Bir iş yaparken Allah rızasını gözetmek… Allah rızasını gözeterek hareket etmek…
İhlâs, yani Allah rızâsını gâye edinmek, Hak katında amellerin en mühim şartıdır. Niyet hâlis olduğu takdirde, imkânsızlık sebebiyle yapılamayan sâlih amellere bile, Cenâb-ı Hak ecir lütfedip kolaulık nasip eder
Cenâb-ı Hak öyle ki gönüldeki niyetin hâlisliği ve derecesine göre, kulunun azını çok eder, küçücük bir amele bile lûtf u keremiyle, dağlar misâli büyük ecirler ihsân eder. Nitekim bir hadîs-i şerîfte: “Dîninde ihlâslı ol! Böyle yaparsan, az amel bile sana kâfî gelir.” buyrulmuştur. (Hâkim, Müstedrek, IV, 341
AMELLERDE ALLAH RIZASINI GÖZETMEK
İslâm'da namaz, oruç, zekât, hac, sadaka, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma gibi malî veya bedenî bütün ibadetler, yalnız Allah’ın rızasını kazanmak, Onun hoşnutluğuna ermek niyetiyle yapılır. Başka maksat ve gayelerin asıl sebep ve illet olduğu amel ve ibâdetler, ya o ameli tamamen iptal eder, âhirette bir faydası görülmez veya bir kısım karşılığının bu dünyada görülmesini netice verilir.
Öneminden dolayı İslâm âlimlerince, “İslâm'ın dörtte biri” olarak tavsif edilen meşhur hadiste, amellerin ancak ve ancak niyetlere göre, yani onu yapanın ne maksatla yapmış olduğuna göre değerlendirileceği ifade edilir. Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Amellerin değeri, ancak niyete göredir. Bir kimse neye niyet etmişse, eline geçecek olan da odur.” (Müslim, İmare,155)
ALLAH RIZASI İÇİN HAREKET ETMEK
"Kim, (bir konuda) insanlar kendisine buğzetse dahi, (o konuda) Allah’ın (cc) rızasını ararsa, Allah (cc) da insanların vereceği sıkıntıdan onu kurtarır. Kim de Allah’ın (cc) hoşnut olmayacağı (bir konuda) insanların beğenisinielde etmek isterse, Allah (cc) onu o insanlar(ın insafın)a terk eder.’’ (Tirmizî, Zühd, 64)
Günlük hayatlarımızda bir iş ile meşgul olurken bir işe girişirken Allah rızasına uygun mu diye kontrollü hareket etmek, Allah katında çok mühimdir. İbadet ve sâlih ameller, sırf Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmak için îfâ edilmelidir. Beden için ruh ne ise, amel için hâlis niyet de o mevkîdedir. Buna mukâbil, ibadet ve sâlih amellerde samimiyetsizlik, riyâ ve gösterişe kaçmak ise; zâhiren dağlar misâli büyük ve muhteşem görünen amelleri bile küçültüp ecrini yok eder. Zira Hak katında mühim olan, kulun kalbindeki niyetin hâlis olup olmadığıdır.
“Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” buyrulmaktadır. (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 194)
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“…Her kim Rabbine kavuşmayı umuyor, buna inanıyorsa, sâlih ameller işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın!” (Kehf, 110)