Türkiye için hangi gelecek?

Umran dergisi Mayıs sayısında Türkiye'nin siyasi dil, milliyetçilikler ve ikilemler anlamında geleceğini konu alıyor.

Türkiye için hangi gelecek?
Türkiye için hangi gelecek?
GİRİŞ 04.05.2015 11:00 GÜNCELLEME 04.05.2015 11:41

İçinde bulunduğumuz konjonktürde Türkiye’nin (elbette Ortadoğu’nun) geleceğini tasarlamaktan daha zor bir şey yoktur. Gezi Parkı olayları ve 17/25 Aralık operasyonları sırasında ve sonrasındaki, siyasî keşmekeşin de etkisiyle, dünün düşmanlarının veya en hafif tabirle rakiplerinin ortaklaşacaklarını kim öngörebilirdi? Solun, “direniş” retoriğiyle siyasi melankoliden kurtulmasının büyük ölçüde milliyetçiliklerle ve seküler hayat tarzı alanlarının muhafazasıyla alakalı olması, 1960’lar solunun trajedisinin komediye dönüştüğünün de ilanı olarak okunmalıdır. Çeşitli sol grupların “ilerici” addedilen Kürt siyasi hareketiyle ortak bir cephe siyaseti oluşturması yönündeki çabalar aslında memleketin siyasi vasatının pek değişmediğinin de ilanıydı.

1990’ların müflis politikacılarını veya Genç Parti deneyimini aratmayan vaat yarışı ise varolan siyasi partiler arasındaki yapısal sahtekârlığın ama aynı zamanda siyasi değişim imkânları üzerinde düşünülmediğinin göstergesi. Nüans ve ayrıntı bakımından farklı olan ve geleceği inşa edeceğini söyleyen muhalefet partilerinin iktidar partisinin eski bürokrat ve vekillerini transfer etmekten başka yaptığı kayda değer bir gelişme yok. İktidarın açtığı yoldan giden mukallit bir muhalefet koalisyonu var. Şayet bir şeylerin restorasyonundan bahsedilecekse, yeniden bölüşüm, toplumsaldaki dönüşümler, ahlakçılık cakasına zemin teşkil eden yolsuzluk iddiaları, ideoloji, siyasi eleştiri, kitlesel eylem tipleri ve örgütlenme konularını yeniden ele almak gerekmektedir. Tüm bunlara siyasi iklime katkı sunan “kötü” dil eklendiğinde “Her şeyi yeniden düşünüp denemeliyiz” çıkarımına kayıtsız kalmak imkânsızlaşıyor. Yalnızca iktidarın değil, bilakis muhalefetin ve sosyal medyadakilerin dili de vahim. Öte yandan siyasi polarizasyonun yahut toparlanmanın tabiatından kaynaklanan kutuplaşmayı da salt siyasiler üzerinden konuşmak toplumsaldaki ve bürokrasideki dönüşümün mahiyetini ihmal etmek olacaktır.

Bugün, İslâmcılar açısından bakıldığında Türkiye’nin ana sorunu, tevhidî değerlere dayanan bir mizanın olmayışıdır. Türkiye’de mizan bozulmuştur. Mizan yoksa adalet de yoktur, adalet yoksa barış da yoktur. Türkiye’de yıllar süren kargaşanın, istikrarsızlığın, bunalımın ve kavganın arkasında bu gerçek yatmaktadır. Bu mizanın nasıl yerli yerine oturtulacağı, hangi unsurlarla kurumsallaştırılacağı noktasındaki esaslar göz ardı edilirse siyasi alana dair değerlendirmeler hakkaniyetli olmayacak uygulamaya dönük herhangi bir şey de üretilemeyecektir.

Meselenin aslına bakılacak olursa, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan “bölük pörçük toplum mühendisliği”nin varlığı açıkça görülecektir. Günümüzde geleceği öngörmek ya da görebildiğini iddia eden siyasi konumlanışlar modeller tasarlamaktan ziyade AK Parti’nin geriletilmesini öncelemekten başka bir anlama gelmiyor. O yüzden genel seçimlere gidilen bu süreçte iki milliyetçi partinin(MHP/HDP) medyada öne çıkarılması ve bunların sol tarafına daha çok yerleşen CHP’nin sürekli bir biçimde pohpohlanması anlamsız değil. Çünkü hem doğuda hem batıda çifte şantajla sıkıştırıldığında mevcut iktidarın 7 Haziran seçiminde birkaç puan geriletilerek Meclis’te, kurucu kararlar almasını sağlayacak sayısal üstünlüğü elde etmesi engellenmek istenmektedir.

Dönüştürebileceğimiz veya iyileştirebileceğimiz şimdiki zamana yoğunlaşarak birtakım hususlara temas etmek maksadıyla bu sayımızda siyasetin etrafında olup bitenleri kuş bakışı da olsa ele almaya gayret ettik. Çıkış yolu bulmak için, bir durum değerlendirmesi yaparak, günümüz Türkiye’sindeki siyasî sorunların, belirsizliklerin ve risklerin tayin edilmesi öncelikli olmalıdır. Gelecek hakkında on üç yıldır özellikle son birkaç yıldır felaket tablosu çizenlere itibar edilmemeli fakat gelecek hakkında pür iyimserliğe de kapılmamalıdır!

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Netanyahu'nun sağ koluydu görevine son verildi!
Emeklilerin cebine girecek tutar kesinleşiyor! İşte 4A-4B- 4C SSK Bağkur maaş tablosu