Türk Devletleri'nden 12 milyar avroluk KKTC kararı: Uzman isimler değerlendirdi
Avrupa Birliği, Orta Asya'da bulunan 5 Türk Devleti'ne 12 milyar Avroluk destek vermesinin ardından KKTC'nin varlığını tanımayarak GKRY'ne büyükelçi atayacaklarını duyurdu. Uzman isimler ise Haber7'ye özel değerlendirmelerde bulundu.
-
HABER7-ÖZEL
Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Von Der Leyen'in Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan iş birliği stratejik ortaklık kapsamında 12 milyar avroluk anlaşma imzalamış, yayınladıkları ortak bildiride ise BM’nin 4. Maddesi kapsamında 541 ve 550 sayılı kararlarına istinaden “güçlü taahhütlümüzü yineliyoruz” diyerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) “Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak ilan edilmesine destek verdi.
5 ülke BM'de yer alan maddeyi onaylayarak Türkiye’nin adadaki askeri ve siyasi varlığına karşı çıkılmasını kabul ederek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni doğrudan ilgilendiren maddelere karşı Türk dünyasında yankı uyandırarak Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olarak resmen tanıma kararı aldı.
Konuya ilişkin ise Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Türk DGS Birliği Başkanı ve Tümamiral Cihat Yaycı, Prof. Dr. Zakir Avşar, Akşam Gazetesi Yazarı Murat Özer Haber7’ye özel değerlendirmelerde bulundu.
YAYCI: KIBRIS CUMHURİYETİ SIFATIYLA ATAMA YAPMALARI MANİDAR
Türk DGS Birliği Başkanı ve Tümamiral Cihat Yaycı ise Güney Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 5 Orta Asya ülkesinin büyükelçi atamasını manidar bulduğunu belirterek 35 yıl sonra Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla atamanın gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Bu Türk Devletler Teşkilatı'nın üye dört devlet ve yine akraba bir ülke olan Tacikistan'ın beşinin Güney Kıbrıs Cumhuriyeti'ne büyükelçi atamaları çok manidardır. Bu devletler Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanmış olan devletler olup 35 yıl sonra ilk defa Güney Kıbrıs'ın yönetimine büyükelçi atamışlardır hem de Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla” dedi.
"TÜRKİYE'Yİ İŞGALCİ SAYIYORLAR"
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tanımayan ve büyükelçilik atamayan 5 ülkeye dair açıklamalarda bulunan Yaycı, "Şimdi 35 yıl boyunca her ne kadar bu devletler Kuzey Kıbrıs, Türk Cumhuriyeti'ni tanımamış olsalar da, Türk diplomasisinin büyük başarısıyla bu devletler Güney Kıbrıs'ın yönetimini de aslen, fiilen tanımamışlardır. Çünkü büyükelçi atamamışlardır. Ama ne olduysa, Türk Devletler Teşkilatı'na Kuzey Kıbrıs, Türk Cumhuriyeti gözlemci üye iken bu devletler bir anda 12 milyar euro bir anlaşma da yaparak kendileri Güney Kıbrıs'a büyükelçi atadılar. Bu atama aslında Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla yapıldığı için, orayı Kıbrıs Cumhuriyeti olarak gördükleri için, Güney Kıbrıs'ı Kıbrıs'ın tamamındaki, tamamını temsil eden tek devlet olarak görüyorlar Türkiye'yi işgalci Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yok sayıyorlar. Bu hem Türk Devletler Teşkilatı açısından bir kırılma, hem de Türk dış politikasının birinci önceliği olan Kıbrıs meselesi hususunda da çok önemli bir kayıptır" dedi.
"BU ADIM YUNANİSTAN'IN ADIMIDIR"
Yaycı Türk Devletler Teşkilatı’nın geleceğinin tartışma konusu olduğunu belirterek atılan bu adımın Avrupa Birliği veya Amerika’nın hamlesi olmadığı Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adımı olduğunu ifade etti.
Yaycı; “Şimdi bu noktadan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletler Teşkilatı'ndaki geleceği hakikaten bir tartışma konusu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, tanıtacağız derken, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle tanıtma kararı alınmışken, hem de Türk Devletler Teşkilatı üyesi devletlerin böyle bir tavra, 35 yıl sonra ilk defa böyle bir tavır göstermeleri çok manidardır.
Bu hamle Avrupa Birliği'nin hamlesi değildir. Güney Kıbrıs'a büyükelçi atamaları Avrupa Birliği'nin hamlesi değildir. Avrupa Birliği ve Amerika'yı kullanan Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan'ın hamleleridir. Onlar Avrupa Birliği'ni ve Amerika Birleşik Devletleri'ni birer tetikçi olarak kullanmaktadırlar.
Kıbrıs meselesinde Rum Yönetimi Türkiye’nin kadim müttefiklerine ve kardeş devletlerini meseleye alet ettiğini ve düşünülmesi gereken bir hamle olduğunu savunan Yaycı, “Aslında bütün bu olanların arkasında Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Yunanistan diplomasisi ve politikaları yatmaktadır. Hem Türk Devletler Teşkilatı'na Kıbrıs meselesiyle ilgili nifak sokmuşlar, hem de Kıbrıs meselesine Türkiye'nin kadim müttefikleri, kardeş devletleri olan devletlerin Kıbrıs meselesine Türkiye'nin aleyhinde dahil olmalarını sağlamışlardır. Bu durum hakikaten çok üzerinde düşünülmesi, tartışılması ve kendimize ve kendilerine bir tekince verilmesi zamanının geldiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
AVŞAR: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DEĞERLENDİRİYOR
Prof. Dr. Zakir Avşar ise durumun Dışişleri Bakanlığı tarafından değerlendirildiğini belirterek, ani kararlar sonrasında Türk Devletleri ile ilişkilerin bozulmaması için emin adımlarla sürecin takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Avşar, "Bu konudaki tutumlar Dışişleri bakanlığımız tarafından değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeleri fevkalade önemli. Öncelikle biz elbette ki kardeşiz. Kardeş olmaktan mütevellitte ilişkilerimizi ona göre tesis ediyoruz. Ani hareketler yaparak bir anda fevri şeylerle ilişkileri kuşkusuz ki bozamayız. Çok aklı başında değerlendirmeler içerisinde olmak lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili veyahut Türkiye'yi işgalci görmek gibi plan bir değerlendirme içine girdikleri gibi hususlar birbirini kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
ÖZER: TÜRK DÜNYASI BAĞIMSIZ HAREKET EDEMİYOR
Akşam Gazetesi Yazarı Murat Özer ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını Orta Asya’daki Türk Devletleri arasında tanıyan herhangi bir devlet olmadığını belirterek, “Kuzey Kıbrıs'taki Türk varlığını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dışında tanıyan hiçbir ülke yok. Çünkü Birleşmiş Milletler'e göre de Türkiye o arada bir işgalci. İslam dünyası ve Türk dünyası bağımsız hareket edilme salahiyetine sahip olmadığı için eğer olabilseydi zaten Gazze'deki soykırımı durdurmaya gücü yeterdi" ifadelerini kullandı.
Özer, Karabağ’daki işgal sorununda Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın takındığı tavrı hatırlatarak, “O sebeple bu karar Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliği'nin şu andaki kurulu düzenin bir parçası olan tüm ülkelerin yapabilecekleri şeylerdi. Karabağ'daki işgal konusunda da Kırgızistan'ın, Türkmenistan'ın ya da Kazakistan'ın çok farklı bir tutumu olmamıştı. Türklerin soykırıma tabi tutulması karşısında Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız bir politika ortaya koyma konusundaki İslam dünyasının geneline yayılan vakamızla, gerçeğimizle ilgili olarak değerlendirmek durumundayız. Zaten bugün yaşadığımız temel sorun da bu” dedi.
"TAVIR KOYABİLEN ÜLKE YOK"
İslam dünyası ve Türk devletlerinin kendi içlerinde bağımsız kararlar alamadığının altını çizen Özer, “Ne yazık ki hem Türk hem de İslam dünyasında Türkiye'den başka bağımsız karar alabilen ve Birleşmiş Milletler'deki bu vaziyete açılışa tavır koyabilen dünyada hiçbir ülke yok. Her zaman olduğu gibi Türkiye olarak son 200 yılın içerisinde de böyle değerli bir yalnızlığa sahibiz.” İfadelerini kullandı.
"KKTC'Yİ TANIYORUZ' DEME İHTİMALLERİ YOK"
İslam dünyasında da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını tanıyacak herhangi bir ülke olmadığının altını çizen Özer "Türk Devletleri Teşkilatı içerisinde Kıbrıs'ı gözlemci statüde bulunması için Türkiye'de gayret etmişti. Kıbrıs'taki Türk varlığını herhangi bir ülke tanımadığı için bugüne kadar Türk dünyasından da bu konuda bir şey beklemenin sonuç alıcı bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bu bizim gücümüzle alakalı bir şeydir. Bugün meselemiz gücümüzle alakalı bir şeydir. Ne yazık ki İslam dünyasında bu konuda çok zayıf. Türk dünyasından da bu konuyla alakalı Kıbrıs'taki Türk varlığını tanıyoruz, Kıbrıs'taki Türk devletini tanıyoruz şeklindeki bir yaklaşımı gelme ihtimali neredeyse yok” ifade etti.
ÖZÜLKER: İNANARAK KABUL ETTİKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, artık Orta Asya’da Nazarbayev’in olmadığını Avrupa Birliği’nin bölgede yeni bir program yürüttüğünü belirterek, “Avrupa Birliği yeni bir program yürürlüğe koydu. Bu program oradaki Türk devletlerine hem parasal yardım yapmak hem de yardım derken bir borç verdi. Avrupa Birliği ise bu ilişkiyi kurduğu andan itibaren Güney Kıbrıs'ın veto ettiği takdirde Türk devletleri 12 milyar avro alabilirdi. İnanarak yaptıklarını ben düşünmüyorum. Ama Avrupa Birliği'ni de reddedemediler. O reddetmemenin bedeli Güney Kıbrıs'ı başka bir şekilde kollama noktasına gelmek oldu” dedi.
Özülker meselenin Türkiye ile ilgili değil Orta Asya Devletleri’nin Avrupa’ya açılmak için adım atmış olabileceğini belirterek, “Bu durum düzelmez çünkü de burada bir Türkiye meselesi değil bu. Karşıya bulundukları birçok ekonomik sorunu Avrupa Birliği'nin bu açılımı ile ve bu arada bir de Rusya'nın oradaki nüfus bölgesi olarak kullanımını da Avrupa Birliği'nin bu yardımlarıyla biraz oraya da kaydırmak suretiyle geçmeyi zannediyorum” ifadelerini kullandı.
"KENDİ ÇIKARLARI ÖN PLANA ÇIKTI"
Türk Devletleri’nin Ankara’ya karşı aldıkları bir karar olmadığı, Avrupa ile yakınlaşmak için atılan bir adım olduğunu belirterek, “Türk Devletleri Ankara'ya sırtını dönmüş veya şu veya bu şekilde sorun yaratmak için bunu yapmış değiller. Avrupa Birliği'nin sunmuş olduğu imkânlarla birlikte kendi çıkarları daha ön plana çıktığı için bunu yaptılar. Şimdi bu durumda Türkiye gidip de onlara 'yahu nasıl yapıyorsunuz' vs. bunu söylediği takdirde öbür tarafta kendi menfaatlerinden bir hayli fedakarlık etmek zorunda kalırlar ki bunu yaparlar mı? Geçmişe baktığımız zaman geçmişte de buna benzer başka olaylarla da karşı karşıya kaldık. Mesela İslam İşbirliği Örgütü'nde Kıbrıs'a oradan bir karar tasarısını kabul ettirmeye gidene kadar döktüğümüz terin uğraşımızın haddi hesabı da yoktur” dedi.
Özülker Büyükelçilikler gereken adımı atmış olabileceklerini belirterek, “Büyükelçiler gidip orada gerekli görüşmeleri yapmıştır. Bizim birlikteliğimize pek uymayan bir davranış gibisinden girişimde bulunmuşlardır. Ama 12 milyar doları ve oradaki ileriye dönük olarak da o yatırım politikaları ve ihtimallerini de bir kenara iterek bir yere gidemiyorsunuz. Artık yeni bir Nazarbayev de yok” dedi.
-
Vtndş 26 dakika önce Şikayet Et35 yıldır KKTC yi tanımayanlaeın kimi tanıdığına takılmak önemli deği. Bu bir devlet aklıdır belki bu şekilde olması bizim için daha önemli. Kıbrıs Türkiye'den ayrı bir devlet olursa orda ki KKTC'nin ömrü kısa olur. KKTC nin içinde bile Türkiye'yi işgalci gören bir yapı var bunlar göz önünde bulundurulduğunda biz oranın bu şekilde kalmasını istiyoruz. Bu izni de onlara biz vermişizdir.Beğen Toplam 4 beğeni
-
KARGA 28 dakika önce Şikayet EtBunlar Geleceğin Türk Birliğini mi Oluşturacaklar . ? Bunlar Türk Birliğini Bir Avuç Paraya Türk Birliğini Sabote Ederler . ........ Türkiye Geçmişte Bunlara Bağışladığı Parayı Bunlardan Geri Almalıdır . Ruslar Sovyet Döneminde Sözde Türk Kimliği Olan Bunların Genleriyle Oynamış . Bunların Af Edilecek Yanları Yoktur .....Bırakın Burunları Sürtünsün .Beğen Toplam 2 beğeni
-
Recep 31 dakika önce Şikayet EtBunlar Esarete alışmışlar Asla kendi başlarına bir şey yapamazlar.Parayı Verenin kulu kölesi olurlar.Bunlardan hayır Çıkmaz. Bunlardan ne köy olur nede kasaba.Beğen Toplam 7 beğeni
-
kurt 32 dakika önce Şikayet EtTürk Devlet Aklını bilmeden bu konuyu anlayabilmeniz zor. Boşverin KKTC başörtülü öğrenci işleriyle uğraşsın.Beğen
-
Misafir 32 dakika önce Şikayet EtBiz daha Ankara'yı, İstanbul'u CHP'den kurtaramıyoruz. Dünyadaki Türk Devletleri'ni Çin'den Rusya'dan ABD'den AB'den, nasıl kurtarıp da birleştireceğiz. Kulağa hoş gelen Turan projesi, Yahudilerin kurmaya çalıştığı Paganist yeni Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olmasın!Beğen Toplam 5 beğeni