nin önemli başlıklarından biri oldu. Jinekologlar, hukukçular, siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcileri kadına şiddeti önlemede yapılabilecekleri tartıştı.
Kadına yönelik şiddetin, ilk kez bilimsel bir kongrede oturum konusu yapıldığını söyleyen Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, “Jinekologlar olarak bizim bu olayın bir parçasına eklenmemiz gerekiyor. Çünkü şiddete uğrayan kadın jinekologlara getiriliyor” dedi. Jinekologların kadınların yaşadığı drama yakından tanıklık ettiğini belirten Prof. İtil, şunları söyledi:
“Şiddet hem fiziksel hem de cinsel olabiliyor. Bu nedenle kadına yönelik şiddet, kadın doğum hekimliği branşının dışında sayılamaz. Çünkü kadın sağlığı, ruhsal ve fiziksel sağlığı ifade eder. Kadına yönelik şiddeti ve buna bağlı olarak gelişen travmaları yine kadın sağlığı içerisinde değerlendirmek gerekir. Bu kongrede hem kendi açımızdan hem de şiddet görmüş kadınların fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından neler yapılabileceğini tartıştık.”
PROF. İTİL: KOMİSYON ÖNERİSİNDE BULUNDUK
Prof. İtil’e göre, kadın hastalıklarının önemli bir kısmı ruhsal travmalarla ilişkili: “Örneğin pelvik veya genital bölge ağrıları, vajinusmus ve cinsel ağrılar ruhsal travmalarla bağlantılıdır. Hem bunu vurgulamak hem de kadına yönelik şiddetin boyutlarını görmek açısından bu toplantı bize ışık tuttu. Kongrede bir kadına şiddet komisyonu kurulmasını önerdik. Komisyonda sivil topum kuruluşları ve jinekologlar yer alacak. Bu konuda hem hastaların yönlendirilmesi hem de hukuki anlamda bir boşluk olduğunu düşünüyoruz, bizim de daha fazla bilgi edinme ihtiyacımız var. Kongrede böyle bir adım atıldı, konu derinleştikçe nerelere gideceğimizi göreceğiz.”
PROF. ERBATUR: KADINLAR ÇIĞLIK ATIYOR, KİMSE DUYMUYOR
CHP Milletvekili Prof. Dr. Nevin Gaye Erbatur da kadına şiddetin önlenmesinde kadın doğum hekimlerinin önemli rol oynadığını belirtti.
“Kadınların sırlarını bilen ve şiddet konusunda onlara en yakın kişiler kadın-doğum hekimleridir” diyen Prof. Erbatur, şunları söyledi: “Şiddet, kadına en yakınındaki erkeklerden; baba, erkek kardeş, sevgili, eş veya akrabadan gelir. Günümüzde kadına yönelik ekonomik, cinsel, fiziksel, psikolojik ve sözel şiddet had safhada. İstatistiklere göre dünyadaki 10 kadından 9’u şiddet görüyor. Türkiye’de 2009’ da yapılan bir araştırmada, 22 bin hanenin yüzde 39’undaki kadınlar şiddet gördüğünü söylüyor. Bunlar şiddeti dile getirebilenler, çok daha fazlası şiddet görüyor ama dillendiremiyor, şiddeti içselleştiriyor. Bizler kadınları bu uykudan uyandırmak ve bilinçlendirmek istiyoruz. Çünkü şiddetin en uç noktası olan kadın cinayetleri günden güne artıyor, günde 3 kadın cinayete kurban gidiyor. Buradaki en önemli sorun da bu kadınların ‘çığlık’ atıyor olmasıdır. Öldürülen kadınlar çığlık atıyor, yardım istiyor ama kimse onların sesini duymuyor.
JİNEKOLOGLAR OLAYIN KAPATILMASINI ENGELLEYEBİLİR
Sürekli şiddete maruz kalan kadın güçsüzleşiyor, etkisizleşiyor ve güvensizleşiyor. İşte bu noktada hemen hemen şiddete maruz kalan her kadının muayene içini getirildiği kadın doğum doktorunun rolü önem kazanıyor. Hekimin kadını iyi dinlemesi, bu kadınlara karşı daha duyarlı olması ve şiddetin önlenmesi için katkıda bulunması gerekiyor. Ensest ilişki yaşayan, tecavüze uğrayan ve bu ilişkilerden hamile kalan kadın bunu jinekoloğuyla paylaşabilmelidir. Bizler 17 ayını dolduran çocukların bile ensest ilişki kurbanı olabildiğini görüyoruz. Bu vakalar jinekologlara geliyor, işte bu noktada jinekoloğun bu durumun kapatılmamasında etkili olması gerektiğini düşünüyoruz. ‘Bana ne’ diyemeyiz. Toplumda bir kadın şiddet görüyorsa, hepimizin sorumlulukları var demektir. Herkesin üzerine düşeni yapması gerekir, şiddeti topyekûn kaldırmalıyız, bu konuda üzerine görev düşen önemli bir kesim de kadın doğum doktorlarıdır.”
AVUKAT ARIN: TÜRKİYE KADINA ŞİDDET KONUSUNDA İKİYÜZLÜ
Kadına yönelik şiddetin cezalandırılmasında yasaların yeterli, uygulamanın yetersiz olduğunu belirten Avukat Canan Arın da cinsel suçlarda iyi hal indiriminin kaldırılması gerektiğini savundu:
“Türkiye Cumhuriyet hükümetlerinin hiç birinde kadına yönelik erkek şiddetini önleme yönünde irade olmamıştır, Türkiye bu konuda ikiyüzlüdür. Çünkü kadına yönelik şiddeti önlemek için ulusal ve uluslararası sayısız sözleşmeye imza atmış olmasına rağmen hiç bir şey yapılmamıştır, bu yüzden de şiddet her gün artmaktadır. Bu şiddet bir iktidar meselesidir ve kaynağını erkekten alır. Cezalandırmada yasalar yeterli sayılabilir ama uygulama yoktur. Her şeyden önce iyi halden yararlanma ve ceza indirimi konusunun cinsel suçlarda kaldırılması gerekir. Çünkü takım elbise giyip, kravat takan ve iki elini önünde birleştirip hâkime bakan erkeğin iyi halden ceza indirimi alması düşünülmemelidir. Zaten hangi sanık hâkime saldırır ki, hangi suçtan olursa olsun tüm sanıklar bu anlamda iyi hal kapsamına girebilir… Erkek egemen kafadaki hâkimlerin kafa yapılarını değiştirmesi, yasa koyucu ve uygulayıcılarının zihniyetlerini değiştirmeleri kadına yönelik erkek şiddetinin önlenmesinde etkili olacaktır.”
PROF. ÖZGÜNEN: ŞİDDETE TANIK OLUYORUZ
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Özgünen de fiziksel şiddete uğrayan gebe kadınların diğerlerinden üç kat fazla olduğunu söyledi. Prof. Özgünen, “35 yaş altı, bekâr, boşanmış veya ayrılmış olanlar ile gebeler şiddet açısından daha riskli gruptadır” dedi ve şöyle devam etti:
“Kadın doğum hekimi olarak bizler şiddetle çok karşılaşıyoruz. Çünkü şiddetin kadın sağlığına etkileri, jinekologların şiddete uğramış kadınlarla karşılaşma oranını da artırıyor. 2009’daki bir araştırmaya göre her 4 kadından biri şiddet görüyor ve her on gebeden biri de şiddete maruz kalıyor. Yoğun çalışan doktorlar kadının şiddet olayı ile ilgilenmek istemeyebilir veya bunu boşuna geçirilmiş bir zaman olarak değerlendirebilir. Ancak şiddete çare arama anlamında hekimler açısından bu durum bir fırsat olabilir. ‘Sorumluluk devlete ait, ne yapacaksa devlet yapsın, benim elimden ne gelir ki’ gibi düşünceler olabilir. Doktorlar bu gibi düşüncelerle şiddete uğramış kadınla fazla ilgilenmiyorlar, sadece muayene edip tedaviyi verip gönderiyorlar. Bu büyük bir hatadır. Jinekologların bu konuda daha fazla sorumluluk alması ve daha etkin olması gerektiğini düşünüyorum.”
PROF. TIRAŞ: DAHA AKTİF ROL ALACAĞIZ
TJOD 2. Başkanı Prof, Dr. Bülent Tıraş ise kadına yönelik şiddet konusunda diğer uzmanlık derneklerine göre daha duyarlı olduklarını söyledi. “Çünkü temel meslek alanımızı kadınlar oluşturuyor” diyen Prof. Tıraş, şiddetin durması için artık daha fazla rol üstleneceklerini söyledi:
“Hem sosyal ve vicdani sorumluluğumuz gereği hem de şiddete uğrayan kadınlarda oluşan problemler nedeniyle, kadına yönelik şiddete karşı çok aktif şekilde tavır alması gereken bir taraf olduğumuzun bilincindeyiz. Bu bizim sosyal sorumluluğumuzdur. Jinekologlar olarak sosyal, hukuki ve etik alanda kadınların daha çok yanında duracağız. Dünya Kadın Doğum Dernekleri Federasyonu (FIGO) Başkanı Gamal Serour da kadına yönelik şiddetin FIGO’nun öncelikli gündem maddelerinden olduğunu belirtti ve kongremizde böyle bir oturum yapılmış olmasından dolayı memnuniyetini dile getirdi. Yani bizler kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda bundan böyle daha aktif rol alacağız.”
NTV