Muhteşem Yüzyıl için ne düşünülüyor?

para uğruna ATA'larımıza atılan iftira insanları mızı yanlış bilgilendirdiler Osmanlı devleti kadar güzel Bi devlet varmıydı YAHUDİ aklı ile milletimizi kandırdılar zaten ne kadar saçma sapan film varsa kanalD başı çekiyor Osmanlı ya iftira edilmiştir sultansüleyman hana yazan öldü umuyorum mezarında rahat yatıyordur

filimle alakası yok. yani sizin anlayacağınız filimde geçen günlük yaşamdaki o şaşaalı yaşantı,lüks salonlar,şamdanlar,mumlar,karılar kızlar,dansözler,eşyalar hiçbiri yok.kendi iç yaşamlarında sadelik var,temizlik var...israf ve aşırılık yok.namaz var,ibadet var,takva var,insana saygı var,dünya ve ahiret ilimleri var,adalet var.böyle olmasaydı bırakın 600 seneyi 600 gün dünyaya hükmedemezlerdi.

padişahın tahtı. günlük yaşamda koskoca padişahın tahtı bile ağaçtan yapılma bir sedir şeklindeydi,gayet mütevazi.ofisi de 30-40 metrekare bir masa ve birkaç sandalyeden ibaret.saraydaki cenazeler bile ofisinin hemen önündeki büyük mermer taşın üzerinden kalkıyor ki padişah her an ölümü hatırlasın ve adaleti elden asla bırakmasın diye.duvarlar ölümü hatırlatan ayetlerle döşenmiş.yabancı bir konuk,elçi geldiğinde ise tahtı da,kıyafetleri de,çevre düzenlemesi de,askerlerin görüntüsü de gayet heybetli.sebebi ise;günlük yaşantıda kendi insanına ne kadar mütevazi davranıyor ve sade yaşıyorsa,yabancıya karşı da o kadar heybetli,ihtişamlı ve kuvvetli görünmekti.gelen elçi padişahla direk görüşemezdi.önce güzel banyo ve temizlik yaptırılır,birkaç gün bir osmanlı padişahının huzuruna nasıl çıkılacağına dair adab-ı muaşeret dersleri verilir ve vezir aracılığıyla isteği ve meramı padişaha iletilirdi.böylece elçiler ülkelerine döndüklerinde ecdadımızın heybetini anlata anlata bitiremezlerdi.600 sene dile kolay...

topkapı sarayı. geçen sene inançlı bir tarih doçenti rehberliğinde topkapı sarayını gezmiştim.hocamız ingilizce,almanca,fransızca,arapça dillerini iyi derecede konuşabiliyordu.bizlere sarayı gezdirirken bir kulağı da turistlere sarayı gezdiren bizim yerli rehberlerdeydi ve bize rehberlerin harem bölümünü tanıtırken;padişahların kadınlarla zevk alemi yaptığı,dansözler oynattığı,içkilerin su gibi aktığı bir yer olarak tanıttıklarını söylüyordu.oysa gerçekte buraya bir erkeğin girmesinin yasak olduğunu,yemeklerin bile el arabasıyla kapıya bırakılıp,getiren erkek görevlinin geri gittiği ve 10 dakika sonra bayan görevlinin o yemeği içeri aldığını,burada kızlara kur-an,hadis,tefsir,fıkıh dersleri verildiği,matematik,fen,tarih ilimlerinin de öğretildiğini,iyi bir anne olmak için gerekli eğitimlerin de verildiği ve buradan yetişen kızların daha sonra devletin üst düzey görevlileriyle evlendirildiğini ve böylece sağlam bir aile yapısıyla osmanlı devletinin 600 sene dünyaya hükmettiğini anlatmıştı bizlere.

nefse hoş geliyor.... dizinin senaristi ve yapımcısı nefse hoş gelecek şekilde planlamışlar herşeyi.geçenlerde bu dizinin belgeselini izledim televizyonda.tarih kitaplarında ve arşivlerde osmanlıya ait sadece savaş kayıtlarının,kimlerin kaç yılında padişah olduklarının falan yazılı olduğunu ancak padişahların ve haremdekilerin özel yaşamlarına ait bir kayıt bulunmadığını;kendilerinin de bu yüzden kafalarından kurgu yaptıklarını ve izleyiciye izlettirebilmek için herhalde şöyle olmuş,şöyle yaşamışlardır diyerek birşeyler kattıklarını anlatmuıştı.adeta itiraf niteliğinde bir programdı.film boyunca padişahın annesi de dahil,hanımları,cariyeleri,kardeşi hepsi de gögüs dekolteli ve kıyafetleri tahrik edici.haremin içinde pargalı paşa,malkoçoğlu,sümbül ve gülağa,askerler ve onlarca erkek adeta fink atıyorlar.oysaki haremin içine bırak bunların içeri girmesi,erkek bir sinek bile giremezdi mahrem olan aile efradından başka.böyle açık saçık kadın görüntüleri bile ecdadımıza koskoca bir iftira ve hakarettir.