Anayasa Mahkemesinden ihlal kararı
Anayasa Mahkemesi, emeklilik ek gösterge rakamı düşürülerek geriye yönelik fazladan ödenen aylıkları iade etmesi istenen başvurucunun, mülkiyet hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, İstanbul'da bir bankada çalışan Şahin Akkaya, 2001'de emekliye ayrıldı ve kendisine 3600 ek gösterge rakamı üzerinden aylık bağlandı.
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2009'da Akkaya'nın 3600 olan ek gösterge rakamını 2200 şeklinde düzeltti ve Akkaya'ya geçmişe yönelik fazladan ödenen 16 bin 439 lira borç çıkardı.
Borç yazısında 3 ay içinde ödeme yapılmaması halinde üçüncü ayın dolduğu tarihten itibaren hesaplanacak kanuni faiziyle birlikte emekli aylığından her ay 1/4 oranında kesinti yapılmak suretiyle borcun tahsil edilmeye başlanacağı belirtildi.
Akkaya, 10 Aralık 2009'da Ankara 7. İdare Mahkemesinde ek göstergesinin 2200 olarak düzeltilmesi ile geçmişe yönelik borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ve maaşından tahsil edilen tutarların yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açtı.
Mahkeme, davayı 30 Eylül 2010'da reddetti. Mahkeme kararı Danıştay 11. Dairesinin 16 Eylül 2014 tarihli kararıyla onandı.
Akkaya, kararın kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, geçmişe yönelik borç çıkarılması ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle başvurucunun mülkiyet hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Kararda, intibak işleminin idare tarafından yapıldığına işaret edilerek, başvurucunun fiilen genel idare hizmetleri sınıfına dahil uzman kadrosunda görev yaptığının kamu makamlarınca bilindiği belirtildi.
Başvurucunun görev yaptığı sınıf ve kadroya ilişkin kamu makamlarını yanıltmasının söz konusu olmadığına işaret edilen kararda, "İntibakın fiilen görev yapılan kadro yerine mezuniyet unvanı esas alınarak belirlenmesi idarenin yasal düzenlemeyi yanlış yorumlamasından kaynaklanmıştır. Bu nedenle hatalı ödeme nedeniyle Akkaya'ya herhangi bir kusur atfedilmesi mümkün değildir." ifadesine yer verildi.
İntibak işleminin hatalı yapıldığının tespit edilmesinde geçen yaklaşık 8 yıllık sürenin uzun olduğu da vurgulanan kararda, bu süre boyunca işlemin düzeltilmesi konusunda başvurucu ile SGK arasında herhangi bir iletişimin kurulmadığının altı çizildi.
Kararda, Akkaya'nın durumunu tespit etmek için derin bir araştırmaya ihtiyaç duyulmayacağının açık olduğu belirtildi.
Hatalı intibak yapılmasındaki bütün kusur kamu makamlarına ait olsa da idarece yersiz ödendiği tespit edilen anapara tutarının iadesinin talep edilebileceği belirtilen kararda, bu durumda alacağın başvurucudan tahsilindeki yöntemin önem arz ettiği anlatıldı.
Akkaya'ya 8 yılda ödenen fazla miktarın 3 ayda iadesinin istenmesinin başvurucuya aşırı külfet yüklediğine işaret edilen kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Esasen idare tarafından emekli aylığından her ay 1/4 oranında kesinti yapılmak suretiyle tahsil seçeneği de Akkaya'ya sunulmuştur. Yersiz ödenen tutarların aylığından 1/4 oranında kesinti yapılmak suretiyle geri ödenmesi Akkaya'nın menfaatlerinin de korunması bakımından uygun bir yöntem olarak görülebilir. Ancak üç ay içinde toptan ödemenin alternatifi olarak sunulan bu seçeneğin tercih edilmesi durumunda ayrıca faiz de tahsil edilmesi öngörülmüştür. Akkaya'nın menfaatleri ile kamu yararı arasında makul denge kurulmasında önemli bir işlev görüldüğü tespit edilen emekli aylığından kesinti yapılmak suretiyle ödeme durumunda Akkaya'dan ayrıca faiz de tahsil edilmesinin öngörülmüş olması menfaatler dengesini Akkaya aleyhine bozmuş ve mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi ölçüsüz kılmıştır."
Kararda ayrıca, davanın 4 yıl 9 ay 6 gün sürdüğü belirtilerek, bu sürenin makul olmadığı kaydedildi.
YORUMLAR