Azerbaycan-Ermenistan gerilimini tırmandıran güçler: Tamamiyle güvenebileceğimiz devlet...

Ermenistan'ın hukuk tanımaz taciz ve saldırılarına Azerbaycan en sert karşılığı vermeye devam ediyor. Özellikle sivilleri hedef alan Ermeni askeri cephelerini bombardıman altına alan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri operasyon kabiliyetini gözler önüne seriyor. Azerbaycan'ın Olağanüstü ve Tam Yetkili Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, bölgede yaşanan gelişmeleri ve gerilim sürecini Haber7.com'a değerlendirdi.

Azerbaycan-Ermenistan gerilimini tırmandıran güçler: Tamamiyle güvenebileceğimiz devlet...
Azerbaycan-Ermenistan gerilimini tırmandıran güçler: Tamamiyle güvenebileceğimiz devlet...
GİRİŞ 17.07.2020 11:17 GÜNCELLEME 18.07.2020 02:29
Bu Habere 52 Yorum Yapılmış

Haber7- Enes Taha Ersen 

Azerbaycan ile Ermenistan arasında 30 yılı bulan gerilim ve çatışma ortamı, tarihinin en sıcak ve tansiyonu yüksek dönemine girdi. 12 Temmuz tarihinde Ermenistan'ın, Azerbaycan'ın kendi öz sınırlarında yer alan Tovuz'a saldırı gerçekleştirmesi, bardağı taşıran son damla oldu.

 

Saldırı sonrasında hemen Erivan yönetimine misliyle karşılık veren Bakü yönetimi, Ermeni tacizlerine ve hukuksuzluğuna karşı taviz vermeyeceğini açıkça gözler önüne serdi. Saldırının ilk gününden bu yana Ermenistan'a misliyle karşılık vermeye devam eden Azerbaycan, Ermeni cephelerini bombardıman altına alırken, sınır bölgesinde uçuş gerçekleştiren SİHA'lar da çok etkili ve kuvvetli mühimmatlar ile askeri üsler, kışlalar, cephanelikler ve askeri sevkiyat yapan araçları vurdu.

Saldırılar neticesinde Ermenilerin büyük kayıp verdiği belirlenirken, bir anda yükselen ve yapı itibarıyla Nisan muharebelerini hatırlatan bu durum, tansiyonu son derece yüksek seviyede tutmaya devam ediyor.

 

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gerilimli süreci Haber7.com olarak dosyalaştırdık. Dün Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral'ın değerlendirmelerinin ardından bugün de Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim bölgede yaşananları ve süreci Haber7.com'a değerlendirdi.

Yarın da Azerbaycan-Ermenistan dosyasını Azerbaycan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Vagif Dargahlı sınırın "sıfır" noktasından bildirecek.

"ASKERİ PROVOKASYON DÜZENLEDİLER"

Azerbaycan'ın Olağanüstü ve Tam Yetkili Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, Ermenistan yönetiminin saldırgan tutumları nedeniyle yıllardır bölgede bir çözüm bulunamadığını, hukuka ve hatta insanlığa karşı Erivan yönetimin yıllardan beri suç işlediğini ifade etti.

Karabağ ve birlikte 7 bölgenin işgal altında tutulduğunu belirten Büyükelçi İbrahim süreç hakkında şu ifadeleri kullandı:

"Azerbaycan toprakları Dağlık Karabağ olmak üzere yedi bölgesi Ermenistan tarafından işgal olunmuş durumdadır. Bu bölgelerde zaman zaman provokasyonlar yapıyorlar. Bu provokasyonların en bariz örneği 4 yıl önce Nisan Muharebeleri dediğimiz olayla meydana geldi. Onların provokasyonlarına cevap olarak Azerbaycan'ın hamleleriyle işgal edilen toprakların bir kısmı özgürlüğüne kavuşturuldu. O günden bu güne kadar 4 yıllık süre içerisinde Azerbaycan topraklarına yönelik Ermenistan tarafından hareketlilikler meydana geldi. Fakat yine de bugünkü kadar geniş kapsamlı bir olay yaşanmamıştı. Şimdi 4 yılın sonunda Ermenistan tarafı, sınır bölgesinde yeni bir askeri provokasyon düzenledi."

"PROVOKASYON YAPIYORLAR"

Ermeni yönetiminin birkaç yılda bir bu saldırıları, taciz girişimlerini artırdığını ifade eden İbrahim özellikle; bu 12 Temmuz'da yapılan saldırının ülke dinamiklerinin olumsuz yönde seyrettiğini, bu yüzden provokasyonlarla gündemin değiştirilmeye çalışıldığını ifade etti:

"Bu provokasyonu biz iki sebeple ele alıyoruz. Birincisi Ermenistan'ın içinde bulunduğu, ülke içindeki yaşananlar. Burada yeni bir hükümet var. Bu hükümetin 2016'da Ermenilerin yaşadığı mağlubiyet konusunda bir tecrübesi yok. Diğer taraftan önceki yönetimle çok büyük problemleri var. Hatta eski Cumhurbaşkanları içerde hala. İş adamlarıyla keza büyük sıkıntıları var. Kovid ile mücadelede de büyük sorunlar yaşıyorlar. Bunların yanı sıra Ermeni hükümetinin de ülke içinde yaşadığı kendi problemleri var. Saldırının sebeplerinden biri, bu olumsuz yöndeki iç dinamiklerin değiştirilmesi konusunda bir provokasyon olabilir." 

DIŞ ETKİLER

Ermeni tacizlerinin bu dönemde artmasına ilişkin bir diğer sebep de, Erivan yönetimine verilen uluslararası destekler. Özellikle Bölgedeki sorunun çözülmesinden çok düğüm olarak kalması için adeta büyük çaba sarf eden devletlerin, Ermeni yönetimini cesaretlendiriyor. Ermenistan'ın hukuksuzluklarının cezasız kalmasını fırsat bildiğini belirten Büyükelçi İbrahim, sorunun çözüme kavuşturulamadığı için burada böyle bir durumun yaşandığını ifade etti.

"İkinci olarak Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınırlarda yaşanan bu provokasyonun, Ermenistan'ı diğer devletlerin bu konuya yönlendirmesi olabilir. Biliyorsunuz ki Ermenistan bir güvenlik teşkilatının üyesidir. Bu teşkilat birkaç devletin eksenindedir. Biz buna Kollektiv Tehlükesizlik Müqavilesi Teşiklatı diyoruz. Anadolu Türkçesinde bildiğim kadarıyla Müşterek Güvenlik Teşkilatı deniyor. Tabiki onlar burada çözüm bulunmasını istiyor. Konu üzerine onlar da bir toplantı talebinde bulundular. Biz bu şekilde görüyoruz. Ama bu provokasyon cevapsız kalmadı. Biz şehitler verdik, onların da kanı yerde kalmadı. Cumhurbaşkanımız bunu çok net bir şekilde hem Ermenistan'a hem de tüm dünyaya duyurdu. Azerbaycan'a karşı bu gibi olası gerçekleştirilecek olan faaliyetlerin cevabı bugün verilmiş, yarın da misliyle karşılığı verilecektir."

ERMENİSTAN'IN CÜRETİ

Büyükelçi Hazar İbrahim şöyle devam etti:

"Bu saldırıyı iki şekilde değerlendirebiliriz. Birincisi Ermenistan genelde çok sıkıntılı durumlar içerisinde bulunduğundan ve devletçilik tecrübesinden uzak bir hükümet ile yönetildiğinden bu gibi yanlışlık ve hatta insanlığa karşı işlenmiş suçlara yöneliyor. İkincisi de çok net konuşmak gerekiyor burada; maalesef Ermeni diasporasının, yurt dışında pek çok yerde güçlü, etkili bağlantıları bulunuyor. Devlet, ekonomi, ve STK kurumlarında çok fazla temsilcisi bulunuyor bu yapının. O devletler de maalesef bu algıyı yaratıyorlar -ki Ermenistan'ın bu gibi suçları yabancı devletler tarafından "atılan adımlar doğrudur" imajını yaratmaya çalışıyor, bir politika aracı olarak değerlendiriliyor. Bu en büyük problemlerimizden biridir."

AGİT'İN ETKİSİZLİĞİ

Bölgedeki sorunun en önemli aktörlerinden biri de AGİT ve Misk grupları. Özellikle 30 yılı bulan çatışma sürecini çözmek, Karabağ krizinde uzlaşıyı sağlama misyonu üstlenen bu oluşumların görevlerini yeterince üstlenmediğini ifade eden İbrahim, AGİT ve Misnk gruplarının Ermeni işgaline karşı sessiz kaldığını belirtti.

"Diplomaside net konuşmak gerekiyor. AGİT'in Misnk Grubu var. Bu grubun görevi, Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı giriştiği işgalin sonlandırılmasına yardımcı olmaktır. Minsk grubu eş başkanları Fransa, ABD ve Rusya da burada görevlidir. Maalesef biz bu devletlerin hem uluslararası hukuka hem de kendi mantıklarına uygun pozisyonda bulunduklarını görmüyoruz. Burada zaten Ermeni diasporasının etkisi açık bir şekilde söz konusu. Ermenistan cesaretini buradan alıyor. Dışardaki sözde güçler, yetkili olan devletler üzerinde maalesef etkileri bulunuyor. Bu sebeple işgal girişimlerine sessiz kalıyorlar. Minsk grubunun esas amacı her iki tarafa güzel, telkin edici sözler söylemek değil, her iki tarafın yanında olmak da değil. Arabulucu devletlerin esas rolü burada kim haklı kim haksız görmeleridir. Bunu görebilmek için ellerinde tüm imkanlar var. Teknolojik imkanlar, hukuki, siyasi ve insani araçları, imkanları var. Durumu değerlendirmeden yalnızca "barış olsun, sakin olun" demekle olmaz. Bu süreçte suçsuz olanı tespit edip, suçlu olanın hakkını vermek bunların görevi, misyonudur. Tabiki eş başkanlar bu sorumluluğu yerine getirmiyor. Kim haklı, kim haksız tespit edilse bugün bu sorunlar yaşanmayacak."

BÖLGEDE SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK?

12 Temmuz'dan bu yana artarak devam eden tansiyonun düşürülmesi için uluslararası kamuoyunda çalışmalar devam ederken, bölgedeki sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin Türkiye Büyükelçisi çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özellikle buradaki çatışma ortamının son bulması için ermeni tarafının adım atması gerektiğini belirten İbrahim, aksi taktirde Azerbaycan'ın karşılığını fazlasıyla vereceğini ifade etti:

"Şu süreçte bu çatışmanın nereye gideceğini ön görmek açıkçası zor. Bu tabii bölgede yaşanacak olan gelişmelere bağlı. Burada bir nokta çok net: Bize karşı olan bu ve benzeri adımların cevabı bir değil, iki değil, üç değil çok misliyle verilmiştir, verilmeye de devam edilecektir. Ermeniler en kısa bir zamanda özür dilemeli, kendi suçlarını anlamalılar. Onların yapacağı artık bundan başka bir şey kalmamıştır. Dün biraz sükunet sağlanmıştı fakat bugün Azerbaycan'ın Tovuz bölgesindeki sivillere yeniden ateş açmaya başladılar. Tabiki bu noktada yine cevaplarını alacaklar.

Burada Ermenilerin yaydığı yalanlar da var. Sanki Azerbaycan'ın İHA'larını vurmuşlar, tanklarını imha etmişler gibi görüntüler paylaşıyorlar. Afganistan'da yıllar yıllar önce kaydedilen görüntüleri bugün Azerbaycan gibi yaymaya, algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu gibi ucuz propagandalar artık işlemiyor. Ermenistan'ın yöneticileri bunu iyice anlamalıdır ki onların bu hamleleri kendilerine ve vatandaşlarına zararı vardır. Çünkü verilecek karşılık onları da etkileyecektir."

ULUSLARARASI BEKLENTİLER

30 yıldır süren soruna neredeyse dünyada Türkiye'den başka net olarak destek veren bir ülke bulunmuyor. Bu durum Azerbaycan yönetiminin sabrının taşmasına neden oluyor. Özellikle platformlar ve bölgede sorumluluğu bulunan örgütlerin artık uluslararası arenada çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etti.

"Biz her zaman uluslararası boyutta, örgütlerin bu ve buna benzer konularda üzerlerine düşen vazifeleri yeterince yerine getirsinler. Fakat biz Minsk grubu başta olmak üzere burada bir diplomasi faaliyetinin çözüm yönünde çalışma yaptığını göremiyoruz. Biz Minsk grubu üyelerinden yalnızca Kardeş ülke Türkiye'nin uluslararası hukuka uygun bir pozisyonda bulunduğunu görüyoruz. Türkiye net olarak biliyor, söylüyor kim haklı, kim haksız. Diğer devletler de bu pozisyonda durmalı ve gerekeni yapmalıdır. Bizim beklentimiz budur. Artık bizim de halkımızın da sabrı tükendi bu noktada. İki gün önce binler, on binlerce Azerbaycan vatandaşı sokaklardaydı hak ve adalet aramak için. Halk Azerbaycan topraklarının işgalden arındırılması ve Ermeni tacizlerinin son bulması için eylem yaptı. Eğer Minsk eş başkanları veya ilgili örgütler bu çığlığı görmüyorsa, maalesef onlar bunu kendi destinasyonları için de etkisini görecektir. Bugün Azerbaycan'da olan, yarın başka bir ülkede olduğunda kimse bunlardan bir şey beklemeyecek, yardım istemeyecek. Bu gibi pozisyonlar kaos oluşturabilir. Biz AGİT Minsk grubu gibi oluşumların daha çok diplomasi alanında yer almasının, etkinliklerini artırmasının taraftarıyız. Artık Uykularından uyanmalı, sorunun çözümü için katkı sağlamalarını bekliyoruz. Azerbaycan uluslararası hukuk açısından ve BM kararnamelerine uygun olarak işgal altındaki topraklarını kurtarma, temizleme, cevap verme hakkına sahip olduğu gibi askeri olarak bunu karşılama gücü de vardır. Bu gücü bugünlerde gördük, Ermenistan'ın bu tutuma devam etmesi durumunda da daha göreceğiz."

KARABAĞ'IN ÖZGÜRLÜĞÜ

Bu noktada diplomatik yollara duyulan güvenin de azalmaya başladığını belirten İbrahim, Azerbaycan yönetiminin öncelikli hedefinin hala siplomasiyle Karabağ sorununu çözmek olduğunu ifade etti:

"22 yıldır Azerbaycan diplomasisinde hizmet veriyorum. İlk günden beri Minsk grubu, AGİT temsilcileri ve diğer örgütlerin temsilcilerine hem sabrımızın tükendiğini söyledik. Biz istiyoruz ki bu sorunu diplomatik yollarla çözelim. Biz diplomatların da bir sabrı var. Bizim görevimiz bu konuyu diplomatik yönden çözüme kavuşturmaktır. Fakat benim şahsi görüşüm Minsk Grubunun bulunduğu pozisyon, Karabağ sorununun diplomatik yönden çözümü ihtimalinin sıfıra indiğini gösteriyor maalesef. Azerbaycan hükümeti insanlarının hizmetindedir. Bunu net olarak da ifade edebiliriz. Halkımız Minsk grubu başta olmak üzere diğer ilgili kurumlara inanmıyorsa, bizler de inanmıyoruz demektir. Bu yüzden uluslararası kurumlar görevlerini yapmalı kim haklı, kim haksız çıkartıp ortaya koymalıdır."

TÜRKİYE'NİN POZİSYONU VE İLİŞKİLER

İki komşu ülkeden çok bir tarihin paylaşıldığı, bir ailenin iki kardeşi olan Türkiye ve Azerbaycan yıllardır "Tek Millet, İki Devlet" mottosuyla ilişkilerini sürdürüyor. Tarihe dayanan birlikteliği iki taraf da gururla her platformda gösteriyor. Özellikle Ermenistan'ın bu saldırısı sonrasında büyükelçilik telefonlarının hiç susmadığını belirten Hazar İbrahim, Türkiye'nin hemen her yerinden telefon aldıklarını ve vatandaşların "Sizin için ne yapabiliriz" dediklerini söyledi. "Tamamiyle güvenebileceğimiz ülke var o da Türkiye'dir." dedi.

"Türkiye'nin desteği yalnızca bu konuyla ölçülecek gibi değil. Tüm konularda Türkiye'nin Azerbaycan'a, Azerbaycan'ın da Türkiye'ye desteği doğal bir şeydir. "Tek Millet, İki Devlet" mottosundan gelen bir durumdur. Bizim için hiç fark etmez Ankara da, İstanbul da, Elazığ da Türkiye'nin her yeri Azerbaycan'ın Gence'si, Tovuz'undan farklı değildir. Aynı durum Türk kardeşlerimiz için de öyledir. Biz her zaman Türkiye'nin yanındayız bir şey olsa da olmasa da. Her zaman biz de insanımız da bunu göstermiştir. Azerbaycan'ın yönetimi de bunu en çok savunanlardandır. Cumhurbaşkanımız Aliyev birkaç yıl önce katıldığı bir toplantıda Ermeniler Türkiye'ye karşı küfür yağdırırken, o bunun karşısında durarak tepki gösterdi, "burada Türkiye olmasa da  ben varım bunu yapamazsınız" dedi. Her zaman bu oldu ve olacaktır. En tepeden, Cumhurbaşkanımızdan başlayarak tüm bakanlar, halk bu düşünceyle hareket ediyor. Bizim ofisimizin telefonları susmuyor. Her dakika bir telefon geliyor destek için "biz ne yapabiliriz? Biz ne isterseniz yaparız" diyorlar. Böyle bir dayanışma var aramızda. Azerbaycan halkının verdiği destek de kendi içinden geliyor. Hiç bir fark gözetmeksizin Türkiye için sokaklara dökülüyorlar. Kalelerimize baktığınızda göreceksiniz, Azerbaycan ve Türk bayrakları birlikte dalgalanıyor. Uluslararsı ilişkilerde de Türkiye'nin bu dayanışması bizler için çok ama çok önemlidir. Çünkü Türkiye, Azerbaycan'ın yanında hem bir kardeş gibi hem de müttefik bir devlettir. Türkiye hem kardeş, hem de hakkın, adaletin yanında bir devlet olduğunu defalarca göstermiştir. Kimse unutmasın ki bugünkü Türkiye, geçmişteki gibi değildir. Bugünkü Türkiye güçlü bir devlettir. Türkiye yalnızca konuşmakla kalmayıp fiil de gerçekleştiriyor, gücünü, halk gücünü ortaya koymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi dünya 5'ten büyüktür. Ve tabi ki o 5'ten büyük olanlardan biri de kardeş Türkiyemizdir."

Azerbaycan'ın Olağanüstü ve Tam Yetkili Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim, Türkiye'nin savunma sanayilerindeki atılımlarından mutluluk duyduklarını ifade ederken ikili ilişkiler için "Tamamiyle güvenebileceğimiz ülke var o da Türkiye'dir." diyerek sözlerini noktaladı.

KAYNAK: HABER7 | ÖZEL
YORUMLAR 52
  • Tuzla 4 yıl önce Şikayet Et
    Rusya ve amerikanın yaptığı gibi şirket ordu kuralım azarbeycan masrafları karşılasın türkiyeden emekli subay assubay lar uzman çavuş adayları gitsin bae gibi ihtiyaç olan yerde kullanalım
    Cevapla
  • Vatandaş 4 yıl önce Şikayet Et
    Telefon etmek kolay.
    Cevapla
  • Azerbaycan nahcivana 4 yıl önce Şikayet Et
    Yukari karabagi isgalden kurtarilsin karsi harekat o zaman bitmeli bunun yaninda 1990 dan bu yana yukari karabagi uzun sure isgalde tuttu bu ermeni karsiliginda kira parasi olarak Azerbaycandan nahcivana Turkiyeye dogru bir koridor vermeli yada koridor acacak kadar toprakta alinmali ayni idlipteki m4 yolu gibi
    Cevapla
  • Ahmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Ermenilerin her saldırısında işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını parça parça kurtaralim İnşallah.
    Cevapla
  • YasinBaba 4 yıl önce Şikayet Et
    Seferberlik başlasın besmele çekip gidelim hakkımızı almaya. Karabağ hakkımızdır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Fidan'ın Şam ziyareti dünya basınında
Çin'e karşı tarihi hamle, 'Voltran' için imzalar atıldı! Dünyanın üçüncü büyüğü olacak