Erdoğan'dan Rum kilisesine elektik yanıtı

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 37. yıl dönümü dolayısıyla KKTC'de bulunan Erdoğan, konuşmasında AB restini tekrarladı, kilisenin 'elektrik haramdır' çıkışına yanıt verdi.

Erdoğan'dan Rum kilisesine elektik yanıtı
Erdoğan'dan Rum kilisesine elektik yanıtı
GİRİŞ 20.07.2011 10:53 GÜNCELLEME 20.07.2011 10:53
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Barış harekatıyla Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türkünün yok edilmesine yönelik çabaları akim bırakmış, Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunu koruma mücadelesine destek olma azim ve kararlığını ortaya koymuştur'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 37. yıl dönümü nedeniyle Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Caddesi'nde düzenlenen resmi geçit törenine katıldı.

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 37. yıl dönümü olan bu anlamlı günde Kıbrıs'ta vatandaşlarla birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek Kıbrıs halkını selamladı.

61. Hükümetin Başbakanı olarak ilk dış ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) gerçekleştirmekten memnuniyet duyduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Kıbrıs'ın ve Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin her zaman gönlümüzde müstesna bir yeri vardır. Sizlere, Kıbrıs Türkünün sevincini her zaman yürekten paylaşan Anavatandaki kardeşlerinizin selam ve sevgilerini getirdim. Bu topraklarda şehit düşen ve gazi olan kardeşlerimizin aziz hatıralarını da bu vesileyle saygıyla ve minnetle yad ediyoruz. Şehitlerimizin ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun. Bize kanlarıyla, canlarıyla emanet bıraktıkları bu vatan toprağını sonuna kadar korumak, burada sadece Kıbrıs Türklerinin değil aynı zamanda insanlığın onurunu ve izzetini sonuna kadar savunmak boynumuza borç olsun. Bir kez daha bütün dünya bilsin ki, Kıbrıs Türkleriyle ebedi kardeşliğimiz ve dayanışma ruhumuz ilk günkü kadar taze ve diridir. Sonsuza kadar da böyle devam edecektir.''

Kıbrıs Türkünün hür yaşamak için Ada'nın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verdiği mücadelenin dönüm noktasını teşkil eden şerefli bir günü anmak üzere burada bulunduklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Barış Harekatıyla Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türkünün yok edilmesine yönelik çabaları akim bırakmış, Kıbrıs Türklerinin hak ve hukukunu koruma mücadelesine destek olma azim ve kararlığını ortaya koymuştur'' dedi.

''KIBRIS TÜRKLERİNİN EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE VAR OLMA MÜCADELESİ...''

Kahraman Türk Ordusunun uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hakları kullanarak gerçekleştirdiği Barış Harekatı'nın, Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin eşitlik, özgürlük ve var olma mücadelesini Anavatanın her zeminde destekleyeceğini tüm dünyaya gösterdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Barış ve Özgürlük Bayramı olan bugünde yaşanan acıları ve ödenen bedelleri unutmadan Ada'nın eşit ortağı olarak Kıbrıs Türk halkının hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğimizi ilan ederken barışa olan inanç ve irademizi bir kez daha bütün dünyaya ilan ediyoruz.

Kıbrıs Türkü, Mücahitlerimizden devraldığı kararlılıkla, hür yaşama iradesini ortaya koyarak, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler üzerinde yükselerek dünya sahnesindeki onurlu yerini almıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; Hükümetiyle, Meclisiyle, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, çağdaş bir devlet olarak bölgesinde barış ve istikrara önemli katkı sağlayacak bir konuma yükselmiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti siyasi ve ekonomik alanlarda bugüne kadar kat ettiği mesafeyi misliyle aşabilecek birikimi ve donanımıyla bizim için de iftihar kaynağıdır. Kıbrıs Türk halkı bu günlere, birlik ve beraberlik içinde milli değerlerine sahip çıkarak gelmiştir.

Herkes emin olsun ki, gönül birliğimizi, dayanışma ruhumuzu ve bu asil milli davaya olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Türkiye nasıl ki gücünü birleştirerek, omuz omuza vererek yüzyılın en büyük refah ve kalkınma hamlesini, başardıysa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin vatandaşları da tarih sahnesindeki izzetli yerini alacaktır. Yeter ki, arızi sorunlara takılıp kalmayalım, yeter ki dönemsel sorunları aşabilmek için büyük fotoğraftan, milli davamızdan gözümüzü bir an ayırmayalım.''

''BİZİM ARZUMUZ; KIBRIS'TA YEŞERECEK BARIŞ ORTAMININ, BÖLGESİNİN ÇOK DAHA ÖTESİNDE, ÇOK DAHA BÜYÜK VE KAPSAMLI BİR BARIŞIN, KALKINMANIN, İŞBİRLİĞİNİN YOLUNU AÇMASIDIR. ANCAK, MEVCUT FIRSAT PENCERESİNİN SONSUZA KADAR AÇIK KALAMAYACAĞI HERKES TARAFINDAN ARTIK İDRAK EDİLMELİDİR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim arzumuz; Kıbrıs'ta yeşerecek barış ortamının, bölgesinin çok daha ötesinde, çok daha büyük ve kapsamlı bir barışın, kalkınmanın, işbirliğinin yolunu açmasıdır. Ancak, mevcut fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından artık idrak edilmelidir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, her zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri istikametinde bölgede güvenlik ve refahı hedeflediklerini, barış için, adalet için ellerini herkese uzattıklarını söyledi.

Bu hedefe ancak hukuk, adalet ve eşitlik çerçevesinde ulaşacaklarına inandıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

''Anavatan ve garantör bir ülke olarak, gelecek vizyonumuzu, Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözümle sona ermesinin sadece Ada'da değil, Doğu Akdeniz'de de güvenlik, istikrar, işbirliği ve refaha katkıda bulunacağından, yeni bir dönemi başlatacağından hareketle şekillendirdik. Kıbrıs Türk tarafıyla, ortak milli dava etrafında tam bir fikir ve gönül birliği içinde ve samimiyetle çözüm için çaba sarf ettik. Bu dayanışmadan kuvvet alarak, tüm ezberleri bozduk. Artık ortada tüm dünya kamuoyunun gördüğü bir gerçek vardır. Kıbrıs meselesi, tam yarım asırdır BM Teşkilatının gündemindedir. Bu süreçte sorunun çözümüne ilişkin parametreler ortaya çıkmış ve yerleşmiştir. Kıbrıs sorununda geçmişte de günümüzde de güçlü çözüm iradesi gösteren taraf, Kıbrıs Türk halkı ve garantör Türkiye'dir. Nitekim, Kıbrıs Türk halkı, tüm güçlükleri göze alarak ve fedakarlıkla 2004 yılında yapılması istenen referandumda barış ve uzlaşmaya yüzde 65'le 'evet' demiştir. Güney Kıbrıs yüzde 75'le 'hayır' demiştir. Uzlaşmaya ve barışa yüzde 75 ile 'hayır' diyen Güney Kıbrıs ödüllendirilmiş, 'evet' diyen Türk halkı cezalandırılmıştır ve hala bu süreç devam etmektedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Onun için bugün biz daha güçlüyüz.

Kıbrıs Türkü'ne hiçbir meşru temeli olmadan maruz kaldığı kısıtlamaların ortadan kaldırılacağı sözü verilmiş, ancak bu sözler tutulmamıştır. Bütün bu haksızlıklara, adaletsizliklere rağmen Kıbrıs Türkü barış ve çözüm için çaba göstermeye devam etmiştir. Biz, çözüm hedefine samimiyetle inanıyoruz. Fakat şunu da unutmayalım, artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu yolda üzerimize düşeni yaptık, yapmaya da hazırız. Diğer tüm ilgili tarafları da barışa destek vermeye ve bu yolda adım atmaya davet ediyoruz. Hazırlık dönemiyle beraber üç yılı aşan mevcut görüşme sürecinde nihai aşamaya gelinmiştir.''

''HAKSIZLIK ARTIK TAHAMMÜL SINIRLARINI ZORLAMAKTA''

Görüşmelerden netice alınması beklentisi içinde olduklarını anlatan Erdoğan, çözüm yolunda tüm tarafların sorumluluğu bulunduğuna ve elden gelenin en iyisinin yapılması gerektiğine inandıklarını ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şunda hiç bir tereddüt yoktur ki BM parametreleri çerçevesindeki çözüm, mevcut müzakere sürecinde liderlerin Ortak Açıklamalarındaki mutabakatlarına uygun biçimde bulunacaktır. Bu çerçevede yeni ortaklık, 'iki kesimli, iki toplumlu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyon olacak, bu ortaklığın, tek uluslararası kimliğe sahip bir Federal Hükümetinin yanı sıra, eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ve bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti bulunacaktır'. Bu çözüm çerçevesi ve Kıbrıs Türk tarafının yeni nesillere huzurlu ve güvenli bir geleceğin miras bırakılmasına yönelik içten ve yapıcı çabaları tam desteğimizi vermeye hazırız. Aksi istikamette zorlamalar içine girmek ise çözüm iradesini sabote etmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Bizim arzumuz; Kıbrıs'ta yeşerecek barış ortamının, bölgesinin çok daha ötesinde, çok daha büyük ve kapsamlı bir barışın, kalkınmanın, işbirliğinin yolunu açmasıdır. Ancak, mevcut fırsat penceresinin sonsuza kadar açık kalamayacağı herkes tarafından artık idrak edilmelidir. Arzumuz, bugüne kadar sarf edilen çabaların heba edilmemesi, zamanın boşa harcanmamasıdır. Zira, yarım asırlık Kıbrıs sorununa çözüm bulunması için daima yapıcı ve dinamik açılımlar ortaya koyan Kıbrıs Türk tarafının maruz kaldığı haksızlık artık tahammül sınırlarını zorlamakta, vicdanları sızlatmaktadır. Böylelikle, AB açısından da mevcut çarpık durumun giderilmesi ve kapsamlı çözümle Kıbrıs'ta kurulacak yeni ortaklığın 2012'nin ikinci yarısında dönem başkanlığını deruhte etmesi de mümkün olabilecektir.''

Başbakan Erdoğan, bu hedefe ulaşılabilmesi için kapsamlı çözüm anlaşmasının referandumlara sunulması ve onay süreçlerinin de tamamlanarak, yeni ortaklık devletinin dönem başkanlığı sırasında hayata geçirilmiş olması gerektiğini vurguladı. Bunun ise ancak yıl sonuna kadar mevcut süreçte anlaşmanın sağlanmasıyla mümkün olabileceğini kaydeden Erdoğan, ''2012'nin ikinci yarısında Kıbrıs Türkleri'nin de yer alacağı ve bunun sonucunda Türkiye'nin de muhatap kabul edeceği bir dönem başkanlığı sadece Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir olumlu ivme yakalanmasına değil, Avrupa'nın siyasi ve stratejik açılardan daha etkin bir konuma yükselmesine de katkıda bulunabilir. Aksi takdirde, buradan bir kez daha seslenmek istiyorum; Kıbrıs sorunu çözülmeden Rum tarafının 2012'de AB Dönem başkanlığını üstlenmesi halinde, açık net söylüyorum, Türkiye'nin AB ile ilişkileri tamamen donacaktır. 6 aylık Güney Kıbrıs Rum yönetiminin dönem başkanlığında bizim AB ile herhangi bir görüşme yapmamız söz konusu olmayacaktır. AB Dönem Başkanı da olsa Rum tarafıyla aynı masaya oturmamızı hiç kimse bizden beklemesin'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rum halkının makul olması ve ön yargılarından sıyrılmaları gerektiğini belirterek, ''Aynı çağrımı Yunanistan'a da yapıyorum: Garantör ülke olarak siz de üzerinize düşeni yapın. Türkiye olarak, biz zaten hazırız. Ön yargılardan lütfen sıyrılın diyorum. Bu yol aklın yoludur, bu yol barışın yoludur, bu yol çözümün yoludur'' dedi.

Başbakan Erdoğan, törende, ''hukukun, özellikle adaletin savunuculuğunu yapan AB'nin 2004'te yapmış olduğu, hatta vermiş olduğu sözün arkasında durmadığı için bu yanlışlarının bedelini de ödeyeceğini'' belirtti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Birliğin Kıbrıs'ta hukuki temeli olmayan bu duruma son verme sorumluluğu vardır. Zira şu anda Kıbrıs diye bir devleti biz tanımıyoruz. Böyle bir devlet yoktur. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vardır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır. Bu itibarla AB'den beklentimiz üzerine düşeni yapmasıdır. BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-mun'dan beklentimiz sadece Özel Temsilcisi Downer'i buraya göndermek değil, Sayın Annan'ın Mayıs 2004'deki raporunu açıklamasıdır. Bu raporda neler var, bunu açıklamasıdır. Artık oyalanmak istemiyoruz. Bunu yapmaları gerekir. BM ekibinin yoğun çabalarını desteklemesi, müzakere sürecine gereken desteği Sayın Ban Ki-mun'un vermesidir.''

''KİLİSE AÇIKLAMA YAPIYOR...''

Bu vesileyle, Rum halkına bir çağrıda bulunan Başbakan Erdoğan, ''Mesnetsiz kaygılarını bırakmaları gerekir. Şu anda Güney Kıbrıs bir olay yaşıyor. Kuzey Kıbrıs hemen onların sıkıntılarını gidermeye yönelik adım attı mı? Attı...'' dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama enteresandır. Güney Kıbrıs'ta kilise açıklama yapıyor. 'O elektriği kullanmak haramdır. Gerekirse mum yakın, gaz lambası yakın' diyor. Bunlar daha önce de Kuzey Kıbrıs'ın peynirini almanın caiz olmadığına hükmediyorlardı. İşte bunlar çağların çok gerisinde yaşıyorlar.

Tabii ki böyle bir anlayışla bu süreci işletmek kolay değil. Ben Güney Kıbrıs'taki Rumlar'a şunu söylüyorum: Sizin sorununuz içinizdedir, bunu halledin. Türklerden insanlara hiçbir zaman zarar gelmez, bunu böyle bilin. Zira bizim amacımız barıştır, özgürlüktür ve biz barışa, özgürlüğe çağrı yapıyoruz. Bunun dışında bir başka çağrımız yoktur.

Rum halkının makul olması gerektiğini ifade etmek istiyorum, ön yargılardan sıyrılmalarının gereğini hatırlatmak istiyorum. Aynı çağrımı Yunanistan'a da yapıyorum: Garantör ülke olarak siz de üzerinize düşeni yapın. Türkiye olarak, biz zaten hazırız. Ön yargılardan lütfen sıyrılın diyorum. Bu yol aklın yoludur, bu yol barışın yoludur, bu yol çözümün yoludur.''

''GÜNLÜK SİYASET KAYGILARI...''

Dokuz yıllık iktidarlarında hep bunu savunduklarını, bu adımları attıklarını ve kararlılıkla bunu sürdürdüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''(Çözümsüzlük çözümdür) demedik. Tam aksine çözümsüzlüğü ortadan kaldırmanın gayreti içinde olduk. Hükümet olarak, pek çok kez bunu ispatladık. Büyüyen ve gelişen Türkiye nasıl olsa Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yanında durmaya devam edecek ve sizlerin hukukunu daima koruyacaktır, bunu böyle bilin. Bu konudaki tavrımız değişmeyecektir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, KKTC'lilere şöyle seslendi:

''Siz Kıbrıs Türkleri, siz bu vatanın, bu ülkenin, bu toprakların öz sahipleri, sizler barış için elinizi hep uzattınız. Artık Rum tarafının da üzerine düşeni yapması, samimiyetinize aynı samimiyetle cevap vermesi gerekir. Bir kez daha açık ve net söylüyorum: Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüm, günlük siyaset kaygılarına veya zihinlerde yer etmiş zehirli ön yargılara feda edilmemelidir. Biz feda etmeyeceğiz, Güney Kıbrıs da feda etmemelidir.''

''ELEKTRİK ENERJİSİ VEREBİLECEK NOKTADAYIZ''

Erdoğan, Anamur'dan Kuzey Kıbrıs'a su getirme projesi hazırlandığını belirterek, Anamur'daki barajın temelinin mart ayında cumhurbaşkanı ile birlikte atıldığını, bu projeyle denizin altından geçirilecek hatla yılda 15 milyar metreküp nitelikli su geleceğini anlattı. Projenin üç yıl içinde bitirileceğini belirten Erdoğan, bu suyun adanın tamamını yeşillendirmeye yeteceğini kaydetti. Enerji konusunda Kuzey Kıbrıs'ın bir sıkıntısının bulunmadığını söyleyen Erdoğan, aynı hatta paralel olmak üzere Türkiye'den Kuzey Kıbrıs'a elektrik enerjisi verebilecek noktada olduklarını belirtti.

Erdoğan, ''Fakat şu andaki maliyetler daha düşük olduğu için bu konuda bir adım atmıyoruz. Fakat bu adımı atmamız bizim için an meselesidir. Yoksa bu konuda da herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir'' dedi.

Eğitim alanında Kuzey Kıbrıs'ın üniversite düzeyinde 43 bin kapasitesi bulunduğunu söyleyen Erdoğan, kapasitenin daha önce planlanan 60 bin seviyesine çıkması için KKTC'li yöneticilerle gerekli çalışmaların yapılacağını bildirdi.

KKTC'nin önemli turizm merkezi olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, KKTC'nin özellikle paket turizmde daha verimli hale gelmesi için adımlar attıklarını anlattı. Erdoğan, tarımda, hayvancılıkta ve teşvik ettikleri sanayi kuruluşlarının burada yapacakları yatırımlarla KKTC'nin artık bugün düne göre çok daha güçlü bir konuma geleceğini ifade etti.

''MARJİNAL DÜŞÜNMEK UYGUN DÜŞMEZ''

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Benim sizlerden bir ricam var. Marjinal düşünmek tabii hiçbir zaman benim Kıbrıslı Türk kardeşlerime zaten uygun düşmez, bunu biliyoruz. Ama marjinal düşünenlere de benim Kıbrıslı Türk kardeşlerim inanıyorum ki prim vermeyecek. Çünkü size büyük düşünmek yakışır. Siz büyük bir milletin varislerisiniz. o bakımdan inanıyorum ki yarınların Kuzey Kıbrıs'ı Güney Kıbrıs'tan çok daha güçlü olacaktır.

Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda önemli adımlar attıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, Kuzey Kıbrıs'ın dört bir yanına duble yollarla gidileceğini bildirdi. Geçmişte olduğu gibi sıkıntılı bir ulaşım ağı istemediklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, tarım ve hayvancılık alanında da başarılı olacaklarını dile getirdi.

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Kıbrıs Türk'ünün varlığı, hukuku ve hürriyeti için cesaretle ulvi dava için vatan için onur ve izzetimiz için bu uğurda şahadet mertebesine ulaşan Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimizi minnetle yad ediyorum. Bugünün gençliğini ve bugünün Kıbrıslı Türklerini de yarının büyük KKTC'sini kuracak iradeye sahip olduklarına inanıyor, tekrar Türkiye'den tüm vatandaşlarımın selam ve sevgilerini sizlere sunuyor, sizlere de saygılarımı bildiriyorum.''

KAYNAK: AA
YORUMLAR 5
  • levent 13 yıl önce Şikayet Et
    Fena carpti. truklere muhtac olmak bu kopilleri fena carpti - dur daha bu iyi gunleriniz - yakinda KKTC nin coplerinden toplayacagini ekmek parcalari ile karninizi doyuracaksiniz - yok oyle AB keseeinden milyarlarca EURO borc yapip sonra odemiyoz odemiz banane banane diye mizikcilik yapmak
    Cevapla
  • Serhat Kars 36 13 yıl önce Şikayet Et
    Sayin Basbakanim. helal olsun Basbakanim size.kimse size denk degildir.herzaman arkanizdayiz.
    Cevapla
  • tuncay tezel 13 yıl önce Şikayet Et
    YOBAZLIK HER DİNDE TEHLİKE. Hristiyan için de, Müslüman için de. Akıl dinden uzaklaştırılırsa maneviyat çöker.
    Cevapla
  • Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet Et
    Kemal bey bu sözlerin altında kalmaz.. Recep Tayyip Erdoğan: "Rum yönetiminde kilise Türk elektriğinin haram olduğunu söylüyor. Bunların ne kadar çağ dışı kaldığını gösterir." Benim tanıdığım Kemal Bey,Erdoğan'ın bu sözlerini kesinlikle hazmedemez ve Erdoğan'a yedirir.Yediremezse yandaşlarına yedirir.Artık yandaşlarına yedirecek kadar da itibarı kalmadıysa,gider Yorgo'ya başbakanı şikayet eder.Yorgo da "Dayan Kemal geliyorum" der.Bir Kemal oraya gider,bir Yorgo buraya gelir...Körler sağırlar birbirlerini ağırlar.
    Cevapla
  • Metin Yazar 13 yıl önce Şikayet Et
    Kemal Bey ve papazlar. Erdoğan Ergenekon'u eleştirince,Kemal Bey öfkeden çılgına dönüyor Ergenekonculardan önce ortaya atılarak Ergenekonun avukatlığını yapıyor,"...Ergenekon'a ben de üye olacağım" diyor. Erdoğan Darbecilere,Balyoz'a karşı çıkınca Kemal bey küplere biniyor,feryat figan eyliyor. Erdoğan Mavimarmara saldırısından sonra Siyonistlere Tevrat'ın "Öldürmeyeceksin" emrini hatırlatmasına kızıyor ve siyonistlerden önce davranarak "Sen de çalmayacaksın" diye cevap yetiştiriyor ve sonrasında başbakanı hem İsrail hem ABD medyasına şikayet ediyor. Bay Kemal acaba bu kez de Erdoğan'a karşı Rum kilisesi ve papazların avukatlığını yaparak "Asıl sen haram yiyorsun " mu diyecek? ? İzleyip göreceğiz,ben de çok merak ediyorum.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Hakan Fidan sinsi oyuna dikkat çekti: Türkiye her türlü senaryoya hazır
Korsan yeminci disiplinsiz teğmenler hakkında ilk karar