'Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı'

Prof. Dr. Suphi Saatçi, Yedikıta dergisine yaptığı açıklamada, Ayasofya'nın kubbesinin Mimar Sinan'ın eseri olabileceği iddiasında bulunarak, "Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya olmazdı." dedi.

'Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı'
'Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı'
GİRİŞ 01.04.2013 12:31 GÜNCELLEME 01.04.2013 12:31

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, Nisan sayısında Mimar Sinan'ın yapıları ve hayatı üzerinde araştırmalarıyla tanınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Suphi Saatçi ile yapılan röportajı kapağına taşıdı. "Mimar Sinan olmasaydı Ayasofya olmazdı" başlığı ile verilen röportajda Mimar Sinan'ın yapıları ve hayatı ile ilgili önemli bilgilere yer verildi.

Mimar Sinan'ın mimari yönünün dışında mühendislik tarafının da çok güçlü olduğunu yer hareketlerini ve yer fiziğini çok iyi bilen bir kişi olduğunun belirten Prof. Dr. Saatçi, "Aksi takdirde mimarlıkta başarılı olamazdı. Mimar Sinan sadece mimar değildi, çinicisini de vitraycısını da hattatını da yönlendiren bir yeteneğe sahipti." diye konuştu.

Sinan Bir Osmanlı Dehası

Mimar Sinan'ın etnik kimliğinin tartışılması gibi bir tartışmanın yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Suphi Saatçi, "Mimar Sinan bir Osmanlı dehası olduğunu söylüyorum. Çünkü onu Osmanlı yetiştirmiş. Devşirmiş, okutmuş ve büyük çapta mimar yapmış... Bir çocuğu alıyor, etnik kimliğine bakmadan 'Sinan' yapıyor. Bundan daha muhteşem, bundan daha önyargısız bir yönetim var mı? Osmanlı'nın en güçlü yanlarından birisi, insanları çok iyi kazanmak ve yetiştirmekti." şeklinde konuştu.

"Ayasofya Kubbesi Sinan'ın İşi"

Ayasofya kubbesinin Mimar Sinan'ın kubbesine benzediğini söyleyen Prof. Dr. Suphi Saatçi önemli bir iddiada bulundu:

"Dikkatli bakıldığında Ayasofya'nın kubbesi Mimar Sinan'ın kubbelerine benziyor. Çünkü bu Ayasofya o bildiğimiz Ayasofya değil. İlk ahşap olarak yapılmış, sonra yanmış yeniden yapılmış. O da depremle yıkılmış. Bizim gördüğümüz en son şeklidir. Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya da olmazdı. Onun restorasyonu sayesinde, arkadan masif payandalar, sonrasında kalın iki tane minare, hatta belki de bu kubbe de Sinan'ın işidir diye düşünüyorum."

Diyarbakır ve Bir Kermes

Yedikıta dergisinde yine Diyarbakır ile ilgili ilginç ve bir o kadar da önemli bilgilerin verildiği "Peygamberler ve Sahabiler şehri Diyar-ı Bekir" başlıklı bir yazıya yer verilmiş. Fatih Oktay'ın kaleme aldığı makale dikkat çekici kaynak bilgiler sunuyor. Derginin "Diyarbakır'da Bir Osmanlı Kermesi" konulu bu ayki ekine paralel olarak hazırlanan yazıda bünyesinde en fazla sahabe bulunduran üçüncü şehir olduğuna dikkat çekilmiş.

Yedikıta dergisinde ayrıca, Robert Koleji'nin Amerikalı misyonerler tarafından Rumeli Hisarı üstünde nasıl kurulduğunu anlatan Doç. Dr. Mustafa Gündüz'ün kaleme aldığı makale "Robert Koleji'nin İlginç Kuruluş Öyküsü", başlığıyla verilmiş. Doç. Dr. Mustafa Güler'in "Haremeyn Hizmetkârları Memlûklüler" başlıklı makalesi, Dr. Abdülhamit Avşar'ın Hazar Denizi Bakü açıklarında bulunan Nargin Adası'ndaki dramı anlatan "Nargin Adası'ndaki Esir Türkler" başlıklı yazısı ilgiyle okunacak makaleler arasında yer alıyor.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Saç tıraşının en pahalı olduğu ülke açıklandı! Türkiye'den tam 8 kat daha pahalı...
Yüzme bilmeyen metrobüse binemiyor! İstanbul'da bu da oldu