Karadeniz’in iki üniversite mezunu ‘mandıra filozofu’
Uzun yıllar Almanya’da ve sonrasında da İstanbul’da yaşayan, başarılı bir kariyeri olan Tunç Demirkaya, şehir hayatından ‘sıkılarak’ Bartın’ın Ulus İlçesi’ndeki babasından kalma araziye yerleşti. 45 keçi besleyen Demirkaya, ‘Karadeniz’in Mandıra Filozofu’ ismiyle anıldığını ve doğaya sığınmaya geldiğini söyledi.
23 yıl önce Bartın’ın Ulus ilçesinde liseden mezun olan Tunç Demirkaya, Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü ile İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdikten sonra 10 yıl Almanya’da, ardından da İstanbul’daki şirketlerde çalıştı. Tunç Demirkaya, 4 yıl önce Ulus’a bağlı Küllü Köyü’ne dönerek babasına ait 2 dönümlük arazide önce tavuk sonra kaz alarak beslemeye başladı. Sonrasında 5 keçi alan Demirkaya’nın şu anda 45 keçisi bulunuyor. Beslediği köpekleriyle birlikte keçileri otlatmaya giden Tunç Demirkaya, vakit buldukça kitap okuyarak, huzur buluyor.
DOĞAYA SIĞINMAYA GELDİM
Tunç Demirkaya, İstanbul’da çeşitli şirketlerde çalıştıktan sonra 4 yıl önce doğduğu topraklara dönme kararı aldığını belirterek, “4 yıldır burada mutlu ve huzurluyum. Buraya doğaya sığınmaya geldim. Aslında bende olan ve doğanın kabul edebileceği çöpleri buraya bırakmaya geldim. Nedir bu çöpler? Benim atılabilen şeylerimin başında iş stresimiz, tüm hayatımız boyunca üzerimize binen o yükler ve ben bunları doğayı kirletmeden buraya bırakabileceğimi öğrendim. O nedenle buradayız. Köye döndükten sonra küçükbaş ve diğer hayvanları hobi amacıyla beslemeye başladık. Daha sonra 5 tane keçi aldım. Şimdi keçi sayımız 45 oldu, amacımız 45’i 400 yapmak, bin yapmaktır. Köyümüzde artık hayvancılık hiç yok. Karadeniz’de bunu yapmak çok zor oluyor. Ama severseniz bir sıkıntı yok” dedi.
‘PİŞMAN DEĞİLİM’
Köyüne döndüğü için pişman olmadığını söyleyen Demirkaya, şöyle konuştu: Kesinlikle pişman değilim, büyük şehirde sabah 8’de iş başı yapacaksanız, 5 buçukta kalkmanız gerekmekte zaten siz işe gidinceye kadar, birçok stres ve sıkıntı yaşayıp iş başı yaptığınız anda yorgun düşüyorsunuz. Çalışma baskısı, rekabet, kendinize yer edinme, bunlar beni yoran şeyler. Ben bunu bütün insanlara öneriyorum, yani gidip de 100 bin liraya 500 bin liraya kredi çekip, lüks araçlar ya da betondan duvarlar satın almasınlar, kendilerini bir yere bağlamasınlar ve Anadolu’nun herhangi bir yerinden 200 metrekare bir arazi satın alıp, hayat boyu üzerlerinde biriken yükü o arazi de bırakabilirler. Ve bunu yapmak için paraya da ihtiyaç yok. Benim için insanlar belli bir süre yurt dışında kalarak, belli birikim sayesinde bunu yaptığımı sanıyorlar ama yanılıyorlar. Ben böyle bir birikimle bunu yapmadım. Sıfırdan başladık, buna para ayırmadık, kredi de çekmedik, devletten de bir beklentimiz olmadı. Hobi diye başladık, sonradan gördük ki 5 keçiyle, 10 keçiyle olabiliyormuş ve bu hayvanlar sürekli ürüyor. Yeter ki siz onları sevin ve onun ihtiyaçlarını karşılayın her şey olur.”
KARADENİZ’İN MANDIRA FİLOZOFU
Demirkaya kendisini ‘Mandıra filozofu’ karakterine benzettiklerini ifade ederek, “Benim saçlarım uzun, sakallarım uzun, konuşma yapım, doğayla iç içe olmamdan dolayı, ‘Mandıra filozofu’ filmindeki karaktere benzetiyorlar. Diyorlar ki, ‘Sen Karadeniz’in Mandıra filozofusun.’ Benim de çok hoşuma gidiyor. ‘Mandıra filozofu’ olarak kaldık. Teknolojiyle aram hiç yok. Televizyon hiç izlemiyorum. Ama sosyal medyada her gün fotoğraf paylaşıyorum. Bazen fotoğraf paylaşmayınca arkadaşlarım kızıyor. Şunu da söylemek gerekir. Bütün hayvanlarımı arkadaşlarım benden iyi tanıyor. Ayrıca en kısa zamanda cep telefonu kullanmayacağım” diye konuştu.
YORUMLAR