Deniz Feneri e.V'de 'Aydınlık' izler!
Deniz Feneri e.V. soruşturmasındaki birçok bilgi ve belgenin Aydınlık gazetesine servis edilmesi "Savcılar kamuoyunu Aydınlık'la mı aydınlatıyor?" sorularına neden oluyor...
PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'la kol kola gezen, Anayasa'yı cebren değiştirmek için kurulan suç örgütü yöneticisi olmak suçlamasıyla halen cezaevinde tutuklu bulunan 'Fabrikatör' lakaplı Doğu Perinçek'in Aydınlık'ı, gerçekleri karartmaya devam ediyor. Almanya'daki Deniz Feneri e.V'nin Türkiye'deki bağlantılarını ortaya çıkarmak için başlatılan soruşturma kapsamında bilgi ve belgelerin İşçi Partisi'ne (İP) yakınlığı ile bilinen Aydınlık Gazetesi'nde yayınlanması dikkat çekiyor. İP'in suç duyurusuyla başlatılan soruşturmada 'gizlilik kararı' olmasına rağmen iddianame bile hazırlanmadan bilgi ve belge olduğu ileri sürülen materyallerin Aydınlak'ta yer alması kafaları karıştırdı. İP'in suç duyurusunda bulunmasıyla başlayan soruşturmanın tüm safhalarının Aydınlık'ta yer alması, "Savcılar kamuoyunu Aydınlık'la mı aydınlatıyor?" sorusuna neden oldu. Öte yandan HSYK tarafından görevlendirilen 2 başmüfettişin 137 klasöre el koyduğu şeklindeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı tespit edildi.
ŞİKAYET İP'TEN
2002 ile 2007 yılları arasında toplanan 41 milyon 423 bin 158 avroluk paranın 11 milyon 737 bin 994 avrosunun Türkiye'ye aktarıldığı halde, çifte kayıtla tutulan muhasebe defterlerinde bu paranın gözükmediği için Almanya'daki Deniz Feneri e.V'ye 2008 yılında dava açıldı. 1 yıl süren yargılama sonucunda dernek yöneticilerinden Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş ise 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş'in tutuklulukları sırasında hapiste kaldıkları süre dikkate alınarak geri kalan ceza süreleri tecil edilmişti. Bunun üzerine harekete geçen İşçi Partisi (İP) 8 Eylül 2008 tarihinde Başbakan Erdoğan, RTÜK eski Başkanı Zahid Akman'ın da aralarında bulunduğu kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara eski Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Poyrazoğlu dilekçeyi Ankara Basın Suçları soruşturma savcısı Nadi Türkaslan'a verdi, daha sonra soruşturmaya Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren de dahil edildi. Almanya'da başlatılan ancak Almanya'daki mahkemenin hiçbir delil ve tanık ifadesinde suçlu bulmadığı kişilerin Türkiye'de tutuklanması kuşkulara neden oldu. Aydınlık gazetesinin nihai hedefinde 'Deniz Feneri' soruşturmasıyla AK Parti arasında bağ kurarak, parti hakkında kapatma davası açılmasını sağlamak olduğu olduğu belirtiliyor.
KLASÖRLERE EL KONULDU YALANI
Aydınlık tarafından kamuoyuna yanlış aktarılan bir bilgi de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından savcılar hakkında başlatılan inceleme haberi oldu. Gazete 137 klasörün savcılardan alındığını duyururken, başmüfettişlerin sadece savcılar hakkındaki iddiaları içeren bilgi ve belgeleri aldıkları ortaya çıktı. Başmüfettişlerin 'el koyma' gibi bir tavır sergilemelerinin mümkün olmadığını belirten hukuk çevreleri, inceleme ile ilgili şu bilgileri aktardı: "Müfettişler istedikleri belgeleri ilgili savcıdan isterler ve savcılar o belgelerin ya fotokopisini ya da aslını verirler. Ancak el koyma gibi bir olay olmaz."
Yeni Şafak
-
Hasan Dalgıç 13 yıl önce Şikayet EtErgonekon'un bilgileri size geliyordu. Ergonekon'un bilgileri size geliyorsa Deniz fenerin'in ki aydınlığa gidiyor bu kadar basit. gizli görüntüleri, gizli dinlemeleri, en mahrem resimleri nereden bulduysa ak medya aydınlıkta oradan buldu herhalde sen kendinin yaptığını birisi sana yapınca ağlamayacaksın sana yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacaksın bu kadar basitBeğen Toplam 1 beğeni
-
Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet EtBurada Deniz Feneri ve Kanal7 yöneticilerine saldıran. tiplerin ciddiye alınacak bir yönleri yok.Buralara gelerek bu konularda kara propaganda yapmaya çalışanlar normal insanlar değil ETÖ örgütünün yandaşları ve sempatizanlarıdır. PKK terör örgütünün yandaş ve sempatizanları buraya damlayıp nasıl kendi örgüt mensuplarını korumaya çalışıyor ve dezenformasyonda bulunuyorlarsa ETÖ yandaşları da aynı şekilde hareket ediyorlar. Bu davanın sonunda hiç bir şey çıkmayacağını kendileri de biliyorlar.Sahte evraklarla yürüyen bir davadan Myanmar'da bile bir şey çıkmaz.Bunların tüm amaçları karşılarındaki insanları panikleterek,korkutarak yandaşı oldukları Ergenekon sanıklarını içerdeki Deniz Feneri ve Kanal yöneticileriyle takas ettirmektir.Resmi evrakta sahtecilik,buraya gelip karapropaganda yaparak şanslarını deniyorlar.Ya tutarsa diyorlar.Ne fırıldaklar çevrilirse çevrilsin takas yapılmayacak.Kanal7'li rehineler ise eninde sonunda elbette kurtulacaklar.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet EtGeçti Bor'un pazarı,sürün eşşeğinizi Niğde'ye. 27 Mayıscı Solcuların Yassıada çadır tiyatrosunda uyduruk belgeler düzerek başbakan ve bakanları asarak şehit ettikleri gibi 50 sene sonra yine uyduruk suçlamalarla ve yeni Başollarla hem insani yardımların önünü kesmek,hem AKP'yi köşeye sıkıştırmak istiyorlar.Deniz Feneri davası Yassıada davalarının devamıdır. Bu da Türkiyeli solcuların asla değişmeyeceğini gösteriyor. Solculardaki Menderes'e olan kin hala bitmedi.Menderes'e ne yaptılarsa,o ekolden olanlara,o misyonu devam ettirenlere de aynı şeyi yapmaktan asla kaçınmayacaklardır.Kemalizm dedikleri şey işte budur. İçerdekiler tutuklu değil ETÖ mensuplarıyla takas edilmek üzere alınan tutsak ve rehinelerdir. Rehinelere yakında tıpkı Yassıada mahkemelerinde söylendiği gibi "SİZİ BURAYA TIKAN KUDRET BÖYLE İSTİYOR" denirse hiç kimse fazla şaşırmasın.Bu sorun geri adım atılarak,uzlaşılarak,taviz verilerek değil Ergenekon örgütünün üzerine daha fazla gidilerek çözülür.Beğen Toplam 1 beğeni
-
lf84 13 yıl önce Şikayet Etbaşladık yine. kin, nefret ve intikam dolu ulusalcı takımı başladı yine. hiç merak etmeyin bu işten karlı çıkmayacaksınız Allahın izniyle.Beğen
-
Halil İbrahim AYDIN 13 yıl önce Şikayet EtEee ETME BULMA DÖNYASI. SİLİVRİ davalarıda size ve ek yandaşlara servis ediliyordu. ALLAH yinede bu milleti adaletli hakimlerden yoksun etmesin.Beğen Toplam 2 beğeni