Dost ülkeler KKTC'yi tanıyacak
Karabağ işgali son buldu, KKTC’yi tanımanın yolu açıldı. Pakistan ve Libya da hazır. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ankara'nın destekleriyle önümüzdeki süreçte 'tanıma' ziyaretlerine çıkacak.
Azerbaycan’ın Karabağ’daki başarısının ardından yaklaşık 30 yıllık işgal sona ererken, KKTC’nin resmi olarak tanınmasının da yolu açıldı. Daha önce Azerbaycan, KKTC'nin resmî olarak tanınması için girişimlerde bulunmuş ancak bu çabalar AB tarafının, "Biz de Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti'ni tanırız" tehdidi ile rafa kaldırılmıştı. Ermenistan'ın işgal ettiği topraklardan çıkmasının ve Karabağ'ın Azerbaycan topraklarına katılmasının hemen akabinde KKTC'nin tanınması için adım atılması bekleniyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın da Ankara'nın destekleriyle önümüzdeki süreçte Azerbaycan'ın yanı sıra Pakistan ve Libya'ya "tanıma" ziyareti yapması planlanıyor.
2021'DE KKTC'Yİ TANIYABİLİRİZ
Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Azerbaycan Demokrasi ve İnsan Hakları Enstitüsü Başkanı Dr. Ahmet Şahidov, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan 10 Kasım anlaşması ile artık sözde ' Dağlık Karabağ Özerk Cumhuriyeti' diye bir yer kalmadığına işaret ederek "Topraklarımızı geri aldık. Azerbaycan’ın KKTC'yi tanıması için artık bir engel kalmadı. Şimdi anlaşmanın sahada uygulanması bittikten ve bu süreci atlattıktan sonra 2021’in ilk aylarında Azerbaycan ile KKTC arasında resmî ilişkiler başlatılabilir" dedi.
GERÇEK YÜZLERİNİ GÖRDÜK
Yunanistan ve Rum kesiminin kışkırtmalarıyla AB'nin artık Azerbaycan'a baskı kuracak kozunun kalmadığını söyleyen Şahidov, “Bundan sonraki süreçte Türkiye'nin yüzleştiği tepkilerle biz de karşı karşıya kalacağız. 45 günde ABD, Fransa başta olmak üzere AB ülkeleri gerçek yüzlerini gösterdi. O yüzden artık Azerbaycan olarak bundan sonraki süreçte dış politikada daha güçlü ve bağımsız adımlar atabileceğiz. KKTC’nin tanınması da bunu önemli bir parçası olacak. KKTC’yi de Türkiye gibi seviyoruz. Şimdiye kadar Dağlık Karabağ engeldi şimdi artık bu engel ortadan kalktı" diye konuştu.
BAKÜ'YE GELİP TEHDİT ETTİLER
AB temsilcilerinin Bakü'ye gelip Karabağ tehdidinde bulunduğunu hatırlatan Dr Ahmet Şahidov, "Avrupa ülkelerinden baskı geliyordu. Yunanistan ve Rum kesimi, diğer AB ülkelerini de yönlendiriyordu. Meclis’te çalıştığım zamanlarda 2010-2011’de Bakü’den Lefkoşa'ya Azerbaycan Hava Yolları bir kez uçuş yapmıştı. Bunun hemen ardından Rum kesimi ve Yunanistan AB Konseyinde faaliyetlere başladı. Azerbaycan Meclisine bir takım heyetler geldi. Toplantılar oldukça gergin geçti. AB tarafı, 'KKTC ile bu şekilde ilişki kurarsanız, biz de Dağlık Karabağ'ı tanırız' tehdidinde bulundu" açıklamasını yaptı.
TÜRKİYE, ELİNDEN GELENİ YAPTI
Yunanistan'ın Ermenistan'a askeri destek sağladığını hatırlatan Ahmet Şahidov, "Ama artık bitti, Ermenistan mağlup oldu. Azerbaycan kendi kararlarını kendi veriyor. KKTC’yi tanırsak tabii ki tepkiler olabilir, bunları bekliyoruz. Ama nasıl ki Türkiye ile birbirimizin çıkarları için adımlar atıyorsak, yüz yüze kaldığımız zorluklar karşısından da birlikte durmamız şart. Nasıl ki Türkiye bu savaşta bizi sonuna kadar desteklediyse Azerbaycan da sonuna kadar Türkiye’yi destekliyor. Türkiye, bize destek vermek için elinden geleni yaptı" ifadelerini kullandı.
TATAR İLE YENİ BİR DÖNEM
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile yeni bir döneme giren KKTC, bundan sonraki süreçte Azerbaycan'ın yanı sıra Pakistan, Libya, Bangladeş ve Gambiya başta olmak üzere bu ülkelerle resmî ilişkiler geliştirmek ve tanınmak için çaba gösterecek. Bu çerçevede Türkiye'nin destekleriyle de somut adımlar atılacak. Cumhurbaşkanı Tatar’ın önce Azerbaycan’ı ardından da Pakistan ve Libya'ya ziyaret etmesi planlanıyor. Pakistan ve Bangladeş daha önce KKTC'nin bağımsızlığını tanımıştı ancak İngiltere ve ABD'nin baskıları nedeniyle geri adım atmışlardı. Afrika ülkesi Gambiya da daha önce KKTC'yi tanımaya hazır olduğunu belirtirken, Libya ise fiilen KKTC’yi tanıyor. Son olarak Libya'yı yöneten Ulusal Geçiş Konseyinin Sağlık Bakanı Abdal Rahman Kıssa, Lefkoşa'ya gidip Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi'yle protokol imzalamıştı. Protokol, Libya’nın KKTC'yi resmen olmasa da fiilen tanıdığı mânâsına geliyor.
İSMAİL KAPAN YAZDI
Türkiye Gazetesi Yazarı İsmail Kapan da konuya ilişkin bir değerlendirmede bulundu:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 37. kuruluş yıl dönümünü idrak ederken önemli gelişmeler yaşanıyor. 1963’te Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetinden dışlanmasından bu yana devam eden oyalama artık sona ermelidir…
15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni, hâlihazırda yalnızca Türkiye Cumhuriyeti bağımsız devlet olarak tanıyor. KKTC 37 yaşında ve muktedir bir devlet olarak, toprakları üzerinde hükümranlığını sürdürüyor. Uluslararası düzende, şayet gerçek manada objektif, adilane bir yaklaşım var olsaydı, KKTC şimdiye kadar çoktan başka devletler tarafından da tanınmış olurdu… Pakistan ve Azerbaycan gibi bazı dost ve kardeş ülkelerin, esasen öteden beri KKTC’yi tanımak istediğini biliyoruz. Hatta bu konuda daha önce Pakistan’ın bir teşebbüsü de olmuştu. Ancak ABD, AB ve diğer bazı beynelmilel kuruluşların tarafgir ve haksız tutumları, baskıları sebebiyle fiiliyata dönüşmedi. Pakistan’ın Keşmir ve Azerbaycan’ın Karabağ meselelerinden dolayı, uluslararası arenada engel ve sıkıntıları sebebiyle, gelen baskıları göğüslemek ve bu konuda risk almak kolay değildi… Bugünkü gazetemizde, KKTC’nin başka devletler tarafından tanınması konusuyla ilgili haberde bazı detayları göreceksiniz. Ümit ediyoruz ki, bu yeni dönemde KKTC’nin; içeride ve dışarıda yeni hamlelerle, beynelmilel arenada, daha görünür ve güçlü bir şekilde öne çıktığını göreceğiz. Zira hem KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın seçilmesiyle birlikte, ana vatan ile yavru vatan arasındaki bağların daha da güçlenmeye başlaması hem de bölgesel ve küresel siyaset dengesindeki değişim ve gelişmeler yeni bir iklim meydana getirdi.
Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 37. kuruluş yıl dönümünde KKTC’ye yaptıkları ziyaret ve 46 yıldan beri kapalı olan Maraş Bölgesine bizzat giderek oradan dünyaya güçlü mesajlar vermeleri, yeni dönemin işaret fişeği mahiyetinde… Evet, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık hak ettiği konuma gelmelidir. Bu arada yeri gelmişken belirtelim, devletin ismi de Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmelidir. Bunun siyasi bakımdan özellikle Doğu Akdeniz meseleleri noktasında önemli çağrışımları olacaktır. KKTC Bağımsız bir devlet olarak, 37 yıldan beri toprakları üzerinde hükümranlığını sürdürmektedir. Bu fiilî ve hukuki statünün daha fazla gecikmeye mahal verilmeden tescil edilmesi gerekir. Zira 1960 yılında, Türkler ve Rumların ortaklığında kurulmuş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti, 1963’te fiilen ortadan kalktı. Çünkü Rumlar Akritas Planı'yla, Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden dışlamakla kalmadı. Onları hunharca katliamlarla Adadan sürme ve imha etme hareketine girişti. 1963 ila 1974 arasında, Kıbrıs Türklerine yapılan zulüm, baskı ve katliamlar ortada olmasına rağmen, dünyanın kılı kıpırdamadı…
Gerçekçi olmak lazım. Birleşmiş Milletler 1964 yılından beri Kıbrıs’ta… O gün bugündür sayısız müzakere toplantıları ve bir o kadar çözüm planlarının hiçbiri işe yaramadı ve bundan sonra yaraması da mümkün değil. Şu hâlde artık oyalanmanın, meseleleri halı altına süpürmenin bir anlamı yoktur. Gerçekçi olmak lazımdır. Bunun yolu da, Ada’da iki ayrı bağımsız devletin varlığının tescil edilmesidir. BM ve AB gibi kuruluşların tam bir tarafgirlik ve gafletle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini, bütün Ada’nın siyasi otoritesi olarak kabul etmesi, skandaldan da öte bir rezalettir… Bu kafayla ve bu tavırla, Kıbrıs meselesinin çözümü asla ve kata mümkün değildir. Hâlâ daha AB Siyasi Komiseri bu minvalde mavallar okuyor. Kıbrıs Türklerinin 57 seneden beri, siyasi hakları gasbediliyor. Bu utanç verici bir durumdur. Buna rağmen, hiçbir şey olmamış gibi, 1960 şartlarına dönme çabaları beyhudedir, hayaldir. BM ve AB ve diğerleri bu ham hayalden vazgeçmelidir.
KKTC’nin ismi, bize göre KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ olarak değiştirilmeli ve böylece beynelmilel arenada tescil edilmeli. Bunun her bakımdan ve özellikle Doğu Akdeniz meseleleri noktasında çok önemli çağrışımları olacaktır. Sayın Ersin Tatar’ın Azerbaycan, Pakistan ve Libya’ya yapacağı ziyaretlerin çok önemli yansımalarının olacağını tahmin ediyoruz. Dünya kamuoyuna, 1963 yılından beri Kıbrıs Adasında yaşanan hadiseler daha etkili ve şümullü şekilde anlatılmalı, bunun için bir tanıtım ve tanınma seferberliği başlatılmalıdır.
Bu arada İngiltere’de yaşayan 300 bine yakın Kıbrıs Türkü de, kendi vatanlarıyla olan bağları daha sıkılaştırıp ona göre bir gayretle ülkelerini dışarıda güçlü biçimde temsil etmelidir. Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Erdoğan’ın da dünyaya ilan ettiği üzere, her zaman olduğu gibi, bütün imkânlarıyla Kıbrıs Türklerinin yanındadır. Ama unutmayalım esas yük ve sorumluluk Ada Türklerinin omuzundadır!.. Doğrusu da bu değil mi?!.
-
Hasan 3 yıl önce Şikayet EtRüyanda görürsünBeğen
-
altuğ 3 yıl önce Şikayet EtPakistan,libya bangladeş,libya azerbeycan kıbrıs türk cumhuriyetini bir ülke bile tanırsa kuzey kıbrıs ın konumu ve türkiyenin eli daha kuvvetli olucaktırBeğen Toplam 4 beğeni
-
Osmanlı Mirası 3 yıl önce Şikayet Et2016'dan beri Türkiye gerek diplomasi gerek sahada tarih yazıyor kimse farkında değil.. Herkes yerli ve milli sosyal medya ağlarına abone olup desteklesin, gençlerin beyni Sabetayist-Ermeni-Rum kriptoları tarafından yıkanıyor.. "Kıyam, Sabır Meşhur, TRT World" kanallarına abone olabilirsiniz..Beğen Toplam 7 beğeni
-
selim 3 yıl önce Şikayet EtTayvan da tanıyabilir. karşılıklı iyi siyaset yapılmalı böyle ülkelerle Kıbrıs için.Beğen Toplam 5 beğeni
-
Yerli ve Milli 3 yıl önce Şikayet Etpakistan bangladeş endonezya malezya katar azerbeycan bu ülkelerden ümitliyim bunlar tanısa yeter zaten...Beğen Toplam 6 beğeni