Eren bebeğin "mucize" gibi hayata tutunuşu
Muhammet Eren bebek, 56 günlük yaşam mücadelesini kazandı
Konya'da solunumu durmuş olarak dünyaya geldiği için tüm organları bu durumdan etkilenen ve dakikalarca süren canlandırma girişimlerinden sonra nefes almaya başlayan Muhammet Eren bebek, 56 günlük yaşam mücadelesini kazandı.
Hemşire Songül Karadağ Erat (28), hamileliğinin 40. haftasında bebeğinin hareketlerini hissetmeyince doktoruna başvurdu. Kontrollerde bebeğin kalp atımlarının yavaşladığı fark edilince kadın ameliyata alındı.Vücudundaki ödem nedeniyle 4 kilo ağırlığında ve solunumu durmuş şekilde dünyaya gelen bebeği yaşama döndürmek için dakikalarca yapay solunum ile canlandırma çabasında bulunuldu.Bir süre sonra solunum cihazıyla nefes alması sağlanan bebek, hastanenin yenidoğan yoğun bakım bölümünde tedavi altına alındı.Uzun süre nefessiz kaldığı için organları bu durumdan etkilenen, kalp atımları ileri derecede yavaşlayan Muhammet Eren bebek, böbrek yetmezliği yaşadı.İçinde bulunduğu strese dayanamayan bebek, birçok kez günlerce süren mide kanamaları geçirdi. Akciğerleri gelişmediğinden zor günler yaşayan Muhammet Eren, iki ay boyunca solunum desteği aldı. "Yaşamaz" denilen bebek tüm sağlık sorunlarına rağmen hayatta kalmayı başardı. Solunum cihazından kurtulan Muhammet Eren, 3 kilo 200 gram ağırlığında taburcu edildi.
Çocuk kardiyolojisi, göz hastalıkları ve fizik tedavi uzmanları tarafından sürekli takip edilen bebeğin, ilerleyen dönemlerde yaşayabileceği sıkıntıları en aza indirmek için fizik tedavisine devam edilecek.
"ALLAH'IN BİR MUCİZESİ OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM"
Anne Erat, bebeğinin hareketlerini hissetmediğini anlamasından itibaren kendileri için stresli günlerin başladığını söyledi. Uzun bir yoğun bakım süreci yaşadıklarını, bebeğinde organ hasarı ve kasılmalar meydana geldiğini aktaran Erat, günlerce gözyaşının dinmediğini vurguladı.Bebeğini gördüğünde gözlerine inanamadığını anlatan Erat, şöyle konuştu:"Durumu çok kötüydü. Çok ağır bir vaka olarak görülüyordu. Normal doğum olsaydı bile bebeğimin içinde bulunduğu sorunlardan dolayı yaşaması çok zordu. Bakıyorsunuz küçücük bir çocuk ve günlerce süren mide kanamaları geçiriyor, böbrek yetmezliği ileri dereceye çıkıyor. Ödemden yüzü, gözü, elleri patlayacak duruma geldi.
Onu her gördüğümde daha kötü oluyordum. Kasılmaları olduğu için dokunamıyordum. Dokunduğumda daha kötü oluyordu. Sağlıkçı olunca, bir de tabloyu görünce 'Bu çocuk buradan nasıl çıkacak, nasıl yaşayacak' diyorsunuz. Belirli bir süre umut yoktu. Yaşama şansı verilmiyordu. Gerçekten inanamıyorum. Her gün evladımın ölüm haberini alacağım korkusuyla yaşıyor, telefonlara bakmak istemiyordum. Çocuğumuzun yaşamasını herkes gibi ben de Allah'ın bir mucizesi olarak değerlendiriyorum. Umut ettik. Doktorlarımız çabaladı, biz destek verdik. Bebeğim bizden daha güçlü çıktı."
YOĞUN BAKIM STRESİNE DAYANAMADI
Hastanenin yenidoğan sorumlusu Prof. Dr. Rahmi Örs, anne karnında bebeği besleyen göbek kordonundaki çok büyük pıhtı nedeniyle dolaşımın neredeyse tamamen durduğunu bildirdi.Bebeğin her an yaşamını yitirme riskinin olduğunu vurgulayan Örs, şunları kaydetti: "Dakikalarca süren canlandırma işlemlerinin ardından solunum geldi. Bebeğin soluyamaması ve yaşadıklarından dolayı uzun soluklu bir yoğun bakım süreci yaşandı. Bebeği dikkatle takip ettik. Vücudun tüm organları oksijensizlikten etkilenmişti. Bu nedenle kanın pıhtılaşma sisteminde bozukluklar oldu. Kanama eğilimi ortaya çıktı.
Çok yaygın havaleleri oldu. Üç ilaçla ancak bu nöbetleri kontrol edebildik. Kalbindeki etkilenmeler çok ciddiydi. Beyin filmlerinde de anne karnında yaşadıklarından dolayı ciddi etkilenmeler görünüyordu. Çocuk yoğun bakım stresine dayanamadığı için defalarca mide kanamaları geçirdi. Her şeye rağmen taburculuk aşamasına geldi. Şu an birtakım problemleri var. Fizik tedaviye devam edilecek. Beyin felciyle ilgili problemleri daha kontrollü ve hafif geçmesi için tedbirler alınacak. Kolları güçlendirme ile aşırı kasılmaların önüne geçilecek müdahaleler yapılacak. Böbrek ve kalp fonksiyonları normale döndü."