Savaş gemileri böyle geldi: Türkiye'yi çok sert bir mücadele bekliyor

Haber7 / Dış Haberler Servisi

Rusya'nın hamlelerine karşı bölgede etkin olacağının sinyalini veren ABD, 6. Filo'ya bağlı USS Abraham Lincoln ve USS John C. Stennis uçak gemisini, savaş gemileriyle Akdeniz'e göndermişti.

Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervlerine de göz diken Washington yönetiminin, bu adımla tüm bölge ülkelerine gözdağı verdiği yorumları da yapıldı. Son dönemlerde artan Doğu Akdeniz gerilimini, Haber7 yazarı Prof. Dr. Ata Atun ile güvenlik ve strateji uzmanı Abdullah Ağar'la konuştuk.

İşte iki isimle gerçekleştirdiğimiz o özel röportajlar;

ATA ATUN: ABD, DÜNYA ÜZERİNDE ELİNDE TUTTUĞU PETROL VE DOĞALGAZ KONTROLÜNÜ KAYBETMEMEK İÇİN BURAYA GELİYOR, TÜRKİYE'YLE BİR SORUNU YOK

ABD bana göre Doğu Akdeniz'de, Ortadoğu'da son kozlarını oynuyor. Büyük resme bakarsak, Türkiye, Rusya ve İran'ın bir araya gelmesi ve buna Çin'in de katılması, Çin ve Rusya'nın kendi ağını kurmaya çalışması, dünya para akışının New York üzerinden FED üzerinden yapılmasına son verme çalışmaları, ABD hükümetini ürküttü. ABD'nin eski gücü yok, eski yaptırım gücü yok, eski askeri gücü de yok. Şu anda sadece şov yaptığına inanıyorum. "Ben buradayım, bende varım" gibi hareketler içinde. Yoksa gücü yeni kutuplaşmaya yetecek durumda değil.

ABD dünya üzerindeki petrolün yüzde 80'ini kontrol altında tutuyor. Birçok ülkeye yaptırım uygularken, hem internet üzerinden hem de FED üzerinden hareket ediyor. Şimdi Türkiye, Rusya ve İran arasındaki "yerel para birimiyle alışveriş" bu durumu kırmaya başladı. ABD'nin sıkıntısı aslında burada. ABD petrolün yüzde 80'ini yönetirken, Çin de dünyadaki kıymetli madenleri yönetiyor. Yani Çin isterse ABD sanayisini çökertebilir. Dünya üzerinde artık böyle bir denge var. ABD eskisi gibi "ben dünyanın voyvodasıyım, ben ne istersem yaparım, kimse bana karşı duramaz" günleri geçti gitti. Şimdi ikinci kutuplaşma başlıyor. O yüzden burada, dünya petrolünü, doğalgazını yönetmek için Doğu Akdeniz'e yöneldi. Bana göre Türkiye'yle direk ya da indirek bir petrol veya doğalgaz sorunu da yok.

ABDULLAH AĞAR: ÇOK SERT MÜCADELE OLACAK! ÇOK CİDDİ GERGİNLİKLER YAŞAYABİLİRİZ

Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleri oraya angaje olan bütün küresel ve bölgesel güçlerin rekabetine ve güç mücadelesine neden oluyor. Herkes bir şekilde oradaki enerji sahalarından pay almak pay kapmak için büyük bir mücadeleye girmiş durumdalar. Bununla birlikte ittifaklar şekilleniyor, hem de Suriye savaşı çok önemli bir parametre olarak kendisini gösteriyor. Suriye'deki iç savaşla Doğu Akdeniz'deki enerji rezervlerinin doğrudan bir ilişki var. Bir diğer tarafıyla Kıbrıs'ın önemini de çok artırmış durumda. Kıbrıs üzerinden hem küreseller hem de bölgeseller etkili olmaya çalışıyor. Bir diğer taraftan Türkiye, hem kendi kıta sahanlığı hem de Kıbrıs'ın kıta sahanlığı üzerinden hakkı olanı almaya çalışıyor. Burada Türkiye'nin bir şekilde yalnız bırakıldığını görüyoruz. Çünkü Türkiye'nin orada enerji kaynakları üzerinden söz ya da pay sahibi olması, gelecekte büyük bir atılım yapmasına sebebiyet verebilir. Çünkü Türkiye'nin en büyük harcaması enerji. Şimdi Türkiye'nin hem enerji açığını kapatması hem de ihracatçı pozisyonuna geçmesi birilerini çok fazlasıyla rahatsız ediyor, korkutuyor. Bu bölgesel ve küresel rekabet adına önemli. Bu yüzden, özellikle bu noktada İsrail'in, Mısır'ın, Suudi Arabistan'ın, Rusya'nın, ABD'nin, Fransa'nın, İngiltere'nin olaya müdahil olduğunu görüyoruz.

Türkiye de bu noktadaki kararlılığını ortaya koydu ve bununla ilgili bir mücadele yaşayacağız öyle görünüyor. Hem de çok sert bir mücadeleye dönüşme ihtimali var, çok ciddi gerginlikler yaşayabiliriz. Öncelikli olarak devletlerarası hukukun, uluslararası hukukun devreye girmesi ve paylaşımın ona göre yapılması gerekiyor. Ama birileri bundan rahatsız. Çünkü böyle olunca, Türkiye'nin ve KKTC'nin hakkı ortaya çıkıyor. Türkiye'de bununla ilgili mücadelesini yapacak. Konu nereye varır onu göreceğiz çünkü bu doğrudan doğruya bir güç mücadelesi. Bu alan gelecekteki dengelerin belirlenmesi, ittifakların belirlenmesi adına birincil önceliği olan bir alana dönüşmüş durumda. Bu şekilde Türkiye'nin haklarını yemeye kalkarlarsa, Türkiye'de çok farklı hamleleri yapmak ihtiyacı duyabilir. Bu öncelikler, Türkiye ilk başta uluslararası hukuk çerçevesinde hakkını arayacaktır. Bunu yapmazsa ordusuyla haklarını koruma cihetine gidecektir. Ordusu bugün olduğu gibi yalnız bırakılırsa, başka bir pakt (ittifak) şekillenmesi söz konusu olabilir.

Burada şuna da dikkat etmek gerekiyor, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE'nin sürekli Türkiye karşıtlarıyla iş birliği yapmasını iyi anlamak ve iyi konumlandırmak gerekiyor.