Alparslan Türkeş kimdir?
1917'de Lefkoşe'de dünyaya gelen Alparslan Türkeş, Türk siyasetinde önemli bir iz bıraktı. Gelin Türkeş'in hayatına yakından bakalım.
Alparslan Türkeş 25 Kasım 1917’de Lefkoşe’de dünyaya geldi. Dedeleri 1800’lerin ortasında Kayseri’den Kıbrıs’a göç etmişti. 16 yaşına kadar ailesi ile Lefkoşe’de yaşayan Türkeş’in burada İngiliz Kraliyet yönetiminin uygulamalarına dair gördükleri, beğenerek okuduğu Ziya Gökalp öğretileri ile birleşince hayatı boyunca kendisine ve onu takip edenlere kılavuzluk edecek ülküsünün de temelleri atıldı.
KIBRIS YILLARI VE KULELİ ASKERİ LİSESİ
1933’te ailesiyle birlikte İstanbul’a gitti. Aynı yıl Lefkoşeli İzmir milletvekili Hüseyin Sırrı Bellioğlu’nun yardımıyla geçici olarak Kuleli Askerî Lisesi’ne kaydoldu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldıktan sonra aslî kaydı yapıldı.
Sırasıyla Kuleli Askerî Lisesi, Harp Okulu ve Atış Okulu’ndan mezun olarak teğmen rütbesi aldı. 1940’da Muzaffer Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları olan Türkeş, 1974'te eşini kaybetti. Daha sonra, Seval Hanım ile ikinci evliliğini yapan Türkeş'in, Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu daha oldu.
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI
Gelibolu’da 58. Piyade Alayı 5. Bölük komutanlığına tayin edildi. Balıkesir Edincik, Erdek, Marmara adasında görev yaptı. 1944 yılında Nihal Atsız hakkında başlatılan, gözaltına alınan 23 kişinin tutuklanmasıyla devam eden Irkçılık-Turancılık Davası sürecinde Atsız'ın evinde yapılan aramada Türkeş'in Atsız'a yazdığı mektupların bulunması üzerine Erdek'te üsteğmen olarak görev yaptığı sırada gözaltına alındı. Nihal Atsız, Orhan Şaik Gökyay gibi isimlerle birlikte yargılandığı davada dokuz ay on gün hapis cezası aldı ve Tophane Askerî Cezaevi’nde kaldı. 1945’te Askerî Yargıtay kararıyla beraat etti ve tekrar ordudaki görevine başladı.
ASKERİ EĞİTİMİNE ABD’DE DEVAM ETTİ
1947'de 15 Türk subayıyla birlikte ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulu'nda iki yıl eğitim gördü. 1951'de kurmaylık sınavını kazanan Türkeş, 1955'de Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun oldu. ABD’de aldığı eğitimlerin de etkisiyle 1955-1957 yıllarında Washington’da NATO Dâimî Komitesi’nde Türk Genelkurmayı’nı temsil heyetinde çalıştı. 1959’da albaylığa yükseltildi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO şube müdürlüğüne getirildi.
DARBE BİLDİRİSİNİ OKUDU
27 Mayıs 1960 darbesinden kısa süre önce Ankara’ya tayin edilmişti. Albay Talat Aydemir’in önerisiyle otuz yedi kişilik Millî Birlik Komitesi üyeleri arasında yer aldı. 27 Mayıs 1960 sabahı darbe bildirisini radyodan duyuran isim olarak tanındı. Darbenin ardından aldığı başbakanlık müsteşarlığı görevinde Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurumların hayata geçirilmesini sağladı.
14’LER VE YENİ DELHİ SÜRGÜNÜ
Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'da Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları emekliye sevk edildi. Bu gruptakiler zorla evlerinden alınıp yurt dışında görevlendirilmek suretiyle sürgün de edildi. Türkeş ise Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği Müşaviri sıfatıyla Yeni Delhi’ye gönderildi.
Hindistan’daki görevi sırasında Cemal Gürsel’e gönderdiği bir mektupla, yargılanmakta olan Adnan Menderes ve Demokrat Parti ileri gelenlerinin idam edilmemesini istedi. Yirmi beş ay sonra 23 Şubat 1963’te Türkiye’ye döndü.
SİYASETE ATILDI
Türkeş, 1965'de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine (CKMP) katıldı ve partinin Büyük Kurultayı'nda Genel Başkanlığa seçildi. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde de Ankara milletvekili oldu. 1969 CKMP'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi, amblemi de üç hilal olarak değiştirilirken, Türkeş o yıl yapılan genel seçimlerde ise Adana milletvekili olarak seçildi.
1975-1977 yılları arasında Süleyman Demirel Başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde iki kez MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yaptı.
ÜLKÜCÜ GENÇLİĞİN LİDERİ
Türkiye'de 1968 yılından itibaren Marksist ve komünist gençlik hareketlerinin üniversitelerde yer almaya başlaması ile Türkeş, toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle Türk toplumculuğu ve milliyetçiliğini anlattı. Kısa zamanda çoğalan ve örgütlenen gençler "Dokuz Işık" etrafında toplandı. Sağ-sol çatışmalarının arttığı dönemde önemli bir siyasî aktör olarak tanındı.
12 Eylül 1980'de gerçekleşen askeri darbeden 3 gün sonra teslim olan Türkeş, önce Uzunada'da daha sonra da Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastanesi'nde 4,5 yıl hapis yattı. Bu süreçte Türkeş ve 218 ülkücünün idamı istendi. Türkeş, 9 Nisan 1985'de tahliye oldu ve beraat etti.
YENİDEN MHP, YENİDEN ÜÇ HİLAL
Türkeş, 1987'de siyaset yapma yasağının kalkmasının ardından Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) olağanüstü kongresinde partinin Genel Başkanı oldu. 1991 genel seçiminde Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakı yaptı, Yozgat milletvekili olarak meclise girdi. 1992'de 12 Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesine ilişkin değişikliğin ardından MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verdi. Bu çerçevede 1992'de yapılan MÇP'nin 4. Olağanüstü Kurultayı'nda partinin adı MHP, amblemi üç hilal olarak değiştirildi.
DOKUZ IŞIK DOKTRİNİ
1995 seçimlerinde meclis dışında kaldı. Bu dönemin ardından uzlaşmacı bir lider hüviyetinde göründü. Partinin ana prensibi olan “Dokuz Işık” doktrini yanında siyasî ve tarihî görüşlerini de kaleme aldı. Türkiye’de Ülkücü Hareket’in lideri, Türk sağının en önemli ismi olarak yıllarca anıldı. Özellikle gençlere aşılamaya çalıştığı Türkçülük bilincine İslam hüviyetini de ekledi. “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur” sözleriyle de bu düşüncesini açıkça ortaya koydu. Batılılaşmaya tam manasıyla karşı olmasa da Batı boyunduruğu altında olunmasına büyük tepki gösterdi. Türkiye’deki aydın kesimi de “Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez” sözleriyle eleştirdi. En çok da Ülkücü gençliğe hitaben söylediği “Hepiniz birer Türk Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin” sözleriyle anıldı.
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da yaşama veda etti. Beştepe'de kendisi için hazırlanan anıt mezara defnedildi.
-
Çorumlu 1 yıl önce Şikayet EtAllah rahmet etsin mekanı cennet olsunBeğen Toplam 1 beğeni
-
Vatandaş-19 3 yıl önce Şikayet EtRabbim rahmet ile muamele eylesinBeğen Toplam 3 beğeni
-
AYDIN 3 yıl önce Şikayet EtMekanın cennet olsun .Beğen Toplam 1 beğeni
-
bozkurt 3 yıl önce Şikayet Etruhu şad mekanı cennet olsunBeğen Toplam 1 beğeni