Hadisler ışığında askırma ve esneme
Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde: "Esnemek şeytandan, aksırmak ise rahmandan kaynaklanır" buyurmuşlar.
İlkadım dergisinin Nisan 2012 tarihli 285. sayısında kapak konusu "O'nun ümmetinden olmak". Rahvet ve Savaş peygamberi olarak nitelendirilen Rasullah'ın tüm boyutlarına dikkat çekilen yazıların olduğu derginin internet sitesine www.ilkadımdergisi.net adresinden ulaşılabilir.
Derginin Hadis İklimi köşesinde Ahmet Ağmanvermez tarafından kaleme alınan yazı ise yalnız manevi değil maddi yönüyle de insan sağlığı açısından dikkate değer.
Sizler için alıntıladık:
ASSKIRMA VE ESNEME
Aksırma, Allah'ın insana bahşettiği şaşırtıcı bir savunma mekanizmasıdır. Çünkü aksırma ihtiyacı hissettiğimiz zaman engel olamayız. Vücudunuza bu mekanizma konulmamış olsaydı, bize rahatsızlık veren pek çok zararlı maddelerden ve tozlardan kurtulamazdık. İşte bu sebepledir ki milyonlarca mikrop ve zararlı maddelerden kurtulduğumuz için, aksırdıktan sonra Rabbimize şükrediyor ve "elhamdülillah" diyoruz.
İnsan aksırınca çok kısa bir an kalbin atışı durur ve tekrar çalışmaya başlar. İşte bu, insanın ölüp de tekrar hayata dönmesi gibidir. Bu sebeple aksırma engellenmemelidir. Zira aksırma esnasında duran kalp, tekrar çalışmayabilir. Cenabı Hakk'ın insana tekrar kalbin çalışması nimetini vermesi karşısında da yine, 'elhamdülillah' diyerek Cenâb-ı Hakka şükredilir.
Aksırmak vücutta meydana gelen bir sıkıntı, bir zorlama sonucu olur. Bu ihtiyacı duyan kimse aksırdığı anda ferahlar. Bu ferahlamadan dolayı da Müslümanın yine Allah'a şükretmesi gerekir. Zira Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah kulunun aksırmasını sever, fakat esnemesinden hoşlanmaz. Ey Müminler! Sizden biriniz aksırıp Allah'a hamd ederse, (el-Hamdülillah derse) onun hamdettiğini işiten her müslümana, "Yer-hamükellah" diye karşılık vermesi gerekir Esneme işi şeytandandır. Birinize esneme hâli gelirse mümkün olduğu kadar esnemeye engel olsun. Çünkü biriniz esnemek üzere ağzını açınca onun bu gafletine şeytan güler" buyururlar. (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII, 165).
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
"Aksıran yahut geğiren kişi "elhanıdülillahi âlâ külli halin minelhâl' derse, ondan en hafifi cüzzam olan yetmiş hastalık def edilir." buyurmuşlardır.
Başka bir rivayette ise şöyledir: "Kim aksırdığı zaman 'elhamdülillahi Rabbi'l âlemine âlâ külli hâlin makâne derse ebediyen ne kulak ne dil (ne de karın) ağrısı çeker." (Kütübi Sitte, c. 9, s. 426.)
İbni Ömer radıyallahu anh rivayet ediyor:
"Bir gün Peygamberimizin yanında otururken aksırdım. Ashâb bana: "'Yerhamükellah' (Allah sana merhamet edip, hastalık vermesin) dediler. Peygamberimiz de onlara: " 'Yehdikümullahu ve yuslihubâleküm (Allah sizi şaşırtmayıp hidayete (doğru yola) iletsin ve işinizi yoluna koysun) diye dua etti" (Hayâtü's Sahabe, c-3/79)
Aksırma karşılıklı duâlaşmaya vesiledir. Bu, aynı zamanda, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin de sünnetidir. Aksırmakla saniyenin onda biri kadar bir zamanda gözlerimiz ve hava yollarımız kapanarak saatte 300-350 kın hızla 85 milyon bakteriyi bomba gibi havaya fırlatırız. Aksıran kişinin mikropları etrafa saçmaması ve grip gibi hastalıkları yaymaması için el, mendil ya da elbisesiyle ağzını kapaması sünnettir. Zira Ebu Hureyre ra-dıyallahuanh ın bu husustaki bir rivayeti şöyledir:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aksırdığmda elini veya elbisesini ağzına koyar sesini gizler veya aksırmayı içinden yapardı'' Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bu hareketi, çevrede bulunan insanları, bulaşıcı hastalıklardan korumaya yönelik, ilâhî hikmetin gereği, bir nevi vahiyle kendisine ilhâm edilen bir davranıştır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Üç defaya kadar aksıran kimseye dua edilir. Eğer daha fazla aksıracak olursa; ister dua edersin, ister etmezsin [Çünkü artık o hastadır]" (EbûDâvud, Edeb; 91)
Aksıran kimse, "Elhamdülillah" demelidir. Böyle dedikten sonra orada bulunanlar da kendisine dua eder. -Aksıran da duaya mukabele eder. "Elhamdülillâh" demeyene ise bir şey denilmez- Şeytan, asrı saadette, adı bilinmeyen "mikrop" anlamında kullanılmış olmalıdır. Ağzı kapatmak görgü kuralları açısından da önemlidir. Sahabeden biri peygamberimizin yanında aksırmış, hamd etmeyince de peygamberimiz tarafından ikaz edilmiştir. Günümüzde aksırana "çok yaşa" denir. Bu dini ve milli bir anlam taşımamaktadır. Bu sadece bir iyi dilek ifadesidir.
ESNEME ADABI
Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde:
"Esnemek şeytandan, aksırmak ise rahmandan kaynaklanır." buyurmuşlar.
Bir insan üç yerde çok esner:
1- Uykusu gelince
2- Acıkınca
3- Nazar değince.
Her üç zamanda insanın bedenen ve ruhen zayıfladığı zamanlardır. Bedenen ve ruhen gücü azalmış olan insanı şeytanın etkilemesi veya hastalanması çok kolaydır.
Rasül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
"Biriniz namazda iken esneyeceği zaman gücü yettiği kadar esnemeyi hapsedip tutsun, çünkü şeytan girer." (Müslim, Zühd, 57,58, 59) buyurmaktadır.
Özellikle namazdayken esneme uygun görülmemiş ve esneme halinin uygun bir şekilde geçiştirilmesi tavsiye edilmiştir. Namaz kılan bir kişinin esnemesi veya gerinmesi, onun namazdan bir şey anlamadığını ve ne yaptığını bilmediğini göstermeye yeter. Böyle şuursuzca kılınan bir namaz, çevresindekileri rahatsız edeceği gibi, insanı da Kuranda belirtilen, kötülüklerden ve çirkinliklerden alıkoymaz. Bu sebeple, Hadis-i Şeriflerde belirtildiği gibi, ertelemeden, yorgunluk ve tembellik basmadan.namaz vakti girer girmez kılınmalıdır. Nitekim şeytan insanı oyalayıp namazı erteletmeye çalışır. Namaza duran bir kişinin, önce kimin huzuruna çıktığını çok iyi bilmesi ve namazını da bir o kadar uyanık ve dinç kilması gerekir.
İnsanın esnemeyi hapsetmesi, gerek namazda, gerekse içinde bulunduğu toplumda, ağzını sonuna kadar açarak esnemekten kaçınması emredilmektedir. Müslüman, her yerde âdâbı muaşeret kurallarına uyan, nazik ve kibar bir insan olmak durumundadır. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in, kendisinin esnemediği eserlerimizde yazılıdır. Esnemesi gelen kişinin, bunu dü-şünmesi durumunda esneme halinin gittiği de tecrübe ile sabittir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Sizden biriniz esneyeceği zaman elini ağzına koysun; zira şeytan ağzına girer." (Müslim) buyurması bu sebeptendir.
Müslüman'ın davranışlarına dikkat etmesi ve başkalarına tiksinti verebilecek şekilde ağzının içini göstermemesi gerekir. Bunun yanı sıra, ağzını alabildiğine açıp yayarak esneyen bir insanın, o anda kısmen müdafaasız kaldığı için, içeri girebilecek mikroplara ve diğer istenmeyen şeylere karşı da uyarılmıştır.
(ilkadım)